MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

SABAHA ÇÖKEN KARANLIK (MARIE CLAIRE TURKİYE)



 
KARANLIK KISIN GELİŞİNİ SOĞUKLARDAN DEĞİL, ZAMANI BİR SAAT GERİ ALMAMIZDAN ANLARDIK. O UZUN AYDINLIK GÜNLER BİTMİŞ, YERİNİ KARANLIĞA BIRAKMIŞ OLURDU. BİR SÜRE ÜZÜCÜ GİBİ GÖZÜKEN BU DURUMA ZAMANLA ALIŞIRDIK. BU YIL GELEN, KIŞ SAATİ UYGULAMASI KALKIYOR‘ HABERİNDEN SONRA SONUÇLARINI BİLMEDEN İÇİMİZİ BİR SEVİNÇ KAPLADI. İŞLERİN DAHA DA KÖTÜYE GİDECEĞİNİ NEREDEN BİLEBİLİRDİK Kİ?
 

Bu yıl kış saati uygulamasına geçmediğimiz için neredeyse her sabah aklıma, Vega‘nın şu şarkısı geliyor; "Bu sabahların bir anlamı olmalı?" Evet, olmalı çünkü kendimizi gece mi, gündüz mü olduğunu anlamadığımız, vücudumuzun hiç alışkın olmadığı bir süreç içinde bulduk. Alarmla birlikte uyanmamıza rağmen, "Yok, daha sabah olmamış" diyerek tekrar uykuya dalma hayaliyle kendimizi kandırıyoruz. Normalde alarmım sadece 07-30‘a kuruluyken, artık 07-OO‘den itibaren beş dakikada bir çalmaya başlıyor. Bin bir güçlükle yatağımdan çıktıktan sonra, uyanabilmek için ‘sabah sabah‘ odanın ışığını açıyorum. O sırada aklımdan ‘Tasarruf bunun neresinde?‘ sorusu geçiyor. Neyse ki, en zor kısım bitmiş oluyor. Şimdi karanlıkta, sokak lambalarının altında işe doğru yol alma zamanı. Sokakta benim gibi işe giden insanlar gördüğümde içim biraz da olsa rahatlıyor. Çünkü eve geç bir saatte döndüğünüzde yaşadığınız endişenin aynısını, sabah da yaşamaya başlıyorsunuz. Yolda servisini bekleyen birkaç çocuğa rastlıyorum. ‘Peki, ya bu çocukların güvenliği ne olacak?‘ diye düşünmeden edemiyorum. Saat 08.00 olmasına rağmen gözlerim güneşi ya da geldiğini belli eden o alacakaranlığı arıyor. İşe varana kadar doğan güneşin hayrını göremeden ofise kapanmış oluyorum. İş çıkışından medet ummak da nafile. Karanlık, günün sonunda çoktan gündüzün üzerine çökmüş durumda oluyor. Kısacası, ekim ayından beri gün ışığıyla aramızda pek bir yakınlaşma olmadı. Vücudum yazdan depoladığı D vitaminini tüketmek üzere. Zaten kış aylarında depolamakta zorlandığımız D vitamininin tamamen yok oluşuna şahitlik ediyoruz. Tüm yazı güneş altında geçirdiğim için (50 SPF koruyucuyla) bana nasihat edenlere buradan ‘Şimdi mutlu musunuz?‘ diye sormak istiyorum.

PSİKOLOJİMİZ BOZULDU

Kış saatine geçiş konusu, her arkadaş sohbetinin olmazsa olmazı. İlk aylardan bu yana gündemin en fazla tartışılan, hakkında imza kampanyaları başlatılan konularından biri, çünkü psikolojik boyutlarda etkileri bulunuyor. Şu güne kadar bu durumun sonucunda nasıl bir değişiklik gösterdiğimizi, sağlığımızı nasıl etkilediğini ve neler yapmamız gerektiğini Psikolog Uğur Şentürk‘e sorduk. Toplumun psikolojik olarak nasıl bir evreden geçtiğini şu şekilde açıklıyor;

"Bu uygulamadan en çok çocukların etkilendiğini görüyoruz. Çocukların okula giderken yaşamış olduğu zorluklar, hem kendilerini hem de ailelerini olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle okul fobisi olan çocuklar tüm bunların üzerine bir de karanlıkta sokağa çıkmak zorunda kaldıkları için durum daha da sevimsiz bir hâle geliyor. Bu da onların davranışlarına yansıyor. Okula gitmekte zorlanma, okula gitseler bile motivasyonda düşüşler olabiliyor. Bunun, aile içine yansımaları da oluyor tabii ki. Ebeveynler çocuklarını ikna etmek için ekstra çaba sarf etmek zorunda kalıyor. Bir diğer etkilenen grup ise çalışanlar. Çalışanların da iş motivasyonunda ve performansında düşüşler olması muhtemel. Özellikle kapalı alanda çalışan bireyler, gün ışığından tam olarak faydalanmadan ofislerine giriyor. Çıktıklarında yine gün ışığından faydalanamıyorlar. Genele baktığımızda performans ve motivasyonun azaldığını da söyleyebiliriz. Bunların yanında güne karanlıkta başlamak ya da uyku ve uyanıklık dengelerinin değişmesi, psikolojik birtakım rahatsızlıklar da ortaya çıkarabilir. Uyku bozuklukları ve depresyon gibi..."

