MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

EMO 44. OLAĞAN GENEL KURULU BAŞLADI


HABER


 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 44. Olağan Genel Kurulu çalışmalarına başladı. Açılış konuşmalarında verilen birlik ve dayanışma mesajları ile başlayan Genel Kurul`a Gezi Direnişi damgasını vurdu. Genel Kurul`da Gazeteci İsmail Saymaz`a Gezi Direnişi döneminde yaptığı haberler için Hasan Balıkçı Onur Ödülü verildi. İlk gün çalışmaları kapsamında komisyonlar oluşturulurken, 43. dönem çalışma raporları okundu ve raporlar üzerine görüşmelere geçildi. Verilen önergenin kabul edilmesi ile Genel Kurul çalışmaları yarın (19 Nisan 2014) saat 09:00’da yeniden başlayacak.
 

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 44. Olağan Genel Kurulu, çalışmalarına 18 Nisan 2014 tarihinde Kocatepe Kültür Merkezi`nden divanın oluşturulması ile başladı. Divan başkanlığına Teoman Alptürk, başkan yardımcılıklarına Yasemin Demet ve Alpaslan Güzeliş, yazmanlıklara ise Zihni Yücel Tekin, Özgür Erdem, Aytaç Sevim ve Sıdıka Ödel oy birliği ile seçildi. Genel Kurul`da TMMOB adına gözlemci olarak TMMOB Yönetim Kurulu 2. Başkanı Züber Akgöl görev yaptı.    Divan ilk olarak EMO 44. Olağan Genel Kurulu‘nun gündeminin okuyarak, oylamaya sundu. Saygı Duruşu`nun ardından Anıtkabir çelenk heyeti belirlenirken, Ankara Kurtuluş Parkı`nda direnişlerini sürdüren Yatağan işçilerinin ziyaret için de bir heyet oluşturuldu. Ardından EMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş‘a açılış konuşması için söz verildi. 
Genel Kurulu‘nun zor koşullarda yapıldığına dikkat çeken Göltaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AKP`nin ‘Ustalık Dönemi‘ icraatları ile sözün bittiği, her şeyin ayan beyan ortada olduğu günlerde yapıldığından, kendi adıma uzun uzadıya derin tahliller yapacak değilim. Öncelikle, 43. Dönem EMO Yönetim Kurulu olarak çalışma dönemimiz boyunca bizlerle ortak bir çaba ve emek üretimi içerisinde olan, merkez ve şube kurullarımızda görev yapan arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Yine, dönem boyunca başta meslek anadalı komisyonları ile merkez çalışma grupları ve daimi komisyonlarda yer alan arkadaşlarımız, Odamızın kurumsal kimliğinin güçlendirilmesinde ve kamuoyunda saygınlığımızın daha da artmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir. Oda çalışanlarımız, geçmişte olduğu gibi yine işlerine karşı gösterdikleri özen ve duyarlılıkları ile ortak yürüyüşümüzün yol arkadaşı olmuşlardır.  Buradan bütün çalışma arkadaşlarımıza Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
"Rehberimiz Bilimsel Özgürlük"
Hasan Balıkçı anısına iki yılda bir verilen Onur Ödülü‘n, bu dönem layık görülen Gazeteci İsmail Saymaz`ın da Genel Kurul‘da olduğunu kaydeden Göltaş,  konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İlk Genel Kurulu‘nu 26 Aralık 1954 tarihinde gerçekleştiren EMO, kuruluşunun 60. yılını mesleki ve toplumsal mücadelesini sürdürme kararlılığı içinde kutluyor. Mühendislik mesleğinin gelişimi ve bilimin kamu yararına kullanılmasında öncülük yapan EMO, önümüzdeki yıllarda da TMMOB ve bağlı odaları ile birlikte kamu yararını temel alarak bilimsel özgürlüğü rehber edinen bir anlayış içerisinde, onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam edecektir.
Bugün, Elektrik, Elektrik-Elektronik, Elektronik, Haberleşme, Kontrol ve Biyomedikal mühendislerinden oluşan 47 bini aşkın üyesi, 14 şubesi, 112 il ve ilçe temsilciliği, 170 işyeri temsilciliği, yüzlerce bilimsel yayını ve 190 çalışanı ile EMO, ülkenin her yerinde 1954‘den beri emek, demokrasi ve mesleki mücadelesini sürdürmektedir.
2014 Yılında 60 yaşına giren örgütlülüğümüz, Türkiye‘nin toplumsal - siyasal yapısı ele alındığında azımsanmayacak değerde tarihsel bir süreci ve birikimi ifade etmektedir. 60 yıllık onurlu yürüyüşümüzün kilometre taşlarını ören değerlerimizi, kaybettiğimiz tüm mücadele arkadaşlarımızı buradan bir kez daha saygıyla anıyoruz. EMO Örgütlülüğünün bugünlere gelmesinde sevgili yol arkadaşlarımız bundan böyle de her dönem anılacaklar ve yolumuza ışık tutmaya devam edeceklerdir.
