MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

EMANET SEMPOZYUMU’NDAN ELEKTROMANYETİK UYARILAR



 
Elektromanyetik Alanlar ve Etkileri Sempozyumu’nda, kuvözlerin lösemiye yol açan elektromanyetik maruziyet etkisinden, akıllı sayaçlar ve giyilebilir teknolojilerin olası olumsuz etkilerine varıncaya kadar yeni teknolojiler de masaya yatırıldı. Cep telefonun kanserojen etkisine dikkat çekilen sempozyumda, kablosuz İnternet kullanımına karşı kablolu İnternet kullanımı öne çıkarılırken, çocuklara tablet dağıtılmasına dayanan Fatih Projesi de eleştirildi.
 

EMO Mersin Şubesi, Mersin Tabip Odası, Mersin Barosu ve Yenişehir Belediyesi tarafından 13-14-15 Kasım 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen "Elektromanyetik Alanlar ve Etkileri Sempozyumu"nda (EMANET 2015) elektromanyetik alanların insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkilerine ilişkin yeni bilgi ve çalışmalar kamuoyu ile paylaşıldı. 
"Cep Telefonlarıyla 30 Dakikadan Fazla Konuşmayın!"
Sempozyumun davetli konuşmacısı olan Prof. Dr. Dariusz Leszczynski, "Kablosuz İletişim ve Sağlık" konulu sunumunda, cep telefonlarını yoğun ve uzun süre kullanmanın kanser riskini arttırdığını belirtti. Leszczynski, "Cep telefonunu günde 30 dakikadan fazla 10 yıl boyunca kullanan insanlar için kanser riski çok daha yüksektir. ABD`den elde ettiğimiz bilgiler, cep telefonunu çok fazla kullanmanın beyin kanserinde bir artış yarattığını gösteriyor" dedi. Leszczynski, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2011 yılında beyin kanseriyle ilgili epidemiyolojik çalışmaları incelediğimizde, cep telefonuyla maruziyet süresini ölçmeye çalıştık. Cep telefonlarını günde 30 dakika boyunca 10 yıl süre kullanmak beyin kanseri açısından büyük risk yaratmaktadır. ABD`den elde ettiğimiz bilgiler beyin kanserinde bir artış olduğunu gösteriyor. Çalışmamız için kontrol edilemeyen maruz kalmalar çok büyük sorun yaratmaktadır. Interphone (Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı`nın (IARC) araştırma çalışma grubu) cep telefonu kullanımının yüzde 100, Prof. Lennart Hardell (onkoloji uzmanı) yüzde 75 beyin kanserine yol açtığını söylüyor."
Büyük Delikler Açabilen Su Damlası Etkisi
Cep telefonlarının yarattığı fizyolojik değişiklik konusunda "Zaman içerisinde büyük taşlarda delikler açabilecek su damlaları gibi daha sonradan etkileri olabilmektedir" vurgusunu yapan Leszczynski, bu konudaki araştırmaların da henüz yetersiz kaldığını anlattı.
Leszczynski, teknolojik aletlerin sağlığa etkileri açısından yetersiz araştırmalar nedeniyle güvenlik standartlarında da eksiklikler olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:
"Cep telefonlarının satışı, pazar öncesi araştırma yapılmadan gerçekleştirildi. Cep telefonları bir takım fizyolojik etkilere neden olmakta, beynimizde ya da diğer dokularda bir takım değişiklikler yapmaktadır. Beyin kanseri ve kişisel hassasiyetler konusunda da etkiler yarattığı bilinmektedir. İnsanlar tarafından farklı semptomlar belirtilmektedir. Sağlıkta etkisi olduğunu biliyoruz, ama ne yazık ki bunların geçici mi kalıcı mı olduğunu bilmiyoruz. Bunların zaman içerisinde adaptasyona maruz kalıp kalmayacağını ise hiç bilmiyoruz. Ancak güvenlik standardı bu sonradan çıkan etkileri dikkate almıyor."
