MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 İSTANBUL ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İŞ VE ELEMAN ARAYANLAR

   · 

SMM NEDİR?

   · 

ÖLÇÜM VE BİLİRKİŞİLİK İÇİN BAŞVURU

   · 

YAYIN SATIŞ VE KİTAP LİSTESİ

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 EDİRNE   İSTANBUL   KIRKLARELİ   TEKİRDAĞ 
 

 
MİSEM EĞİTİMLERİ
 

EMO İstanbul Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 81

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

DURAN-YILDIZ SAYGI BULUŞMASI YOĞUN BİR KATILIMLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ


HABER


 
Ülkemize bilim ve teknoloji yolunda rehberlik etmiş, mühendislik mesleğimizin önderleri ile olan ‘‘Saygı Buluşmaları‘‘nın ikinci adımında bu kez bir önder aile ile birlikteydik. Prof. Dr. Duran Leblebici ve Öğr. Gör. Yıldız Leblebici için Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen “DuranYıldız Saygı Buluşması” 14 Ekim 2017 Cumartesi günü İTÜ Gümüşsuyu Yerleşkesi Tarık Özker Amfisinde iki yüzü aşkın izleyicinin coşkulu katılımıyla yapıldı. Aynı zamanda okul koridorunda açılan Leblebici ailesinin fotoğraflarının yer aldığı sergi büyük ilgi topladı.
 

"Üniversite hayatım, benim için hep büyük bir mutluluk oldu. Bu mutlulukların taçlandırıldığı gün ise bugündür." Prof. Dr. Duran Leblebici

 

Saat 13.30`da Yıldız ve Duran Leblebici, salona girişte izleyiciler tarafından ayakta alkışlarla karşılandı.

Düzenleme Komitesi Başkanı ve EMO`nun eski yönetim kurulu başkanlarından Selçuk Esen, yaptığı açılış konuşmasında özetle şunları söyledi.

"Elektrik Mühendisleri Odası olarak, bir EMO geleneği haline getirdiğimiz Saygı Buluşması etkinliğinin birinde daha birlikte olmaktan kıvanç duyuyoruz.

Bu günkü etkinliğimizin küçük de olsa farkı; bir ömrü birlikte geçirmiş iki hayat arkadaşı bilim insanı için düzenlenmiş olması.

Bilim yaşamında benzeri çiftler hep birlikte anılırken biz birlikteliğimizi ilerideki günlerimize de taşımak adına DURANYILDIZ ile saygı buluşmasındayız. Hepiniz hoşgeldiniz."

Yürütücülüğünü Prof. Dr. Ergül Akçakaya`nın yaptığı toplantının ilk konuşmasını EMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Celepsoy yaptı.

"Bütün duyguların, sevgilerin, dostlukların hatta düşüncelerin hızla tüketildiği, sözüm ona ‘Yeni Türkiye` logosuyla her şeyin yenilendiği üstelik bunun bütün güzelliklerin üstünün çizilerek yapıldığı günümüzde, geleceğe umutla bakan bizler, ‘Dünyayı güzellik kurtaracak` demeye devam edeceğiz" diye sözlerine başlayan Erol Celepsoy konuşmasına şöyle devam etti:

"Prof. Dr. Duran Leblebici ve yarım yüzyılı aşmış hayat arkadaşlığını bilim yoldaşlığına çeviren eşi Öğretim Üyesi Yıldız Leblebici, öğrencilik yıllarından başlayarak birlikte sürdürdükleri yaşamlarından damıttıklarını bizlerle paylaşacaklar.

Onların, hem İTÜ`nün harcına, hem bilimsel üniversitenin gelişim sürecine ve hem de ülke kalkınmasına kattıkları emekleri ve olağanüstü özverili çabalarını hatırlayacak, anlayacak ve yarattıkları değerlerin bir kez daha farkına varacağız. Bu toplantı, günümüzün her bakımdan hoyrat ve Cumhuriyetten bu yana yaratılmış kurumların tek tek karartılması politikalarının ülke genelinde yarattığı karamsarlığı yırtıp atmada, umudumuzu diri tutmada bize yeni bir enerji kazandıracak.

Onların bugün aramızda olmalarından, yaşadıklarını, deneyimlerini, birikimlerini, meslek ve memleket sevgilerini bizimle paylaşmalarından büyük mutluluk duyuyoruz. Hocalarımızın gösterdiği bu dayanışma ruhu, EMO olarak; mesleğimizin ve toplumun güvenliğini, sağlığını ve refahını en öncelikli bir anlayışla uygulamak ve mesleki etkinlikleri barış, adalet, insan hak ve onuruna saygı, ayrım gözetmemek, dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, eşitlik, özgürlük gibi vazgeçilmez değerlere ve erdemlere sıkı sıkıya bağlı kalarak yürütme ilkelerimizi hayata geçirme doğrultusunda bizi daha da inançlı kılıyor."

