MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ENERJİ PLANLAMASININ TEMEL İLKELERİ PANELİ DÜZENLENDİ


HABER


 
Ağustos ayında yitirdiğimiz üyelerimiz Cihan Kayıket, Kaya Nomaler, Turhan Çiftçibaşı, Ahmet Altay Varol ve Gökçen Çapkıncı anısına 12 Ağustos 2014 Salı günü “Enerji Planlamasının Temel İlkeleri” başlıklı panel düzenlendi. Oturum başkanlığını EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şakir Aydoğan’ın yaptığı panele Enerji Uzmanı Barış Sanlı, Enerji Uzmanı Necdet Pamir ve EMO Eski Başkanı ve Enerji Çalışma Grubu Üyesi Cengiz Göltaş konuşmacı olarak katıldılar.
 

Panelin açılışında konuşan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın şunları söyledi, "Acı olaylar sinsilesinin arkasından meslek büyüklerimizi anmak için bir araya geldik. Beş büyüğümüzü birden analım istedik bu etkinliğimizde. Aralık ayında plânladığımız Yüksek Gerilim Çalıştayı`na kadar gidecek olan verileri elde edeceğimiz konu başlığı seçtik. Her sene anmalarda aynı şeyleri söylüyoruz buraya gelen meslektaşlarımız büyüklerimiz anlatıyorlar her biri Odamıza, emek ve demokrasi mücadelesine katkılar vermiş bu anlamda sayısız çalışmaları olmuş meslektaşlarımız. Gökçen Abi ve Ahmet Abi ile tanışma fırsatım oldu. Hepsini saygıyla sevgiyle anıyoruz."

"Sistem eskisinden daha karışık"

EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şakir Aydoğan`ın panelistleri yerlerine çağırmasıyla başlayan etkinlikte ilk olarak Enerji Uzmanı Barış Sanlı konuştu.

Barış Sanlı özetle şunları söyledi, "Bugün konuya odaklı bir sunum hazırladım. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı web sayfasında pek çok rapor yayınlıyoruz yayımlamaya devam edeceğiz. İçerde çok fazla rapor çıkıyor. Sistem eskisinden daha karışık. Detay da, mevzuatta çok karıştı. Bakanlıkta analiz ihtiyacı var. Raporlardan bir kısmı 10 günlük ve 45 günlük talep tahmin modelleri çıkıyor. Doğalgazda da elektrikte de çıkıyor. Her zaman her şey doğru çıkmıyor. Farklı senaryolar var. Haftalık piyasa gözlem raporu var. Mevzuat çok hızlı değiştiği için biz de takip edemiyoruz. İçerde bir ekip takip edip haftalık bülten yayınlıyor. Enerji yatırım bültenimiz internette yayımlanıyor. Aylık istatistik raporumuz var. Petrol fiyat tahminleri, doğalgaz fiyat tahminlerin verileri uluslararası kuruluşlardan alınarak yapılıyor. Fiyat tahminlerinin modellemesi diye bir şey yok.

OSB`lere her ay anket yapıyoruz "Sizce sizin bölgenizde tüketim artmaya devam edecek mi önümüzdeki aylarda da devam edecek mi bu artmanın sebebi mevsimsel etki mi yoksa yeni müşterilerden mi kaynaklanıyor?"Elektrik Üretim Sektörü Güven Endeksi yapıyoruz. Piyasadaki güveni şöyle ölçüyorsunuz, siz malınızı açığa mı satacaksınız yoksa malınızı ikili anlaşma ile mi satacaksınız; spot anlaşma mı yapacaksınız dışarıya mı satacaksınız? Neye yatırım yapmayı düşünüyorsunuz? Geçen haftaya bakışınız iyimser mi kötümser mi diye?

Plânlamanın temelinde yeterli veri akışının olması gerekiyor. Bakanlık enerji yatırımlarla ilgili her türlü verileri yayımlıyor. Enerji modellemesi ile ilgili pdf`ler veriliyor. Piyasa gözlem raporu çok teknik bir rapor. Piyasanın ne kadar karıştığını size gösterecek teknik analizler var. Nereye gidiyor diye? İnsanlar tahmin yaparken bizim tahminin içine mi düşmüş dışına mı düşmüş? Piyasada spekülasyon yapmak isteyenler var. Onlarca göze ihtiyaç var. Dünyadaki tüm haberleri okuyor arkadaşlar, birer paragraf dünyadaki en önemli haberleri özetliyorlar. Neden böyle bir şey yapmamız gerekiyor? Bilgi bir yerlere hapsedilmiş etrafa dağıtılmamıştı. Herkes Bakanlığın gözünün içine bakıyordu.