Hücrelerin Stres Yanıtı
Finlandiya`da yıllardır araştırma yapan bir grupları olduğunu ve hücrelerin cep telefonuna karşı "stres yanıtı" verdiğinin tespit edildiğini ifade eden Leszczynski, "stres yanıtı" terimini "canlıların hücreleri içinde istenmeyen değişikliklere karşı verdiği tepki" olarak tanımladı.  "Cep telefonlarından yayılan radyasyon, hücrelerde tepkiye neden olmaktadır. Proteinlerin ve hücrelerin yapı taşlarında bozulmalara neden olduğunu biliyoruz" diyen Leszczynski, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Zehirli moleküllerin kan akışından beyne geçmesini engelleyen ‘endotel` hücreleri vardır. Hücrelerin genişlediğini ya da bozulduğunu görüyorsanız, bu beyniniz için kötü bir şey demektir. Akıllı telefonlar da radyasyona maruz kalma şekillerini çok ciddi şekilde değiştirmiştir. Kablosuz internetin çok hızlı yayılması ciddi bir etkiye sahiptir."
Çekim Gücü Düşük Olduğunda Maruziyet Artıyor
Cep telefonunun elektromanyetik etkileri konusunda bir uyarıyı da çekim gücü göstergesiyle açıklayan Dairus Leszczynski, "Eğer bu oran düşükse kuleyle iletişim kurma gücü düşük demektir. Bu durumda çok daha fazla enerji çekip, radyasyon alıyorsunuz. Telefonunuzun çekim çizgisi ne kadar yüksekteyse o kadar az radyasyon yaymaktadır. Bu yüzden günde ne kadar telefon kullandığınız önemlidir" diye konuştu.
"Kablolu İnternet Kullanın"
Prof. Dr. Dariusz Leszczynski, İnternet bağlantısıyla ilgili elektromanyetik maruziyete karşı alınacak önlemleri de şöyle sıraladı:
"Cep telefonuyla konuştuğunuzda, internete bağlı ise yaydığı radyasyon çift etkiye sahip olmaktadır. Başınız ile telefon arasındaki mesafe en az 1 cm olmalıdır. Cep telefonu, iç cebinizde veya göğsünüz üzerinde olduğu zaman güvenlik standartlarının üzerinde sürekli bir radyasyon vücudunuz tarafından emiliyor demektir. Cep telefonlarını kullanırken, kulaklık takmanızı öneririm. Cep telefonunu kullanmadığınız zamanlarda uzağınızda tutun. Dizüstü bilgisayarı kullanırken kablolu internet ağı kullanabilirsiniz. Okullar için de aynı şey geçerlidir. Böylece çocukların da sınıfta sürekli tabletle gezmelerine gerek kalmayacaktır. Okullarda kablosuz internet ağı kullanımı mutlaka denetim altına alınmalıdır."
Elektromanyetik Alanların Etkileri Paneli
Sempozyum kapsamında ilk gün gerçekleştirilen "Elektromanyetik Alanların Çevre ve İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri" panelinde; cep telefonları, baz istasyonları, yüksek gerilim hatları ve trafoların yanı sıra bebeklerin konulduğu kuvözlerden solaryuma ve mikrodalga fırınlara varıncaya kadar günlük yaşam içerisinde elektromanyetik alanların yarattığı sağlık riskleri ve bu maruziyetten korunmak için alınacak önlemler masaya yatırıldı.
Doç. Dr. Gülçin Yapıcı`nın yönettiği panelde, Gazi Üniversitesi`nden Prof. Dr. Nesrin Seyhan, İstanbul Üniversitesi`nden Prof. Dr. Handan Tuncel, Sakarya Üniversitesi`nden Prof. Dr. Osman Çerezci ve 19 Mayıs Üniversitesi`nden Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Akar konuştu.
Cep Telefonu ile Baş Arasında Mesafe Bırakın
Gazi Üniversitesi Biyofizik Bölümü Öğretim Üyesi ve Gazi Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi (GNRK) Müdürü Prof. Dr. Nesrin Seyhan, cep telefonlarının kulaktan 1 cm-2.5 cm uzakta tutulmaması halinde beyne daha çok radyasyon gittiğini vurgulayarak, "Elektromanyetik enerjinin ne kadar soğurulduğu önemlidir" dedi.