EMO`nun, 60 bini aşkın üyesiyle ülkemizdeki elektrik, elektronik, elektronik haberleşme, biyomedikal, kontrol, otomasyon alanlarında çalışan mühendislerin demokratik meslek odası ve dayanışma ağı olduğunu hatırlatıp, Odanın zaman zaman mesleki uzmanlık alanına giren konularda gündem oluşturmak amacıyla doğrudan ya da ilgili kuruluşlarla ortaklaşa, bölgesel ve ülke düzeyinde kongre, sempozyum, panel ve benzeri etkinlikler düzenlediğini belirten Erol Celepsoy, konuşmasında EMO İstanbul Şubesi tarafından organizasyonu yapılmakta olan ve 16-18 Kasım 2017 tarihlerinde toplanacak EEMKON2017`ye de dikkat çekti. 2 yıl önce ilki gerçekleştirilen Elektrik Elektronik Mühendisleri Kongresi EEMKON2017`de, EMO`nun kamusal sorumluluk anlayışı gereği, ülkemizde bilim ve teknoloji üretebilir bir toplumsal yapı yaratılması için; üniversite, sanayi temsilcileriyle, bilim insanları ve uzmanların bir araya geleceğini ifade eden Erol Celepsoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Mütevazılığı bir yaşam biçimi olarak hiç elden bırakmayan ve kendisini bir ‘Bilim insanı` olarak değil, hep ‘Üniversite hocası` olarak gördüğünü söyleyen Sevgili Duran hocamız, olağanüstü öngörüsüyle 1970`li yıllarda İTÜ`de kurduğu Mikroelektronik Laboratuvarını Türkiye`ye kazandırmıştı. Yine Duran hoca, 1985 yılındaki Sanayi Şurası hazırlık toplantılarına İTÜ adına katıldı ve o tarihten başlayarak, Türkiye elektronik sanayinin yakın takipçisi oldu ve bu sektör temsilcilerine sektörel bir perspektif kazandırmaya çalıştı. Yıldız hocamız ise kendi deyimiyle bir ‘İTÜ fanatiği`. Duran hocayla birlikte elinin altında duran akademik kariyer olanağının yerine hayatın önüne koyuverdiği annelik kariyerine yönelen hocamız, oğulları Yusuf`u büyüttükten sonra yeniden İTÜ`ye döndü ve kariyer yapma ihtiyacı hissetmeden hocalık yapmaya devam etti."

EMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Celepsoy, konuşmasının son bölümünde Prof. Dr. Duran Leblebici ve emekli Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici`ye seslenerek sözlerini tamamladı:

"Ülkemize ve mesleğimize yaptığınız katkılar, yetiştirdiğiniz öğrenciler için size minnettarız. Siz burada olmakla sadece mesleki anlamda değil, giderek unutturulmak istenen vefa, özveri, erdem, sevgi ve onurlu bir yaşama dair insani değerleri ayakta tutabilmenin cesaretini de yükseltmiş oldunuz. İyi ki varsınız, iyi ki aramızdasınız."

EMO Yönetim Kurulu Hüseyin Yeşil, "Saygı Buluşması" etkinliğini hayata geçirenlere ve EMO İstanbul Şubesi yönetim kurullarına teşekkür ederek başladığı konuşmasında EMO`nun pek çok faaliyette bulunduğunu söyleyip, bunlardan; İstanbul`da EEMKON, İzmir`de Ulusal Tesisat Kongresi, Eskişehir`de Elektrikli Raylı Ulaşım Sistemleri Sempozyumu (ERUSİS),  Antalya`da Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu (YEKSEM), Bursa`da Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Konferansı (ELECO), Zonguldak`ta ATEX-Patlayıcı Ortamlarda Güvenlik Sempozyumunu hatırlatıp, Elazığ`da bu yıl ilk kez düzenlenen Ulusal Elektrik Enerjisi Dönüşümü (EL-EN) Kongresinin ve ayrıca lisansüstü ve doktora öğrencilerinin katılımıyla halen Şirince`de sürmekte olan 6. Akademik Kamp`ın haberini verdi.

