MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 İZMİR ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

YENİ ÜYELİK

   · 

YAYIN SATIŞ LİSTESİ

   · 

İNDİRİM YAPAN KURULUŞLAR

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AYDIN   İZMİR   MANİSA 
 

 

EMO İzmir Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 406

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

31. OLAĞAN GENEL KURUL GERÇEKLEŞTİRİLDİ


HABER


 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi 31. Olağan Genel Kurulu çalışmalarına dün (6 Şubat 2016) divanın oluşturulmasıyla İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlendi. Günboyu süren Genel Kurul çalışmaları kapsamında seçimler ise bugün saat 09:00-17:00 arasında EMO İzmir Şubesi Hizmet Binası’nda gerçekleştirildi. Genel Kurul çalışmalarına ilişkin detaylara haberimizin devamdan ulaşabilirsiniz.
 

Genel Kurul`da ilk olarak Divan Başkanı seçimi yapıldı. Divan Başkanlığı`na Mehmet Emin Özeger, Başkan Yardımcılığı`na Hacer Şekerci Öztura seçilirken, Divan Yazmanı olarak Egemen Akkuş ve Narin Ezgi Eraltuğ görev yaptı. Gündemin okunması ve oylanması ile Genel Kurul çalışmalarına devam edildi. Genel Kurul çalışmalarına EMO adında gözlemci olarak Suat Türker görev alırken, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil, Saymanı İrfan Şenlik, Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Aksöz, Onur Kurulu Üyesi Asım Rasan ve EMO Denetleme Kurulu Üyesi Giyasi Göngür de konuk olarak yer aldı.    
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın okunmasından sonra EMO İzmir Şubesi 30. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş`ın konuşmasına geçildi. Konuşmasında Genel Kurul`da 2 yıllık çalışmaların değerlendirileceğini kaydeden Ulutaş, "Önümüzdeki döneme dair yol haritamızın temel taşlarını belirginleştirerek, mesleğimizin ve Odamızın bu dönemde daha da güçlü, etkili ve örgütlü bir şekilde çalışabilmesinin koşullarını yaratmaya çalışacağız" diye konuştu.
Çalışma dönemi içinde hem EMO`nun meslek alanlarında hem de ülke genelinde olağanüstü gelişmelerin yaşandığı vurgulayan Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Bu iki yıl içerisinde hepimizi derinden sarsan, Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu işçi katliamı olarak tarihe geçen Soma katliamını yaşadık. EMO olarak yıllardır uyarmaktaydık, faciadan hemen sonra oradaydık, ülkemiz ve mesleğimiz adına sorumluluklarımızı yerine getirerek, yaşanan facianın tüm yasal ve siyasi sorumlularını net bir şekilde toplumun önünde görünür kılma görevimizi yerine getirdik."
Olay günü gerçekleştirdikleri incelemede havalandırma, erken algılama, kişisel güvenlik donanımları, kaçış yolları, özel yaşam alanları gibi konularda ciddi eksikleri tespit ettiklerini vurgulayan Ulutaş, eksiklikleri şöyle sıraladı: 
"Bunlardan meslek alanımızla ilgili olan erken tespit teknolojilerinin kullanımı ile elektrik ve makina tesisatlarının kontrolü ve otomasyonunda eksikler olduğu, ocakların sıcaklıklarının, gazların sürekli izlenebildiği, bu izlemelere bağlı olarak olası tehlikelerin öncesinde tespiti, havalandırma ve yönlendirme sistemlerinin otomasyonu, yönetimi yapılması ve tüm bu işlemlerin kayıt altına alınabilmesi amacıyla gerekli donanımın tesiste olmadığı netleşmiştir."
