MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

“BAŞKA BİR KAMUSALLIK MÜMKÜN” ÇALIŞTAYI DÜZENLENDİ


HABER


 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi ve Mülkiyeliler Birliği tarafından, 22 Mayıs 2015 tarihlerinde, “Başka Bir Kamusallık Mümkün” başlığı altında düzenlenen çalıştay, Ankara Üniversitesi ATAUM Konferans Salonu’nda başladı. Üç gün süren çalıştay kapsamında, 6 oturum ve bir forum düzenlendi.
 

Çalıştay`ın açılışında konuşan EMO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bahadır Acar, EMO`nun bugüne değin düzenlediği kamusallıkla ilgili etkinlikler hakkında bilgi verdi. EMO tarafından Ekim 1997`de, "Dünyada ve Türkiye‘de Kamu Girişimciliği, Geçmişi, Bugünü ve Geleceği" başlığı altında İstanbul`da, Aralık 2007′de "Kamu Girişimciliği Çalıştayı" adı altında, Ocak 2010`da ve Aralık 2011`de ise "Kamusallık Yeniden Çalıştayı" adı altında Ankara`da düzenlendiğini kaydederek, önceki çalıştayların birikimi ile "Başka Bir Kamusallık Mümkün Çalıştayı"nın gerçekleştirildiğini kaydetti.  

EMO`nun metal iş kolundaki üyelerine direniş için çağrıda bulunduğunu belirten Acar, konuya ilişkin EMO tarafından yapılan basın açıklamasındaki şu ifadeleri katılımcılara aktardı:

"90`lardaki madenci yürüyüşünden, kamu çalışanlarının bahar eylemlerine, TEKEL işçilerinden Gezi direnişine uzanan mücadele hattına bugün metal işçileri eklemlenmiştir. Odamız tüm bu emek ve demokrasi mücadelelerinde olduğu gibi bugün metal işçilerinin de yanındadır. Metal işçilerinin kazanımı, Türkiye işçi sınıfının kazanımı olacaktır. Metal iş kolunda çalışan tüm elektrik ve elektronik mühendisi üyelerimizi metal işçilerinin haklı direnişine destek olmaya, tarihsel bir dönemeçte bu mücadelenin içinde yer almaya çağırıyoruz."

"Kamu Ticari Bir Alan Haline Dönüştürüldü"
Acar, özelleştirmenin dar anlamda, devletin iktisadi faaliyetlerini gerçekleştiren Kamu İktisadi Teşebbüsleri`nin (KİT) mülkiyetinin özel sektöre devredilmesini, geniş anlamda ise devletin iktisadi faaliyetlerinin azaltılmasını ya da tümüyle serbest piyasa koşullarına devredilmesini ifade ettiğini anımsattı. Kapitalizmin özellikle 1980‘li yıllardan sonra mal, hizmet ve sermayenin küresel ölçekte sınırsız dolaşımını sağlamak için dayattığı özelleştirmelerin; ekonomik, toplumsal, siyasal ve ideolojik boyutları olan küresel politika araçlarından biri olarak karşımıza çıktığını ifade etti. Acar, konuşmasına şöyle devam etti:

"1990‘lı yıllarda KİT‘lerin dışında eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve altyapı hizmetleri de özelleştirme saldırısına uğramaya başladı. Bu süreçte, neo-liberal saldırılara karşı emekten yana güçlerin karşı duruşu yeterince etkili olamadı. Su, toprak, ormanlar, kıyılar, madenler ve diğer doğal kaynaklar tüm yurttaşların yararlanacağı varlıklar olmaktan çıkarılarak, alınıp satılabilir mal konumuna getirildi. Kamu tüm sektörlerde tasfiye edildi. Ortaya çıkan sonuç; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve altyapı gibi temel yurttaşlık haklarının piyasalaştırılması, kamu hizmetlerinden yoksun kalma oldu. Serbest piyasacı ve özelleştirmeci uygulamalar enerji sektöründe de kendini en yıkıcı şekilde gösterdi."

Enerjinin 2001 yılında çıkarılan ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu`nun kurulmasını da içeren yasa ile kamunun dışarıda bırakıldığı ticari bir alan haline dönüştürüldüğünü anlatan Acar, "Bu yolla neoliberal kuralsızlaştırma, esnekleştirme gerçekleştirilerek, kimin hangi konuda yetkili ve sorumlu olduğu bile tam olarak anlaşılamayan bir karmaşa ortamı yaratıldı" diye konuştu. 

Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından söz edilmesine rağmen, yeni doğalgaz santrallarına lisans verilerek, dışa bağımlılığın artırıldığına işaret eden Acar, "Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda talep tarafının planlı ve sağlıklı idare edilebilme koşulları ortadan kalktı" dedi.