EMO`nun, bu etkinliklerin yanı sıra ülkede olup bitenlere de sessiz kalmadığını belirten Hüseyin Yeşil, "Adalet, özgürlük, eşitlik, hukuk istiyoruz, basın özgürlüğü istiyoruz, bunu diğer demokratik kuruluşlarla yan yana yapıyoruz. Ayrıca Telekom, enerji, yaz saati, iletişim gibi konularda da görüşlerimizi çok net ve açık bir şekilde kamuoyuna duyuruyoruz" dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının TMMOB`ye bağlı 11 Oda üzerindeki baskısına dikkat çeken Yeşil; "12 Eylül rejiminde bile uygulanmayan bir yasal tasarruf nedeniyle bakanlık odalarımızı denetlemeye kalkışıyor. Biz denetlenmekten çekinmiyoruz ama bizim kendi denetim kurullarımız, onur kurullarımız var. Bakanlık bu yolla bizi vesayet altına almak istediği için denetlenmeyi kabul etmedik, bunun için bizim hakkımızda da dava açılabilir" dedikten sonra bütün meslektaşlara, hocalara ve üniversitelere destek çağrısında bulunduktan sonra sözlerini tamamladı.

Etkinliğin bir sonraki gündem maddesi video gösterimi oldu. EMO İstanbul Şubesi tarafından hazırlanan ve Duran -Yıldız Leblebici`nin Erenköy`deki evlerinde çekimi yapılan söyleşide hocaların aile ve mesleki yaşamlarından kesitler kendi ağızlarından dile getirildi.

Video gösteriminden sonra Osman Bahadır, Prof. Dr. Duran Leblebici ve Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici`nin mesleki ve akademik kariyer süreçlerini anlatan bir konuşma yaptı.

"Konuşmamda Prof. Dr. Duran Leblebici ve Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici hocalarımızın elektrik tarihimizdeki yerleri üzerine bir değerlendirme yapmaya çalışacağım" diye sözlerine başlayan Osman Bahadır, Prof. Dr. Duran Leblebici`nin İTÜ öğrenciliğinden başlayarak emekliliğine dek olan süreçteki kariyer basamaklarını özetle anlattıktan sonra sözlerine şöyle devam etti:

"Prof. Dr. Duran Leblebici`nin bilimsel yaşamının en önemli özelliği, teorik çalışmalar ve öğretim programlarıyla teknoloji geliştirme ilişkilerini her zaman birleştirmeye çalışmış olması ve bu çerçevede elektronik sanayisiyle hep bağlantı içinde olmayı gözetmesidir. 1975`de Mikroelektronik Laboratuvarını işler hale getirdiğinde Türkiye`de ilk kez kalın film entegre devreleri yapılmıştır. Bu sonuç Teletaş`ı da etkilemiş ve bir süre sonra Teletaş da kalın film entegre devreleri üretimine başlamıştır."

Prof. Dr. Duran leblebici`nin, başarılı öğrencileri desteklediğini, onların yurtdışında lisansüstü çalışmalar yapmalarına yardımcı olduğunu ve böylece yeni kuşak parlak bilim insanlarının yetişmesine önayak olduğunu belirten Osman Bahadır; Türkiye`de yarıiletken teknolojisinin gerçek katkı koyucusunun Prof. Dr. Duran Leblebici olduğunu, hocanın ayrıca YİTAL`in kuruluşunda ve gelişmesindeki en büyük role sahip olduğunu vurgulayarak şunları dedi:

"Prof. Dr. Duran Leblebici araştırma, teknoloji geliştirme ve sanayiyle ilişki kurmada her zaman aktif bir tutum içerisinde olmuştur. 1989`da İTÜ ve devrin önde gelen sanayi kuruluşları tarafından İTÜ İleri Teknolojileri Araştırma Geliştirme Vakfı kuruldu. Hoca, 15 yıl süreyle bu vakfın başkanlığını yaptı."

Prof. Dr. Duran Leblebici`nin kendi kitapları dışında oğlu Prof. Dr. Yusuf Leblebici ile birlikte kaleme aldıkları ve 2009 yılında Cambridge Üniversitesi tarafından yayımlanan "Fundamentals Of High Frequency CMOS Analog Integrated Circuits" adlı kitabı hatırlatan Bahadır; Prof. Dr. Duran Leblebici`nin bilimsel çalışmalarının yanı sıra üniversite eğitiminin niteliğinin geliştirilmesi konusuna da her zaman önem verdiğini belirterek, onun hem üniversite içinde hem de basın yoluyla kamuoyuna yönelik olarak mevcut eğitimin geliştirilmesi üzerine eleştiri ve önerilerde bulunduğunu kaydetti.

