MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

BASIN AÇIKLAMASI: İŞ CİNAYETLERİNİN OLMAMASI İÇİN KİM NE YAPMALI?



 
Öncelikle Torunlar rezidansta, Soma’da ve iş cinayetlerinde yitirdiğimiz bütün emekçileri saygıyla anıyor ve yakınlarına sabırlar diliyoruz. Torunlar İnşaata ait rezidansta 6 Eylül 2014 akşamı meydana gelen ve 10 emekçinin canına mal olan işçi cinayeti sonrasında, 7 Eylül 2014 tarihinde, EMO İstanbul Şubesi YK Başkanımız Beyza Metin, EMO Merkez Asansör ve Elektromekanik Taşıyıcılar Komisyonu Başkanımız Fevzi Yıldırım olay yerine giderek resmi bilirkişi ekibiyle birlikte yaklaşık 8 saatlik bir inceleme gerçekleştirdiler.
 

BASIN AÇIKLAMASI


İŞ CİNAYETLERİNİN OLMAMASI İÇİN KİM NE YAPMALI?

 

Biliyor musunuz?

·       Ülkemizde asansör ve benzeri ürünlerin standardını yayınlamakla sorumlu olan TSE, asansörlere ait ilgili standardı İngilizce olarak yayınladığı ilk tarihten bugüne yaklaşık 14 yıl geçti ve halen Türkçesi bulunmuyor.

 

·       2005 yılında inşaat sektöründeki büyümeye paralel bu konuda 15 kat birden artan ithalatçı-montajcı niteliğini ve yetkinliğini sorgulayan bir Gümrük Mevzuatı bulunmuyor.

 

       Kimin müteahhit olup-olamayacağı kriterleri ilgili bakanlık tarafından açık olarak tanımlanıp takip edilmiyor.

 

·       Kurulumundan, işletmesine her aşamada uzmanlık gerektiren ve son derece tehlikeli bir ürün olan Şantiye Asansörü ithalatının, bu konuda hiçbir birikim ve tecrübesi olmayan inşaat firmalarının, bu ürünü direkt ithal etmelerine engel olabilecek Devlet Birimleri Koordinasyonu bulunmuyor.

 

       İnşaat asansörü gibi tehlikeli bir aracı kullanacak operatörün, esasen bu makinenin güvenli çalışabilmesi için son derece önemli olduğu, eğitim, sağlık, psikolojik kriterlerine tabi tutularak seçilmesi gerektiği, özel olarak acil durum kurtarma senaryolarının da kapsadığı sıkı eğitimlerden geçirilmesi gerekliliği bilinmiyor. Bu kullanıcılara ciddi bir eğitim sonucu Araç Ehliyeti önemine ve forsuna sahip sertifikalandırma yapılmıyor.

       Türkiye‘de kaç asansör, kaç yürüyen merdiven, kaç inşaat asansörü olduğu bilinmemektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, Odamızın yaptığı bilgi edinme başvurularına ellerinde bilgi olmadığı yanıtları verilmektedir. Aynı durum TÜRKAK tarafından akredite edilen A Tipi Muayene Kuruluşları için de geçerlidir. Bu kuruluşlarda çalışan veya hizmet alınan görevlilerin uzmanlık, nitelik ve sayıları TÜRKAK tarafından bilinmemektedir.

 

***


Öncelikle Torunlar rezidansta, Soma`da ve iş cinayetlerinde yitirdiğimiz bütün emekçileri saygıyla anıyor ve yakınlarına sabırlar diliyoruz. 