Acar, enerji alanında yaşanan sorunlara ilişkin EMO`nun görüşlerini ise şöyle aktardı: 

"Bu yaşananlara karşılık olarak; enerji sektöründe üretimden tüketime merkezi bir planlama anlayışının benimsenmesi, toplumsal yararı ön planda tutan enerji politikalarına geçilmesi gerektiğini söyledik. Yerli ve yenilenebilir ülke kaynaklarından azami ölçüde yararlanarak arz güvenliğini sağlayan ve ulusal çıkarları gözeten, kültür ve tabiat varlıklarını koruyan, doğal yaşamı tahrip etmeyen, toplumla barışık, ulaşılabilir derecede ekonomik ve özelleştirmeden uzak duran enerji politikalarının izlenmesi gerektiğini söyledik.

31 Mart elektrik iletim sisteminin çökmesi ile ilgili olarak; enerji politikalarının iflas ettiğini, özelleştirmeler ve serbest piyasanın ucuz, kaliteli ve sürekli elektrik değil, tam tersine pahalı, kalitesiz ve büyük kesintilere yol açan karanlığı Türkiye`ye getirdiğini, elektrik sisteminde planlamanın ne denli önemli olduğunu, bir kamu hizmeti olan elektrik sisteminin amacı kar olan özel sektöre emanet edilmesinin tüm halkın zararına olduğunun 10 saat süren karanlık ile ispatlandığını, üretim-iletim-dağıtım ve yeni piyasa literatürüne göre perakende satış hizmetlerinin tek elde kamuya bırakılması gerektiğini söyledik.

Elektrik enerjisinin üretimi, iletimi ve dağıtımı arasındaki organik bağı ve doğal tekel konumunu göz önüne alarak, bu faaliyetlerin; bünyesinde ilgili meslek odaları, sendikalar ve tüketici örgütlerinin de temsil edildiği özerk bir kamu kurumu tarafından, merkezi bir planlama anlayışı ve kamu hizmeti gereklerine uygun bir şekilde tek elden yönetilmesi gerektiğini söyledik."

EMO`nun düzenlenen etkinliklerle kamusallık tartışmalarına katkı sunmayı amaçladığını ifade eden Acar,  TMMOB adına EMO tarafından düzenlenen enerji sempozyumlarında da konunun enerji alanı açısından ele alındığını hatırlattı. 

2009 yılında düzenlenen 7. Enerji Sempozyumu`nun temasının "Enerji`de Serbest Piyasanın Bedeli ve Alternatif Enerji Politikaları", 2011 yılında düzenlenen uluslararası katılımlı 8. Enerji Sempozyumu`nun temasının ise "Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye",  2013 yılında düzenlenen 9. Enerji Sempozyumu`nun temasının "Toplumsal Etkileri Çerçevesinde Enerji" olduğunu hatırlatan Acar,  3-4 Aralık 2015 tarihlerinde Samsun ve 5 Aralık 2015 tarihinde Sinop`ta gerçekleştirilecek 10. Enerji Sempozyumu`nun temasının ise

"Enerjide Toplumsal Yarar ve Kamusallık" olarak belirlendiğini kaydetti.

Acar, çalıştayın sonuçlarının  "Enerjide Toplumsal Yarar ve Kamusallık" temalı TMMOB 10. Enerji Sempozyumu`na ve EMO`nun diğer etkinliklerine ışık tutacağını ifade ederek konuşmasını bitirdi. 

"Teşekküllere Karşı Kamu Muhalefeti Yaratıldı"
EMO Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın da, ülkemizde ve dünyada 1980‘lerden sonra başlatılan küreselleşme politikalarının, sermaye sınıfı lehine yaklaşımları baskın unsur olarak dayattığını ve kamusallığı tasfiyeye yönelttiğini belirterek, "Kendilerini ‘Evrenin Efendileri` olarak tanımlayanlar, ellerinde bulundurdukları bütün silahlarla ideolojik bir saldırı başlatmışlar, kamu teşekküllerini ekonomik gerçekleri ve bilimsel aklı inkar eden bir yaklaşımla yöneterek kasıtlı zarar ettirmiş, daha önemlisi bu teşekküllere karşı bir kamu muhalefeti yaratmışlardır" dedi.

Yalçın, 1980‘lerde başlayan neoliberal dönüşümün AKP‘nin 13 yıllık iktidarı döneminde doruk noktasına ulaştığına işaret ederek, Maliye Bakanı‘nın "Satacak bir şey kalmadı, özelleştirme idaresini kapatacağız" söyleminin adeta bir itiraf niteliği taşıdığını söyledi. Tüm kamu kaynaklarının sermayeye peşkeş çekildiğine dikkat çeken Yalçın, her özelleştirmenin meşruiyetini sağlamak için de toplumsal refah söylemlerinin kullanıldığını belirtti.