Bence bu uygulamanın en zorlayıcı noktası karanlıkta uyanmak. Peki, karanlıkta uyanmak konusunda fiziksel ve ruhsal olarak neden bu kadar zorlanıyoruz? "Bu aslında biyolojik saat dediğimiz durumla ilgili. Peki, biyolojik saat nedir? Vücudumuzdaki hormonların ne zaman salgılanacagıyla ilgili programı düzenler. Uzun süre, belli zaman aralıklarında yaptığınız herhangi bir işi düşünün; yemek gibi. Her gün saat 12.30‘da öğle yemeği yiyen biri, saati 14.00‘e aldığında o kişi yine 12.30‘da acıktığını hissedecek. Çünkü vücudun hormonlarını kontrol eden biyolojik saat onu, bu zaman diliminde uyaracak ve ‘yemek saati geldi‘ diyecek. Vücudun isteğini karşılayamayan bünye gerilir ve bu da insanın psikolojisini olumsuz etkiler. Uyku da böyledir... Gün ışığında uyanmaya alışmış olan bünye, karanlığa alışmakta güçlük çekeceğinden gerilecektir" diye anlatıyor Şentürk. "Biyolojik saatim tam da karanlıkta uyanmaya alıştı" derken, o aydınlık günler geri gelecek gibi görünüyor. Biraz önce de bahsettiğim gibi karanlıkta girdiğimiz iş yerinden, yine karanlıkta çıkıyoruz. Peki, bu durumun etkisi nasıl sonuçlanıyor? Şentürk; "Gün ışığının vermiş olduğu rengin tonu ve sıcaklığı insanların algısı, motivasyonu ve performansı açısından önemlidir" diyor. Bu durum gündeme geldiğinden beri Oslo başta olmak üzere diğer Kuzey ülke şehirlerini düşünmeden edemiyorum. Onlar bu duruma elbette bir çözüm bulmuştur. "Kuzey ülkelerinde gün ışığından yeteri kadar yararlanılamadığından özellikle beyaz ışık kullanılır. Bu onların motivasyonunu ve performansını artıran bir şey. Uzun süre kapalı ortamlarda çalışan insanların ofislerinde de bu beyaz ışıldan tercih ettiğini söyleyebiliriz" diyen Uğur Bey, bu konudaki tüm merakımı gideriyor.

İmza kampanyalarının amacı sadece, karanlıkta uyandığı için haklı yere söylenen biz yetişkinler için değildi elbette. Asıl önemli sorun, bizim ve erken saatlerde okula giden çocukların güvenliği. Sentürk bu konuda doğru bir noktaya parmak basıyor; "Aksam karanlığında, okul çağındaki (özellikle ilkokul çağındaki) çocuklara gösterilen dikkat, sabah karanlığında da gerektiği şekilde gösterilmeli."

Ne kadar sesler yükselirse yükselsin, hükümetin ısrarcı tavrı devam ediyor. Bu durum önümüzdeki yıllarda da devam ederse, aynı şeyleri yaşamamak için neler yapmalıyız? Sentürk; "Vücudumuzdaki hormonları kontrol eden biyolojik saatimiz sistematik olarak bu duruma belki de alışacaktır. Herkes mümkün olduğunca güneş ışığından faydalanmalı. Çalışanlar öğlen araları mutlaka gün ışığına çıkmalı ya da hafta sonları açık alanlarda yürüyüşler yapmalı. Böylelikle güneşten alınması gereken fiziksel ve psikolojik fayda sağlanmış olur" diyerek, hiç de imkânsız olmayan önerilerde bulunuyor.

DAHA ÇOK ELEKTRİK HARCADIK

Dünyanın neredeyse her ülkesinde uygulanan ‘kış saati uygulamasından neden vazgeçildiği konusunda aklımızda soru işaretleri var. Yapılan açıklamalar ‘gün ışığından daha fazla faydalanmak‘ ve ‘tasarruf üzerineydi. Sabah karanlıkta uyanıp, akşam karanlıkta eve geldiğimizi düşünürsek, insan istemeden de olsa "Tasarruf bunun neresinde?" diyor. Bu uygulamanın, iki yıllık bir çalışmanın sonucu olduğu belirtiliyor. Bu projede katkı sağlayan birçok profesör, uzman ve danışman var. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı (Yaz Saati Uygulaması Güneş Işınımı, Güneşlenme Süresi ve Elektrik Tüketim Verilerine Bağlı Olarak Analizi ve Modellemesi‘ projesinin yürütücüsü) Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin ve projede yer alan İTÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Koordinatörü Psikolog Cem Demirbaş ile bu konu hakkında konuşmak istedik. Aldığımız cevap, gündemde birçok tartışmaya yol açtığı ve sonuçlan analiz etmek için çok erken olduğu düşünüldüğü için ‘Hayır‘ oldu. Biz de konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil‘e merak ettiğimiz soruları yönlendirdik.