 

Torunlar İnşaata ait rezidansta 6 Eylül 2014 akşamı meydana gelen ve 10 emekçinin canına mal olan işçi cinayeti sonrasında, 7 Eylül 2014 tarihinde, EMO İstanbul Şubesi YK Başkanımız Beyza Metin, EMO Merkez Asansör ve Elektromekanik Taşıyıcılar Komisyonu Başkanımız Fevzi Yıldırım olay yerine giderek resmi bilirkişi ekibiyle birlikte yaklaşık 8 saatlik bir inceleme gerçekleştirdiler. Odamızı temsilen İstanbul Asansör Komisyon Başkanımızın da içinde bulunduğu bilirkişi heyeti teknik çalışmalarına devam etmektedir. Bilirkişi heyetinin çıkaracağı raporun, bu ve buna benzer kazaların nasıl oluştuğuna dair önemli bilgiler taşıyacağına eminiz.

Ancak Bilirkişi Heyetinde olmayan ama olay yerinde gözlem ve inceleme yapan Şubemiz YK Başkanı ve EMO Daimi Asansör Komisyonu Başkanımızın bu tür iş cinayetlerinin olmaması için neler yapılması gerektiği, nelere dikkat edilmesi gerektiği yönündeki düşünce ve önerilerini kamuoyuyla paylaşmayı, mühendislik etiği açısından bir zorunluluk ve emekçilere karşı kaçınılmaz bir sorumluluk olarak görmektedir.

 

Teknik eksiklikler:

Yapılan ön incelemede; şantiye asansörünün yaklaşık 2000 kg‘lık bir yük ile (içindeki 10 kişi

dahil) 31 kata çıkmak üzere harekete geçtiği tespit edildi. Operatör kullanımındaki asansör son durak olan ve mutlaka durması gereken 31. katta durmayarak/duramayarak yukarı çıktığı, 32. katta herhangi bir durdurma tertibatı olmadığı için motor sisteminde kramayer denen dikey dişliden çıkarak yoluna devam ettiği ve 32. katın hemen üstünde muhtemelen yabancı malzemelerin düşmesini engelleyecek bir ahşap platforma çarptığı görüldü. Bu esnada kramayerden çıkmış bulunan kabinin serbest düşmeye geçerek ve en son güvenlik elemanı olan ve pinyon diye adlandırılan paraşüt sisteminin de doğru çalışmaması neticesi 4. bodrum kata kadar düştüğü ve yere çakılıp parçalandığı tespit edildi.

 

İlgili ürünün yönetmeliği gereği (2006/42/AT), bu ürünler her türlü operatör hatasını öngörecek

şekilde tasarlanmış olması gerekirken, keza her gün işletme tarafından güvenlik kontrollerinin

yapılması mecburi iken, piyasaya sunuluşta ve devamında düzenli bakım ve muayyenlerinin yapılması

elzemken, bu kazanın meydana gelmiş olmasının, ancak ve ancak uzun bir ihmaller ve kusurlar

neticesinde gerçekleşmiş olduğunu belirtmek teknik bir gerçektir.

 

Bu ihmallere yönelik öngörülerimiz olmakla beraber, bu ihmaller zincirini teknik veri ve delilleri ile

ortaya çıkaracağına inandığımız Bilirkişi Heyetinin çalışmalarını etkilememek adına konunun

ayrıntılarına bu aşamada girmeyi çok uygun bulmuyoruz.

 

Bu iş cinayetinin nasıl olduğuna dair birçok yayın organında değerli haber ve yorumlar yayınlandı. Bu tür işyerlerinde çalışan emekçilerin çalışma ve yaşama koşulları, hız ve rant uğruna nasıl insanlık dışı koşullara mahkum edildiği, yetkililerin üzerine düşen görevleri yapmak üzere sorumluluğu başka kurumların üzerine atmak için sarf ettikleri çabanın boyutları bir çok yazılı ve görsel medya organında yer aldı.

Aynı şantiye sahası da dahil olmak üzere, ülkemizin hemen her yerinde binlercesi faal durumda

olan ve her an benzer facialara yol açabilecek bu ürünlerde benzer kazaların tekrar yaşanmaması

adına BU KAZA, NASIL OLMAZDI hususu üzerinde durmak ve siz değerli kamuoyu ile paylaşmak

istiyoruz.