Eksikliklerinin her birinin tek başına ciddi riskler oluşturmasının ruhsatlama ve denetlenmelerde ciddi ihmallere işaret ettiğini kaydeden Ulutaş, özelleştirme ve piyasalaştırma olarak ifade ettikleri ve uygulamada "taşeronlaştırma" ve "dayıbaşı" sistemine denk gelen uygulamaların ülkemiz için ciddi bir yıkım haline geldiğini vurguladı. 
Soma`dan sonra başta Ermenek ve Şırnak olmak üzere çok sayıda işçi katliamı yaşanmasına rağmen adım atılmadığı ifade eden Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:    
"Enerji ve maden başta olmak üzere temel altyapı sektörlerinde gerçekleştirilen özelleştirme ve taşeronlaştırma faaliyetleri ile; aslında bu alanların doğal yapısı gereği teknik olarak yönetilemez, denetlenemez hale geldiğinin, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından yaşamsal risk taşıdığının, kamu yararı gözetmeksizin daha fazla kar hırsı ile yönetilen şirketlere ülke ve kamu kaynaklarının aktarıldığının artık anlaşılması gerekmektedir."
"Piyasanın Yarattığı Karanlık"
Bu dönem içinde 31 Mart 2015 tarihinde tüm ülkeyi saatlerce karanlıkta bırakan büyük sistem çökmesi yaşandığını hatırlatan Ulutaş, "EMO olarak yine sorumluluğumuzu yerine getirdik ve yıllardır söyleye geldiğimiz politika hatalarını bir kere daha sorumlulara hatırlattık" diye konuştu. Enerji alanında 2001 yılında bu yana ağır biçimde sürdürülen piyasalaştırma faaliyetlerin iletim sisteminin dengelenmesi sorunu ortaya çıkardığını kaydeden Ulutaş, "Şurası net bir şekilde açığa çıktı ki, kesintinin temel nedeni; sistemin anlık yük ve üretimin dengelenmesine ilişkin temel teknik kriterin fiyat dengesiyle baskılanması olarak karşımıza çıkıyor" diye konuştu. "Kamunun inisiyatifiz bırakıldığı ve tüm inisiyatifin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) eliyle piyasaya bırakıldığı bu yapı açıkça sürdürülebilir değildir" diyen Ulutaş, sadece fiyat ve kar dengesi gözetilerek elektrik borsasında dengelenen modelin, arz güvenliğinin ilişkin etkilerini 31 Mart vakasıyla daha anlaşılır olduğunu vurguladı.
"Denetim Uyarısı"
İki yıl içerisinde yüksek yapılarda ve huzurevlerinde toplu ölümlü asansör ve yangın faciaları yaşandığını hatırlatan Ulutaş, "Öncesinde uyarmıştık, cinayet gibi kazalarda da oradaydık, yine uyardık ve uyarmaya devam ediyoruz: Mühendisliğin, bilimin gereklerinden tasarruf olmaz" dedi. Özellikle kamuya açık binalar için uluslararası normlara uygun mevzuat oluşturulmayan, denetim mekanizmaları kurmayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın sorumluluğuna işaret den Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:   
"Özellikle kamuya açık binaların yılda en az bir kez ilgili Belediyeler veya ilgili kamu idareleri tarafından yangın algılama ve uyarma sistemlerinin çalışır durumda olup olmadığının, yönetmelik şartlarını karşılayıp karşılamadığının denetlenmesi veya uzman kuruluşlara denetlettirilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde binaların yangın güvenliği açısından riskleri tespit edilip gerekli düzeltme faaliyetleri yapılabilir."