Mesleki bir kongrenin açılış konuşmasında, toplumsal muhalefeti oluşturan kesimlerle emek ve barış eksenli bir dayanışma örgüsünü güçlendirmekten söz ettiğimde, ön sıralarda yeralan bir hocamız "yahu hep mi muhalefeti büyüteceksiniz. Hiç mi iktidar hedefiniz olmayacak Başkan" diye takılmıştı.
Sanırım 60 yıllık tarihimizin öyküsü bu cümlede gizli. Evet, hep muhalif olmayı, bulunduğumuz her alanda ve yaptığımız her üretimde deyim yerindeyse şifre çözücü, decoder görevi üstlenmeyi sürdürdük bu altmış yılda.
Siyasal iktidarlarla iyi geçinmemiş olmak, onların arka bahçesine, günümüzün deyimiyle yandaş ve yalaka yapılara dönüşmemiş olmak, dönüştürmek isteyenlere izin vermeden bağımsız ve demokratik kimliğimizi her türlü saldırıya karşı korumak en büyük referans noktamız olmuştur her zaman.
1960`lı yılların ikinci yarısından buyana geçen 50 yılda sermaye yanlısı sağ siyaset anlayışınca sevilmemek bizlerce anlaşılır bir şeydi her zaman. Hiçbir dönemde bu durumdan rahatsız olmadığımız gibi, EMO kadroları olarak sermaye, iktidar ve bürokrasi üçgeninde yaşanan ilişkilere de her zaman mesafeli bir duruş sergilemişizdir.
Örneğin, ülkemizde mesleki, sosyal ve siyasal gelişmelerde görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşırken, bilim ve tekniği kamusal bir bakış açısıyla savunurken önümüze koyduğumuz her çalışmada; ne medya olanaklarını gereğinden fazla abartmayı, ya da ona tabi olmayı, ne de mutlak dar meslekçi yaklaşımlar içinde davranmayı tercih ettik oda tarihimiz boyunca.
Bu nedenle 60 yıllık yürüyüşümüzde EMO örgütlülüğünü oluşturan kadrolar için siyasal iktidarlar tarafından ayak bağı, dinazor, marjinal ya da ideolojik tavır içinde olmak gibi yapılan suçlamaları ciddi bir özgüvenle, gülümseyerek karşıladık her seferinde.
Bu özgüvenin temelinde ise, kendi içimizde yaratılmış bir başka iktidar ilişkisini koruma, ya da Odamızı kişisel kariyerist yaklaşımlar ile yönetmek gibi bir anlayışın oluşmasına engel olmak üzere, her iki yılda bir demokrasi şölenine dönüşen genel kurullar ile seçilerek gelen Demokrat Mühendisler anlayışı vardı her zaman."
60 Yaşındaki Mücadele Örgütü
60 yaşındaki bir mücadele örgütünün yöneticiliğini yapmaktan gurur duyduğunu ifade eden Göltaş,  "Cumhuriyet tarihimizin son 60 yılına tanıklık eden, enerji, iletişim, ulaşım ve sanayileşme politikaları ile bunun sonuçlarını bire bir yaşadığımız kentleşme ve çevre ilişkisi içerisinde sorgulayan, müdahil olan, EMO örgütlülüğünün tarihsel geçmişini bilmek, bugüne değin yaptığı bilimsel doğru önermelerle ülkemizin toplumsal yaşamında vicdanı ve aklı temsil ettiğini görmek bizler için varolma nedenimiz ve en büyük gururumuz ve sorumluluğumuzdur. Bugün artık farklı dünya görüşlerine sahip olsun olmasın, işine gelsin gelmesin hemen her kesim uzun yıllar içinde özveri ve emekle yaratılmış bu birikime saygı duyuyor, hakkını teslim ediyor arkadaşlar" diye konuştu.
"Mücadele Ortak Sorumluluğumuz"
Genel Kurulu‘nun EMO‘nun meslek alanları ve ülkenin içinde bulunduğu koşullar bakımında önemli günlerde  denk düşüyor.
Genel Kurulumuzun bu tarihsel dönemin sorumluluklarına uygun olarak gündemini en verimli şekilde işleteceğine ve geleceğe dair ortak sorumluluklarımıza yeni bir güç ve heyecan katacağına inanıyorum. EMO`nun kürsüsü her konuda düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği, bu ülkenin az sayıda kalan demokrasi zeminlerinden biridir. Bu kürsüyü korumak, demokrasi, emek ve barış yanlısı bakışımızla farklılıklarımızı zenginlik olarak görmemizle ilgilidir. Yani gerçekleştirdiğini vurgulayan Göltaş, "Özgür ve demokratik bir Türkiye mücadelesinde hepimizin ortak sorumluluğudur" diye konuştu.