Yaptığınız analizde elektrik tüketiminin arttığı belirtiliyor. Bu, öngörülemeyen bir durum mu?

Öngörülmeyen bir durum yok. Sonuçta güneşin doğuşu ve batışı belli. Zaten EMO olarak yaz saati uygulaması kalıcı hâle getirilmeden önce yaptığımız çalışmayı, Elektrik Mühendisliği Dergisi nde yayınlamıştık. Elektrik tüketimimizin Batı bölgelerde hem nüfus, hem de sanayi üretimi acısından yoğun olduğu bilinen bir gerçek. İstanbul, Bursa, İzmir, Kocaeli, Sakarya, Muğla gibi kentlerimizi de içinde barındıran dağıtım bölgelerini dikkate aldığımızda; ülkemizdeki toplam abone sayısının yarısına yakın kısmı bu bölgelerimizde yer almakta. Sadece İstanbul ili, toplam abone içinde yaklaşık yüzde 19 paya sahip. Hâl böyle olunca ve gün ışığından yararlanmayı göz ardı edecek şekilde bir uygulamada ısrar edilince, elektrik tüketiminde israf da kaçınılmaz oluyor.

Bu uygulamayla birlikte elektrik tüketiminin yükselmesinin başlıca nedenleri neler?

Özellikle nüfusun yoğunlaştığı, büyük sanayi kentlerimizde karanlıkta çocuklar okula gitmeye, insanlar iş başı yapmaya başladı. Bu durum sabah saatlerinde tüketimi artıran bir etkiye yol açtı. 2016 yılı, kasım ayı elektrik tüketimlerini son dört yılın kasım ayı verileri ile karşılaştırdığımızda; bu yıl elektrik tüketiminde yüzde 6.53 artış olduğu ortaya çıktı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, kasım ayı ülke genelinde mevsim normallerinde olmasına ve sanayinin üretiminde artış olmamasına rağmen enerji tüketimi artmış. Bir ayda, nüfusta olağanüstü bir artış olmayacağına göre, yaz saati uygulamasının kalıcılastırılmasının tüketimi artırdığı ortaya çıkıyor.

Sizce bu uygulamanın başlıca sonuçları neler olacak? Bizi ileriki zamanlarda bununla ilgili neler bekliyor?

Gece karanlığında çocuklar okula gitmek zorunda kaldı. Turizm ve iş saatleri açısından sorunlar oluştu. Kamuoyunun tepkisi medya kuruluşlarına da yansıdı. Geldiğimiz noktada bu kadar tepki çeken uygulamanın iddia edildiği gibi enerjide tasarruf sağlayıp sağlamadığına baktığımızda; tam tersine tüketim artısına yol açtığı da görüldü. Resmi verilerle bu uygulamanın tasarruf sağlamadığının ortaya konulmasına rağmen, hâlâ bu inatlaşmayı anlamak mümkün değildir. Kurumlar bir şekilde bu konuyla ilgili kendileri çözüm üretmeye çalışıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı okul saatlerini kaydırmaktan söz ediyor. Bazı iş yerleri çalışma saatlerini bir saat azalttı. Yozgat ve Sivas illerinde mesai saatleri yarım saat ileri alındı. Son olarak Balıkesir Valiliği, il genelinde devlet memurları için mesai saatlerini yarım saat ileriye aldı. EMO olarak bizim yaptığımız çalışmalara dayanarak ortaya koyduğumuz öneri; yazın geçilen GMT+3 noktasının kalıcılaştırılması uygulamasından vazgeçilmesi. Dolayısıyla Türkiye coğrafyasına uygun kış ve yaz saatlerine geçilmesi... EMO‘nun yaptığı çalışmaya göre, enerjinin verimli kullanımı açısından en uygun nokta GMT+2:30. Yaz saati uygulamasında da GMT+3 yerine daha ileri bir nokta olarak GMT+3:30 diliminin seçilmesi, elektrik tüketimi konusunda tasarrufu oldukça artıracaktır.

(MARIE CLAIRE TURKİYE; 01.02.2017)



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

HALKIN DEMOKRATİK İRADESİ GASP EDİLEMEZ

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

Okunma Sayısı: 114


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.