Kuvözlerdeki Manyetik Alan ve Lösemi Riski
Yeni doğan kuvözlerinde yaptıkları ölçümlerde lösemiye neden olan eşik değer 3 mG`nin üzerinde manyetik alan değeri saptadıklarını açıklayan Prof. Dr. Seyhan, şu görüşleri ortaya koydu:
"IARC, 3 mG üstünü kanser riski yaratan faktör olarak görüyor. Manyetik alanlara maruz kalan çocuklarda ilerleyen dönemlerde lösemi görülme olasılığı, diğer çocuklara göre 1.5-2 kat artıyor. Bir bebeğin 1 ay kuvözde kalması halinde, ilerleyen dönemde lösemi riski mi artıyor ya da lösemi yatkınlığına mı yol açıyoruz, sorgulamak lazım. AB ülkelerinde kuvözler değişti, bizde yüksek manyetik alana sahip bu kuvözlerin değişmesi konusunda kıpırtı görmedim."
Solaryum Cihazlarındaki Tehlike
Seyhan, solaryum cihazları üzerinde de araştırma yaptıklarını, 52 mG değerinde manyetik alan değeri saptadıklarını vurgulayarak, "Solaryum cihazları ultraviyole radyasyon açısından 2009 yılına kadar ‘Muhtemel Kanserojen` sınıflamasında idi. 2009 yılından sonra artık ‘Grup 1 Kanser Yapıcı" sınıflamasına girdi. AB ülkelerinde solaryum 18 yaş altına yasaklandı" bilgisini verdi.
Radyasyona Karşı Alınacak Pratik Önlemler
GNRK Müdürü Prof. Dr. Nesrin Seyhan, radyasyon yayan cep telefonunun elektromanyetik etkilerine daha az maruz kalmak için alınacak pratik önlemleri şöyle sıraladı:
-Araçta trafik halindeyken cep telefonunuzu kullanmayın.
-Evde cep telefonu yerine kablolu telefonu kullanın.
-Cep telefonunuzu kalp üzerinde tutmayın.
-Cep telefonunu kulaklıkla ya da mikrofonunu açarak kullanın.
-Çocuklar ve yaşlılar gerekmedikçe cep telefonunu kullanmasın.
-Konuşmadığınız zamanlarda cep telefonunu kendinizden uzak mesafede tutun.
-Kullanmadığınız zamanlarda, akşam yatarken kablosuz internet ağının modemini kapatın.
-Dizüstü bilgisayar kullanıyorsanız, bluetooth‘unu kapatın.
-Mikrodalga fırın çalışırken, 2 metre uzakta durun.
-Yatağınızı elektromanyetik alanlardan uzağa koyun.
"Elektrik Direklerine Baz İstasyonu Kurulmamalı"
Seyhan, yerleşim yerlerinde elektrik direkleri üzerine baz istasyonu kurulmaması gerektiğini söyleyerek, şu uyarıları yaptı:
"Buna son verilmeli. Çünkü elektrik direklerinin yüksekliği apartmanların ikinci ya da üçüncü katına denk geldiği için orada yaşayanlar yoğun elektromanyetik radyasyona maruz kalıyor. Oyun parkları ve kreşlerin yanına kesinlikle baz istasyonları kurulmamalı. Radyasyona maruziyet riski açısından limit değerler aşağıya çekilmeli. Hamile, yaşlı ve çocuklar için 4 V/m olmalıdır. Bazı eski apartmanların altlarında hala trafolar var. Böyle bir apartmanda bir çocuk lösemi idi. Biz de bilirkişi olduk, detaylı ölçümler yaptık. Normal değerlerin üzerinde radyasyon saptadık. Bu ölçümler sonucunda trafonun kaldırılmasına yönelik dava kazanıldı. Bakın, yüksek gerilim hattına 70 metre yakında ev olmaması gerekirken, ülkemizde kreş yapılıyor. Teknolojik bir alet hayatınızı kolaylaştırıyorsa, mutlaka sağlığınızdan götürüyordur. Bunu unutmayın!"
Baz İstasyonlarını Denetleyen Kurum Oluşturulmalı
İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi`nden Prof. Dr. Handan Tuncel, Türkiye`de bulunan 30 üniversitede bulunan biyofizik ana bilim dalından yalnızca 15‘inde öğrencilere ders olarak "yüksek gerilim hatları, cep telefonları ve baz istasyonlarının oluşturduğu elektromanyetik alanların" anlatıldığını kaydetti.
