Samsun Çevre Platformu – SAMÇEP dönem sözcüsü Mehmet Özdağ tarafından 8 Şubat 2017 BUGÜN EMO Samsun Şubede; “SAMÇEP - Anayasa Değişikliği Değerlendirmesi” konulu basın açıklaması yapıldı. İlgili basın açıklamasına yazımız devamından ulaşabilirsiniz.
SAMÇEP - ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DEĞERLENDİRMESİ "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"nin TBMM Genel Kurulu`nda kabul edilerek Cumhurbaşkanının onayına sunulması ile ülkemizi referanduma götürecek süreç de başlamış oldu. Siyasal sistemin kilitlenmesine yol açabilecek, siyasal rejimin topyekûn yeniden inşası anlamına gelen, pek çok alanda köklü değişiklikler içeren Anayasa değişikliği talebi çevre konusunda da çok ciddi sonuçlar doğuracak özellikler taşımaktadır. Referandumdan "hayır" çıkmaması halinde çevre mevzuatı açısından Cumhurbaşkanı hangi yetkilere sahip olacak? Samsun`un çevresel, doğal, ekolojik, sosyal, tarihsel, kentsel ve kültürel değerlerinin korunması amacıyla çalışmalarını sürdüren Samsun Çevre Platformu – SAMÇEP`in Anayasa değişikliği önerisine bakışı iki temel başlık altında değerlendirilmektedir; 1 • Madde 80: OHAL kararnameleri kapsamında Meclis`ten aceleyle geçirilerek yürürlüğe giren kamuoyunda Madde 80 olarak bilinen 6745 Sayılı Kanun, doğa ve yaşam alanlarına en büyük tahribatı yaratacak olanıdır. Bakanlar Kurulu`nu TBMM`nin üstünde tutarak "stratejik" gördüğü projelerde tabiat varlıkları ve SİT alanlarına yapılacak yatırımlar için tüm bürokratik mekanizmaları ve yasal mevzuatı (Orman Kanunu, Kıyı Kanunu, Mera Kanunu, ÇED mevzuatı vs..) ortadan kaldırabilecek geniş yetkiler veriyor(du). Bakanlar Kurulu`nu TBMM`nin üstünde tutarak tüm diğer bürokratik mekanizmaları (Orman Kanunu, Kıyı Kanunu, Mera Kanunu, ÇED mevzuatı vs..) ortadan kaldırabilecek geniş yetkilerle donatan bu madde; hükümetin stratejik proje olarak tanımlayacağım tüm yatırımları hızlandırarak, tabiat varlıkları ve SİT alanlarına yapılacak yatırımları tüm denetim mekanizmalarının dışında tutmayı hedeflemekte (idi). Madde 80 ile ticarî yatırımların ‘stratejik gerekliliği ve aciliyeti` bağlamında, Türkiye`nin dereleri, kıyıları, denizleri, ormanları, ovaları, yaylaları, Bakanlar Kurulu‘nun keyfine, her şeye para gözüyle bakanların insafına terk edilebilecektir. Yine aynı yasayla bu yatırımlara Kurumlar Vergisi ve Gümrük Vergisi muafiyeti ile Gelir Vergisi stopajı teşviki tanınacak, Hazine arazilerinin kırk dokuz yıllığına bedelsiz tahsisi sağlanacak, Söz konusu yatırımlar pek çok dokunulmazlığa ve teşvike sahip olacaktır. Bu kanun, Bakanlar Kurulu`na TBMM`den üstün yasama, bakanlıklardan üstün yürütme yetkisi veriyor (idi). Eğer Anayasa değişikliğine "hayır" denilmez ise bu yetkilerin hepsi cumhurbaşkanı tarafından tek başına kullanılacak. Yani Termeye İthal Kömürlü Termik, Suluova`ya Yerli Linyitli Termik, Sinop`a Nükleer Santral gibi çevresel tahribatı çok büyük olan yatırımlar Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile hayata geçirilecektir. 2 • ÇED Yönetmeliği: OHAL`in ilk saatlerinde (bir gün bile beklemeden) ÇED süreçlerinin hızlandırılmasıyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklamalar yapıldı. OHAL koşulları doğa talanı için fırsata çevrilirken, ÇED raporlarına jet hızında onaylar verilmeye başladı. İlk kez 1993`te yayımlanan ÇED Yönetmeliği, AKP iktidarları döneminde yedi kez ana değişiklik olmak üzere yirmiye yakın değişikliğe uğradı. Delik deşik edilen ÇED Yönetmeliği`ndeki değişikliklerle yeni rant ve talan kapılarını açan çevre felaketleri artarken, işletilmeyen ya da mahkeme kararlarına rağmen eksik/yanlış işletilen ÇED uygulamaları Türkiye`de çevre davalarının ana gündemini oluşturdu. Eğer Anayasa değişikliğine "hayır" denilmez ise zaten uygulama aşamasında ciddi sorunlar yaşanan ÇED`ler tamamen etkisiz ve işlevsiz hale getirilecektir. Cumhurbaşkanına tanınan kararname çıkarma, kanunların uygulanmasına dair yönetmelik düzenleme yetkisi, çevre koruma mevzuatının dengeleyici ve denetleyici etkisini tamamıyla ortadan kaldıracaktır. Cumhurbaşkanı tek başına bu yetkileri kullanırken, onu kim denetleyecektir? Değişiklikle birlikte; yasama organı olan TBMM`nin yürütme üzerindeki denetim yetkisi ortadan kalkarak sadece bilgi isteyebilecektir. TBMM`nin önemli denetleme yolu olan güven oylaması ile hükümetin düşürülmesini sağlayan gensoru artık olmayacaktır. Cumhurbaşkanı yardımcıları sadece kendilerini atayan cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacakları için Cumhurbaşkanı ile birlikte yardımcıları da denetimsiz hale getirilecektir. Hukukun temel ilkelerinden biri, her sözleşmenin kötülüklerin önlenmesine yönelik tedbirleri öncelemesidir. Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Ancak bize önerilen toplumsal sözleşme değişikliğinde kötülükleri önleyici hiçbir düzenleme yoktur. Sonuç olarak; Mevcut durumda hiç olmazsa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzmanlarının süzgecinden geçen yönetmelik düzenlemeleri, yargı denetimi ve mahkeme kararları ile ÇED süreçleri işletilerek çevre mücadelesinde zor da olsa bir takım kazanımlar elde edilebilmektedir. Anayasa değişikliği Türkiye`nin insanları ile birlikte, çiçeğini, böceğini, ormanını, nehirlerini, dağlarını, ovalarını, doğasını, yaşam alanlarını yakından ilgilendirmektedir. Şimdi tüm eksiklerine rağmen var olan anayasal güvenceleri savunmak zorunluluk halini almıştır. SAMÇEP kuruluş amacı gereği; Yaşamı savunabilmek için Anayasa Referandumuna HAYIR demektedir. 08.02.2017 SAMÇEP
|