Ebru Akgün Yalçın, konuşmasına şöyle devam etti:

"Küresel kapitalizm, yerli işbirlikçileri eliyle son 30 yılda yoğunlaşan ve vahşileşen bir saldırganlık içindedir. Küreselleşme ve yeni dünya düzeni ile başlayan neoliberal saldırı ile önce kamuya ait mal ve hizmet üretim araçları sermayeye peşkeş çekilmiştir. Bu peşkeşin sonucunda dedikleri gibi ucuz, kaliteli bir hizmet sunumu oldu mu peki? Hayır, tam tersine gündelik yaşamın birçok vazgeçilmezi ve insan hakkı olan hizmetler metalaştırıldı ve ticarileştirildi. Eğitim, sağlık, iletişim, enerji, su, ormanlar, nehirler, temiz hava, ulaşım... Tüm temel haklarımız parası olanın ulaşabileceği şekillerde kapitalist güçlerin isteklerine göre yeniden dizayn edildi. Peki orda kaldı mı? Hayır kalmadı. Açgözlü sermaye üfürüldükçe şişen bir balon gibi genişlemeye devam etmiş, periyodu sıklaşan krizlerle zararlar kamuya aktarılırken karlar sermayeye sunulmuştur. Dünya halkları sömürü, soygun, yolsuzluk, yoksulluk demek olan küresel kapitalist saldırıdan ancak bu balonu patlatarak kurtulabilecektir."

"Başka bir dünya mümkün" diyenlere bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ifade eden Yalçın, "Biz de bu yüzden Kamusallık Çalıştayı‘nın üst başlığını ‘Başka Bir Kamusallık Mümkün` olarak belirledik.  Bu sesin daha gür daha etkili çıkmasına ihtiyacımız var. Tahribatın giderilebilmesi için her kesimden katılıma ihtiyaç var. Bu noktada aranacak tek bir kriter var: Sermayenin yanında değil halkın yanında olmayı seçenler bu sese katılmalı" diye konuştu.

"8 Haziran sabahı biz emekçiler ve Türkiye halkları çok farklı bir güne uyanmayacağız, belki özelleştirmeciler, yağmacılar, rantçılar, savaş isteyenler, kamusal alanlarımızın katilleri sandıktan onların deyimiyle başarıyla çıkacaklar. Ama biz başka bir kamusallık isteyenler yağmacılara, hırsızlara, katillere oy vermeyeceğiz. Yaşamın her alanında inadına değerlerimize sahip çıkacağız. Bu kokuşmuş düzen yok olana kadar mücadele edeceğiz" şeklinde konuşan Yalçın, programın içeriğine ilişkin bilgi verip, etkinlikte emeği geçenlere teşekkür ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yırca`da kesilen zeytin ağaçlarına direnenler, daha fazla kar elde etmek için rödovans sistemiyle yerin yüzlerce metre altında ölüme gönderilen Soma işçileri, santralleri satıldığı için direnen Yatağan işçileri, dereleri kurutulan köylüler, kenti parsel parsel satanlara karşı direnenler, altın varaklı Kaçaksaray`a direnenler, penguen belgesellerine karşı alternatif medya mücadelesi yürütenler, tecavüzcü IŞİD çetelerine karşı eşitlikçi ve özgürlükçü bir mücadele yürütenler, kadına yönelik tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine karşı haykıranlar, sana nükleer santral yaptırmayacağız diyen yaşam savunucuları, bu kavgada biz de varız diyen beyaz yakalılar, yeşil alanlara AVM yapılmasına ve yaşam alanlarımızın daraltılmasına karşı ülkenin dört bir yanında sokağa dökülen milyonlar... Yaşadığımız sokakların kamusal alanlarımızın tadını çıkartırken bir kartopu yüzünden öldürülen Nuh Köklü için, kadınların sokak ortasında taciz edilmesine müdahale etti diye öldürülen Bahadır Grammeşin için… Kısacası ‘Başka Bir Kamusallık, Başka Bir Yaşam Mümkün` diye haykıranlar, hepinizi EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyor ve etkinliğimize hoş geldiniz diyorum."

"Başka Bir Kamusallık Yaratmak Mümkün"
Mülkiyeliler Birliği Başkanı Erdal Eren ise, başka bir kamusallığın, hatta başka bir dünya yaratmanın mümkün olduğunu vurguladı. Eren, başka bir dünya kurmak için ise o yaratılacak dünyanın hazırlıklarının yapılmasının gerektiğini ifade etti. Formülün çok zor olmadığına işaret eden Eren, 1980`den beri 24 Ocak`tan beri ne yapıldıysa tam tersinin yapılmasının bir çözüm olabileceğini kaydetti. 