Cep telefonlarının konuşma ve mesaj atma süresine göre radyasyon yaydığını vurgulayan Tuncel, şöyle devam etti:
"Vücutta su oranı fazla olan organlar, radyasyondan daha fazla etkilenir. Cep telefonu görüşmelerini mümkün olduğunca kısa tutmalıyız. Çocuklara cep telefonu kullandırmamalıyız. Türkiye`de baz istasyonlarının maruziyet şartlarının, uluslararası güvenlik sınırlarını aşıp aşmadığını denetleyen bir kurum oluşturmalıdır. Bilgisayar ekranınızı da kendinizden uzak tutun."
"Baz İstasyonları 365 Gün Maruziyet Yaratır"
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü`nden Prof. Dr. Osman Çerezci, "Görmediğimiz şey, olmadığı anlamına gelmez. Elektromanyetik radyasyon çevremizde var. Ölçümler yapınca bizi hayrete düşürecek seviyelerde olan bir olgu" diyerek sözlerine başladı. 
Baz istasyonları, yüksek gerilim hatları, cep telefonları ve trafoların başlıca elektromanyetik kirlilik kaynakları olduğunu söyleyen Çerezci, "Elektromanyetik kirlilik, hem elektronik cihazları hem de insan sağlığını etkiler. Yüksek gerilim hatları ve trafolarla ilgili 2010 yılına kadar ülkemizde bir standart yoktu. Halen de geçmişle ilgili sınırlayıcı yönetmelik yok. Bu yüzden evlerin altına hala gerilim hatları yapılabiliyor" diye konuştu.
"Cep telefonu mu baz istasyonu mu daha çok maruziyet yaratıyor?" sorusuna yanıt arayan Çerezci, "Cep telefonunu özgür iradenizle kullanıyorsunuz. Baz istasyonu ise siz istemeseniz de 365 gün, 24 saat maruziyet yaratır. Elektrik alan şiddeti anaokulu, ilkokul, çocuk parkları ve hastaneler için 1 V/m olmalıdır" dedi.
Etki Var, Seviyesi Soru İşareti
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı`ndan Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Akar, radyasyonun kornea kalınlığı, kulak ve testislerde değişiklik yarattığını vurgulayarak, "Elektromanyetik alan etkisi vardır, etki seviyesi ise hala soru işaretidir. Elektromanyetik alanın güvenlik düzeyi de soru işareti yaratıyor. Seviyelerin düşürülmesi yönünde talepler var" diye konuştu.
Yeni Teknolojiler ve Bizi Bekleyen Tehlikeler
İlk gün gerçekleştirilen ikinci panelde de yeni teknolojiler elektromanyetik maruziyet açısından masaya yatırıldıo. Prof. Dr. Yusuf Zeren`in yönettiği "Yeni Teknolojiler ve Bizi Bekleyen Tehlikeler" paneline Boğaziçi Üniversitesi`nden Prof. Dr. Selim Şeker, Kocaeli Üniversitesi`nden Prof. Dr. Adnan Kavak, Mersin Üniversitesi`nden Prof. Dr. Caner Özdemir, Ege Üniversitesi`nden Doç. Dr. Raika Durusoy ve TRT`den Sebahattin Kahraman katıldı.
Prof. Selim Şeker, "Kablosuz Akıllı Sayaçların Biyolojik Etkileri" sunumunda; kablosuz akıllı sayaçların verimliliği ve tüketici için seçenekleri arttırdığını belirtti. Akıllı sayaçların olumlu özelliklerinin yanı sıra ciddi bir radyasyon salınımı yaptığına dikkat çeken Şeker, " Kablosuz akıllı sayaç kullanıcıların yüksek oranda radyasyona maruz kaldığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumdadır" dedi.
"Hemen kanser oluyorsunuz diye bir şey yok" vurgusunu yapan Şeker, elektromanyetik alanların etkilerine ilişkin yapılan bir araştırmaya göre yüzde 49.1 uyku bozukluğu, yüzde 43.1 stres, yüzde 40.9 kulak çınlaması şikayeti oluştuğunu söyledi.