Osman Bahadır, daha sonra Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici`nin, ülkemizdeki elektrik öğretimi ve uygulamalarına katkılarda bulunduğunu ve aynı zamanda eşinin çalışmalarına her zaman yardımcı olduğunu belirterek konuşmasını bitirdi.

Prof. Dr. Duran Leblebici ve Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici`nin yarım yüzyılı aşkın süredir hem meslektaşları hem de dostları olan Prof. Dr. Mithat İdemen; "Ben sevgili Duran ve Yıldız`ı 1953 yılında bu koridorlarda ve sınıflarda öğrencilik dönemimde tanıdım. 5 yıl çabuk geçti, arkadaşlarımızın büyük kısmı buradan edindikleri bilgi ve yetenekle Türkiye`nin her tarafına dağılarak sorumluluklar yüklendiler, Türkiye`nin çok önemli problemlerini halletmek üzere alınteri döktüler. Yıldız, Duran, ben ve birkaç arkadaşımız burada kaldık. Bizim ömrümüzün büyük kısmı buralarda bu koridorlarda geçti. Fakat farklı kulvarlarda koştuk." diye başladığı konuşmasında ikisinin de dünyadaki elektronik sektöründeki gelişmeleri çok yakından izleyerek bunu Türkiye`ye aktarmak için gösterdikleri çabanın tanığı olduğunu dile getirdi ve şöyle devam etti:

 "Kitaplar yazdılar, dersler açtılar, laboratuvarlar kurdular, yalnız İTÜ`de değil, TÜBİTAK bünyesinde ve başka yerlerde çalışacak birçok araştırmacı yetiştirdiler, projeler yönettiler, yani Türkiye`nin bu konudaki gelişmesine çok büyük katkılar sağladılar. Aksaklık gördükleri yerlerde ilgililere mektuplar yazdılar, yani Türkiye`de bazı şeyler kötü oluyor, bunlara el koyun gibisinden çok kimsenin yapmadığı böyle teşebbüsleri de oldu. Yani Duran Leblebici İTÜ`nün kâhyası oldu, sadece İTÜ`nün değil, o Türkiye`deki elektronik sanayinin de kâhyasıydı sahiden."

Prof. Dr. Mithat İdemen, Prof. Dr. Duran Leblebici`nin kendi yaşamındaki özel yerine dikkat çekerek şunları söyledi: "Çok şanslı insanların öyle dostları vardır ki sıkıntıya düştüğü anda ona akıl danışır. İşte ben o şanslı insanlardan biriyim. 1960`lı yıllardan, çok yakın zamanlara kadar sıkıntıya düştüğüm anlarda, karar veremediğim anlarda, ne yapsam diye arada kaldığım durumlarda hep Duran`ı ararım. O beni hiç tereddütte bırakmadan kesin şekilde ‘böyle yapmak lazım` der."

Konuşmasının son bölümünde; "Ben sevgili Yıldız`a, sevgili Duran`a bundan sonraki yaşamları için benimkinden çok çok daha uzun ama mutlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum" dedikten sonra Prof. Dr. Mithat İdemen, sözlerini şöyle tamamladı: "Öyle ki ben yine her tereddüte düştüğüm anda Duran`a telefon açayım, Duran ne yapayım diye sorayım, o da beni hiç tereddütte bırakmadan, ‘ben olsam böyle yaparım`, veya ‘ben böyle yapıyorum` ya da ‘böyle yapmak lazım` desin."

Prof. Dr. Mithat İdemen`den sonra konuşma sırası Türkiye elektronik sanayinde unutulmaz bir yeri olan ve Teletaş`ın kurucularından elektrik mühendisi Fikret Yücel`e geldi.