EMO‘nun de toplumsal yaşamımızı ilgilendiren konularda onurlu bir tarihsel geçmişe sahip olduğunu kaydeden Göltaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Örneğin, yakın tarihte anımsarsınız birçok sağ ve sol liberal kesimin yarattığı kafa karışıklığına karşı, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa Referandumu ile perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğunu, toplumun hak ve özgürlükler konusunda yanıltıldığını ve toplumsal yaşamın referandum sonrası yargıdan üniversiteye, sendikalardan meslek odalarına, medya bağımsızlığından kamusal varlıklarımızın talanına kadar kuşatma ile karşı karşıya bırakılacağını her platformda haykırmıştık.
Bugün toplumla dalga geçercesine uzun yıllar içinde yaratılan beklentiler ve nihayetinde beklentilerin boşa çıktığı ‘yeni anayasa‘ tartışmalarının sürdürülüş biçimi ve geldiği nokta , ya da yap boz haline dönüşen eğitim sistemi üzerindeki gerici, çağ dışı uygulamalar ile dinsel, muhafazakâr, piyasacı içeriğe sahip yeni bir eğitim sistemi inşa edilmesi süreci, ya da yargı bağımsızlığının kalmadığı, artık AKP ve cemaat kavgası üzerinden hukukun işlemez hale geldiği, sosyal medyanın susturulmak, basın özgürlüğünün yok edilmek istendiği koşullarda Oda olarak karşı duruşumuzdaki haklılık bir kez daha görülmüştür."
EMO ve TMMOB Mücadelesinde sadece eğitim sisteminde çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğiyle oynanmasına karşı çıkmadık. Kadınlarımızın en yaşamsal taleplerinin de takipçisi olmayı kadın meslektaşlarımız ile birlikte sürdürdük.
Günümüzde AKP Hükümetinin piyasacı ve muhafazakâr politikaları, kadınları toplumsal yaşamdan dışlayarak eve hapsetmeyi hedeflemektedir. AKP iktidarı süresince kadın cinayetleri yüzde 1400 oranında artmıştır. Kadın istihdamı yüzde 39`lardan yüzde 24`lere gerilemiştir. 2012 yılında 210 kadın, 2013 yılında 237 kadın öldürülmüştür.
Kadın mühendisler meslek alanlarında da cinsiyetleri yüzünden ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Mühendis kadınlar daha iş ilanlarında tanıştıkları ayrımcılıklarla meslek hayatları boyunca, terfi ve atamalarda, şantiye görevlerinde karşı karşıya gelmekte, sıklıkla işyerlerinde tacize, şiddete, mobinge uğramaktadırlar. Eşit işe eşit ücret talebi hala karşılanmış değildir."
"Yağmaya Karşı Duruşumuz Cezalandırılmak İsteniyor"
EMO‘nun kuruluşunun 60. yılında tarihin hiçbir döneminde karşılaşmadığı kadar büyük bir saldırı altında olduğunu ifade eden Göltaş, "Gerici ve piyasacı AKP İktidarı TMMOB ve odamızı ülkemiz kaynaklarının yağma ve talanına karşı duruşu nedeniyle cezalandırmak istiyor" diye konuştu. Son yıllarda AKP eliyle kamusal-toplumsal varlıkların piyasalaştırılması için acımasız bir program uyguladığını kaydeden Göltaş, yaşanılan süreci şöyle özetledi:
"Bu dönemde başta ‘kentsel dönüşüm‘ adı altında yeni rant alanlarının yaratılması başta olmak üzere yapılan her uygulamada; meslek odalarımız; kendi uzmanlık alanları ile ilgili olarak imar planlarından kamulaştırmalara, özelleştirmelerden kamu ihalelerine, nükleer santrallerden, doğayı katleden HES projelerine, ithal kömür ve doğalgaz ile bağımlılığımızı arttıran enerji üretim modellerinden, tarım arazileri, orman alanları, doğal ve tabi SİT alanları, meralar, zeytinlikler ve yaban hayatının korunmasına, yani özetle bu memleketin havasına, suyuna taşına toprağına sahip çıkmak üzere yapılan her yanlış uygulamanın karşısında taraf oldular. Olmaya devam ediyorlar.
Bu amaçla TMMOB ve odamız tarafından yaşadığımız tüm bu süreçlere ilişkin olarak kurumlara yazılar yazılmakta, raporlar, yayınlar çıkartılmakta, hukuksal süreçler işletilmekte, sempozyum ve kongreler düzenlenmekte, yerel halkın direnişleri ile dayanışmalar sergilenmekte ve sorunlar toplumsallaştırılarak kamuoyunun vicdanı ile buluşturulmaktadır.