Fatih Projesi`nin Tehlikesi
Şeker, elektromanyetik dalgaların biyolojik etkileşiminin çok değişik şekillerde gerçekleştiğini anlatarak, "Kucağınıza bilgisayarı aldınız, radyasyon yayıyor. Bilgisayarın yaydığı radyasyonu görmüyorsunuz, elleyemiyorsunuz, tadamıyorsunuz; ama yayıyor" dedi. Prof. Şeker, Fatih Projesi`nin elektromanyetik etkilerine ilişkin değerlendirmelerini şöyle aktardı:
"Fatih Projesi`ni de akıllı sayaçlar gibi tepeye koyuyorsunuz; ama akıllı sayaçlar gibi radyasyon yayıyorlar. Çocuklar üzerinde çok muazzam bir etkisi var. Fatih Projesi ile akıllı tabletler gelince çocuklar daha mı akıllı oluyor? Hayır, daha aptal oluyor! Kablosuz İnternet bağlantısının sınıflarda kullanımının yan etkilerini anlatmak için kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyoruz. Lafın kısası elektromanyetik alandan uzak olun! Bir elektromanyetik dalganın insan hücresi içine girip, çekirdeğe ulaşıp ulaşmaması frekansa ve dalga boyutuna göre değişir. Cep telefonları, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 31 Mayıs 2011 tarihinde 208 No`lu basın bildirisi ile kansere yol açan araçlar listesinde 2B kategorisine alınmıştır. Elektromanyetik dalgalar, DNA`da bozulmalara yol açıyor. DNA`daki bozukluk sende çıkmaz, bir sonraki kuşakta çıkar."
Akıllı Sayaçlar Niye Daha Tehlikeli?
Şeker, "Akıllı sayaçlar neden evlerimizdeki diğer cihazlardan daha tehlikelidir?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"En çok cep telefonu ile berabersiniz. Kulağınıza tutarsınız, bu yüzden en çok vücudunuzun üst kısmı etkilenir. Cep telefonunu kapatabiliyorsun; ama akıllı sayaçlar 24 saat çalıştığı için yüzde 80 daha fazla zararlı. Bu nedenle sayacı, en az kullanılan yere koyun. Balkona vb. Yeni tip akıllı evlerde modemler, anten gibi çatıya konulabilir. Akıllı sayaçlar, cep telefonundan daha fazla zararlıdır. Bu yüzden kablosuz akıllı sayaçlarınızı kalkanlayabilirsiniz. Sayacı anten gibi eğerek daha sonra alüminyum folyo ile sarmalayın. Aslında güvenli elektromanyetik dalga ve radyasyon dalga seviyelerinin ne olduğu şu ana kadar bilimsel olarak tespit edilememiştir. Türkiye`de yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan bu teknolojide en başından beri tedbirli gidilmezse ileride daha büyük problemler oluşabilir. Firmalar ve devlet denetleme kurumları önlemler almak zorundadır."
"5G Henüz Yok"
Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Kavak, "Mobil İletişim Teknolojilerindeki Gelişmeler" başlıklı sunumda, "5G diyoruz ama henüz bu teknoloji yok.  Halen araştırma safhasında. Daha nasıl olması gerektiği tartışılan bir teknolojidir. Ama öyle ya da böyle gelecek. 2G giderek artan bir kullanımdır. 3G var, 4G ise henüz yaygınlaşmamıştır, Batı Avrupa ülkeleri ve ABD`de sınırlı düzeyde var" bilgilerini verdi.
1G`nin 1983`te doğduğunu anlatan Kavak, "Kablosuz iletişim, herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda herhangi bir şekilde haberleşme demektir" diye konuştu.
Kavlak, son gelişmeleri şöyle anlattı:
"5G`de nano-teknolojinin kullanılması gerekiyor artık. Farklı bir erişim tekniği olacak. 4G`nin 3G`ye göre avantajı, küçük hücre teknolojilerin kullanılmasından kaynaklanıyor. Bir teknolojiden diğerine geçişin çok akıllı bir şekilde yönetilmesi gerekir. 5G`de amaç; 1Gbps hıza çıkmak. 5G`ye geçtiğimiz zaman cep telefonlarının daha yüksek işlem gücü olacağından daha esnek yapıda olması gerekiyor. 2020 yılına kadar bu yapılan çalışmaların gerçek anlamda işlevsel hale geldiğini görebileceğiz."
"Akıllı Cihazları Giymeye Başladık"
Mersin Üniversitesi`nden Prof. Dr. Caner Özdemir, "Yeni Nesil Giyilebilir Teknolojilerin Elektromanyetik Alan Etkileri" başlıklı sunumunda, baz istasyonlarının sayısının artmasının esas itibarıyla olumsuz bir olgu olmadığını anlatırken, çekim gücünün düşük olması durumunda cep telefonu kullanımındaki elektromanyetik maruziyetin arttığını, bu nedenle baz istasyonlarının çekim gücünü artırmasıyla maruz kalınan elektromanyetik etkinin azaldığını kaydetti.