Ulutaş, Genel Kurul`da yangın algılama sistemlerine başta olmak üzere yapı elektronik sistemlerine ilişkin tüm mühendislik hizmetlerinin EMO tarafından yetkilendirilmiş elektronik mühendisleri tarafından yürütülmesi için mevzuat çalışması yapılmasına ilişkin tartışmaların yürütüleceğini kaydetti. İnşaatlarda kullanılan yük ve işçi taşıyan asansörlerde yaşanan kazalara da dikkat çeken Ulutaş, inşaatlardaki asansörlerin de ruhsatlanarak elektrik ve elektronik aksamlarının işletme süresince denetimlerinin elektrik veya elektronik mühendisi tarafından denetlenmesini istedi.
Enerji alandaki sorunların birikip kronikleştiğine dikkat çeken Ulutaş, özel sektörün ancak yüksek karlarının garanti edilmesi durumunda yatırım yaptığı gerçeğiyle şekillenen alanının cari açığın büyümesine neden olduğunu vurguladı. Kısa vadeli yatırımların desteklenerek, rüzgar, jeotermal, biyokütle ve güneş gibi yenilenebilir ve temiz enerji seçeneklerinin uzun yıllar görmezden gelindiğini ifade eden Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Rüzgar ve güneş santrallerinin yaygınlaştırılması yerli kaynakları kullanmak ve karbon emisyonunu düşürmek açısından gereklidir. Bu alanlarda kullanılan ekipmanların yerli üretimle sağlanması konusunda Ar-Ge ve mühendislik çalışmaları konularındaki desteklerin etkin olarak arttırılması gereklidir.
Diğer yandan ise bu alanlarda yatırım niyeti olduğu durumlarda da merkezi plan ve kamusal bir anlayışla ele alınmayan bu planlar çevreye, bölgeye, eko-sisteme, tarım alanlarına etkilerine bakılmadan ve bölge halkının talep ve itirazları dikkate alınmadan uygulanmak istenmektedir."
Yerli kaynakların önemine dikkat çeken Ulutaş, "Yerli bir enerji kaynağının değerlendirilmesi ile ilgili çalışmalar yapılırken, teorik kapasite ve ekonomik olarak kullanılabilir kapasitenin yanında sosyal-toplumsal-çevresel-organizasyonel etkilerinin de hesaba katıldığı, ‘ekonomik ve sosyal olarak kullanılabilir kapasite` şeklinde adlandırabileceğimiz, daha derinlikli ve çok boyutlu bir değerlendirmenin yapılması gerekmektedir" ifadeleriyle önerilerini Genel Kurul`la paylaştı.
Sıcak para girişine bağlı, dışa bağımlı, inşaat sektörünü temel alan, kentsel ve doğal alanların yağmasına ve dayalı enerji, iletişim, sağlık gibi tüm temel altyapı alanlarının özelleştirildiği ekonomi modelin ülkeyi fakirleştirdiğini vurgulayan Ulutaş, "Bu model madenlerde, yüksek yapılarda, diğer tüm alanlarda büyük işçi katliamlarını tetiklemiş ve elektrik enerjisi alanı başta olmak üzere, tüm temel altyapı alanlarını yönetilemez bir hale getirmiştir" dedi.
Ranta ve betonlaşmaya dayalı geçici büyümenin tercih edilmesi meslek alanlarına ilişkin en büyük sorun olduğunu vurgulan Ulutaş, "Bu model diğer yandan ülkemizdeki mühendisleri, ‘gelişmiş` tabir dilen ülkelerdeki, bir kısmı beyin göçüyle ülkemizden giden meslektaşlarımızın geliştirdiği ekipmanların kullanıcısı ve montajcısı haline de dönüştürmektedir" diye konuştu.