 

TORUN CENTER Mecidiyeköy –İstanbul Projesi,
ŞANTİYE ASANSÖRÜ KAZASI, NASIL OLMAZDI

(Gelecekte Bu ve Benzeri Kazaların Olmaması için Kim Ne Yapmalı?)

 

       Bu ürünün, piyasa gözetim ve denetiminden sorumlu olan T.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu görevini gerçekten yerine getirebilseydi,

       Bu ürünün Doğrulama Testlerini Yapmak üzere aynı bakanlık tarafından görevlendirilen ve

Türk Akreditasyon Kurumu tarafından da akredite edilen A-TİPİ muayene kuruluşu olma

koşul ve kuralları daha titiz bir şekilde tanımlanabilse ve sonraki faaliyetleri takip edilseydi,

·        Elektromekanik aksam ve araçların test ve kontrolünde mutlaka elektrik ve elektronik mühendislerinin de bulunması kural haline getirilseydi,

       Ülkemizde bu ve benzeri ürünlerin standardını yayınlamakla sorumlu olan TSE`nin bu

ürünlere ait ilgili standardı İngilizce olarak yayınladığı ilk tarihten bugüne geçen yaklaşık 14

yıl içinde Türkçesini de yayınlayabilseydi (2001 yılında İngilizce olarak yayınlanan standart

en son TS-EN 12159 olarak Nisan 2013 tarihinde tekrar yayınlanmış olup Türkçesi halen mevcut değildir),

       2005 yılında inşaat sektöründeki büyümeye paralel bu konuda 15 kat birden artan ithalatçı-

montajcı niteliğini ve yetkinliğini sorgulayan bir Gümrük Mevzuatı olsaydı (2003 yılında bu

alanda sadece 3 firma varken bugün ağırlıklı ithalatçı olmak üzere 45-50 firma olduğu

söylenmektedir),

       Özünde; kurulumundan, işletmesine her aşamada uzmanlık gerektiren ve son derece

tehlikeli bir ürün olan Şantiye Asansörü ithalatının, bu konuda hiç bir birikim ve tecrübesi olmayan inşaat firmalarının bu ürünü direkt ithal etmelerine engel olabilecek Devlet Birimleri

Koordinasyonu olabilseydi (Bilim, Sanayi ve Teknoloji – Çevre ve Şehircilik - Gümrük ve Ticaret Bakanlığı gibi ilgili tüm birimlerin koordinasyonu birçok inşaat firması ülkemizde bu ve benzeri ürünleri direk ithal etmesini engelleyerek daha büyük faciaların devamı önlenebilir),

       Ülkemizde bir gelenek haline gelen, teknik veri ve kıyaslamalardan yoksun en acımasız ve

öldürücü satın alma kültürünün aslında haksız rekabeti yaratan en önemli unsur olduğu ve eninde sonunda tüm sektöre ve ülkemize zarar vereceği bilinseydi,

       Tamamen teknik bir çalışma alanı olan inşaat ve imalat sektöründe yer alan mühendislerimizin, mesleklerinin ve diplomalarının hakkını tam olarak verebilselerdi,

       Her projede bir tedarikçi değiştirmenin kalıcı ve büyüyen sanayici yaratamayacağı, her

projede bir proje müdürü değiştirmenin ve hatta hiç bir mühendislik yatırımı yapmayan bir

inşaat sektörünün aslında gerçek ve adil bir rekabette yerle bir olacağı öngörülseydi,

       Bu makineyi kullanacak operatörün, esasen bu makinenin güvenli çalışabilmesi için son

derece önemli olduğu, eğitim, sağlık, psikolojik kriterlerine tabi tutularak seçilmesi gerektiği

ve özel olarak acil durum kurtarma senaryolarının da kapsadığı sıkı eğitimlerden geçirilmesi

gerekliliği, bu eğitim sonucu Araç Ehliyeti önemine ve forsuna sahip sertifikalandırma

ciddiyeti; tüm Tedarikçiler, Denetçiler ve İşveren Temsilcileri tarafından öngörülebilseydi,