Konuşmasına "Duran ve Yıldız Leblebici hakkında konuşmak bir borç, bir gereklilik olduğu kadar, onur vericidir." diye başlayan Fikret Yücel, sözlerine şöyle devam etti: "Değerli dostum Duran Leblebici, kuşkusuz bir bilim insanı ve hoca olarak akademik hayatımızda müstesna bir yere sahiptir. Ama onun bu hüviyeti ders vermek, araştırma yapmak gibi standart kalıpların dışına taşar. Keşfettiği değerleri çalışma hayatlarında da tatbik eder ve onları üniversite ve Türkiye`ye kazandırmak için elinden gelen bütün gayreti gösterir. Bu uğraşların olumlu sonuçlanmış çok sayıda örneği mevcuttur. Bununla da kalmaz değer taşıdığı insanların, kişilerin öne çıkmaları, tanınmaları ve onurlandırılmaları için gerekli teşebbüslerde bulunur. Bunu yaşamış bir kişi olarak yetkiyle ifade ediyorum ki Duran hocanın Türk elektronik sanayisine katkıları çok çarpıcıdır. Yarıiletken ve mikroelektronik teknolojilerinin Türkiye`ye kazandırılması hususundaki öncü rolü, İTÜ Elektrik Fakültesi Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsündeki asistanlığı sırasında derslere yapmış olduğu eklemelerle başlar; daha sonra kurduğu Mikroelektronik Laboratuvarı ve YİTAL`in kurulmasında ve gelişmesinde yaptığı önemli katkılarla devam eder. O tarihlerde çok geniş ölçüde kullanılan kalın film teknolojisinin evvela Teletaş`a daha sonra ASELSAN`a kazandırılmasında çok büyük desteği ve yardımı olmuştur. Diğer taraftan TESİD`in sadık bir üyesi olarak bütün etkinliklere gönüllü olarak katılmış ve destek vermiştir. Kurulmasına öncülük ettiği ETA Vakfı, uygulamaya yönelik tüm devre tasarımının ülkemizde yapılmasını sağlayarak sanayiye bir başka destek sağlamıştır. Kurduğu ya da kurulmasına destek vermiş olduğu tesislerde ya da onların tevsiinde kullanılan teçhizatı bir yerden ya da bitpazarından temin etmesidir. Ucuza, her şeyi ucuza maletmek en önemli özelliklerinden birisidir. Bununla iktifa etmez bunu satın almak için gerekli fonu elde etmenin peşinde de koşar."

Fikret Yücel, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Duran beyden bahsederken Yıldız hanımı da birlikte düşünmek gerekir. Bana göre bu ikili bir bütün oluşturuyorlar. Durum klasik, ‘başarılı her erkeğin arkasında başarılı, destek verici bir kadın vardır,` söyleminin çok dışına taşmıştır. Her ikisine de sağlıklı birlikte uzun bir yaşam diliyorum."

Fikret Yücel`den sonra konuşan, Prof. Dr. Leblebici`nin ilk doktora öğrencilerinden Prof. Dr. Ali Toker, sözlerine, "Bu toplantı sadece hocalar adına değil Türk sosyal hayatı için de önemli bir toplantıdır" diye başladıktan sonra şunları söyledi: "Hocamın yaklaşık 45 yıllık öğrencisi olarak konuşuyorum, 1971-1972 yıllarıydı… rahmetli Santur hocadan elektronik dersi almıştım, çok müstesna bir insandı ama artık yaşlanmıştı daha sonra Duran bey, çok güzel kendisine özgü ders anlatışıyla beni çok etkilemişti. Benim yetişmemde çok büyük rolü oldu. Daha sonra kendisinin asistanı oldum, uzunca bir süre derslerine yardım ettim, öğretim üyesi olduktan sonra da uzunca bir süre birlikte çalıştık. Yıldız hanımla olan yakınlığımız ise bir meslektaş ve büyüğüm olarak bana aktardığı güleryüz ve pozitif enerjiyle ilgilidir. Çünkü biz asistanken kendisi o zaman Maçka Mühendislik Fakültesindeydi benim hocam olmadı, o onuru yaşayamadım ama her canımı sıkan olayda bana destek oldu, sabırla güleryüzle teselli etti, kendisine çok müteşekkirim."

Prof. Dr. Ahmet Dervişoğlu; "Yıldız ve Duran kardeşlerimi yakından tanımak bana insanseverlik ve vatanseverlik konusunda ilham verdi, hayata bağlılık konusunda mutluluk verdi, onlardan hem evlilik hem hayat hakkında çok şey öğrendim. Yıldız, 32 yıl kadar çeşitli fakültelerde dersler verdi ve öğrencileri tarafından unutulmaz bir öğretmen olarak hatırlanmaktadır. Derslerine titizlikle hazırlanması hakkaniyete çok önem vermesi, öğrencilerine karşı sergilediği nezaket ve sabır, onu unutulmaz kıldı. Yıldız kardeşimin ayırdedici özelliği tam bir İstanbul hanımefendisi olmasıdır." diye başladığı konuşmasının devamında şunları söyledi: "Duran kardeşim bitmez tükenmez enerjisiyle insanlarımıza ve ülkemize çok değerli hizmetler vermektedir. Kendisine TÜBİTAK tarafından hizmet ödülü verilmiştir. 1985`de dekan oldu beni de bölüm başkanı olarak atadı, 1987`de rektör yardımcısı oldu benim de 9 yıl sürecek dekanlığıma vesile oldu. Duran, gösterişi sevmeyen –lüzumundan fazla- son derece alçakgönüllü bir kişidir, bakın burada kendisine ön sırada yer ayırıldı ama o gidip Yıldız`la beraber üçüncü sıraya oturdu."