Elbette bütün bu çabanın ürünü olarak alınan bir çok olumlu sonuç karşısında siyasal iktidarın sessiz kalması beklenemezdi. Özellikle son dönemde diktatöryal bir yapıya dönüşen siyaset yapma anlayışının ürünü olarak dikensiz bir gül bahçesi yaratmak adına bir taraftan anti demokratik biçimde, kamu yararı içermeyen onlarca yasa ve yönetmelikler çıkarılarken, diğer yandan yasal dayanağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde, kamu tüzel kişiliğine sahip TMMOB ve meslek odamızın hak, yetki ve görevleri ellerinden alınmak isteniyor.
Oysa günümüzde mühendislik hizmetleri sanayi, kent ve çevre politikalarının en dinamik gücüdür. Bu durumun aksine uygulanan politikalarda son dönemde yaşanan örnekler olarak bilimsel- teknik gereklerden uzak biçimde, teknik öğretmenlere mühendis unvanı verilmek veya, teknoloji fakülteleri kurmak adı altında mesleki deformasyon yaratılmak, mesleğimiz itibarsızlaştırılmak, meslek odalarımız etkisizleştirilmek, meslektaşlarımız işsizlik ile karşı karşıya bırakılmak isteniyor.
AKP İktidarı`nda, insanca barınma hakkının ve deprem gerçeğinin gerektirdiği yapı denetimi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendislik hizmetlerinde mesleki denetim, periyodik kontrol, ölçüm vb. gibi bilimsel teknik kriterler devre dışı bırakılmaktadır. Yine bu dönemde yaşanan piyasalaşmanın yarattığı kuralsızlık ile işçi sağlığı ve iş güvenliğinin kağıt üzerinde kaldığı, çalışma yaşamında bilimsel- teknik hiçbir önlem alınmadığı koşullarda iş kazaları adı altında sistematik cinayetler işlendiği bir dönemin içinden geçiyoruz.
Meslek odamız, bilimsel çalışmayı yalnızca uzmanları ilgilendiren teknik bir uğraştan ibaret görmeyen bir noktada, bilimsel yaklaşımın ekonomik, sosyal ve siyasal tüm alanlarda egemen kılınmasının gereğine ve önemine inanmış bir yaklaşımın içindedir.
Tam da bu noktada mühendisliğin etik ile olan bağını kurmak gelecek kuşaklara ait en büyük sorumluluğumuz olarak öne çıkmaktadır. Etiği, meslek etiği ve mesleki davranış ilkeleri gibi her hangi bir kategori içinde sınırlamadan, daha açık ifadeyle mühendislerin ilişkilerini mesleki alan, meslek dışı alan gibi ayrımlar yapmadan genel anlamıyla etik ilişkiler temelinde bir bütün olarak değerlendirmek gerektiğine inanıyoruz.
Bizlerin etik kavramına yüklediğimiz anlam, tarihsel ve toplumsal yaşam içerisinde bugünümüze değil gelecek kuşaklara onurlu bir miras bırakmak üzeredir. Dünya tarihinde Frederic Joliot Curie, Sacco ile Vanzetti, Viktor Jara, Rosenbergler nasıl yaşam öyküleri, ödedikleri bedel ve inançlı duruşları ile tarihin derinliklerinden bugüne yargılanan değil, yargılayan konumuna yükselmişlerse, Cumhuriyet tarihimizde de yaşadığımız toplumsal olayların izdüşümünde Sebahattin Ali`lerden Musa Anter`lere, Uğur Mumcu`lardan Metin Göktepe`lere, Hrant Dink`lerden Metin Lokumcu`lara, İlhan Erdostlar`dan, Hasret Gültekin`lere, Ceylan Önkol`lardan, Berkin Elvan`lara bu coğrafya eninde sonunda ezilenlerin ve yok sayılanların tarihini en doğru ve en haklı şekilde yazacaktır.
Bütün bu değerler, Odamızın yarattığı 60 yıllık emeğin, birikimin ve çalışma tarzının bize öğrettikleridir. Tam da bu nedenle, ifade etmeye çalıştığım bu değerler dışında 60 yıllık tarihimizin hiçbir döneminde, meslek onurunu ve EMO`nun kurumsal kimliğini sıkıntıya sokacak, toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirmede yüzümüzü kızartacak hesabını veremeyeceğimiz idari, mali, yönetsel hiçbir olumsuzluk yaşanmamıştır.
EMO`nun bu namuslu mücadele zemininin ne anlama geldiği, yaşadığımız günlerde açığa çıkan ve her yanıyla lime lime dökülen AKP-Cemaat kavgasındaki yolsuzluk ve hırsızlıklarla bezeli kirli siyasetin sonuçları görüldüğünde daha bir anlam kazanmaktadır."
