MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

10 EKİM ANKARA GARI KATLİAMI ANMA TOPLANTISI DÜZENLENDİ


HABER


 
10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu hayatını kaybeden 102 insanımız , 5 Ekim 2017 Perşembe EMO Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikle anıldılar.Ankara`daki Emek Barış Demokrasi mitingine katılmak için Ankara Tren Garında başlayan yürüyüşte peş peşe iki canlı bomba saldırısı gerçekleştirilmesi sonucu 102 insanın hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmıştı. Anma etkinliğine bombalı saldırışa çok sayıda üyesini kaybeden KESK`e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Genel Başkanı Hasan BEKTAŞ ve Avukat Nuray ÖZDOĞAN konuşmacı olarak katıldı.
 

10 Ekim Gar Katliamı anmasından önce, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz EMO Ankara Şubesi 21.Dönem Enerji Komisyonu Üyesi, Danışma Kurulu Üyesi Necmittin Berçin sevenleri tarafından anıldı.

Anmanın açılışında konuşan EMO Ankara Şubesi 22. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın katılımcıları demokrasi mücadelesinde kaybedilenler için bir dakikalık saygı duruşuna davet ettikten sonra yaptığı konuşmada şunları söyledi; "Bugün zor bir gün olacak. Aslında geçtiğimiz 2 yılın da zor bir yüzleşmesi olacak hepimiz açısından. Bildiğiniz gibi 10 Ekim`in ikinci yılına yaklaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamlarından birisini yaşadık. Bununla ilgili olarak Şube Yönetim Kurulumuzun Danışma Kurulu öncesi anma programı olacak. Taze bir acımız oldu. Yol arkadaşımız Necmittin Berçin`i kaybettik. Acısı çok taze. Danışma Kurulu olarak onu anmadan geçemezdik. Her zaman mücadeleci kişiliğiyle aramızda oldu. Demokrasi mücadelesinde ve Oda çalışmalarında Odanın bir neferi olarak mücadele etti. Onu kaybetmenin üzüntüsünü de yaşıyoruz. Eylül ayı mıdır Ekim ayı bilmiyorum çok ciddi kayıplarımız oldu. 68 devrimci önderlerinden Oktay Etiman`ı dün akşam acı kaybını duyduk. İstanbul Şube Yönetim Kurul Üyeliği de yapmış Tahir Çiçekçi arkadaşımızı da birkaç gün önce kaybettik. Hepsini saygı ve özlemle anıyoruz."

Anmada, Necmittin Berçin`in kızı, EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kaymakçıoğlu, Neşe Ülker, EMO eski Başkanlarından Ali Yiğit, EMO Ankara Şubesi 22. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın, Necmittin Berçinle ilgili duygu ve düşüncelerini aktardı. Üyelerimiz de Necmittin Berçin için açılan taziye defterine duygularını ve düşüncelerini yazdılar.

Berçin`in anmasının ardından 10 Ekim Gar Katliamı ile ilgili kısa bir film gösterimi yapılmasının ardından anma etkinliğine geçildi. Etkinlikle ilk olarak Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Genel Başkanı Hasan Bektaş konuştu.

"Bu ülkeye barış ve demokrasi getirme yolunda yolumuza devam edeceği"

