Nükleer Karşıtı Platform (NKP) İzmir Bileşenleri Fukuşima felaketinin altıncı yıldönümünde bir basın açıklaması yaparak, nükleer kazanın yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Türkiye`nin enerji ihtiyacının yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılanabileceğine vurgu yapılan açıklamada, ülkemizin nükleer bir maceraya sürüklenmesine `hayır`denildi.
 

NKP İZMİR BİLEŞENLERİ BASIN AÇIKLAMASI

FUKUŞİMA‘NIN YIL DÖNÜMÜNDE NÜKLEER MACERAYA HAYIR!

Japonya`da 2011 yılında meydana gelen depremin yol açtığı tsunaminin Fukuşima Daiçi Nükleer Santrali`nde soğutma sistemini devre dışı bırakması nedeniyle yaşanan nükleer felaketin üzerinden tam 6 yıl geçti. Felaket sonrasında, Tokyo Elektrik Şirketi ve Uluslararası Atom Enerji Ajansı tarafından; radyoaktif kirliliğe ilişkin sağlıklı bir açıklama gerçekleştirilmezken, kazanın boyutları bağımsız araştırmacıların çabalarıyla ortaya çıkarılabildi. Radyoaktif kirlilik nedeniyle, bölge halen yeniden yerleşime açılamamıştır. Araştırmalar, atmosfere yayılan radyoaktif maddelerin Kuzey yarımkürenin büyük kısmında kirliliğe neden olduğunu ortaya koymaktadır.

Dünyanın en güvenli nükleer tesislerini kurma iddiasında olan ve enerjisi ciddi oranda nükleerden karşılayan Japonya‘nın felaketin etkilerini uzun yıllar hissetmesi kaçınılmazdır. Aradan geçen onca zamana rağmen, uzaktan yönetilebilen robotlar ve hava araçlarının yardımıyla yapılabilen bilimsel araştırmalarda, "sızan‘" erimiş nükleer yakıtın yaydığı radyasyon saatte 530 Sievertin üzerinde ölçülmüştür. Sadece 4 Sievertin bile maruz kalan iki kişiden birini öldürdüğü, 1 Sievert ise kalıcı hastalıklara neden olduğu düşünülürse, temizlik çalışmaların daha uzun süre yapılması gerekeceğini ortaya koymaktadır.

Elektrik üretim teknikleri arasında insan yaşamını ve doğayı en çok etkileme olasılığı bulunan nükleer santrallar, hem işletme hem de söküm maliyetleri bakımından en pahalı enerji üretimi yöntemleridir. Diğer enerji kaynakları sınırlı olması nedeniyle nükleere yönelen ülkeler bile Fukuşima sonrası, nükleer programlarını durdurmuş veya askıya almıştır. Şu an Japonya‘da bile sadece 2 nükleer santral aktif olarak elektrik üretimi gerçekleştirmektedir.

Ülkemizde ise Akkuyu‘da Rusya‘yla, Sinop‘ta ise Fukuşima felaketine imza atan Japonya‘yla nükleer santral kurulması için girişimler sürdürülmektedir. İğneada‘da planlanan üçüncü santral için ise farklı ülkeler ile görüşmeler yapıldığı ifade edilmektedir. Felaket oluşturma ihtimali olan bu üç santralle de ülkemizin ihtiyacı yoktur. Güneş ve rüzgar başta olmak üzere yerli ve yenilenebilir enerji kaynakların kullanımının artırılması ve tüketimde enerji verimliğinin yükseltilmesiyle Türkiye‘nin enerji ihtiyacı karşılanabilir. Nükleer santralların normal çalışma koşullarında bile düşükte olsa radyoaktif kirliliğe neden olduğu bilinmektedir. En küçük kazaların etkilerinin bile nesiller boyunca sürdüğü, atıkların güvenli bir şekilde depolanması gibi henüz çözülemeyen temel sorunlar varken, nükleer santrallar seçenek olarak bile tartışılmalıdır.

Olası kaza riskleri küçümseyen yönetim anlayışı bırakın nükleer bir kazayı, İzmir Gaziemir‘de ortaya çıkan radyoaktif atıklar için bile çözüm bulamamıştır. Kurşun fabrikası sahasında 2007 yılında tespit edilen radyoaktif kirlilik, sorunu halen çözülememiştir. Manisa Köprübaşı ve Aydın Kisir köylerinde denetimsiz olarak çalıştırılan uranyum madenlerinin güvenlik önlemleri alınmadan terk edildiği ortaya çıkmıştır. Bu madenler halkın sağlığını halen tehdit etmeye devam etmektedir.

Çevre ve Şehir Bakanlığı tarafından İzmir Aliağa‘da Kuito gemisinin sökümün güvenli olduğuna ilişkin 3 saatlik bir incelmeyle onay verilmiş, söküm tamamlandıktan sonra mahkeme; "içerdiği radyasyon seviyesi nedeni ile sökülemez" kararı almıştır. Ankara‘nın göbeğindeki asbestli havagazı fabrikasının sökümü bile uluslararası standartlara uygun olarak gerçekleştirilememiştir.

Bölgemizde karşılaştığımız, nükleer santralle karşılaştırıldığında radyoaktivite yönünden çok daha az risk oluşturacak tesislerin bile denetlenerek, gerekli önlemlerin alınmasının sağlanmamış olası endişelerimizi arttırmaktadır. Kazaların yarattığı büyük tahribat, nükleer santrallerden vazgeçilmesi için ciddi bir uyarı niteliğindedir. Çernobil`de yaşanan felaketlerin olumsuz etkileri hala sürerken, Fukuşima`nın yıldönümünde, ülkemizin nükleer bir maceraya sürüklenmesine "HAYIR" diyoruz.

Nükleere Hayır, Yaşasın Hayat!

Nükleer Karşıtı Platform
İzmir Bileşenleri
11 Mart 2017