Bilgi ve teknoloji yoğun bir sanayileşme ve enerji politikasına geçişin yaşamsal önemine değinen Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Meslek alanlarımızdan bir örnek vermek gerekirse sürekli artan enerji ihtiyacımızın gerekçelerini ve rasyonel olup olmadığını sorgulamadan bütünlüklü bir enerji politikası üretebilme şansımız yoktur. Nüfusu belli mega-şehir merkezlerinde toplayan çarpık şehirleşme politikaları, pek çok altyapı sorunlarının yanında üretimi-iletimi ve dağıtımıyla devasa enerji merkezlerine ihtiyaç yaratmaktadır. Aynı şekilde enerji politikaları konuşulurken, ülkenin sanayileşme politikalarından bağımsız olarak tek bir söz söylenemez bir hale gelmiştir. Emek yoğun-enerji yoğun bir üretim modeli içerisinde merkez ülkelerin terk ettikleri, demir çelik ve çimento gibi enerji canavarı endüstriler, istihdam yaratma ve sanayileşme adı altında ülkemizde yaygınlaşmaya devam etmektedir. Bilgi yoğun, yüksek katma değerli, çevre dostu, yerli üretim teknolojilerine dönük bir Ar-Ge ve sanayileşme politikasının, her yıl sürekli artan elektrik enerjisi alanındaki sürdürülemez gidişi çok geç olmadan geri çevirebilecek en önemli etken olacağı bilinmelidir."
Son aylarda toplumsal kardeşlik iklimini bir daha düzelmemek üzere bozma riski taşıyan çatışmalı süreçler yaşandığını ve cihatçı çetelerin Türkiye içinde de mevzi kazandıklarını ifade eden Ulutaş,  "Savaşa inat 10 Ekim`de Ankara`daydık, bombalandık, 102 arkadaşımızı sonsuzluğa uğurlarken sözümüz yine ‘halkların kardeşliği` ve ‘barış` oldu" diye konuştu.
Neo-liberal saldırıya karşı emeği ile geçinen tüm emekçi katmanların, toplumu ve kamucu bir ekonomiyi savunan, Kürt sorununun demokratik barışçı çözümünü ve laikliği savunan, yaşam tarzına ve inanç özgürlüğüne müdahaleye karşı çıkan herkesin birleşmesi gerektiğini vurgulayan Ulutaş, "Emek-barış-demokrasi cephesinin kurulması hava kadar, su kadar ihtiyaç haline gelmiştir" dedi.
Meslek odalarına dönük bir dizi baskı ve sindirme uygulamasıyla karşı karşıya kalındığını kaydeden Ulutaş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Odalarımızın ve meslektaşlarımızın yetkilerinin budanmasına yönelik bu girişimler ile ‘mühendisliğin geriletilmesi` olarak nitelendirebileceğimiz faaliyetlere hız kazandırılmasının hedeflendiği açıktır. Sonuçları çeşitli felaketlerle karşımıza çıkan mühendisliğin geriletilmesine karşı önümüzdeki dönemde de bilimsel ve teknik etkinliklerle direnişimizi sürdürme kararlığındayız.
Bu çerçevede dönem içerisinde kamu kurumlarıyla, üniversitelerle, sektör temsilcileri ile her zaman yan yana olduk, ortak etkinliklerde ülkemizin mühendislik birikimlerine katkı koymaya çalıştık. Elektrik Tesisatı Ulusal Kongresi`ni, Asansör ve Rüzgar Sempozyumlarını, Ege Bölgesi Enerji Forumu`nu, Enerji Verimliği Günleri`ni, uluslararası camiada da büyük yankı uyandıran çok özel bir etkinlik olan Tesla Sempozyumu`nu Şube olarak gerçekleştirdik; meslek alanlarımızda bilimsel ve teknolojik yeniliklerden meslektaşlarımızı haberdar etmek ve bilgi paylaşımı amacıyla eğitimler, seminerler düzenledik.
Özetle, mesleğimiz, üyemiz, meslektaşlarımız, ülkemiz ve halkımız için iki yıl boyunca elimizden geldiğince, gücümüz ve yeteneklerimiz ölçüsünde çaba gösterdik. "
Yeşil`den Başkanlık Uyarısı