Enerji ve teknoloji bir arada gidiyor. Enerji ve teknoloji analizini birlikte yapmamız gerekiyor. Kaya gazının bu kadar çok olması gaz kullanımını ve teknolojiyi değiştiriyor. Enerjide teknoloji yumurta tavuk, tavuk yumurta diye gidiyor. Yeni teknoloji yeni enerji kaynağını, yeni enerji kaynağı da yeni teknolojileri sürekli itiyor. Teknolojide ne değişiyor?Gelişen trendler aslında bizim düşündüğümüz trendler değil. Enerjiyi niçin kullanıyoruz? Niye benzin niye petrol hâlâ gündemimizde. Benzin kompakt enerji kaynağı. 1 LT benzin 16 köleye bedel. Maalesef fosil kaynaklar önümüzdeki dönemde de hayatımızda yer almaya devam edecek.

Türkiye`de herkes elektriğini serbest tüketici olarak almaya kalksa 34 milyon sayacı okuyabilecek miyiz? Data sorunu, aynı zamanda, siber güvenlik alt yapı ve piyasa sorunu. Ne kadar kaynağınız var bir fiyat çıkartılıyordu. Şimdi sorunlarımız daha bölgesel. Trakya Bölgesi doğalğazdan başka bir şeyle beslenemez hale gelmiş durumda. Türkiye`ye batıdan gelen gazın yüzde 55`i elektrik santrallerine gidiyor. Olgulara daha ciddi bakmak lazım. Kuraklıktan dolayı tarımsal sulama nisanda başlayınca nisanda olması gereken talebin üzerinde talep oldu. Bu dönemde herkes fiyatlar düşük olacak diye santralleri bakıma alıyordu. Fiyat yüksek olunca santral bakımını bozup hemen piyasaya girdiler çünkü bekledikleri fiyatın üzerinde fiyat gerçekleşti. Kendi petrol ve gazınızı bulamazsanız şansınız yok. İstediğiniz kadar güneş, rüzgâr, nükleer olsun."

"Türkiye elektrik enerjisi kaynak kullanımında doğalgaza çok ciddi bağımlıdır."

Panelde ikinci olarak söz alan EMO Eski Başkanı ve Enerji Çalışma Grubu Üyesi Cengiz Göltaş şöyle konuştu, "Burada andığımız değerler Odalarımızın son 20 yıllık mücadelesinde önemli görevler üstlenmişler, bizlerle yol arkadaşlıkları yapmışlardır. Bu değerleri saygıyla anıyoruz.TMMOB, EMO ve TMMOB bileşenleri olarak enerji kongrelerindeki bilgi ve birikimlerle oradan gelen tartışmalarla, Odamızın geliştirdiği raporlarla süzülen bilgileri toplumla paylaşmaya çalıştık. Bakanlığın değerleriyle genel müdürlüklerin bu çalışmalar içindeki web sayfalarındaki raporlarıyla bizim raporlarımız benzerlikler içeriyor.Enerji sektörüne bütünsel olarak özellikle elektrik enerjisinde olan biteni masaya yatırmaya özen gösterdik hem de bu sürecin sonuçlarını tartışmaya özen gösterdik. Sayın Sanlı değişik modeller, Bakanlığın enerji ile ilgili uygulamalarından söz etti ama biz biraz daha sadeleştirilmiş Oda olarak bugüne kadar yapılan çalışmaları sunacağım.