Akıllı cihazların hayatı çevrelediğini anlatan Özdemir, bu alandaki gelişmelere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Artık biz bu akıllı cihazları giymeye başladık. Şu anki arabalara bakın, duyargalarla çevrilmiş durumda. Yağmur sensörü, park sensörü, ivme sensörü vs… Akıllı telefonlar, 2010`larda hayatımıza girdi. Akıllı telefonlar duyargalar ile giyilebilir hale geldiler. Bu gidişattan kaçış yok görünüyor. Acaba vücudumuz bu gelişimden nasıl etkilenecek? Soru bu. Hemşirenin özel bir gözlük takarak, iğne yapılacak damarı hemen bulmasını sağlayan teknolojiler var. Sanal gözlük ile üç boyutlu bir ortamda gezinme imkanı sağlayan sistemler var. Wi-fare var. Artık elinizi fare olarak kullanabileceğiniz bir sistem geliştiriliyor. Kalp atışlarını sayan, adım, soluk sayan, kas hareketlerini kaydeden, şeker seviyesine bakan birçok sensör var. Bunlar muhakkak ki hayatımızı kolaylaştırıyor. Bununla beraber zararlı olup olmadıklarıyla ilgili çalışmalar devam ediyor."
SAR Sınır Değerleri 2016`da Değişebilir
Bilgisayar açıldığı zaman ısısının 400-500 dereceye çıktığını, mikro işlemci üzerinde pervane yoksa insan elinin eriyeceğini söyleyen Prof Dr. Caner Özdemir, cep telefonlarında elektromanyetik maruziyet açısından kullanıcıların dikkat edebileceği SAR değerine ilişkin de şu bilgileri paylaştı:
"Elektriksel cihazlar yoğun kullanımda oldukça ısınır, özellikle vücuda yakınsa daha da ısınır. Mikroişlemciler yüksek ısı, yayarlar. Termal sıcaklık sakatlanmalarına yol açabilirler. Günde 7-8 saat telefon kullanımı risktir. Dünya Sağlık Örgütü, doku ısısını 1°C (Santigrat) derece arttıran elektromanyetik alanları, sağlığa zararlı olarak kabul edilmiştir. Buna göre dokunun emebileceği azami olarak elektromanyetik alan şiddeti ‘SAR` yani ‘Özgül Emilim Oranı` olarak adlandırılmıştır. SAR değeri, 1`in altında olmalıdır. Cihaz alırken SAR değerlerine bakın!"
Yeni teknolojilerin hayatı kolaylaştırıcı etkileri yanında çeşitli saldırılara karşı da bozucu etkiler yaratabileceğini, "Siber saldırılarla sensör ölçümlerinin saptırılması ve değiştirilmesi ciddi sorunlar yaratabilir" cümlesiyle ortaya koyan Prof. Özdemir, şöyle konuştu:
"Damar takibi gibi çok ciddi veriler buradan aktarılıyor. Bununla ilgili Avrupa`da çok ciddi tartışmalar devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü de 2016`da radyasyon maruziyeti konusunda risk analizi yapacak, SAR değerleri değişebilir."
4G Elektromanyetik Maruziyeti Artıracak
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raika Durusoy, bant genişliği arttıkça cep telefonunun bağlantı kurması gereken baz istasyonu sayısında artış olacağını belirterek, "4G, İnternetten video, film, TV izleme oranını arttıracağı ve cep telefonundan görüntülü görüşmeyi çok daha hızlı sağlayacağı için radyasyon maruziyetini de arttıracaktır. Şu an dünyada 3G abone sayısı 61 milyondur. Elektromanyetik dalgaları kimileri hissediyor, kimileri hissedemiyor, insanlar arası duyarlılık farkı var" dedi.