Bektaş özetle şunları söyledi; "Değerli arkadaşlarım 10 Ekim üzerinden 2 yıl geçti. Üç gün sonra Salı günü ikinci yılını dolduracak ancak acıları hâlâ içimizde hâlâ unutmadık, olayın gerçek failleri dışarıda dolaşıyor. Birkaç maşa göstermelik olarak tutuklandı, göstermelik mahkemeler yapılıyor. Ama bu ülkeye barış ve demokrasi getirme yolunda bizler yolumuza devam edeceğiz bundan arkadaşlarımızın şüphesi olmasın. 10 Ekim`i anlatmadan önce bence çok önemli tarih olan 7 Haziran seçimlerine değinmeden geçmek doğru olmaz. 7 Haziran`da sizlerin de bildiği gibi AKP`nin tek başına hükümet kuramayacağı bir ortam vardı. Bu ortam ülkenin o anki durumu bizleri de umutlandırmıştı. En azından AKP`nin 14 yıldır uyguladığı faşizan yönetimin durdurulması yönünde ışık önümüze doğmuştu. Seçimden sonra hükümet  kurulması ile ilgili uygulanan 39 günlük senaryoyu hep birlikte izledik. Daha sonra ülke adım adım kaosun içine sürüklenmeye başladı. 5 Haziran`da Diyarbakır mitingindeki patlama daha sonra Suruç`taki patlama sonra Ankara`daki patlama, Sultanahmet`teki İstiklâl Caddesi`ndeki patlama, Reina`daki olaylar ülkeyi kaosa sokma yönünde atılmış adımlardı. 10 Ekim`den önce Türkiye`deki 4 büyük kuruluş Oda ve sendikaların birlikte komisyon oluşturuldu ve temelinde barış ve demokrasinin olduğu şiarla bir miting düzenlenmek istenmişti. Ülkemizde barış ve demokrasinin egemen kurulması amacıyla 4 kurum adım attı. Hepimizin barış ve demokrasiye ihtiyacı vardı o dönemlerde. Bununla ilgili her türlü prosedür yerine getirildi, komisyon kuruldu, valiliklerle görüşüldü önlemler alındı yasal bir miting düzenleniyordu. Uzun süreden beri ülkemizdeki en büyük katılımlı miting olacaktı. Herkesin buna ihtiyacı vardı. Oysa ki gerek tertip komisyonunun Valilikle görüşmesi emniyet birimleriyle yapılan görüşmelerde bu eyleme bu mitinge karşı suikastın düzenleneceğini bir patlamanın olacağı yönünde hiçbir şekilde bilgi verilmedi her şey yolundaymış gibi gözüküyordu. Sonra ortaya çıktı ki emniyet polise miting alanının dışında çıkılması yönünde talimatlar verdiği ortaya çıkıyor.

Bu şunu gösteriyor burada devletin bundan haberdar olduğu böyle bir patlamanın olacağından bilgisi olduğudur. Bununla ilgili 2 canlı bombanın Ankara`ya kadar gelişi ile ilgili bilgileri olduğu onlara kolaylık sağlandığı çok açık. Teknik takipten bu ortaya çıkıyor. Bu arada iki canlı bombanın yine arananlar listesinde olduğu, canlı bomba olarak ortaya çıkacakları devletin bilgisinde olduğu çok açık. 10 Ekim`de bir bombanın patlayacağını çok iyi biliyordu kimlerin yapacağını nereden geleceklerini de çok iyi biliyorlardı. Bunu bilmeyen bizlerdik. Aklınıza barışın kana bulanacağı hiçbir şekilde gelmiyordu. Çok iyi hazırlanmıştık değerli dostlar çok kalabalık olacaktık. Biraz önce slaytta da gördüğünüz gibi insanların halay çektiği bir anda 2 canlı bomba kısa aralıklarla kendilerini patlatarak canımızı yaktı, 102 arkadaşımız öldü 426 arkadaşımız da yaralandı. Patlamadan sonra da devlet yine ortada yoktu. Patlama olduktan sonra insanların nefes almakta zorlandığı yaralılara yardım etmeye çalıştığı anlarda polis oradaki arkadaşlarımızın üzerine gaz bombası atarak adeta ölümleri hızlandırdı. Ambulanslar geç geldi. 10.02`de patlama oldu 34 dakika sonra ilk ambulans geldi. O gün Sağlık Bakanlığı sadece 11 ambulans görevlendiriyor bu patlamayla ilgili. Yaralı arkadaşlarımız hastanelere götürülürken daha çok özel araçlar kullanıyor. Hastanelere gidildiğinde arkadaşlarımızın sağlık kayıtları soruluyor, saniyelerin önemi var bu arkadaşlarımıza sağlık kayıtları soruluyor. TTB`nin çağrılarına Sağlık Bakanlığı uymuyor. Sağlık Bakanlığı`nın bu ihmalleriyle ilgili Bakanlık Teftiş Kurulu`nun raporu var değerli dostlar.  Sağlık Bakanlığı müfettişleri, Bakanlığı yeterince görevlerini yapmadığını ortaya çıkartıyor. Sağlık Bakanlığı ambulanslarının 11 tane demiştik olay yerine sevk edilen ambulansın. İlk ambulans 34 dakika sonra geliyor, 9 ambulans hiç hasta almıyor arkadaşlar. Hastanelere taşınan dostlarımızın çoğu kendi imkânlarımızla hastanelere götürülüyor.