Ulutaş`ın konuşmasını tamamlamasının ardından konukların konuşmalarına ilişkin gündem maddesine geçildi. İlk olarak EMO; Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil konuşmasını gerçekleştirdi. Yeşil konuşmasında, Şube Yönetim Kurulu`na özellikle Tesla Sempozyumu ve Ulusal Elektrik Tesisat Kongresi`ndeki başarılı çalışmalar için teşekkürler ederek başladı. Düzenledikleri bilimsel etkinliklerin ve Genel Kurulların açılışlarını katliam ve çatışma haberlerinin gölgesinde gerçekleştirdiklerini vurgulayan Yeşil, "Bunu her yerde söylüyorum. Bu katliamları yapanları, bunlara cesaret verenleri ve buna ortam hazırlayanları da nefretle kınıyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı`nın Sultanahmet katliamına 44 saniye ayırdıktan sonra konuşmasının geri kalanında barış çağrısında bulunan 1128 aydına " vatan hainleri" gibi ifadelerle hakaret ettiğini hatırlatan Yeşil, akademisyenlere yönelik soruşturmalara dikkat çekti. AKP`nin kendi çıkardığı yasalara bile uymadığını hatırlatan Yeşil, "Toplum üzerinde katliamlarla, kriz tehditleriyle yaratılan baskı ortamından çıkan bu parlamento aritmetiğiyle yeni Anayasa yapılamaz." 
Muhalefet partilerini AKP ile yeni anayasa için masaya oturmama çağrısı yapan Yeşil, "Yapılacak olan da mevcut darbe Anayasasından bile daha geri olacaktır. Çünkü iktidar, vesayetçi dediği darbe Anayasasını bile lüks görmektedir" diye konuştu.
Yapılmak istenen anayasanın ülkemizi gericileştirme sürecini tamamlamaktan başka işlevi olmayacağını vurgulayan Yeşil konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun da en açık göstergesi, eğitimde ve kamu kurumlarında yerleştirilen gerici yapılanmanın, tüm yaşam alanlarına yayılması girişimidir. Son günlerde ülkemizin laiklik ile imtihanı bir doz daha yukarı çekilmiştir. Cumhuriyet`in kuruluşuyla birlikte eşit yurttaşlık idealiyle gerçekleştirilen başta eğitim ve kadın hakları olmak üzere pek çok düzenleme bugün hedef alınmakta, bilimi ve aklı geri plana iten geri bir yapılanma örgütlenmektedir."
Çalışma saatlerini Cuma namazına göre ayarlanmasının yaşam koşullarımızın dini kurallara, hatta bir mezhebin inançlarına uydurulmasın son örneği olduğunu vurgulayan Yeşil, "Giderek toplumun din kurallarına göre yönetilmesinin hazırlıkları yapılmaktadır. Bunu protesto ediyor ve reddediyoruz. Dini özgürlük diye diye insanların her türlü yaşam hakkı, özgürlükleri yok edilmektedir. Buna onay veren muhalefetin de dikkatini çekmek isteriz ki bu öyle masumane bir düzenleme değildir" diye konuştu.
Basın üzerindeki baskılara değinen Yeşil, EMO tarafından Hasan Balıkçı Onur Ödülü`nün üçüncüsünün Gazeteci İsmail Saymaz`dan sonra bu yıl Can Dündar ve Erdem Gül`e verildiğini kaydetti. Suriye`de emperyalist güçlerin yarattığı parçalanmanın, savaş, sürgün ve göç bataklığı yarattığını vurgulayan Yeşil, "İktidarın politikalarıyla ülkemiz de bu vahşetin bir parçası haline getirilmiştir" dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`na özel bir şirketin genel müdürlüğünü Cumhurbaşkanı`nın damadın atandığını hatırlatan Yeşil, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Elektrik enerjisi üretimi için bu güne kadar izlenen politikaların sonucu olarak ülkemiz; özellikle 1990`lı yılların ortasından başlamak üzere birincil kaynakta yüksek oranda ithalata dayalı bir üretim yapısına dönmüştür.
AKP`nin iktidara gelmesi ve sektörün serbest piyasaya açılmasıyla birlikte elektrik üretiminde ithal kaynağa bağımlılık ağırlık kazanmış 2014 yılı sonu itibarıyla da üretimdeki ithal kaynak payı yüzde 62,6 seviyelerine tırmandı.