Daha sonra, Prof. Dr. Duran Leblebici ve Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici`nin oğulları; İsviçre-Lozan Federal Teknoloji Enstitüsü Kürsü Başkanı ve Mikroelektronik Sistemler Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

Sözlerine, "Ben mesleki konularda konuşmak yerine, çocukluk günlerime dönüp çocuk gözüyle annemi ve babamı anlatmayı tercih edeceğim. Sizlerin görmediğiniz başka bir açıdan, bir çocuk gözüyle ama hepinizin aşina olduğunuz konularda neler gördüğümü anlatacağım." diye başlayan Yusuf Leblebici konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çocukluğumun en kalıcı seslerinden birisi Erica daktilonun kafama çakılmış sesleridir. Bu daktilo sayısız eserin yazıldığı daktilodur. Bu eserlerin ortaya çıkarılmasının ne kadar zor, meşakkatli iş olduğunu 4-5 yaşımda görüp anlamaya başlamıştım. O bende önemli bir iz bıraktı. Bir de Yüksek Frekans Tekniği koridoru, benim çocuk beynimde yer etmiş olan çok çok daha farklı bir hatıradır. Hatıralarımdaki haliyle koruyorum onu… Koridorun en sonundaki Nuri ustanın atölyesi… ben en çok orada vakit geçirmeyi severdim, oradaki makineler, tornalar benim çok ilgimi çekerdi, atölyede oynardım… sonra Tahsin (Saya) beyin odası… tavanlara kadar malzeme, kablolar ve sigara dumanı… sonra babam ve Aldo`nun (Dorfani) birlikte oturdukları oda… Bütün bu insanların, nasıl özveriyle, nasıl fedakârlıkla ve ortaya düzgün bir iş çıkarmak için nasıl çalıştıklarını görmek ona şahit olmak… Bu durum sizin bugün anlayacağınız bir akademik ortamdan ziyade bir aile ortamıydı benim için ve herkes için de öyleydi…"

Konuşmasının devamında iki dedesinin de hayatta olmasının kendisi için şans olduğunu ifade eden Yusuf Leblebici, asıl şansının ise fakültede kendisine dedelik yapan Mustafa Santur, Tarık Özker ve Bedri Karafakioğlu olduğunu özellikle vurgulayarak sözlerini şöyle bitirdi: "Akademik başarının sadece yayın sayısıyla, atıf sayısıyla ölçülen yerler değil, yetiştirilen insanların pırıltılarıyla belirlendiği gerçek akademik ortamın nasıl olması gerektiğini, onların kurdukları bu ortamda gördüm. İşte bunu bana sağlamış oldukları için anneme ve babama teşekkürlerimi sunuyorum."

Prof. Dr. Yusuf Leblebici`den sonra Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı.

"Bugün gerçekten çok heyecanlıyım. Bu, eski ismi A501 yeni ismi Tarık Özker amfisinde bende gerçekten derin izler bırakmış anılarım var." diye sözlerine başlayan Yıldız Leblebici, öğrencilik yıllarındaki hocalarını andıktan sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ama bugün burada sizlerle birlikte EMO İstanbul Şubesince düzenlenen bu saygı buluşması, elbette bu anılardan çok farklı. Benim açımdan çok heyecan verici, çok duygusal ve çok onur verici bir toplantı. Elbette bu toplantı Prof. Dr. Duran Leblebici için yapılıyor ama Düzenleme Komitesi, fakültemizin, Odamızın ya da üniversitemizin düzenlediği her türlü akademik ve sosyal etkinlikte 60 yıldır beni hep Duran`la elele gördükleri için onun bugününde, beni yine ondan ayrı tutmadılar. Bu sebeple kendilerine ve bu toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen herkese candan yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.