Türkiye`de enerji politikaları dediğimiz tarihsel süreci ele alırken bir milattan sözetmek gerekirse 12 Eylül 1980 darbesinin ikinci yarısında yani 80`lerin ortalarında 1984 yılında 3096 Sayılı Yasa ile birlikte enerji sektöründe tarihsel milat olara kabul edebileceğimiz yasa ile dönüşüme uğradığına şahit oluyoruz. Yani Türkiye`de elektrik enerjisinde özelleştirme, serbestleştirme, piyasalaşıtırma serüveninin başlangıcı. Hepinizin de şahit olduğu, AKTAŞ örneğini İstanbul Anadolu yakasında dağıtım şebekesinde yaşadık, TEK`in ikiye bölünmesi serüveninin hepbirlikte yaşadık. 94`lerde yap- işlet-devret modellerle enerji sektöründe liberalleşmenin geliştiğine şahit olduk. Marmara depreminin acısını derinliklerinde yaşarken Meclis`te Anayasa değişikliği ile enerji sektöründeki tahkim kavramının önünün açılması artık serbestleştirme sürecinin hızlandırılması. TEAŞ`ın üçe bölünmesi, elektrik dağıtım bölgesinin 22 ayrı bölgeye ayrılması , EPDK`nın kurulması, 4628 Sayılı Yasa bütün bu serüven enerji sektöründeki yapılanmalar Türkiye`de özellikle elektrik enerjisi alanında bir plânlamaya yeniden organizasyona Türkiye`nin kaynaklarının doğru kullanılması açısından doğruya tekabül etti mi? Nedir burada birkaç veriyi doğru biçimde alt alta koyduğumuzda herhangi bir empoze yapmadan sadece rakamlar üzerine konuşsak bile sorunun hangi boyutlara vardığını görmemiz mümkün.

Türkiye elektrik enerjisi kaynak kullanımında doğalgaza çok ciddi bağımlıdır. Türkiye enerji sektöründe yüzde 72`ler düzeyinde enerji bağımlılığı içinde. En son buraya gelirken 2014 yılı British Petrol`ün bir İngiliz şirketinin dünya enerji raporunda ülkemizle ilgili rakamlarını Türkiye`nin enerji görünümü ve plânlaması konusunda sizlerle paylaşmam panel için yeterli olacağını düşünüyorum. Aynen şu cümleler geçiyor, "2003-2013 döneminde doğalgaz tüketimi 2,2 katına yükselterek 20.9 milyar metre küpten 45.6 milyar metre küpe çıkartan Türkiye 44.3 milyar metre küp ithaliyle Japonya, Almanya, ABD, İtalya, Güne Kore, Çin ve İngiltere`nin ardından 8. sırayı almış. Yılda sadece 600 milyon metre küp, ithalatla kıyaslanmayacak kadar az doğalgaz üreten Türkiye tüketimde 2003-2013 Türkiye doğalgazda 29. sıradan 18. sıraya yükselmiş." Aynı rapordan size iki satır daha okumak istiyorum, "Türkiye`nin 2013 enerji ithalatı 55,9 milyar dolar olmuş Türkiye`nin yıllık doğalgaz ithali 20 milyar doları bulmuş."  

2014 yılı doğalgaz ithalinde 44.3 milyar metre küplük ithalatla çok ciddi bir yer tutuyoruz.Temmuz 2014 itibariyle kurulu gücümüzün 67 bin 431 MW olduğu 2013 yılı sonu itbariyle 64 bin MW ulaştığı dönemde Türkiye 2013 yılı sonu itibariyle 240 milyar kW saat elektrik tüketimi olmuş.EMO olarak yıllardır enerji politikalarında planlama adına iki üç şeyin altını çizdik. Birincisi kaynakların doğru kullanılması, yatırımların doğru yapılması, enerji dağıtımının plânlı anlayışyla yönetilmesi. Türkiye doğru şekilde enerji verimliliği politikalarıyla enerji sektörünü bütün bileşenleriyle birlikte planlaması

Türkiye`nin yerli kaynakları açısından halen bekleyen linyit, taşkömürü, rüzgâr, jeotermal olarak toplam minimum halen 345 milyar kWh potansiyelin kullanılmayı beklediğini maksimum 516 milyar kWh saat potansiyelinin olduğu söyleniyor. 2013 yılı sonu itibariyle Türkiye`de bunun üzerine minimum potansiyel olan 345`i koyduğumuzda yaklaşık 600 milyar kWh saatin Türkiye`de potansiyelin olduğunu görüyoruz. Maksimum olarak yaklaşık 750 milyar kWh saat olduğunu görüyoruz.Türkiye`de enerji sektöründe iki yanlış eğilim belirlendi. Birisi, Türkiye`nin uzun yıllar içinde nüklere santral ihtiyacının Türkiye`nin karanlıkta kalmaması için zorunluluk olduğu ifade edildi. Türkiye kaynaklarının aktif biçimde kullanılması yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek yerine doğalgaza bağımlı enerji politikalarıyla yönetildi.

