HABER

 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın kuraklık nedeniyle elektrik üretiminde sorun yaşanabileceği, İran, Gürcistan ve Bulgaristan’dan yaz döneminde elektrik ithal edebileceği sözlerini 22 Nisan 2014 Salı günü Ulusal Kanal Ana Haber’e değerlendiren EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın, “Birincil enerji kaynaklarındaki ithal bağımlığı krizi, önümüzdeki yıllarda dönem dönem elektrik enerjisin de ithal edilmek zorunda kalınmasıyla büyüme potansiyeli taşıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bugün barajlardaki su miktarların düşük olması nedeni ile komşu ülkelerden elektrik ithalatı yapılacağını ifade etmiştir. Hemen hemen aynı iklim koşullarını yaşadığımız komşu ülkelerdeki elektrik üretimi düşürmemesi dikkat çekici iken, elektriğin Türkiye acısından `karaborsaya` düşeceği dönemde hem iç piyasada, hem de uluslararası piyasa fiyatının yükseleceğini söylemek yanlış olmayacaktır.”dedi.
 

Ebru Akgün Yalçın röportajında, Türkiye`nin elektrik üretiminde kaynakların payına bakıldığında ithal bir kaynak olan doğalgaza dayalı santrallerin payı dikkat çektiğinin altını çizerek şunları söyledi; "Türkiye Elektrik İletim AŞ`nin (TEİAŞ) verilerine göre 2013 yılında üretimin yüzde 44`ü doğalgaz ve LNG santralarından elde edildi. Fuel-oil, motorin ve çok yakıtlı santraların payı da toplam 1.7 olarak gerçekleşti. Kömürün payı ise yüzde 25.4 olarak belirlendi. Ne yazık ki kömüre dayalı santrallerin tümü yerli kaynakları kullanmamaktadır. İthal kömürün oranı son yıllarda artmıştır. Kurulu güç istatistiklerinde 2012 yılı için yerli linyitin payı yüzde 14.5, ithal kömürün payı ise yüzde 6.9 olarak gösterilmektedir. Bu rakamlar kömürün üretimin 3`te 1`inin de ithal kaynaklara dayalı olduğunu ortaya koymaktadır. Oransal olarak bakıldığında üretimin yarısından fazlasının ithal kaynaklarla yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye`nin bugün en çok karşı karşıya olduğu temel sorun ithal kaynaklara bağımlılık olarak şekillenmektedir.Bu durumun mevcut lisans alan ve yapımı süren santrallerin tamamlanması ile de çözümlenemeyeceği ortadır. Ağırlıklı olarak doğalgaza dayalı bağımlılık, nükleer santralar kurulumu yolu ile de çözülmeye imkân bulunmamaktadır.  Hem teknoloji hem de yakıt açısından dışa bağımlı olan nükleer santrallerin, bağımlığı tırmandıracağı açıktır.

Sorunun çözümünde uygulanacak stratejilerin belirlenmesi için enerji yönetimin kamusal çıkarları ön plana alan bir yaklaşımın hakim olması gerekmektedir. Bugün bu alandaki tüm planlama işlevi ne yazık ki özel sektöre bırakılmıştır. Türkiye`nin hidrolik, rüzgar ve güneş potansiyelinin iyi değerlendirilmesi, doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılması ile enerji güvenliği sağlanabilir. Hem Ortadoğu`da hem de Kafkasya`da yaşanan gerilimler ve çatışma ortamları, ithal kaynaklara dayalı enerji modelinin ağır riskler barındırdığı bugün daha fazla açığa çıkarmaktadır.  AB ülkelerinde rüzgar ve güneşin payının giderek artığı göz önüne alınarak, Türkiye`nin bu iki kaynağı ön plana çıkaracak adımları acil atması gereklidir.Birincil enerji kaynaklarındaki ithal bağımlığı krizi, önümüzdeki yıllarda dönem dönem elektrik enerjisin de ithal edilmek zorunda kalınmasıyla büyüme potansiyeli taşıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bugün barajlardaki su miktarların düşük olması nedeni ile komşu ülkelerden elektrik ithalatı yapılacağını ifade etmiştir. Hemen hemen aynı iklim koşullarını yaşadığımız komşu ülkelerdeki elektrik üretimi düşürmemesi dikkat çekici iken, elektriğin Türkiye acısından "karaborsaya" düşeceği dönemde hem iç piyasada, hem de uluslararası piyasa fiyatının yükseleceğini söylemek yanlış olmayacaktır. İthal elektriğinin fiyatının ne olacağı henüz belli olmamakla birlikte, açığını yedekte beklettiği yerli kaynakları ile kapatamayan bir ülkenin yurttaşlarının elektrik faturasının kabarmayacağını söylemek yanlış olur."