HALİL EKER ANISINA BİLGİ GÜVENLİĞİ VE GÜVENİLİR BİLGİ PANELİ DÜZENLENDİ
10 Nisan 2007 tarihinde aramızdan ayrılan EMO Ankara Şubesi 6. ve 7. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi Halil Eker anısına 10 Nisan 2014 Perşembe günü Bilgi Güvenliği ve Güvenilir Bilgi Paneli düzenlendi.
EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın panelin açılışında Halil Eker anısına yaptığı kısa konuşmada şunları kaydetti: "Sevgili dostlar, değerli meslektaşlarımız Halil Eker`in değerli dava arkadaşları hepiniz hoş geldiniz. Bildiğiniz gibi Halil Eker`i kaybedeli yedi yıl oldu, 10 Nisan 2007`de kaybettik kendisini. Halil Eker, 18. Dönem Odamız Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış ve arkasından 19. 20. ve 24. Dönemlerde Odamız Onur Kurulu Üyeliklerinde bulunmuş arkasından 6. ve 7. Dönemlerde Şube Yönetim Kurulu Üyemiz olarak görev yapmış değerli bir büyüğümüzdür. Tam da ülkenin üzerine karabasan gibi çöken 80`li yıllarda bu zor görevi mücadele arkadaşlarıyla birlikte göğüslemiş ve Odamızın birçok kurulunda görev almış bir büyüğümüzdür. Kendisini yokluğu her geçen gün bizleri etkiliyor ve anısı her daim bize yol gösterecektir. Onların o zorlu dönemlerde yaşamış oldukları, mücadele adına yapmış oldukları, Odamızın altmış yıllık geçmişine döşedikleri tuğlalar hala buralardadır, bu binanın tuğlaları onların elinden geçmiş durumdadır. Hepsini saygıyla anıyoruz."
Akgün ün ardından eşine duyduğu özlemi dile getiren Gülcan Eker de şöyle konuştu: "Konuşmayı fazla beceremem bizde hep Halil konuşurdu çünkü. Aramızdan ayrılalı yedi yıl geçti, kolay değildi çok zor yıllardı. Ama hayat her şeye rağmen devam ediyor. Halil çok mücadeleci bir insandı ve Oda için çok çalıştı, çabaladı, emek verdi. Görüyorum artık gençler sahip çıkıyorlar Odaya bu da beni sevindiriyor. Onun emeklerinin boşa gitmediğini anlıyorum. Halil`in yaşı çok fazla değildi aslında ama o hastalık onu bizden erken ayırdı. Çok mücadeleciydi demiştik bu hastalıkla da çok mücadele etti ama orda başarılı olamadı ve yedi yıl önce bizleri bırakıp gitti. Bunun yanında Ahmet Altay Varol, Güney Gönenç, aynı zamanda dayım olan Baki Uzel, hepsine rahmet diliyorum, geride kalanlara sağlıklı sıhhatli ömürler diliyorum. Geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum."
Panelin ilk konuşmacısı Bilgisayar Mühendisi İzlem Gözükeleş oldu. Sunusunu gözetim kavramı üzerine kuran Gözükeleş birbirinden farklı gibi görünün ama esasta aynıı şeyi ifade eden ve gözlenmenin farkında olarak "korkacak bir şeyi "ya da "kaybedecek bir şeyi" olmadığını düşünen kesimlerin yaklaşımlarına değindi. Gözetimle elde edilen bilginin işlenmesi sonucu yapılan öngörülere örnek veren Gözükeleş sunusunu şöyle devam ettirdi: "2011 yılında gazetelerde artık devrimlerin ne zaman olacağının önceden kestirilebileceğine dair haberler çıkmıştı. Haberden yola çıkarak bunun nasıl olabileceğini araştırırken habere konu olan Leetaru`nun makalesine rastladım. Leetaru devrimlere dair bu öngörüyü culturomics üzerinden yapıyordu.
Sayısal sözcük biliminin yeni alanlarından biri olan culturomics ile sayısallaştırılmış kitap arşivleri üzerinden insan davranışlarının ve kültürel eğilimlerin nicel analizi yapılabiliyor. Dilin ve kelimelerin kullanımına dikkat ediliyor.