AKP İktidarı`nın ‘ustalık` döneminde Cumhuriyet tarihinin en ciddi toplumsal krizinin yaşandığı dönemde EMO‘nun siyaset yapmakla suçlandığına dikkat çeken Göltaş, "Yaptığımız siyaset insanların özgürlük alanlarının ve en temel demokratik taleplerinin baskı ve yasaklar ile kuşatıldığı bir ülkede demokrasi, emek ve barış söylemlerini, halkların birlikte özgür ve kardeşçe yaşaması temelinde savunmak olmuştur" diye konuştu.
"Bilim ve Teknik Halkın Hizmetinde Olmalı"
Göltaş, EMO‘nun bilim ve sanayileşme politikalarına bakışını ise konuşmasında şöyle özetledi: 
"EMO olarak inanıyoruz ki; geçmişten bugüne ve geleceğe üretim ve sanayileşmeyi çevreye ve doğaya karşı sorumluluk bilinciyle kavramak, insanların enerjiye erişim, haberleşme, ulaşım, barınma ve beslenme olanaklarını ortak bir fayda, sosyal bir hak, toplumsal hukuk ile çözülmesini talep etmek ideolojik bir tercihtir. Bilimi, teknolojiyi bu anlayış ile kavramaktır.
Bu nedenle gönül ferahlığıyla bir kez daha belirtmek isterim ki Odamız önümüzdeki dönemde de daha çok politika yapmaya, bilimi ve tekniği halkın hizmetine daha çok sunmak için kendi meslek alanlarımızdan çalışmaya devam edecektir."
Göltaş AKP İktidarı`nın yaratığı karanlığa karşı ise mücadele yönetimini ise "Taksim Gezi Direnişi ile simgeleşen ve ülkenin her yanına yayılan halk hareketinin ruhunu, söylemini, taleplerini anlamak, oluşan yeni bir toplumsal mücadele kültürünün ve dayanışmanın gereklerini kendi alanımızdan yerine getirmektir" ifadeleri ile anlattı. 
Artık başka bir Türkiye`nin yaratılmasında dünden daha umutluysak, bu piyasacı, gerici, faşizan düzenin değişmesi için yol arkadaşlarımızı biraz daha çoğalttıysak, artık biz de kendimizi yenilemeli, ırkçılığa ve şovenizme karşı halkların kardeşliğini, Kürt Sorunu`nun adil ve demokratik çözümünü, gericiliğe karşı toplumsal alanlarımızın tümünde çağdaş bir yaşamı, sömürü düzeni ve piyasa anlayışına karşı kamu yararını ve adil bölüşümü daha güçlü, daha anlaşılır yeni cümleler kurarak ve omuz omuza vererek ifade etmeliyiz. Göltaş konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu mücadele zemininden hareketle, toplumsal direnişin diliyle konuşmak ve ortaklaşmak üzere; bundan sonra da barış ve kardeşlik için her koşulda demokratik bir Anayasaya vurgu yapacağız, özelleştirmeler ile yaşanan yoksulluklara, işsizliğe, sendikal hak gasplarına ve taşeronlaşmaya, işçi cinayetlerine, cinsiyet ayrımcılığına, kadın bedeninin ve emeğinin sömürülmesine, kentsel dönüşüm adı altında tarihsel ve kültürel yıkımlara, doğa ve çevre felaketlerine dönen rant ilişkilerine, eğitimin gericileştirilmesine, üniversitelerin ticarileştirilmesine, bilim karşıtı yasaklamalara, öğretim elemanlarının baskı altına alınmasına, özgür basının susturulmasına, keyfi yargılama ve tutukluluk süreçlerine, sosyal yaşamın dinsel gericilik ile kuşatılmasına, Cumhuriyet değerleri ve kazanımlarının yok sayılmasına hayır demeye devam edeceğiz.
Son olarak buradan bir kez daha sesleniyoruz.
Bu egemenlerin dünyası için tarif edilen ‘istikrar, kar ve tüketim‘ onların olsun arkadaşlar. Biz Gezi Direnişi ile başlayan ve ülkenin her kesiminde gencecik insanların yaşamları pahasına AKP faşizmine karşı yarattıkları mücadelenin diliyle konuşmayı sürdüreceğiz. Eşit ve özgür bir ülkede yaşamak için barış ve adaleti savunmaya devam edecek, Yüzümüzü topraklarımıza, derelerimize, madenlerimize, fabrikalarımıza, santrallarımıza, yani ortak yaşamın olduğu her yere çevirmeyi sürdüreceğiz.
Şimdi bize düşen şey, 60. kuruluş yılında, mühendislik mesleğinin gelişimi ve bilimin kamu yararına kullanılmasında öncülük yapan EMO`nun, önümüzdeki yıllarda da TMMOB ve bağlı odaları ile birlikte toplumsal muhalefetin odağında yer alarak, onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam etmesi olacaktır.