Yeni yılın arifesinde kaçağı düşürmeyen şirketler için ‘yüksek kayıplı şirket` adı altında ‘imtiyazlı` statü yaratılmıştır. Yönetmeliğin adında kayıp ifadesi kullanılsa da tanımlar maddesinde ‘teknik ve teknik olmayan kayıp` ifadesiyle kayıp ve kaçak kullanımı kapsayan bu düzenleme ile kayıp ve kaçak hedeflerini tutturamayan, yüksek kayıp ve kaçak oranlarına sahip şirketlere ‘aferin` denilerek, yeni olanaklar yaratılmıştır. Teknik kalite ve verimlilik kriterlerinden muaf olacaklardır. Kalitesiz elektrik sunumu nedeniyle kullanıcılara ve iletim sistemini sıkıntıya sokan enerji çekişleri sonucunda sisteme ödemek zorunda oldukları tazminat düzenlemeleri bu şirketlere uygulanmayacaktır. Batak içerisinde oldukları iddiasıyla feryat eden dağıtım şirketlerini kurtarmak için kayıp ve kaçak hedefleri yükseltilip imtiyazlı statüler yaratılırken, elektriğe de yüksek zam yapılmıştır."
"Kamulaştırma Talebi"
Dağıtım şirketlerinin özelleştirme ihale bedellerini ödeyemediklerine ilişkin lobi faaliyetinin etkili olduğunu ve zam kararı verildiğini kaydeden Yeşil, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İflas resti ile yapılan lobi faaliyetlerine verilecek yanıt bu tür düzenlemeler değildir. Madem serbest piyasa deniliyordu, serbest piyasanın işleyişinde kar etmek kadar kaybetmek de vardır. Buna katlanmayı da bilmelidirler. Eğer elektrik hizmetini de riske sokacak bir durum oluşursa, iktidarın gözde bir yöntem olarak uyguladığı kayyum atamasının dağıtım şirketlerine de yapılabileceğini söylemek isterim. EMO olarak kesin çözüm önerimiz ise bu şirketlerin derhal yeniden kamulaştırılmasıdır." 
Elektrik üretim tesislerinin Elektrik Tesisleri Kabul Yönetmeliği`nin dışına çıkararak, kamu denetiminin yok sayıldığı yeni düzenlemeye karşı EMO tarafından dava açıldığını kaydeden Yeşil, Enerji Bakanlığı`nın yetkisiz bir şekilde, mühendislerin proje uzmanlık eğitimi ve sertifika almadan hizmet üretmesini engelleme girişiminin ise yargıdan döndüğünü ifade etti. Danıştay`ın mühendislerin üniversite mezuniyeti ile meslek odası üyeliğinin mesleki faaliyet göstermeleri için yeterli bulduğunu bildiren Yeşil, "Ayrıca can ve mal güvenliği açısından önem taşıyan proje onay ve kabul işlemlerinde özel kuruluşlara yetki veren düzenlemelerin de yürütmesi durduruldu" dedi. Proje Uzmanlığı Sertifikasyon ve Eğitim Merkezi`nin (PUSEM) dağıtılmasını isteyen Yeşil, elektrik tesislerinin proje onay ve kabul işlemlerinin Bakanlık, TEDAŞ, EÜAŞ ve TEİAŞ gibi uzman kamu kurumları tarafından gerçekleştirilmesini istedi. EMO`nun 1 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe giren ve maliyet kalemlerinin gizlendiği elektrik tarifesini de yargıya taşıdığını bildiren Yeşil, konuşmasını şöyle tamamladı:
"EMO olarak, ‘siyaset-ticaret-medya` üçgeninde yaratılan tek ses ve kontrolsüz güç karşısında yalnızlaştırılan kamunun çıkarlarını korumak ve bilimin değil kâr hırsının tek erek haline getirildiği dünyada mühendisliğin ve meslektaşlarımızın haklarını korumak için yoğun bir mesai harcıyoruz. Bu nedenle EMO`nun etkinliğini kırmaya çalışıyorlar. Ancak sizlerden, meslektaşlarımızdan ve şube genel kurullarımız gibi demokratik işleyişimizden aldığımız güçle bu mücadeleyi yılmadan sürdüreceğiz.