Fakat Leetaru, kitapların geçmişe dair bilgi verebilceğini söylüyor. Günümüzü anlamak için gazete haberlerinden faydalanıyor. Haberlerde kullanılan "ton"un değişimini analiz ediyor. Aynı çalışmayı ikinci dünya savaşında ABD, Japonya`ya yönelik yapmış. Japon radyolarını dinliyorlardı. ABD`ye karşı olan olumsuz tonun yükselmesi, iki ülke arasında patlak verecek savaşın da sinyallerini vermekteydi. Leetaru aynı çalışmayı 100 milyondan fazla makale üzerinden Mısır`ın son 30 yılını inceleyerek yaptı. Ruh durumu araştırılırken berbat, korkunç, hoş vb kelimeler tarandı. Örneğin Summary of World Broadcasts verilerinden son 30 yılda Mısır ile ilgili haberlerin tonu incelendiğinde olumsuzlukların 2011 yılına gelene kadar 2 kat arttığı görülüyor. İlki 1991 yılında körfez savaşı sırasında olmuştu. İkincisi ise 2003`te Irak`ın işgal edildiği dönemde. 1-24 Ocak 2011 tarihlerinde ise Mısır`la ilgili haberlerdeki olumsuzluklar tekrar artmış, zaten Mısır 25 Ocak`ta geniş katılımlı protestolara sahne oldu."
Bu araştırmaların sosyal ağların analizi ile daha ileri götürülebileceğine dikkat çeken Gözükeleş yöntemi ve sonucu bir kenara bırakarak karşı karşıya kalınan olgunun yeni gözetim olduğunu ifade etti. Gözükeleş çok büyük verileri işleyen bu yeni gözetim algısıyla hayatımıza giren veri madenciliği kavramına da dikkat çekti.
Panelin ikinci konuşmacısı Av. Yelda Gizem Ünal`ın salona yönelttiği soruya karşılık sadece bir kişinin herhangi bir sosyal medya hesabı kullanmadığı bilgisi geldi. Ünal salona bu kez vefat edilmesi haline hesaplarının miras gibi alt soylara devredilmesini mi yoksa internet aleminden tamamen silinmek mi istendiği sorusunu yöneltti ve katılımcıları bunun üzerine düşünmeye davet etti. Ankara Barosunun bilgi güvenliği ve bilişim suçları üzerine yürüttüğü çalışmalardan örnekler veren Ünal ülkemizde işlenen veri suçlarına da örnekler verdi ve ekledi: "Kişisel verilerimiz çok basit yollarla herkesin eline geçiyor. Mesela sigortalar birliğinin bir internet sitesi var adınız soyadınızla tüm bilgileriniz ortaya dökülüyor. Onları laıp başka bir sitede kullandığınızda oradan diğer bilgilere ulaşıyorsunuz. Yani devlet eliyle bilgilerimiz gayet rahat bir biçimde internette geziyor, buna sağlık bilgilerimiz de dâhil. Bugün nereye giderseniz gidin eczanelerin sitemlerinde hangi hastalığınız varmış hangi ilacı kullanmışınız bu bilgiye ulaşılabiliyor. Bütün bunlar hayatı kolaylaştırmakla birlikte yukarıdakilerin de işini kolaylaştırıyor." Konuşmasının başında sorduğu sorulara ilişkin Ünal internette silinme hakkı kavramına değindi ve henüz bunun ülkemizde yasal olarak mümkün olmadığını ancak kazanılan bir emsal davayla literatürümüze giriş yaptığını ifade etti.
"Bir devrimi yaşıyoruz ve onun içindeyiz ister buna bilgi devrimi deyin, ister kaynaşma devrimi deyin bu devrimin adı internet ve biz de onun tam içindeyiz" diyerek konuşmasına başlayan Engür Pişirici internetin aslında kontrolü bizde olmayan büyük bir kabulleniş platformu olduğunu belirtti ve internette sahip olduğumuz tek şeyin kendi ürettiğimiz içerik olduğunu söyledi. Son yaşanan erişim engelleme uygulamalarından sonra sıkça kullanılan Thor ve VPN gibi uygulamaların sakıncaları hakkında bilgi veren Pişirici şöyle bir örnekle devam etti: "Open SLL kütüphanesinde bir hata oluştu. Bu açık internet güvenliğinin %70`ine tekabül eden bir açıktır. İnternetin %70`ini kapsayan bu güvenlik açığı kısaca şunu yapıyor, sizin web tarayıcınızla bağlandığınız sunucunun hafızasını damp ediyor. Bu ne demek, bu sitede ne var? Çok paralarla satın alınan o web sitesinin elektronik sertifikası var. Onun gizli anahtarı var. Eğer bir eposta sağlayıcısıysa bu eposta kullanıcı adları ve parolaları var, bir sosyal mecra sitesiyse bu insanların yazışmaları var. Kısaca o sunucunun hafızasındaki her şeyi karşı tarafa iletiyor. Bu şu demek sizin şu ana kadar internette gezindiğiniz yaklaşık 3 siteden 2`si bu halde, yaklaşık 3 senedir durum bu, bu demek oluyor ki sizin kullanıcı adlarınız ve parolalarınız şu an başkalarının ellerinde olabilir."
Panel salondan gelen sorular ve cevapları ile sona erdi.
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR
