MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 İZMİR ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

YENİ ÜYELİK

   · 

YAYIN SATIŞ LİSTESİ

   · 

İNDİRİM YAPAN KURULUŞLAR

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AYDIN   İZMİR   MANİSA 
 

 

EMO İzmir Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 407

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

İZMİR RÜZGAR ENERJİSİNİ TARTIŞTI


HABER


 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ve Makina Mühendisleri Odası (MMO) İzmir şubeleri tarafından düzenlenen 3. İzmir Rüzgar Sempozyumu ve Sergisi 8-9-10 Ekim 2015 tarihlerinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi. Rüzgar enerjisine ilişkin son teknolojik gelişmelerin değerlendirileceği ve alanda çalışan akademisyenler ile mühendisleri bir araya getiren sempozyumda, konunun teknik boyutlarının yanında sosyo- ekonomik ve çevresel etkiler de değerlendirildi.
 

Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi`nde üç gün boyunca sürecek olan 3. İzmir Rüzgar Sempozyumu, 8 Ekim 2015 tarihlerinde düzenlenen açılış töreniyle çalışmalarına başladı. Açılış töreninde sahne alan Bülent Çarşıbaşı, Prof. Dr. Firuz Balkan ve Prof. Dr. Engin Çakır`dan oluşan Grup FEB, etkinliğe renk kattı.

Açılışında ilk olarak Sempozyum Yürütme Kurulu adına Yrd. Doç. Dr. Hacer Şekerci söz aldı. Etkinliğin mühendisler, bilim insanları ile sanayicilerin bilgi alışverişinde bulunması ve son bilimsel araştırmaları, teknolojik gelişmeleri takip edebilmelerini amacıyla düzenlendiğini kaydetti.

Sempozyumun, Yürütme Kurulu`nun gerçekleştirdiği 18 toplantı sonunda oluşan program çerçevesinde gerçekleşeceğini kaydeden Şekerci, 8 oturumda 3`ü yabancı konuklar tarafından İngilizce olmak üzere toplam 30 sunum yapılacağını belirtti. Yürütme Kurulu`nun 24 akademik bildiriyi inceleyerek, 10`un iki paralel oturumla programa alındığını belirten Şekerci, etkinlik kapsamında "Rüzgar Santrallerinin Sosyal ve Çevresel Etkileri" ve "Rüzgar Enerjisi Mevzuatı ve Yatırımlara Etkisi" başlıklı iki panelinde de düzenlendiğini kaydetti.

"İstihdama Katkı Sağlayabiliriz"
Şekerci`nin ardından kürsüye gelen MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Güniz Gacaner Ermin ise konuşmasına dünyanın ekolojik yıkım tehdidi altında olduğunu vurgulayarak, "Dünyanın büyük bir çevresel felakete doğru hızla ilerlemesi karşısında çözüm arayan bilim insanları, özellikle küresel ısınma konusunda önlem alınmaması halinde yeryüzündeki canlı varlığının çok da uzun sürmeyeceği konusunda sıklıkla uyarılarda bulunuyor" diye konuştu.

Petrol başta olmak üzere fosil yakıtların aşırı tüketiminin dünyayı tehdit ettiğini ifade eden Gacaner Ermin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çevresel risklerine ek olarak, böylesi enerji kaynaklarının uzun vadede tükenme aşamasına geleceği ve buna bağlı olarak fiyatlarının yükseleceği ve bu yükselişin büyük bir enerji krizini tetiklemesi olasılığı bir diğer gerçek olarak önümüzde duruyor. Enerji üretiminde bir diğer alternatif olan su kaynaklarına dayalı elektrik üretiminin, yani HES`lerin yarattığı çevresel tahribata ise maalesef ülkemizde yakından şahit olmaktayız.

Ülkemizin ciddi boyutlara varan yenilenebilir enerji kaynağı potansiyeli bulunmakla birlikte bu potansiyelin elektrik üretimindeki payının artırılması gerekmektedir. Böylelikle bir taraftan dışa bağımlılığımız azaltılıp, yerli üretimimiz arttırılırken diğer taraftan istihdama katkı sağlanabilecektir."

"Geleceği Şekillendireceğiz"
Ege Bölgesi`nin rüzgar enerjisi potansiyeli ve gelişen yerli üretim endüstrisi sayesinde önemli bir bölge haline geldiğine dikkat çeken Gacaner Ermin, sempozyum hedeflerini şöyle özetledi:

"Rüzgar enerjisi sektörü alanında iletişim, bilgilenme ve tartışma platformu oluşturacağına inandığımız sempozyum ve sergimizde, genel amacımız en son teknolojileri, hizmet ve politikaları tanıtmak ve buna ek olarak yerel, bölgesel ve ulusal enerji planlamaları ile ilgili gelişmeleri değerlendirmek olacak. Bu platformun yardımıyla, rüzgar enerjisi teknolojisini geliştirmeyi ve uygulama alanlarını genişletmeyi amaçlayan çalışmaların ve yatırımların geleceğe yönelik olarak doğrultuları da belirlenmeye çalışılacak."
Sempozyumumuz süresince, bölgedeki rüzgar potansiyelinin değerlendirileceği ve işletme deneyimlerinin paylaşılacağını kaydeden Gacaner Ermin, yeni teknolojilerin sunulacağı oturumların yanı sıra ve rüzgar enerjisi üretiminin toplumsal-ekolojik etkilerinin tartışılacağı oturumlar da planlandığına dikkat çekerek, konuşmasını tamamladı.

"Enerjide Sorunlar Kronikleşti"
EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş ise konuşmasına, EMO`nun enerji üretiminde ithal doğalgaz ve kömüre dayalı santrallar yerine yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılması için yoğun çaba gösterdiğini vurgulayarak başladı. Enerji alanında ciddi sorunların birikip, kronikleştiğini vurgulayan Ulutaş şöyle konuştu:

"Büyük oranda doğalgaza bağlı ve alım garantili anlaşmalarla ve özel sektörün ancak yüksek karlarının garanti altına alınması durumunda yatırım yaptığı gerçeği ile şekillenen alan, hem cari açığın en önemli kısmını oluşturmakta hem de gerek çok parçalı ve artık yönetilemez hale gelen yapısı gerekse sürekli artan enerji maliyetleriyle ekonomik ve sosyal olarak ülke insanı için ciddi maliyetleri beraberinde getirmektedir.
Özellikle son 30 yılda rant üzerine kurulu kısa vadeli enerji yatırımları desteklenerek, rüzgar, jeotermal, biyokütle ve güneş gibi yenilenebilir seçeneklerin görmezden gelindiğine vurgu yapan Ulutaş, "Diğer yandan ise bu alanlarda yatırım niyeti olduğu durumlarda da merkezi plan ve kamusal bir anlayışla ele alınmayan bu planlar çevreye, bölgeye, eko-sisteme, tarım alanlarına etkilerine bakılmadan ve bölge halkının talep ve itirazları dikkate alınmadan uygulanmak istenmektedir" diye konuştu.

Dışa bağımlılığı azaltma söylemleriyle ülkemizin mühendislik birikimi ile işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri hiçe sayılarak, enerji alanında üretim yapılamaya çalışıldığını ifade eden Ulutaş, "19 yüzyıldan kalma üretim modelleriyle kömür üretiminin zorlanması, Soma`da, Kozlu`da, Zonguldak`ta, Şırnak`ta ve en sonunda Karaman`da toplu işçi katliamlarının yaşanmasına neden olmuştur" dedi.

Enerji kaynaklarına ilişkin teknik ve ekonomik kapasitenin yanında sosyal-toplumsal-çevresel-organizasyonel etkilerinin de hesaba katıldığı, "ekonomik ve sosyal olarak kullanılabilir kapasite" şeklinde tanımlanacak daha derinlikli bir değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulayan Ulutaş, sorunlara rağmen Türkiye`nin ciddi bir rüzgar potansiyeli olduğunu kaydetti.

Rüzgarda Yüzde 44`lük Büyüme
Rüzgar enerjisinin toplam kurulu güç içindeki payının yılın ilk 8 aylık döneminde yüzde 5,2`den, yüzde 5,6`ya çıktığına dikkat çeken Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Üretim açısından bakıldığında ise yılın ilk sekiz aylık döneminde rüzgar enerjine dayalı santrallardan toplam üretimin yüzde 4,5`ine denk gelecek şekilde 7 milyar 797 milyon kilovatsaatlik (kWh) enerji üretilmiştir. Bu rakam 2014`ün ilk 8 aylık dönemi ile kıyaslandığında üretimin yüzde 44 düzeyinde arttığını gösteriyor.
Rüzgar enerjisi alanındaki bu gelişmeye rağmen Elektrik İşleri Etüt İdaresi`nin Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası adlı çalışmasına göre sadece ilimiz İzmir`de ekonomik olarak kurulabilecek potansiyellin 11 bin 854 MW olduğu göz önünde bulundurulursa, biraz önce ifade ettiğim , "ekonomik ve sosyal olarak kullanılabilir kapasite" konusunda çekinceleri not etmekle birlikte henüz yolun başlangıcında olduğumuzu söyleyebiliriz."
Dünya genelinde ise daha hızlı bir büyüme yaşandığını ifade eden Ulutaş, Danimarka`nın rüzgarın üretimdeki payını yüzde 20`den 30`a, Portekiz`in ise yüzde 9`dan 20`ye yükselttiğine dikkat çekti.

Ulutaş, Ar-Ge`ye Dikkat Çekti
Dünyada rüzgar enerjisindeki büyümede en önemli rolün Ar-Ge çalışmaları olduğunu ifade eden Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugün ithal kaynaklara dayalı santrallar da olduğu gibi yerli ve yenilenebilir kaynaklarda kullanılan ekipmanlar konusunda da yoğun dışa bağımlılık söz konusudur. Ülkemizde enerji yatırımlarının ne yazık ki ancak çok küçük bir kısmı Ar-Ge çalışmalarına ayrılmaktadır. Diğer alanlardaki geri kalmışlık bir yana rüzgar ve güneş enerjisi konusunda ciddi Ar-Ge çalışmalarına başlanması için zaman kaybedilmemelidir."

Ulutaş, Türkiye İstatistik Kurumu`nun (TÜİK) verilerine göre, Merkezi Yönetim Bütçesi`nden "enerji" alanına ayrılan miktarın toplam Ar-Ge harcamalarına oranının 2008`deki yüzde 2.43`lük düzeyinden, 2015 yılında yüzde 0.8`e kadar gerilediğini kaydetti.

Avrupa ülkelerinin rüzgar alanındaki büyümesinin temel nedenlerinden biri diğerinin ise Avrupa Enterkonnekte Elektrik Ağı`nın yarattığı olanakları kullanılabilmeleri olduğunu kaydeden Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Herhangi bir Avrupa ülkesi baz yük olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ettiği enerjiyi iletim şebekesi yoluyla ihtiyacı olan bir başka ülkeye aktarırken, ihtiyaç duyduğunda ise şebekeden bir başka ülkenin üretimini kullanabilmektedir. Bu yolla rüzgarın esmediği, güneşin ışımadığı saatlerdeki açıklar kapatılarak, yedek güç sorunu kıtanın öteki ucunda bulunan belki de yenilenebilir kaynaklara dayalı bir başka ülkenin santralıyla çözülebilmektedir. Bu şebekeye Türkiye`nin de bağlantısı olmasına rağmen bu olanak ciddi bir biçimde kullanılmamaktadır."

TEİAŞ`ın ülke içinde bile şebekeyi yönetmekte zorlandığını en önemli göstergesinin 31 Mart 2015`de tüm ülkeyi karanlıkta bırakan kesinti olduğunu vurgulayan Ulutaş: "Hatta Türkiye bu yönetememe durumu nedeniyle geçici olarak da olsa Avrupa enterkonnekte sisteminin dışına atıldı. Şebekenin saatler boyu ayağa kaldırılamaması bir kazadan çok yapısal bir sorunu işaret etmektedir. Yatırım ve kaynak dağılımı planlamasında kamunun inisiyatifsiz kılınması; bugün şebeke yönetiminde temel ilke olan anlık üretim ve tüketim dengesinin bozulması sorunuyla bizleri başbaşa bıraktı."

Sürekli artan enerji ihtiyacının gerekçelerinin sorgulamadan bütünlüklü bir enerji politikası üretilemeyeceğini ifade eden Ulutaş, "Nüfusu belli mega-şehir merkezlerinde toplayan çarpık şehirleşme politikaları, pek çok altyapı sorunlarının yanında üretimi-iletimi ve dağıtımıyla devasa enerji merkezlerine ihtiyaç yaratmaktadır" dedi.

Ulutaş, Acil Adımları Sıraladı
Ulutaş konuşmasında, rüzgar enerjisinin çevre ve doğal yaşama zarar vermeden kullanımının artırılmasına ilişkin önerilerini ise şöyle sıraladı:

"-Bugün elektrik alanında kısa vadede yapılması gereken en temel işlerden biri yatırım aşamamasına geçmemiş lisansların iletim ve dağıtım şebekesinin ihtiyaçları doğrultusunda gözden geçirilmesidir. Bağlantı sorunlarının bulunduğu yerlere planlanan yatırımlar acilen askıya alınarak, şebeke planlaması yapılmalıdır.
-Piyasalaştırma faaliyetlerine ağırlık verilmesi nedeniyle ihmal edilen iletim şebekesi, güvenli bir SCADA sistemine kavuşturularak, güçlendirilmelidir. Avrupa Enterkonnekte Elektrik Ağı için gerekli yatırımlar yapılarak, sisteme tam anlamıyla dahil olunması sağlanmalıdır.

-Enerji yatırımları konusunda kağıt üstünde kalan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçleri sağlıklı hale getirilmelidir. ÇED raporların yatırımcı firmalardan iş alan şirketler tarafından değil de bağımsız ve bünyesinde uzmanlar barındıran kurumlar tarafından teknik ve bilimsel gerçeklere uygun olarak düzenlenmesi sağlanmalıdır. Çevrenin yanında yatırımların kültürel ve tarihi dokuya da zarar vermesinin önüne geçilmelidir.

-ÇED süreçleri de dahil olmak üzere teknik uygunluk taşıyan projelerde de yöre halkının onayı mutlaka aranmalıdır. Hidroelektrik santralların özellikle Doğu Karadeniz`de sebep olduğu çevre sorunların rüzgar ve güneş santraları ile başta Ege Bölgesi olmak üzere tüm yurda yayılmasının önüne geçilmelidir. Yatırım planlamasında şirketlerin bilançolarına yansımayan çevresel ve toplumsal maliyetler de kamu tarafından değerlendirilerek, lisanslama yapılmalıdır. Yatırımlar tarım ve yaşam alanlarından uzak, yöre halkının yaşamını ve ekonomisini olumsuz etkilemeyecek şekilde planlanmalıdır.

-Başta rüzgar ve güneş olmak üzere yenilenebilir kaynakların kullanımının önündeki en temel engellerden biri; var olan doğalgaz santralları ile planlanan nükleer santrallar için verilen alım garantileridir. Serbest piyasa mantığı içinde bile bir yere oturtamadığımız alım garantileri iptal edilmelidir en azından mevcutlara yenileri eklenmelidir. Sosyo-ekonomik maliyeti de dahil olmak üzere ucuz enerji sağlayan yenilenebilir kaynaklardan daha sağlıklı yararlanabilmemiz için alım garantisi verilen Akkuyu ve Sinop`taki nükleer santral çalışmalarına bir an evvel son verilmelidir."

"Kar Dengesi Arz Güvenliğini Tehlikeye Atıyor"
EMO`nun doğal tekel olan ve erişimi temel bir insan hakkı olarak değerlendirilen enerjinin, siyasi ve kar güdüsüyle gerçekleştirilen müdahalelerden uzak özerk bir yapı ile kamu yararı doğrultusunda yönetilmesi gerektiğini dile getirdiğini hatırlatan Ulutaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Alandaki özelleştirme ve piyasalaştırma faaliyetleri ile birlikte kurulan ve özerk olacağı ifade edilen EPDK`nın inisiyatifi şirketlere bıraktığını ve kar güdüsüyle şekillenen yapının tehlike sinyali verdiğinin en iyi göstergesini 31 Mart 2015 kesintisinde gördük. Son elektrik kesintisiyle fiyatların temel belirleyici olduğu bir anlayışla elektrik sisteminin yönetilemeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştır. İsteyenin istediği yere, istediği zaman santral kurmasına hatta bu santralları istediği zaman çalıştırmasına dayalı bu sisteme, dağıtım bölgelerinin de özelleştirilmesiyle isteyenin istediği kar oranını yakalamasına dönük elektrik tarifelerinin oluşturulması ve kayıp-kaçak hedeflerin şirketlerin talepleri doğrultusunda revize edilmesi de eklenmiştir. Kamu otoritesinin olmadığı ve sadece fiyat ve kar dengesi gözetilerek elektrik borsasında dengelenmeye çalışılan bu yapıyla arz güvenliğinin tehlikeye düşeceği uyarımızı bu vesileyle bir kez daha yeniliyoruz. Sempozyumun enerji alanındaki karar vericiler ve politika yapıcılara yol göstermesini umut ediyoruz."

"Çatışma Ortamında Mesleğimizi Sürdüremiyoruz"
Ulutaş`ın ardından kürsüye gelen EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil ise tüm toplumsal kesimler gibi mühendislik camiasın da 7 Haziran`da yapılan seçimlerin ardından rahat bir nefes aldığını kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ancak durum tam tersine dondu ve 7 Haziran öncesini arar duruma geldik. Bir parti tek başına iktidar olamayınca, hele de bir kişinin başkanlık hayalleri suya düşünce, ortalık kan gölüne döndü.

Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu çatışma ortamında mesleğini ve işini yapmaya çalışan üyelerimizden yaralananlar oldu. Hatta bir üyemizin de bacağı koptu. Çağrımızdır; herkes elini tetikten çeksin, operasyonlar durdurulsun ve ölümler son bulsun. Bunun sağlanamadığı ortamda ne mesleğimizi sürdürebiliriz ne de tekrarlanacak seçimlerde sağlıklı sonuçlar alınabilir."

AKP`nin tek başına iktidar olacağı bir sonuç çıkana kadar seçimlerin yenilenip yenilenmeyeceğini soran Yeşil, "7 Haziran seçimleri hiçbir şeyi değiştirmediği gibi 1 Kasım`da secim sonuçları ne olursa olsun, umutlu olmak mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla ancak demokrasi güçlerinin ortak devrimci birleşik mücadelesi diktatörlük heveslerini geriletebilir" diye konuştu.

"AKP Döneminde Dışa Bağımlılık Arttı"
Elektrik enerjisi üretimi için yüksek oranda ithalata dayayalı bir yapı oluştuğuna dikkat çeken Yeşil, 2001 yılında yüzde 50 düzeyinde olan ithal kaynak bağımlılığının AKP döneminde yükselerek, 2014 yılı sonu itibarıyla yüzde 62,4`e ulaştığını vurguladı. 2015 yılının ilk aylarında mevsim şartlarının üzerinde seyreden yağışların nedeniyle hidrolik enerjinin kullanılmasına ağırlık verilmesine rağmen oranın yüzde 53-54 seviyelerinin altına düşmediğini kaydeden Yeşil, hidrolikten üretimin ucuz olması nedeniyle bu kaynağa yüklenmenin ise iletim şebekesinde sorun yaşanmasına neden olduğunu ifade etti.

"AKP`nin Sistemi Çöktü"
Büyük elektrik kesintisinde, doğu bölgelerdeki hidrolik santraların çalıştırılarak, batıda yer alan termik santraların yüksek fiyat sisteme dahil edilmediğini kaydeden Yeşil, "Sonuç olarak doğu-batı arasındaki enerji iletim hatlarının yük akışında teknik sorunlar yaşanmış ve halkımız, ülkemizde bu boyutta ilk kez dünya genelinde ise yedinci büyük kesintiyle tanışma fırsatını bulmuştur" dedi.

Yeşil, AKP`nin izlediği serbestleştirme, özelleştirme, taşeronlaştırma ve kurumları siyasallaştırma anlayışlarını esas alan enerji politikasının kesintiyle çöktüğünü kaydetti.

Rüzgar enerjisine dayalı kurulu gücünün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nın 2015-2019 Stratejik Planı`nda 2019 yılında 10 bin MW`a, Türkiye Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı`nda ise 2023 yılında 20 bin MW`a yükseltilmesinin hedeflendiğini hatırlatan Yeşil, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"2005-2015 yılı arasında geçen sürede 4 bin MW`a ancak ulaşabilmiş, bu yaklaşımın, 2019 yılında 10 bin MW`a, hemen ardındaki 4 yıl sonra 2023 yılında ilave 10 bin MW ile 20 bin MW`a ulaşması nasıl mümkün olacaktır?

2023 yılı için konulan hedeflere bakıldığında kurulu gücümüzün 125 bin MW, elektrik enerjisi talebinin de 424 milyar kWh civarında olacağı öngörülmektedir.

2023 yılı için öngörülen 125 bin MW kurulu güç içinde, rüzgarın 20 bin MW, güneşin ise 5 bin MW ile yer aldığı görülmektedir.

Günümüzde güneş enerjisinden elde edilen elektrik enerjisi miktarı, henüz istatiksel veriler içinde bile yer alamayacak kadar düşük bir seviyededir. Kurulu gücü ise 155 MW civarındadır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi için ortaya konan hedeflerin yetersizliği bir yana izlenen politikalar ile söz konusu hedeflere de ulaşılması mümkün görülmemektedir. Planlarda yer alan hedefler de her zaman ki gibi temenniden öteye bir anlam ifade etmemiş olacaktır."

Gelişmiş batı ülkeleri yıllık elektrik üretimleri içinde özellikle güneş ve rüzgarın payının düzenli olarak artığına işaret eden Yeşil, dünyadaki kurlu güç gelişimine ilişkin şu bilgileri verdi:

"Kurulu güç açısından baktığımızda; dünyada Çin`in 114,6 gigavat (GW) ile ilk sırayı aldığı, ABD`nin 66,1 GW ile ikinci sırada olduğu ve sırasıyla Almanya`nın 40,5 GW, İspanya`nın 23 GW, Hindistan`ın 22,5 GW ve İngiltere`nin 12,8 GW kurulu güce sahip oldukları görülmektedir."

Rüzgar potansiyelinin değerlendirilmesine ilişkin sorunlara değinen Yeşil, EPDK`nin mevzuata uygun olarak kapasitesini artıran bir rüzgar santralının tam kapasite ile çalışmasına izin vermeyerek, güç kısıtlaması gittiğini anlattı. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan vurguları hatırlatan Yeşil, EPDK`ya dönük eleştirisini şöyle dile getirdi:

"EPDK`ya sormak gerekmez mi; madem üretimi kısıtlayacaktın, kurulu gücün artışına neden izin verdin. Onca yatırımı oraya yaptırdın, sonra da o yatırımı atıl vaziyette tutarak yapılan harcamaları çöpe attın. Yasal mevzuattaki sorunlar nedeni ile de olsa bu yatırım için harcanan maddi kaynağa ve emeğe yazık değil mi? EPDK`ya bunun hesabını soran var mı acaba?"

Rüzgar ve güneş enerjisi kullanımında çevresel ve toplumsal hassasiyetlerin de dikkate alınmasını isteyen Yeşil, milli parklar, doğal ve kültürel alanlar ile konut bölgelerinde daha fazla hassasiyet beklediklerini ifade etti.

İzmir`in Selçuk ilçesindeki Meryem Ana Kilisesi yakınlardaki projeler ile Çeşme ve Karaburun`da santralarla yöre halkının itiraz ettiğini hatırlatan Yeşil, "Odamız yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi amacına hizmet ediyor olsa bile, çevresel ve sosyal etkileri göz önüne alınmayan hiç projenin yanında olamaz ve olmayacaktır" diye konuştu.

EMO`nun Ege Üniversitesi ile rüzgar, ODTÜ ile güneş eğitimleri için işbirliği protokolü imzalandığını ve eğitimlerin başladığını bildiren Yeşil, EMO`nun yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin eğitimlerini güneş enerjisi alanında Pamukkale Üniversitesi ile yapılacak protokolle yaygınlaştıracağını vurgulayarak sözlerini tamamladı.

Açılışın ardından ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak "Temiz Bir Dünya için Yenilenebilir Enerji" konulu yarışmada, birinci olan Büşra Damoğlu, ikinci olan Ceyda Yalçın, üçüncü olan Nehir Kayaalp ve mansiyon alan Oya Naz Yavuz`a ödülleri verildi. Ardından etkinlik kapsamında düzenlenen serginin açılışı gerçekleştirildi.

Rüzgara Lisansız Üretim Kolaylığı
Verilen aranın ardından etkinliğin ilk oturumu öncesinde salona gelen Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ. (TEDAŞ) Genel Müdürü Mükremin Çepni kısa bir bilgilendirme konuşması yaptı. Lisanslı rüzgar enerjisindeki büyüme eğilime dikkat çeken Çepni, güneşin yanında rüzgarda da lisansız üretim kapsamında gelişme beklediklerini ifade etti. Lisansız üretim kapsamında kanat uç uzunluğu 60 metreye kadar olan rüzgar tribünlerine izin verilmesi için mevzuat çalışması yapıldığını kaydetti.

Etkinlik kapsamında ilk olarak "Rüzgar Santrallerinin Geliştirilmesi" başlıklı oturum düzenlendi. Mustafa Serdar Ataseven`in başkanlık ettiği, Erol Demirer tarafından "Türkiye`de RES`lerin Dünü, Bugünü ve Yarını", Erinç Kısa tarafından ise "Türkiye`de Rüzgar Enerjisi Projesi Geliştirme" başlıklı sunumlar gerçekleştirildi.

"Rüzgar Ölçüm Teknolojileri" başlıklı ikinci oturumda ise Ferhat Bingöl tarafından "Rüzgar Ölçümünde Yeni Bir Teknoloji: LIDAR" ve Göksan Gül tarafından "Rüzgar Ölçümündeki Belirsizliklerin Enerji Analizine Etkisi" başlıklı sunumlar yapıldı. Bu oturuma Inigo Vazquez "Rüzgar Enerji Analizinde Belirsizlikleri Azaltmanın Maliyeti" ve Klaus Bergmann "LiDAR Ölçümleri Projeniz Değerini Nasıl Artırır? Değişik Saha Koşullarında Kullanılması ile Elde Edilen Tecrübeler" başlıklı İngilizce sunumlarıyla katıldılar.

Onur Kısar "Bakım Onarım Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar", Hüseyin Günaydınoğlu "Elektrik Şebeke Yönetmeliği Ek-17 (Performans Test Prosedürü) ve Ek-18 (RES Şebeke Bağlantı Kriterleri) Bağlamında Türbinlerin Şebeke Uyumluluğu", Mahmut Cura`nın ise "RES Kurulum ve İşletme Sürecinde Karşılaşılabilecek Sorunlar" başlıklı sunumlarını ise üçüncü sırada yer alan "Rüzgar Santrallerinin İşletmesi" konulu oturumda sundular. Bu oturumda ayrıca Julian Langstädtler "Rüzgar Enerjisi Santrallerinin Güvenilir Şebeke Entegrasyonu için Uyum Planları ve Elde Edilen Tecrübeler" başlıklı sunumu İngilizce olarak gerçekleştirdi.

Sempozyumun ilk günü Melih Yalçı‘nın yönettiği "Rüzgar Santrallerinin Sosyal ve Çevresel Etkileri" başlıklı panel ile tamamlandı. Konunun sosyal yanları Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği‘nden Ebru Arıcı, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi‘nden E. Helil İnay Kınay, Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları‘ndan Cem Altıparmak ve Karaburun Kent Konseyi‘nden İpar Buğra Dilli  tarafından masaya yatırıldı.

Yerli Saniyede Durum Tespiti
Sempozyumun ikinci günü "Yerli Rüzgar Endüstrisi" başlıklı beşinci oturum ile başladı. Bu oturumda Serhat Karabağ "Rüzgar Türbini Kanat Üretimi", Gökhan Serdar, "İzmir`den Tüm Dünyada Türbin Kanadı", Ali Emre Demirel "RES Bileşenlerinin Neden Yurtiçinde Üretilmesi Gerekliliği ve Bu Süreçte Yaşanan Sıkıntılar/Çözüm Önerileri", Mehmet Şener Arslan "Rüzgar Kule İmalat Sektörünün Malzeme Tedarik Süreçlerinde Karşılaştığı Sorunlar ve Sektördeki Yan Sanayi İhtiyacının Karşılanamaması" başlıklı sunumlarıyla yerli üretimde gelinen noktaya ışık tuttular. 

Ardından düzenlenen "Rüzgar Enerji Santralleri Projelendirme ve İnşa Süreçleri" başlıklı oturumda ise Şeref Uğurlu tarafından "Rüzgar Enerji Santralleri Lojistik ve Montajı", Uygar Durgunay tarafından "Rüzgar Türbini Ekipman Tedarik Kontratları ve Proje Süreçleri", Ozan Başkan ve Serhat Karaca tarafından ise "RES Elektrik Projelendirme Süreçleri" başlıklı sunumlar gerçekleştirildi. Bu oturuma Patricia Chaves Schwinteck ise "Operasyonel Rüzgar Çiftliklerinin İşletme Riskleri-İşletmeye Dayalı Bir Deneyim" başlıklı İngilizce sunumuyla katıldı.