Son söz Ömer Hayyam`ın dizesi olsun arkadaşlar:
Tam yatmasın aklın hiç bir şeye. Neler çıkar karşına kimbilir yarın,
bu karanlıktan başka bir karanlık, bu sabahtan başka bir sabah.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulumuza başarılar dileyerek Hepinizi sevgiyle dostlukla selamlıyorum. Yolumuz Açık olsun arkadaşlar"
İsmail Saymaz‘a Hasan Balıkçı Onur Ödülü
Göltaş‘ın konuşmasının tamamlamasının ardından Gazeteci İsmail Saymaz‘a Hasan Balıkçı Onur Ödülü‘nün verilmesinin gerekçesi EMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Yazmanı Mehmet Bozkırlıoğlu tarafından okundu. Gazeteci İsmail Saymaz‘a ödülü EMO ve şubelerinin kurullarında yer alan isimlerin kürsüyle çağrılması ile birlikte Göltaş tarafından, Gezi Direnişi şehitleri anısına takdim edildi. Ödülü alan Gazeteci İsmail Saymaz EMO`ya teşekkür ederken, meslek yaşamına yeni başladığı dönemde yakından takip ettiği Hasan Balıkçı‘nın anısına kendisine ödül verilmesinin önemine değindi. Ali İsmail Korkmaz için yaptığı haberlere ödül verildiği için ayrıca onurlandığını ifade eden Saymaz, babasının bir elektrik işçisi olarak geçirdiği iş kazası sonucu bir gözünü kaybettiğini ve bir elektrik işçisinin oğlu olarak EMO‘dan ödül almaktan mutluluk duyduğunu vurguladı. Gezi Direnişi`nde gençlerin Türkiye‘de demokrasinin rayına oturması için hayatlarını kaybettiğini ifade eden Saymaz, değişim fikrinin bile terörist ilan edilmeye yettiği bir ülkede, temsili demokrasinin yerine doğrudan demokrasi için sokağa çıkanları selamladı. Saymaz, "Bu gençler, faali meçhul cinayetlerle kontrgerillanın elinde kirlenen Türk bayrağını temizlediler. Bu gençlerin düştüğü yer yeni bir ülkenin kurulacağı yerdir aynı zamanda" diye konuştu.
Ödül törenin tamamlanmasının ardından konuklardan konuşmak isteyenler sırayla kürsüye davet edildi.
Görgün: Birlikte Mücadeleyi Sürdüreceğiz
DİSK adına EMO 44. Olağan Genel Kurulu‘na katılan Dev-Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, TMMOB‘un 60 yıllık tarihinin aynı zamanda birlikte yürüttükleri mücadelenin de tarihi olduğuna dikkat çekti. EMO`nun sadece ülkemizin değil, Ortadoğu ve Avrupa‘nın da en önemli meslek örgütlerinden biri olduğunu vurgulayan Görgün, "Başka bir dünya mümkün diyen EMO üyeleri tarih boyunca bizimle birlikte bedeller ödedi. Elektrik mühendisleri hep biz işçilerinin yanında oldu" diye konuştu. Ülkenin çok zor günlerden geçtiğini vurgulayan Görgün, "Birlikte mücadele etme geleneğimizi sürdüreceğimize ve güzel günleri birlikte karşılayacağımıza inanıyoruz" diye konuştu. ,
Matkap: Birbirimize Daha Fazla Sarılmalıyız
Gürgün‘den sonra kürsüye davet edilen CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap ise konuşmasına Enerji ve Tabbi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız‘ın salonda bulunmamasını eleştirerek başladı. Matkap, "Kendisinin işi varsa, müsteşarı, o da yoğun ise yardımcılarından biri katılabilirdi. EMO yalnızca kendi üyelerinin çıkarının korumak için kurulmuş bir örgüt değildir. Ülke yararını gözeten enerji politikalarını savunan EMO‘nun genel kurulundan daha önemli bir toplantıları olamaz" diye konuştu. Aynı panelde konuşmacı olduğu AKP‘nın önemli isimlerinden birinin Anayasa‘da meslek örgütleri için kullanılan "kamu kuruluşu niteliğinde" ibaresinden rahatsız olduğunu ifade ettiğini kaydeden Matkap, "Onlar meslek örgütlerini sivil toplum kuruluş kapsamında görmek istiyor. Bu anlayış tüm niyetlerini de ortaya koyuyor" diye konuştu. AKP‘nin TMMOB‘a ilişkin tutumunu da bu kapsamda değerlendirmek gerektiğine işaret eden Matkap, "AKP`nın TMMOB‘a ilk saldırısı gelirlerinin daraltılmasına yönelik oldu, ikincisi ise odaların bakanlıkların mali ve idari denetimine bağlanmasına ilişkin oldu, üçüncü adım ise odaların kapatılması olacaktır" diye konuştu. Geçmişte etkin olarak bilinen birçok kurumun sesinin kısıldığı bu dönemde dayanışmanın önemine işaret eden Matkap, "Gelinen aşamada demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütenlerinin birbirine daha çok sarılması, daha fazla dayanışma göstermesi gerekmektedir. CHP olarak TMMOB ve bağlı odalara daha fazla destek verme kararlığındayız" diye konuştu.