"Dünyanın geldiği noktada bizim şarkı dinlemek değil şarkı söylememiz gerekiyor" diye konuşan Eren, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yarının Türkiyesi için çalışmalar başladı. Bu gün buradaki çalışmamız da bunun bir örneği. Eş zamanlı olarak denk geldiler. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi`nde şu an alanlar itibariyle yarının Türkiyesini planlama çabası içinde bugün eğitim konuşuluyor.  Sonbaharda yine etkinlikler devam edecek."
Daha çok eleştiri ve şikayet üzerinden kendimizi kurduğumuzu ifade eden Eren, yeteri kadar eleştirilerin dinlendiğini, artık "nasıl" sorusuna cevap verme vaktinin geldiğini belirtti. Eren,  etkinliğin buna hizmet edeceğini kaydetti. "Nasıl bir eğitim? Nasıl bir kamusallık? Nasıl bir çevre politikası?" istendiğinin ortaya konulacağını belirten Eren, bunların her birinde bir sonuca ulaşılamasa da konulara detayları ile değinileceğini söyledi.

Eren, konuşmasına şöyle devam etti:

"Özelleştirme uygulamaları beraberinde ilk akla gelen; özelleştirme uygulamalarıyla istihdamda güvensizleştirme, çevre politikaları, eğitim politikaları, neredeyse çocuklarımızı göndereceğimiz özel okullar dışında okul bulamıyoruz. Bu ciddi bir sorun; evimizin en yakınındaki okula yollanırdık ve çok da iyi hocaların elinde eğitimimizi tamamlardık. Bizim çocuklarımız bugün bu şansa sahip değiller. Emeklilik mevzuatı değişti, kademeli emeklilik getirildi bizlere dendi ki ‘Sizin emekliliğinize 2 yıl, 3 yıl, 5- 10 yıl var` ama bizim çocuklarımıza 20-25 yıl eklediler biz buna tepki veremedik. Bir anne baba çocuğuna rağmen bir şey kabul eder mi? Biz çocuklarımızın hayatlarının karartılmasına 65 yaşında emekli olmalarına razı olduk. Kamusallık mekanizmalarını elbette tartışacağız. Bir de kamusal refleksten bahsetmek gerekiyor. ‘Kral çıplak` demekten başka çaremiz yok."

Kamusallık konusunda yalnız EMO, Mülkiyeliler Birliği`nin değil, pek çok demokratik kitle örgütünün, üniversitelerde yer alan pek çok kürsünün çaba içinde olduğuna işaret eden Eren, "Galiba günün ağarmasına az kaldı. Gün ağardığında hazırlıklı olmalıyız" dedi.

Düzenlenen etkinliğe yeteri kadar katılımcının katılmamasına ilişkin olarak Erdal Eren, niceliğin değil niteliğin önemli olduğuna değinerek, etkinlik kapsamında ele alınan konuların, görüşlerin yarınların politikaları olacağını vurguladı.

Etkinlikte sırasıyla Emek Partisi (EMEP) Ankara İl Yöneticisi Ayhan Aydoğan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Merkez Yönetimi`nden Seçkin Şiş, Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut, Hakların Demokratik Partisi (HDP) adına, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) İl Sekreteri Doğan Erkan, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) adına Gazeteci Aslı Aydın birer konuşma yaptı. 

Açılış konuşmalarının ardından EMO Ankara Şube Üyesi Ali Yiğit tarafından, "Kamusallık Etkinliklerinin Tarihçesi" başlıklı sunum gerçekleştirildi. Sunumun ardından Prof. Dr. Korkut Boratav`ın başkanlığını yaptığı "Neoliberaller Yıllar-Türkiye`de Toplumsal Dönüşümün Dinamikleri" başlıklı oturum gerçekleştirildi. Oturumda Doç. Dr. Serdal Bahçe ve Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse ve Doç. Dr. Serdal Bahçe`nin "Türkiye`de Toplumsal Sınıflar, Neoliberal Yıllarda Gelir ve Zenginlik Bölüşüm Dinamikleri", Yrd. Doç. Dr. Ferda Dönmez Atbaşı`nın "Neoliberal Kapitalizm Çağında Kamunun Tasfiyesi ve Aşınan Yurttaşlık", Araş. Gör. Ekin Değirmenci`nin "Neoliberal Yıllarda Tarımsal Yapılardaki Dönüşüm Dinamikleri" sunumları yer aldı.
Etkinlik kapsamında ilk gün son olarak "Mülksüzleştirme Ağları Sergisi-Toplumsal Mücadeleler Sergisi" açıldı.

 



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

YAPICIYA EMO`DAN ÖDÜL, TÖREN 26 NİSAN`DA (CUMHURİYET)

Okunma Sayısı: 317


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.