Özel: EMO Soma`da Yanımızdaydı
Yeşil`in ardından kürsüye gelen CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel konuşmasına EMO`yu çevrenin korunması, nükleer santrallara karşı mücadele konusunda yürüttüğü mücadele dolayısıyla yakından tanındığını ifade ederek başladı. Soma katliamında bölgeye ilk ulaşan heyetin EMO`dan geldiğine dikkat çeken Özel, "Kişilerin olduğu örgütlerin de performansları olağanüstü şartlarda ortaya çıkıyor. Barolar dışında Soma`da en çok destek aldığımız meslek örgütü olan EMO`ya teşekkür ederim" diye konuştu. Soma`da faciaya madendeki trafonun patlamasının neden olduğuna ilişkin bilgi kirliliği yaratıldığına dikkat çeken Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ilk olarak EMO tüm dünyaya trafodan kaynaklanan bir patlama olmadığını açıkladı. Yalnızca trafo konusuyla sınırlı kalmadılar, facianın gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklandığını da kamuoyuna anlatabildiler. EMO`da en büyük desteği EMO`dan aldığımızı ifade etmek isterim"         
Erdoğan Bayraktar`ın bakanlığı döneminde TMMOB`un yetkilerinin kısıtlanmasına ilişkin önerge verildiği gece TBMM`de yaşananlara ilişkin bilgi veren Özel, Bayraktar`a meslektaşlarının haklarını kısıtlamaması için uyarıda bulunduklarını anlattı.
EMO`nun kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütü olduğunu hatırlatan Özel, yeni Anayasa tartışmaları kapsamında meslek örgütlerine ilişkin Anayasa`daki hükümlerin değiştirilmesi girişimlerine karşı mücadele edeceklerini ifade etti. Meslek örgütlerinin doğası gereği bağımsız olması gerektiğine işaret eden Özel, "Bu muhaliflik iktidardan bağımsızdır. İktidarda kim olursa olsun, meslek örgütlerinin uyarılarını dikkate almalıdır. Demokrasinin temel göstergelerinden biri iktidarların meslek örgütleri ile ilişkisidir" dedi.
Kamu Yararı için Ortak Mücadele"
Meslek örgütlerinin tüm toplumun yani kamu yararını gözeterek öneriler ve uyarılar da bulunduğunu kaydeden Özel, "EMO yalnızca kendisinin veya meslektaşlarının çıkarlarını korumamaktadır. Aslında tüm toplumun çıkarını dillendirmektedir" dedi.
Erken seçimin olağanüstü koşullarda gerçekleştirildiğine dikkat çeken Özel, Burhan Kuzu`nun ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin AKP`nin tek başına iktidar olmadığı genel seçimler sonrası açıklamalarını hatırlattı.
"Alternatifsiz" söylemiyle AKP`nin tek başına iktidar olduğunu kaydeden Özel, "Derdini halka en anlatmakta mahir bir örgütün kürsüsünden, binlerce alternatif olduğu halka anlatmamız gerektiğini ifade etmek isterim" dedi. Özel, solun ortak katların en küçüğünde birleşerek, mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekerek, konuşmasını tamamladı.
"TMMOB Mücadelesini Sürdürecek"
TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş ise konuşmasına çalışma raporunda özetlenen çalışmalar için Yönetim Kurulu`nu kutlayarak başladı. Çalışma döneminde TMMOB ve EMO`nun Türkiye`de yaşanan büyük alt üst oluş ile mücadele etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Göltaş, "TMMOB ve EMO olarak tüm birimlerimizle birlikte bu zor şartlarda emek, demokrasi ve barış mücadelesinin içerisinde olduk" diye konuştu. Ülkede yaşana zorlu şartlara rağmen TMMOB`un ülke ve