Akademisyenler Bildirileriyle Sempozyumda Yer aldı
Ardından paralel olarak iki farklı otumda akademik bildirilerin sunuma geçildi. Bu oturumlarda, Erdem Koç ve Kadir Kaya`ın "Yatay Eksenli Rüzgar Türbin Kanatlarının Mekanik Tasarım Esasları-Teorik Model", Oktay Karakuş, Ercan E. Kuruoğlu ve Mustafa A. Altınkaya`nın "Çeşme Yarımadası İçin Rüzgar Bilgisi Analizi ve Rüzgar Hızı Öngörüsü", Cem Emeksiz, Numan Sabit Çetin ve Zafer Doğan`ın "Rüzgar Türbini Kanat Bağlantı Noktalarında Şekil Hafızalı Alaşımların Kullanılması", Selim Solmaz ve R. Altuğ Turan`ın "Ortalama Geçmiş Rüzgar Verileri Üzerinden Rüzgar Enerjisi Santralleri için Ön Fizibilite Yapılması: Gediz Üniversitesi 100 KW Rüzgar Enerjisi Uygulaması", Gül Kurt ve Deniz Ersoy`un "Güneş Enerjisi ve Rüzgar Enerjisi Dahil Olan Hibrit Güç Sisteminde Farklı Algoritmalar ile Ekonomik Yük Dağıtımının İncelenmesi", Ziya Haktan Karadeniz ve İbrahim Can Güleryüz`ün "Çapraz Akışlı Rüzgar Türbini Başarımının İncelenmesi", Mehmet Fatih Tefek ve Harun Uğuz`un "Sezgisel Algoritma Kullanarak Rüzgar Çiftliklerinin Güç Sistemine Etkisinin İncelenmesi", Onur Koşar, M. Serdar Genç, Gökhan Özkan ve İlyas Karasu`nun "Kayseri-Pınarbaşı Rüzgar Potansiyeline Uygun Küçük Ölçekli Rüzgar Türbini Aerodinamik Tasarımı", Mehmet Güçyetmez ve Ertuğrul Çam`ın "Aynı Güç Üretimi İçin Termal ve Rüzgar Baralarının Yakıt Maliyeti ve Emisyon Açısından Karşılaştırılması", Mustafa Özden, Burçin Çelik, Halil Hakan Açıkel ve M. Serdar Genç`ın "Rüzgar Türbini Kanadının Akış Kaynaklı Deformasyonlarının Sayısal ve Deneysel İncelenmesi" başlıklı bildirileri sunuldu.

Günün son etkinliği olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü`nden Yusuf Eroğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü`nden Yüksel Malkoç, Türkiye Elektrik İletim A.Ş.`den Kazım Şenocak ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği`nden Ayhan Gök`ün katıldığı "Rüzgar Enerjisi Mevzuatı ve Yatırımlara Etkisi" başlıklı panel gerçekleştirilecektir. Bu paneli EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş yönetti.

Lisanssız Üretime İki Oturum
Sempozyumun son gününde ise "Lisanssız Elektrik Üretimi" başlıklı iki oturum düzenlendi. Bu oturumlara Yalçın Kıroğlu "Lisanssız Rüzgâr Enerjisi: Pazar Analizi ve İhtiyaçlar, 3,5 MW", Yüksel Malkoç "Lisanssız Elektrik Üretimi Hakkında", Şadi Büyükkeçeci "Rüzgârda Lisanssız Elektrik Üretimi", Serpil Köksal "Lisanssız Rüzgâr Santralllerinin Projelendirilmesi ve Kabulü", Cem Yalçın "Yüzde 100 Yerli Rüzgâr Türbini Üretimi, Sertifikasyon Süreci ve Yerli Üretimin Önündeki Engeller", Tayfun Bayraktar "Türkiye`de Lisanssız Elektrik Üretimi", Burak Malçok "Türkiye`nin En Büyük Lisanssız Rüzgâr Elektrik Santral Projesi", Engin Deniz "Lisanssız Elektrik Üretimi Süreçleri" başlıklı sunumlarıyla katıldılar.

"Rüzgar Türbin Teknolojileri" başlıklı sekizinci oturumda ise Alper Kayhan "Yeni Nesil Verimli Rüzgâr Türbini Teknolojileri", Levent İshak "Rüzgâr Türbinlerinin Zamanla Değişimi", Arif Günyar "Rüzgâr Enerji Türbinlerinde Son Teknolojiler", Mahir Tosun "Türbin Teknolojileri" ve Nıce Yılma Türesay "MM ve 3.XM Türbin Teknolojileri" konulu bildirileriyle yer aldılar. 

İzleyici olarak katılımın ücretsiz olduğu etkinliğe ilişkin ayrıntılı bilgilere www.ruzgarsempozyumu.org adresinden ulaşabilirsiniz.



35. DÖNEM KURULLARI BELİRLENDİ

04.02.2024
 


Çok Okunanlar


ADALET NÖBETİNE ÇAĞRI: #GEZİYEOZGURLUK

LİSANSSIZ ÜRETİM ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN

MUTLU BAYRAMLAR

PCB TASARIM EĞİTİMİ DÜZENLENDİ

TÜRKİYE’DE İNTERNET’İN 31. YILI BİLDİRİSİ

DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

EMO: MEVZUAT YAMA TUTMUYOR (DOKUZ EYLÜL)

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR

Okunma Sayısı: 491


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.