       İş güvenliği hususunun tepeden tırnağa bir kültür ve özünde insana değer vermek olduğu, bir

gider kalemi değil, tam tersine verimi doğrudan etkileyen bir unsur olduğu hususu inşaat

sektörü tarafından tam da idrak edilebilmiş olsaydı,

       Şantiye yaşam ve çalışma koşullarının artık bu yüzyıla yakışır hale getirilmesinin hem bir

hukuki zaruriyet hem de vicdani bir sorumluluk olduğu tam olarak bilinseydi,

       Kimin müteahhit olup-olamayacağı kriterleri keşke ilgili bakanlık tarafından çok iyi

tanımlanıp takip edilebilseydi,

       İçinden bilimin çıkarıldığı eğitim sisteminin, teknik ara eleman yetiştirmekte sanayinin çok

gerisinde kaldığını, sanat okulu konusunun hemen her sektörün kanayan yarası olduğunu

dikkate alan ve çözümler üreten bir Millî Eğitim Bakanlığı öngörüsü olsaydı!


NE ACIDIR Kİ, yukarıdaki başlıklarından sadece 1 tanesi bile BU KAZAYI ÖNLEYEBİLİRİDİ.

 

Öncelikle söylenebilecek olgu, 10 emekçinin canına mal olan asansör kazasından ağır ve ciddi bir ihmaller zincirinin var olduğudur. Hepsi bilimin ve teknolojinin bugünkü geldiği seviyede minimize edilebilecek bu can kayıplarında, sorumluluğun Torunlar inşatta mı, taşeron firmada mı ya da asansör şirketinde mi olduğu önem taşımakla birlikte, asıl sorunun çalışma hayatını, çalışanların canını ekonomik büyümenin kaçınılmaz bir maliyeti olarak gören kapitalist zihniyetin akıldışı hırsında olduğu açıktır.    

 

Bu zihniyet değişmedikçe, çıkarılan-çıkarılacak yasa ve yönetmelikler, yapılan ya da yapılacağı vaaz edilen düzenlemeler ve eylem planları hiçbir yarar sağlamayacak, inşaatlardan, üretim ve hizmet alanlarından ölüm haberleri artarak gelmeye devam edecektir. Bundan dolayıdır ki bizim için asıl sorumlu kapitalizmin vahşi çarklarını son hızla döndürmeye devam eden sermaye sahipleri ve iktidardır. Onlarla, yüzlerle ölen emekçilerin canını ailelerine verdiği tazminatlarla telafi etmeye çalışan, aklın ve bilimin gereklerini uygulamaya sokmak yerine, ölenlere fatiha okutmayı vaaz eden rantçı zihniyettir.

·        Bu zihniyet ki, taşeron sistemini kaldırmak yerine yeni yasa ve yönetmeliklerle desteklemektedir.

·        Bu zihniyet ki, bütün üretim alanlarını özelleştirirken, ekonominin motoru ilan ettiği inşaat sektörünü TOKİ eliyle büyük oranda devleştirmektedir.

·        Bu zihniyet ki, kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle rezidans inşaatında 24 saat çalışma izni vermektedir.

·        Bu zihniyet ki, insanları yaşadıkları ekonomik terörü kullanarak rehin almakta ve insanlık dışı koşullarda ölesiye çalıştırmaya zorlamaktadır.