Girgen: İşbirliğinden Mutluyuz
Ardından kürsüye çıkan Kıbrıs Türk EMO Genel Başkanı Mert Girgen ise konuşmasına Genel Kurul‘u Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına selamlayarak başladı. Geride kalan 2 yıllık dönemde odalar arasındaki işbirliğine dikkat çeken Girgin, EMO yöneticilerine Kıbrıs EMO çalışmalarına verdikleri destek için teşekkür etti. Kıbrıs Sorunu`na kalıcı çözüm bulunması ve var olma mücadelesi yürüttüklerini kaydeden Girgin, TMMOB`un ise haklarının koruyarak, ayakta durma mücadelesi verdiğini vurguladı. Girgen, "Elektrik mühendislerinin toplumların en aydın ve ufku açık kesimini temsil ettiği inancındayım. EMO Genel Kurulu‘nun bu doğrultuda en demokratik şekilde geçeceğine inanıyorum" dedi.
Karabulut: İnisiyatif Direnişçide
Girgen‘nin ardından söz alan Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut ise konuşmasına EMO ile HES, baz istasyonu ve nükleer enerji santrallara karşı birlikte mücadele yürüttüklerini ifade ederek ve EMO‘nun önemine dikkat çekerek başladı. Demokrasi ve yargının işlemez hale gelmesi ile birlikte insanların temsili demokrasinin tıkanan kanalları yerine sokakta doğrudan demokrasi ile inisiyatifi ele almaya çalıştığını ifade eden Karabulut, "12 Eylül‘den bu yana vurulan faşizm zinciri ilk kez Haziran Direnişi`nde kırılmış oldu" diye konuştu. Egemenler arası fraksiyon çatışmaları ile inisiyatifi sokaktan geri alama girişimlerine değinen Karabulut, bu yılki 1 Mayıs kutlaması ile birlikte inisiyatifin yeniden sokaktaki direnişçilere geçeceğini vurguladı. Emek ve meslek örgütlerine büyük görevler düştüğünü kaydeden Karabulut, AKP‘ye ve onun neoliberal politikalarına karşı emekten ve demokrasiden yana yeni bir kutup oluşturulması çağrısından bulundu.
Ayber‘den Birlikte Mücadele Vurgusu
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Feyzi Ayber ise konuşmasına kongrenin yapıldığı dönemde Ukrayna ve Suriye‘de yaşanan çatışmalara dikkat çekerek başladı. Önümüzdeki aylarda savaş tehditlerine karı barış mücadelesi yürütmek durumunda kalacaklarını ifade eden Ayber, "AKP seçimde aldığı oyu diktatörlük hırsı için kullanıyor. Aslında başarılı da olmamıştır" dedi. Toplumun AKP‘nın sürdürdüğü politikalara karşı itirazlarını Haziran Direnişi‘nde gösterdiğini vurgulayan Ayber, işçi sınıfının sorunlarının ağırlaştığına ve iş cinayetlerinin artığına işaret etti. AKP‘nin HES‘ler ve nükleer santrallara ağırlık veren çarpık enerji politikalarını sürdürdüğü kaydeden Ayber, inanç ve etnik farklılıkların istismar edildiğini ifade etti. Tüm yaşanan olumsuzluklara rağmen meslek örgütlerinin dik duruşunu sürüdüğünü vurgulana Ayber, "Odalar ve sendikalarda her türlü farklılıklarımıza rağmen birlikte mücadeleyi zorlayarak, AKP`yi ve yürüttüğü faşist politikaları ortadan kaldırmalıyız. Gelecek işçi sınıfının ve dünya halklarının olacaktır" diye konuştu.

Özbek: Gezi Ruhu TMMOB‘da
Ayber‘den sonra kürsüye çıkan TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Kübülay Özbek ise konuşmasına, ülkenin Suriye‘de adı konulmamış bir savaş içerisinde yer aldığını ifade ederek başladı. Mühendislerin meslek alanlarına yönelik saldırıların sürdüğünü kaydeden Özbek, emir vakiler ile nükleer enerji santralları kurulmak istenmesine vurgu yaptı. AKP‘nin son 10 yıldır sürdürdüğü yıkım politikalara karşı Haziran Direnişi`nin geliştiğini vurgulayan Özbek, TMMOB`nun tüm bileşenleri ile direnişin içinde yer almaktan çok aktif örgütleyicisi konumunda olduğunu vurguladı. EMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Beyza Metin ve diğer Taksim Dayanışması bileşenlerine yönelik açılan davalara dikkat çeken Özbek, "Tek başlarına Yargılandıklarını sanmasınlar, hepimiz arkalarındayız" diye konuştu. Gezi ruhunun TMMOB ve bağlı odaların genel kurullarına da yansıdığını ifade eden Özbek, "Genel kurullarda birlik içinde davranacak yönetimlerin işbaşına getirileceğine inancımız tamdır" dedi. 