Temel felsefe ülkenin diğer alanlarında olduğu gibi serbestleşme özelleştirme liberalleşme adı altında çok parçalı hale getirildi. Vatandaşlarımıza pahalı elektrik olarak karşımıza çıkmakta. Türkiye böyle bir enerji açması ile girdabı ile karşı karşıya kalmaktadır.Bugün Türkiye kendi kaynaklarını planmadığı koşullarda başta doğalgaz ve ithal kömür olmak üzere yabancı kaynaklarla enerjisinde yüzde 72 oranda dışarıya bağımlı hale getirilmiştir.TMMOB Odaları ve EMO olarak temel tespitlerimiz bunlardır. Enerji kamu anlayışı ile yönetilmelidir, doğru planlanmalı ve zamanında doğru yatırımlarla kaynak çeşitliliği içinde devreye sokulmalıdır. Çevre politikalarının bu derece önemli hale geldiği koşullar içinde enerji verimliliğine ve temiz enerji kaynaklarına ciddi önem verilmelidir.

Planlama kavramı üzerinde bilgi ve iradenir kadere egemenliğidir. Kapitalist sistem kendi tüketim çılgınlığı ile yarattığı enerji faaliyetlerinin çılgınlığıyla dünyayı yokoluşa sürüklemektedir. 20. yüzyılda ete kemiğe bürünen planlama kavramının 21. yüzyılda derinlemesine tartışılarak bu planlamanın alt başlıklarının yaşamın bütün sektöründe uygulanması gerektiğine inanıyorum."

"Enerji politikasının özelleştirme serbestleştirme yerine dış politika, ulaştırma, güvenlik, sanayi, tarım ve çevre politikalarıyla bütünleşik olarak örgütlenmesi gerekir."

Panelde son olarak söz alan Enerji Uzmanı Necdet Pamir şunları söyledi; "Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı olarak sizlere hitap ediyorum. Bugün anısına bu toplantıyı düzenlediğimiz meslektaşlarımın önünde saygıyla eğiliyorum.Enerji planlamasından biz ne anlıyoruz onu sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Barış`ın şahsıyla değil ama mevcut enerji politikalarının ele alınış biçimiyle bizim ele alışımız arasında ayrışıyoruz. Biz enerjinin temel insan hakkı olduğuna inanan insanlarız. Enerjide en karlı birileri için kesimlerden birisi. İletim, dağıtım, ticaretten birilerinin her dönemin yandaş şirketlerinin maksimum kar etmesine dayalı sistem oluşturulmuş, o sistem nasıl planlanıyor sevgili Barış bunları anlattı.

Enerji dediğimiz olgunun en önemli unsuru hem toplumun ekonominin gelişmesine katkısı olan bir şeydir, aynı zamanda enerji güvenliği dediğimiz olgu ülkenin dış politikasına güvenliğini etkileyen bir girdi. Buna uygun şekilde plânlanmalı ve politikalandırılmalı. Bütünleşik enerji plânlaması ya da entegre enerji plânlaması denilen hadise; enerji sisteminin oluşması ve gelişmesini etkileyen tüm faktörlerin sistematik analizini gerektiriyor. Bu yöntemle sorunları çözümlersek sistemdeki eksikleri belirleme, ikame seçeneklerini sonuçların karşılaştırılması ile mümkün kılabiliyoruz.Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun raporlarından aldığım bazı bilgileri sizlerle paylaşıyorum. Enerjinin gelişmenin motor gücü olduğuna vurgu yapılırken, hükümetlerin bu işi temelinden alması gerektiği. Plânlamayı özel şirketlerin yapmasını beklemek abesle iştigaldir. Etkin hükümet kurumları tarafından birbirleriyle ilişkilendirilmiş toplumsal, ekonomik ve çevresel sütunların üzerine oturtmamız gerektiğini söylüyor Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun raporu.Ekonomi, çevre ve toplum. Çevre olgusu parasal kaynaklarla yerle yeksan edilmiş durumda. Çevreye eko sisteme en ufak saygı duymadan şirketlerin karınını maksime etme uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Enerji politikasını özelleştirme serbestleştirme üzerine kuruyoruz. Dış politika, ulaştırma, güvenlik, sanayi, tarım ve çevre politikalarıyla bütünleşik olarak örgütlenmesi gerekir. Tarım politikasıyla enterge biçimde örgütlememiz gerekiyor. Türkiye`de enerji politikalarının önemi anlaşabilmiş değil. Bu iş sonradan da öğrenilemiyor. Baştan lisans eğitimiyle bu farkındalığın yaratılması gerekmekte.