meslek yararına mücadelesinin sürdürdüğünü ifade eden Göltaş, "Padişahım çok yaşa" anlayışına TMMOB`da geçit verilmediğini vurguladı. Dinsel ve otoriter bir rejimle karşı karşıya kaldığımıza vurgu yapan Göltaş, kamu kurumlarında yaygınlaşan bu anlayışın sendikalar ve meslek örgütlerine de sıçramasına karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. TMMOB`un bilimi halkın yararına kullanılması mücadelesini vermekte kararlı olduğunu kaydeden Göltaş, "Emek, demokrasi ve barış mücadelesini, onurlu yürüyüşümüzü, bilimsel aklımızı ve bağımsız duruşumuzla geliştirmekte kararlıyız" diye konuştu.
Yönetim Kurulu Aklandı
Konukların konuşmamsının ardından komisyonların kurulmasına ilişkin gündem maddesine geçildi. Genel Kurul`da Enerji, İşçi Sağlığı ve Güvenliği, Enerji Verimliliği ve Karar Taslakları komisyonları kuruldu.
Verilen aranın ardından Genel Kurul çalışmalarına çalışma raporunu okunmasıyla devam edildi. EMO İzmir Şubesi 30. Dönem Yönetim Kurulu Yazmanı Murat Kocaman`ın çalışma raporuna ilişkin bilgi vermesinin ardından, raporun görüşülmesine geçildi. Yavuz Alkan, Özcan Uğurlu, Mehmet Güzel, Ali Barışık, Musa Çeçen, Zuhal Çelimli, Gökhan Sezer ve Bekir Çelik, rapora ilişkin söz aldı. Görüşmelerin tamamlanmamsının ardından EMO İzmir Şubesi 30. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş söz alarak, eleştirileri yanıtladı. Ardından son söz üyenin ilkesi kapsamında Şebnem Seçkin Uğurlu konuşmasını gerçekleştirdi. Ardından yapılan oylama ile Yönetim Kurulu aklandı.
Oylamanın ardından tahmini bütçenin belirlenmesine ilişkin gündem maddesine geçildi. EMO İzmir Şubesi 30. Dönem Yönetim Kurulu Saymanı Ahmet Becerik`in sunduğu tahmini bütçe oylanarak, kabul edildi.
Ardından kurulan komisyonların raporlarının okunmasına geçildi. Enerji Komisyonu Raporu, Avni Gündüz tarafından okundu. Enerji Verimliliği Komisyonu Raporu Hasan Mersin tarafından Genel Kurul`un bilgisine sunulurken, İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu raporu ise Murat Kocaman tarafından okundu.
Daha sonra Karar Taslakları Komisyonu`nun tasnif ettiği karar taslakların değerlendirilmesine geçildi. Önergelerin oylanmasıyla EMO 45. Olağan Genel Kurulu`na taşınması istenilen karar taslakları belirlendi. Genel Kurul çalışmaları kapsamında Yönetim Kurulu, Şube Denetçileri ve Delege adaylarının belirlenmesinin ardından dilek ve temenniler kapsamındaki konuşmaların gerçekleştirildi. Bu bölümde Yavuz Alkan, Ahmet Beçerik, Tanyel Atalar, Sedat Gülşen, Özcan Uğurlu ve Hasan Şahin söz aldıktan sonra çalışmalar sonlandırıldı. 


Genel Kurul kapsamında seçimler ise bugün (7 Şubat 2016) saat 09:00-17:00 arasında EMO İzmir Şubesi Hizmet Binası`nda gerçekleştirildi.  



35. DÖNEM KURULLARI BELİRLENDİ

04.02.2024
 


Çok Okunanlar


SAYI 406: MESLEK ODALARI VAZGEÇİLMEZDİR!

EMO-GENÇ TEKNİK GEZİSİ

ADALET NÖBETİNE ÇAĞRI: #GEZİYEOZGURLUK

2024`ÜN EN ÖNEMLİ SİBER GÜVENLİK TEHDİTLERİ - SEMİNER

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

ELEKTRONİK MESLEK DALI ÜYE TOPLANTISI

35. DÖNEM ŞUBE YÖNETİM KURULU`NDAN KURUM ZİYARETLERİ

8 MART DÖVİZ ATÖLYESİ

YAŞASIN 8 MART!

EMO-GENÇ BUZ PİSTİ BULUŞMASI

Okunma Sayısı: 421


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.