Karataş: Sinop Mücadelede Kararlı
Sinop Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Zeki Karataş, siyasilerin nükleer santral kurma sevdasını 1950‘li yıllardan bu yana sürdürdüklerini vurgulayarak konuşmasına başladı. Sinop‘ta nükleer santral yapılacak bölgede yer alan 10.5 kilometrekarelik bir alanda ağaç katliamı yapıldığına dikkat çeken Karataş, gelişmeleri şöyle aktardı:
"Ağaçların kesilmesi rutin ormancılık işlemi gibi gösteriliyor. Oysaki kesim yapılan bölgede santral kurulması hazırlıkları yapılıyor. Henüz Japonya‘da anlaşama onaylanamamasına rağmen bizde ağaç katliamı gerçekleştiriliyor. Nükleer işbirliği anlaşması Japon Parlamentosu`nun alt kanadında onaylanırken, üst kanattaki oylama, nükleere karşıtlarının yürüttüğü kampanya sonucu ertelendi."
EMO Yönetim Kurulu‘na verdikleri destek için teşekkür eden Karataş, 26 Nisan‘da Sinop‘da gerçekleştirilecek mitinge destek çağrısında bulundu.
Evren: Hiçbirşey Eskisi gibi Olmayacak
Genel Kurul‘da konukların konuşmaları bölümü Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Temsilcisi Saniye Evren‘in kürsüye çıkması ile tamamlandı. Tüm devlet kurumlarının çürüdüğü bir dönemde ortaya çıkan Gezi Direnişi‘nden sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağına işaret eden Evren, "AKP‘nin saldırgan politikalarında tüm ezilenler birlikte payını alıyor" diye konuştu. Demokrasi mücadelesi yürüten meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte direneceklerini ifade eden Evren, dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı. 
Komisyonlar Oluşturuldu
Konuk konuşmacılara ayrılan bölümün tamamlanmasının ardından Genel Kurul kapsamında faaliyet gösterecek komisyonların kurulmasına geçildi. Biyomedikal Komisyonu, Yapı Denetim Komisyonu, SMM Komisyonu, Enerji Komisyonu, Örgütlenme Komisyonu, Elektronik Mühendisliği Komisyonu, İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu, Elektrikli Araçlar ve Ulaşım Sistemleri Komisyonu, Kadın Komisyonu,  Bütçe Uygulamaları Esasları Komisyonu, Ücretli ve İşsiz Mühendis Komisyonu, Karar Taslakları Komisyonu, Eğitim Komisyonu, Asansör Komisyonu kurulması yönünde verilen öneriler yapılan oylamanın sonucunda kabul edildi.  Komisyon üyelerinin belirlenmesi ve rapor hazırlamak üzere çalışmaya başlaması ile Genel Kurul çalışmalara öğlen arası verildi.
Çalışma Raporları Okundu
Öğleden sonraki oturumda ise EMO 43. Dönem Çalışma Raporu özeti, EMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Yazmanı Mehmet Bozkırlıoğlu tarafından aktarıldı. Mali Rapor ise EMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Saymanı İrfan Şenlik tarafından Genel Kurul‘un bilgisine sunuldu. EMO 43. Dönem Denetleme Kurulu Üyesi Ahmet Turan Aydemir tarafından denetleme kurulu raporu, EMO 43. Dönem Onur Kurulu Üyesi Metin Telatar tarafından ise onur kurulu raporu okundu. Böylece raporların görüşülmesine geçildi. Bu bölümde sırasıyla delegelerden Mehmet Özdağ, Galip Duru, Kemal Başaran, Hakkı Ocakaçar, Mustafa Çınarlı, Tanay Sıtkı Uyar, Atiila Erdoğan, Nihat Yılmaz, İlhan Metin, Hakkı Sevim, Beyza Metin, Remzi Çınar, Mehmet Mak, Musa Çeçen ve Selçuk Esen söz alarak, çalışma raporunu değerlendirdi. Verilen önergenin kabul edilmesi ile Genel Kurul çalışmaları yarın (19 Nisan 2014) saat 09:00`da yeniden başlamak üzere ara verildi.    
 

 



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

HALKIN DEMOKRATİK İRADESİ GASP EDİLEMEZ

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

Okunma Sayısı: 976


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.