Duble yollarla öğünmek yerine kitle ulaşımın hayata geçmesi enerjinin verimli kullanılması bakımından önemli. Dış politika birebir işin göbeğinde. Doğalgazda petrolde ne kadar dışa bağımlıyız. Özellikle hangi ülkelere bağımlıyız ona bakalım. Planlamadan bir şey anlayacaksak benim kitabım daha farklı noktadan bakıyor.Ülkenin enerji kaynakları potansiyelini doğru belirlemeliyiz. Türkiye`nin hala petrol ve doğalgaz potansiyelini bilemiyoruz. Son derece yetersiz arama yapmışız. Karalar yüzde 20 denizlerimiz yüzde 1 oranında aranmış. Ege`de Doğu Akdeniz`de aramaya yapamıyoruz. Bütün bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Biz kaynaklarımızı bilmiyoruz ki önümüzdeki on yıllar için doğru planlamalar yapalım. Ben bugün tamamen dışa bağımlı 25 yıllık anlaşmalar yaparak geri dönmesi de zor olan al ya da öde anlaşmalar yaparak ülkenin geleceğini de ipotek altına almış durumdasınız. Kaynaklarımızın envanterini yapabilmiş durumda değilsiniz.

Enerji plânlamasında temel kriterler, yerli kaynakların bir kere belirlenmesi lâzım. Doğal kaynaklar kadar insan ve mali kaynakları da bilmemiz lazım. İthalat zorunluysa kaynak çeşitlendirmeliyiz. Ülke çeşitlendirmeliyiz. Biz bugün doğalgazın yüzde 58`ini Rusya Federasyonu`ndan alıyoruz bu kaynak çetişliliği değil. Talep tahminlerinin doğru olması lazım sağlıklı olması lazım belli santrallerin yapılmasını vazgeçilmez kılmak için talep tahminlerinin abartıldığını, tüketmediğimiz gaz için de inanılmaz bedellerin ödendiğini biliyoruz. İletim sisteminin zamanında yapamamışsanız 4-5 yıl içinde bu mahsuplaşmayı yapamazsınız. Talep tahminleri çok önemlidir. Yerli kaynaklara mümkün olduğu oranda ağırlık vermeliyiz. Maliyetler çok önemli. İlk yatırım maliyetleri, işletme bakım maliyetleri, nükleer konusunda hiç konuşulmayan sökülme maliyetleri. Söküm maliyetleri hiçbir şey konuşulmuyor. Çevresel toplumsal maliyetler hiçbir tanesi yok. Fosil kaynakları kademeli olarak azaltılmaya yönelik planlama yapmalıyız. Yer seçimi son derece önemli. Balıkları üreme alanları, tarım ve orman arazileri nereye santral yapılmaz deseniz oraya santral yapmaya kalkıp yöre halkıyla polisi jandarmayı karşı karşıya getiriyorsunuz.