Yeniden dünyaya gelsem diye düşünüyorum; beni yetiştiren ailemle bütün yıllar birlikte olmayı, tekrar teknik üniversitede olmayı, arı rozeti takmayı ve o dönemin efsane hocaları ve Türkiye`de ilk defa uygulanan 12 yıllık lise öğreniminden gelen çok zeki, çalışkan ama o kadar da yaramaz sınıf arkadaşlarımla eğitimimi tamamlamayı, elbette Duran`la buluşmayı ve sonrasında yine değerli hocalarım ve sevgili çalışma arkadaşlarımla, yoğun dersler, laboratuvarlar, sayıları her geçen yıl artan öğrencilerimle birlikte yorulmayı, bir zamanlar sınıf arkadaşım olan meslektaşım değerli eşim Duran ve kıymetli evlatlarım sevgili Yusuf, Yusuf`un ailemize kazandırdığı ailemizin dördüncü elektronikçisi zarif ve güzel gelinim Anıl ve taze bir yüksek mühendis mimar olarak ailemize yeni bir soluk getiren torunum, ipek kızım Ebru ile birlikte olmak isterim."

Yıldız Leblebici, konuşmasını şu sözleriyle tamamladı: "82 yıllık bir serüven çok çabuk geçti, ama çok da güzel geçti, dolayısıyla çok şanslıyım ve çok mutluyum. Sizlere de vakit ayırarak bugün burada bizlerle olduğunuz için çok teşekkür ederim."

Eşi, Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici ile birlikte adlarına düzenlenen "Saygı Buluşması"nın son konuşmacısı Prof. Dr. Duran Leblebici oldu.

"Nerden başlayıp nasıl devam edeceğimi bilmiyorum, çünkü benim söylemek istediğim şeylerin pek çoğu, biraz evvel yapılan konuşmalar sırasında dile getirildi. Yine de ben konuşmalara yansımamış olan bazı düşüncelerimi, hatıralarımı, duygularımı bu vesileyle sizinle paylaşmak istiyorum." diye konuşmasına başlayan Duran Leblebici, şöyle devam etti: "Bana öyle geliyor ki ortaokul çağı insanların kimliğinin, heveslerinin, hayallerinin oluştuğu çok önemli bir dönem. Bu dönemi etkileyenler de ortaokuldaki öğretmenler."

Bu öğretmenlerinden fizik- kimya- biyoloji öğretmeni Mahmut Erdem`in kendisine ‘merak etmek` ve `merakını tatmin etme yollarını bulma` dürtüsünü ilham ettiğini; matematik öğretmeni Cudi beyin matematiğin berraklığını ve dolayısıyla berrak düşünmenin önemini fark ettirdiğini; resim öğretmeni Reşat beyin de estetik bir tarafından duygularının gelişmesine olan büyük katkısını hatırlayarak onları minnetle anan Duran Leblebici, Teknik Üniversitenin ilk iki yılındaki derslerden pek beklediğini bulamadığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üniversitedeki öğrencilik yıllarımdaki mutluluğum daha çok 3. sınıftan sonra başladı. Yani meslek derslerinin meslek hocaları tarafından verilmeye başlamasından sonra… Son 3 sene çok keyifli, çok zevk alarak dersleri takip ettiğim dönem oldu. 5. Sınıfın sonlarına doğru Yıldız`la ben birbirimizi fark ettik daha doğrusu keşfettik. Söylemeliyim ki bu keşif benim hayatımın en büyük şansı oldu. Daha sonra Yusuf`la, daha sonra Anıl`la, daha sonra Ebru`yla devam etti, ediyor."

Hayatındaki en büyük 2. şansın Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsüne girmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Duran Leblebici, bu kürsünün asıl misyonunun oradaki herkes tarafından içselleştirilmiş olmasını önemle vurguladı: "Bu misyon, Türkiye elektronik sanayi için mühendisler yetiştirmekti, yukarıdaki Mustafa Santur`dan aşağıdaki teknisyenlere kadar herkes bu misyonun bilincinde olarak huzur içinde keyifle çalışır, üretir, üretmeye çalışırdı. Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsünde geçirdiğim yıllar; ki hocalarım Mustafa Santur, Adnan Ataman ve Tahsin Saya`dır… ve sonrasında birlikte çalıştığım rahmetli Aldo ve yine birlikte çalıştığım pek çoğu benden daha genç olan arkadaşlarla çok güzel, verimli bir meslek hayatı geçirdik."

Duran Leblebici, hayatındaki önemli şanslardan üçüncüsünün, karşısına askerlik dönüşü çıktığını belirterek, 1960 askeri darbesi ertesinde 147`ler kapsamında Mustafa Santur`un üniversiteden uzaklaştırılması sonucu, onun derslerini verme sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalması olduğunu söyledi: "Mustafa Santur üniversiteye tekrar döndükten sonra dersleri birlikte vermeye devam ettik. Yani aynı dersin bir yarısını ben veriyordum bir yarısını hoca veriyordu. Bu benim şansım, Santur hocanın da büyüklüğünü gösteren güzel bir kanıttır."