 

Bu zihniyet sonucundadır ki; Soma katliamında yitirdiğimiz 301 madencinin acısı hala yüreklerimizde kanıyorken, iş cinayetlerindeki artış devam ediyor. Soma`da yitirdiğimiz yüzlerce canın, ülkemizdeki İşçi Sağlığı ve Güvenliği sorunu konusunda milat olacağı ve en azından can güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınacağı yönünde ortaya çıkan beklentiler ve çalışmalar boşa çıkmıştır. Sadece 2014 Ağustos ayında en az 158 işçi yaşamını kaybetmiş, 2014 yılının ilk 8 ayında ölen işçilerin sayısı 1270`e ulaşmıştır.

 

Bugüne kadar yaşanan iş cinayetleri göstermiştir ki; emekçilerin en azından can güvenliğinin sağlanması için minareyi çalanlardan hırsızları yakalamasını beklemek boş bir beklentidir. Şehit haberlerinin gelmesini önlemekle övünen iktidarın çalışma hayatında meydana gelen ölümleri engellemesini beklemek boş bir beklentidir. İktidarın başarısını inşaata dayalı hızlı bir büyüme ile ölçenlerin işçilerin canını düşünmesini beklemek boş bir beklentidir. Artık yapılacak tek şey kalmıştır. Bu yol, başta sendikalar olmak üzere bütün demokrasi güçlerinin, bilim insanlarının, aydınların emekçilerin can güvenliğini doğrudan savunmaları, bağımsız denetim kurumları oluşturarak her usulsüzlüğü, her kayırmayı, her yolsuzluğu yerinde denetlemeleri ve kamuoyunu göreve çağırmalarıdır.

 

"Kader", "fıtrat" diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara, insanların can kaybını ekonomik büyümenin kaçınılmaz bir maliyeti olarak görenlere ilan ediyoruz ki unutmayacak, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için mücadeleyi büyüteceğiz.

 

Siyasi iktidar sorumluluktan kaçamayacak ve şu taleplerimizi karşılamadığı müddetçe yeni katliamların da sorumluluğunu üstlenecektir:

1.      İş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma derhal yasaklamalıdır.

2.      Özelleştirildikten sonra seri cinayetlerle gündeme gelen tüm madenler derhal yeniden kamulaştırmalıdır.

3.      İşçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya devreden iş güvenliği yasası kaldırılmalı, tüm denetim yetkisi kamuya, emek ve meslek örgütlerine verilmelidir.

4.      Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Sanayi Bakanı olmak üzere hükümet derhal istifa etmelidir.

 

Bizler, aklın ve bilimin çıktılarının kapitalizmin kar hırsı için değil halkın çıkarları için kullanmayı ilke edinen mühendisler olarak tüm işçi sınıfını, emekçileri ve emek dostlarını, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için ayağa kalkmaya çağırıyoruz. Yukarıdaki taleplerimizin karşılanması iş cinayetlerinde yitirdiğimiz işçi kardeşlerimize ve gelecek nesillere borcumuzdur. 17 Eylül 2014

 

KAYBETTİKLERİMİZİ UNUTMAYACAĞIZ,
GÜVENCELİ İŞ VE İNSANCA YAŞAM HAKKIMIZ İÇİN MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ.


TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
YÖNETİM KURULU

 

 



TORBA YASA TEKLİFİNİ GERİ ÇEK

17.11.2020
 


Çok Okunanlar


KOMİSYON BAŞVURULARI DEVAM EDİYOR

ELEKTRONİK MDK ÜYE TOPLANTISI

679. GÜNÜNDE ADALET NÖBETİ`NDEYDİK

DUYURU

TİP ŞİŞLİ İLÇE YÖNETİM KURULU`NDAN ŞUBEMİZE ZİYARET

19. İLTEK GÜNLERİ`NDE ŞUBEMİZ STANDI AÇILACAK

693. GÜNÜNDE #ADALETNÖBETİ`NDEYDİK.

IŞIK ÜNİVERSİTESİ`NDE `NESNELERİN İNTERNETİ VE OTOMASYONU` SEMİNERİ

ADALET NÖBETİ`NDE 700. GÜN

YAŞASIN 8 MART

Okunma Sayısı: 602


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.