Dışa bağımlılığı azaltacak seçeneklere bakmalıyız, eğitim ve farkındalık planlaması, AR-Ge planlaması en önemli kriterler olarak önümüze çıkıyor. Enerji güvenliği enerjinin yeterli güvenilir zamanında olabildiğince kesintisiz arzı. Birisi eksikse güvende değilsiniz. Bir şeyleri söylemekle eğlemek çok farklı şeyler.Biz üksek oranda doğalgaz ve kömüre bağımlı bir ülke konumundayız. Bütün bu politikaların sonunda Türkiye`nin enerji girdileri ithalatı toplam ithalat faturasının yüzde 25`ine ulaşmış durumda. Türkiye 60.14 milyar dolara erişmiş durumda. Sürdürülebilir değil. Bizim HES, güneş, rüzgâr yerli linyit, 761 milyar kWh saat henüz devreye girmemiş potansiyelimiz var. Buna bir de enerji verimliliğini eklerseniz 800 küsur milyar kW saat devreye alabileceğimiz kaynağımız var. Güneş, rüzgâr 7/24 değil ama bu kaynakların depolama olanakları teknolojileri gelişiyor. Daha düşük rüzgâr hızlarından daha yüksek enerji elde edebiliyoruz.

Bu kaynaklar bizim dışa bağımlılığımızı azaltır. Hem ekonomik olarak göneniniriz hem de çervemizdeki ülkelere bu kaynakları iletme olanağı bulabiliriz.Enerji yoğunluğunda çok olumsuz durumdayız. Dışa bağımlılığımız yüzde 72`ye ulaşmış durumda. 2000 yılında kabaca yüzde 67 olan bu bağımlılık yüzde 72`ye ulaşmış. 67`den 72`ye çıkmışsa yaptıkları yapacaklarının teminatıyla 2023`te daha fazla dışa bağımlı olacağız. Petrol, gazda iki ülkeye bağımlılığımız öne çıkıyor. 2013 rakamlarına bakarsanız Yüzde 58 ile Rusya ve yüzde 19 ile İran`dan alıyoruz. Bu da tehlikeli bir bağımlılık.

10 milyar metre küp batıdan gelen Rus gazı özel kasalara bu parala transfer oluyor. Petrolde de Irak, İran ve Rusya topladığınızda yüzde 68. Malatya`ya füze kalkanı, Suriye`ye saldırgan politika, Irak`ın içişleri müdahele, IŞİD hikayeleri Türkiye`nin enerji güvenliği bu yönde sakıncalı hale getiren politikalar söz konusu.Talep tahminleri sürekli şişiriliyor. Uluslararası enerji ajansının elektrik tahmin taleplerine baktığınızda 2010-35 arasında yüzde 6,4-7,5 arasında büyüyeceğiz. Bir taraftan doğalgaza bağımlılığnın azaltılmasından söz ederlerken bir taraftan EPDK yeni ithal kömür ve yeni  doğalgaz lisansları dağıtmaya devam ediyor.

1990 sonlarında yapılan tahminlerde Türkiye 2010 yılında 55 milyar metreküp tüketeceği 37,4 milyar metre küp tüketildi. Biz o sırada Rusya ve İran ile anlaşmalar yapıldı, milyarlarca dolar tüketmediğiniz gaza para veriyorsunuz. Doğalgaz deponuz son derece sınırlı. 10 yıldır Tuzgölü`nün altına depo yapılacağı söyleniyor.Çağdaş ülkelerde akılcılık enerji tüketimini hızla artırmakla değil enerjiyi verimli kullanmakla tüketimi azaltmakla ve yenilenebilir kaynaklara yönelmekle ölçülüyor.

Söylemle eylem biz de çok farklı. Kurulu gücünüzün yüzde 47`si kadar yeni doğalgaz yüzde 26`sı kadar ithal kömüre bağlı santral lisansi verilmiş durumda. Kısıtlayın buna da kural getirin.Özelleşti ama güzelleşti mi? Rekabet olacak ucuzlayacak deniliyordu böyle oldu mu? 2002 yılında yüzde 68`miş kurulu güçte kamunun payı 2013`te yüzde 37`ye düşmüş. Doymayan özel sektörümüz var. Gözümüzün içine baka baka çok afedersiniz yalan söylüyorlar. Hızla özelleştirmeler sürüyor.

Panel katılımcıların sorularının panelistler tarafından yanıtlanması ile sona erdi.



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


ENERJİ VE MÜHENDİSLİK ÇALIŞTAYI DÜZENLENECEK

HOŞ GELDİN ON BİR AYIN SULTANI ŞEHR-İ RAMAZAN

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

İSTİKLAL MARŞININ KABULÜNÜN 103. YILI KUTLU OLSUN

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ KUTLU OLSUN!

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

Okunma Sayısı: 514


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.