Gerek Yıldız Leblebici ve ailesi, Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü hayatı ve gerek daha geniş çerçevede fakülte içindeki, üniversite içindeki hayatının hep mutlu geçtiğini söyleyen Duran Leblebici, üniversite hayatında en mutlu olduğu şeylerden birinin fakülte kurulları olduğunu söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: "İlk katıldığım fakülte kurulunu hatırlıyorum, gündem başlamış, konular görüşülüyordu. Bir tanesi üzerinde benim de içimden bir şeyler söylemek geldi. Söz aldım ama heyecandan sesim titriyordu ve düşündüklerimi –orada söylenenlere göre epeyce aykırı şeylerdi- söyledim. Benden sonra Tarık bey söz aldı ve bana ‘Hep böyle yap` dedi. ‘Düşündüklerini açıkça söylemekten çekinme!` Ve ben hep öyle yaptım. Sadece üniversite kurullarında değil, katıldığım bütün toplantılarda örneğin TÜBİTAK toplantılarında, TESİD toplantılarında, akademik etkinliklerde, sanayi kuruluşlarının katıldığı ödül törenlerinde, düşündüklerimi hiç çekinmeden hep açıkça söyledim. Benim bu dobralığım üzerinde Tarık beyin nasihatının tabii çok belirleyici etkisi vardır ama bir şeyin daha etkisi olduğunu tahmin ediyorum. Ben, daha önce de ifade edildiği gibi elektronik sanayi kuruluşlarının hep yakınında oldum ama hiçbiriyle herhangi bir aktif ilişkim olmadı."

Prof. Dr. Duran Leblebici, konuşmasını şu sözleriyle tamamladı:

"Bütün bunlar; gerek hoca olarak, gerek kurul katılımcısı olarak, gerek yönetici olarak üniversitede geçirdiğim hayatım, benim için özetle söyleyecek olursam hep büyük bir mutluluk oldu. Bu mutlulukların taçlandırıldığı gün ise bugündür. Gerçekten sizlerin katılımıyla EMO`nun yöneticilerinin kararları ve sevgili Selçuk ve arkadaşlarının gayretleriyle düzenlenen bu toplantı ve bu toplantıya sizlerin birçoğunuzun özellikle Fikret Yücel`in uzaklardan gelerek katılmış olmanız, bizler için olağanüstü ve şimdiye kadar hiç duymadığımız çok büyük bir mutluluk… Bize bu mutluluğu tattıran herkese en içten şükranlarımızı sunuyorum."

Konuşmacılardan sonra, Duran ve Yıldız Leblebici`nin Çınarcık`ta bulunan yazlık evlerindeki yaşamlarından bir kesiti yansıtan kısa film gösterimine geçildi.

Daha sonra salondaki izleyicilerden konuşmak isteyenlere söz verildi. Prof. Dr. Sıddık Yarman, Süleyman Balkan, Mustafa Yüksel, Yrd. Doç. Dr. Erdener Ildız, Roland Kamber, Prof. Dr. Oruç Bilgiç, Duran ve Yıldız Leblebici ile ilgili anı ve düşüncelerini aktaran konuşmalar yaptılar.

 

EMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu 2. Başkanı Hüseyin Ergun Doğru`nun Prof. Dr. Duran Leblebici ve Öğretim Görevlisi Yıldız Leblebici`ye plaketlerini vermesiyle "DuranYıldız Saygı Buluşması" sona erdi.

Çorum‘da yayın yapan "Çorum Haber" gazetesinde 1 Kasım 2017 tarihinde Duran Yıldız Leblebici etkinliği yayınlanmıştır. Sayfaları görmek için tıklayınız

 

Dosyalar

(1842 KB)



TORBA YASA TEKLİFİNİ GERİ ÇEK

17.11.2020
 


Çok Okunanlar


19. İLTEK GÜNLERİ`NDE ŞUBEMİZ STANDI AÇILACAK

IŞIK ÜNİVERSİTESİ`NDE `NESNELERİN İNTERNETİ VE OTOMASYONU` SEMİNERİ

ŞUBEMİZDEN İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ`NE ZİYARET

ŞUBEMİZ ESKİ YÖNETİCİLERİNDEN İBRAHİM AKSİN VEFAT ETTI

ADALET NÖBETİ`NDE 700. GÜN

ŞUBEMİZDEN İKİTELLİ OSB`YE ZİYARET

ŞUBE KOORDİNASYON KURULU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

NEWROZ/NEVRUZ BAYRAMI KUTLU OLSUN

Okunma Sayısı: 1257


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.