"Etkiler Sonra Ortaya Çıkacak"
Bornova`da 2 bin 150 lise öğrencisi üzerinde araştırma yaptıklarını, bunların yüzde 92.8`inin cep telefonu kullandığını, ancak telefonlarının SAR değerlerini bilmediklerini vurgulayan Durusoy, şu bilgileri verdi:
"Kullanıcıların yüzde 14`ünün cep telefonu SAR değeri 1 (1000 W/kg) ve 1 üzerinde. Üretilen cep telefonlarına bakacak olursak, bu kadar düşük düzeyde SAR değeri bulmak için bayağı uğraşmak gerekiyor. Öğrencilerin yüzde 12`si günde 30 dakika cep telefonu kullandığını, daha çok SMS atma ağırlıklı bir kullanımda bulunduklarını söyledi. Cep telefonuyla İnternet`e bağlananların oranı yüzde 11 idi. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, telefonda konuşurken, hiçbir şekilde kulaklık kullanmıyordu. Araştırmamızda, görüşme ve SMS sayısı arttıkça, telefonun SAR değeri de yüksekse biyolojik etkilenmenin arttığını gördük. Günde 30 dakikadan fazla kullananların yüzde 80`inde baş ağrısı olduğunu gördük. Interphone araştırması da cep telefonunu çok fazla kullanmanın bağışıklık sistemini etkilediğini, kansızlık yarattığını, erkeklerde kısırlığa ve üç farklı yol üzerinden testis kanserine yol açtığını ortaya koyuyor. Cep telefonu kullanırken temkinli olmamız lazım. Çünkü cep telefonunda 20-30 yıllık kullanım yok. Bunun etkileri daha sonra ortaya çıkacak. Mutasyon başlayacak. 8 Ekim 2008 tarihli bir rapora göre, Baltık Ülkeleri ve İngiltere`deki çalışmalarda, cep telefonunu 10 yıl ve daha üzeri kullananlarda beyin tümörü, işitme siniri tümörü gelişim riskinde istatistiksel artış tespit edilmiştir."
Kreşlerde Kablosuz İnternet Yasaklanmalı
Durusoy da elektromanyetik alanın şiddeti, mesafe ve maruz kalınma süresinin önemine işaret ederek, şu uyarılarda bulundu:
"Kişinin doku direnci önemlidir. Mümkün olduğunca sabit telefonla görüşme yapın. Cep telefonunu gerektikçe kullanın. 3G`yi kapalı tutun. Cep telefonunu yatarken, uçak modunda tutun ya da kapalı tutun. Cep telefonunu kulaklıkla ya da hoparlörünü açarak kullanın. Kapalı alanlarda cep telefonunu kullanmayın. Asansör en kötü yerlerden biridir. Metroda, otobüste cep telefonu ile konuşmayın. SAR değeri düşük telefonlar satın alın. SAR değerleri hakkındaki bilgiyi FCC (Federal İletişim Komisyonu-ABD) İnternet sitesinden bulabilirsiniz. Vücudun direnci de önemlidir. İyi beslenmek, antioksidanlar, taze meyve sebze, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve spor, bağışıklığınızı arttırır. Fransa`da kreş çocuklarının olduğu yerlerde kablosuz internet tamamen yasak. İnternet olacaksa kablolu olan tercih ediliyor."
"Vericilerin Olduğu Bölgeler Yerleşime Açıldı"
TRT Çukurova Müdürü Sebahattin Kahraman,  "Radyo Dalgaların Oluşturduğu Frekans Kirliliği ve Gelecekteki Radyo Dalgası Yayın Teknolojisi" başlıklı bir sunum yaptı. Birçok insanın bilgisayar çalışırken kaktüs koyarak radyasyonu engellediğini sandıklarını belirten Kahraman, "Bu, şehir efsanesidir. Kaktüs, radyasyonu engellemiyor" dedi.
TRT olarak yerleşim yerlerinin uzağına vericiler koyduklarını, ancak kentler büyüdükçe belediyelerin bu bölgeleri imar vererek yerleşime açtığını savunan Kahraman, "Radyo-televizyon verici istasyonları ilk kurulduklarında, radyo link sinyallerinin birbirini görebilmesi ve iletişimin sağlanması için yüksek tepeler tercih ediliyordu. Ama zamanla bu bölgeler de kent içinde kalmaya başladı" diye konuştu.
Bilgi teknolojileri ve iletişim kurumundan güvenlik sertifikası aldıklarını kaydeden Kahraman, "Radyo dalgalarının da radyasyon etkisi şüphesiz var, ama en az etki bizde. 1926`dan bu yana radyo yayını var" görüşünü ortaya koydu.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

YAPICIYA EMO`DAN ÖDÜL, TÖREN 26 NİSAN`DA (CUMHURİYET)

Okunma Sayısı: 1355


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.