Olaydan sonra saat 15.00`te Adalet Bakanlığı`nda yapılan açıklamada İçişleri Bakanlığı çok pişkin şekilde görev zayiatı olmadığını açıklıyor. Adalet Bakanı da Kenan İpek de arkasından sırıtıyor adeta gülümsüyor. Bu olayla ilgili dönemin Başbakanı da canlı bombaları neden bildiğiniz halde yakalamadınız şeklindeki soruya ‘buraya demokratik ülke eylem olmadan biz mücadele edemezdik` diyerek insanları iyice çileden çıkartan açıklama yapıyor.

BTS olarak bu mitinge daha fazla arkadaşımızı katmak için o dönemde çok fazlasıyla çaba göstermiştik. Barışı isteyenin ne kadar çok fazla olursa o kadar iyi olacağını düşünüyorduk. Demiryollarında örgütlü sendika olduğumuz için toplanma yerimiz Ankara Şubemiz Ankara Garı içinde. Orada toplanıldı. Oradan Gar`ın önüne doğru yürüdük kendi kortej sıramızın gelmesini bekliyorduk. Ben İstanbul`dan geliyorduk. Kurtulduğumuza asla sevinemedik dostlarımız gitti. O gün nasıl olduysa sabah erkenden bir tren vardı o trenle gelelim demiştik. Trenimiz rötar yaptı, biz olayı Sincan`a gelirken duyduk. Geldiğimizde vahşet, katliam yaşanmıştı. Ölen arkadaşlarımız henüz alanlardaydı. Sendikamızdan 14 arkadaşımız hayatını kaybetti. Sendika avukatımız ve üyemizin oğlu Veysel hayatını kaybettik ve 22 arkadaşımız yaralandı, 4 arkadaşımızın tedavisi devam ediyor. 2 yıl geçmesine rağmen yaralarımızı saramadık. Bir buçuk yıl sendikal mücadelemizi bir kenara bıraktık ölen arkadaşlarımızın ailelerine sahip çıkmaya çalıştık, sendikal mücadele askıya alındı. Bu arkadaşlarımızın ölen arkadaşlarımızın eğitim gören çocukları var, biz bu çocuklarımıza eğitim hayatlarını tamamlayana kadar burs veriyoruz elimizden geldiği kadar. Bu ülkede barış birilerine rağmen mutlaka gelecek. Mücadelemiz devam edecek değerli dostlarım, arkadaşlarımın anıları önünde tekrar eğiliyorum."

"Kamu görevlilerinin yargılanabileceğine dair bir ışık olması lazım"

10 Ekim katliamıyla ilgili bilgiler veren Avukat Nuray Özdoğan da şunları söyledi; "Kaybettiğiniz çalışma arkadaşınız ve yoldaşınız için hepinizin başı sağolsun. Hiç kolay yetişmiyoruz, her 10 Ekim`de duruşma salonuna baktığınızda kaybettiğimizin 102 kişi olmadığını geleceğimiz olduğunu çok hissediyoruz. Bu değerleri kolay yaratmıyoruz. Biz hep şunu da söylüyoruz hukuka değil yargıya değil bunu talep eden kitlelere güveniyoruz. Tablo ağır ama hiçbir zaman bu ağırlığın altında hiçbir dönem ezilmedik, acılar bizi mücadeleden geri bırakmadık. Bu yüzden gericilerde çok öfke yaratıyoruz.

Hukuksal süreçle ilgili özet yapayım. Sadece Ankara 10 Ekim dosyası değil bir çok IŞID dosyası içine gömüldük. Gördüğümüz dosyalar aynı hücrenin işleri. 10 Ekim`de Gar`ın önünde hukuk mücadelesine başladık. Evet kötüydü ağladık , ilginç bir şekilde oradaki avukat arkadaşlarla örgütlendik. İşbirliği yaptık, Valiliğe, Savcılığa gidilmesi otopsilere gidilmesi için işbölümü yaptık. O gün bir rapor çıkardık. O raporda biz ne dediysek iki sene sonra o raporun madde madde doğrulandığı yargılanma gördük. Biz neyi niye istedik karşılığında saklanan bilgi neyse onu gördük. 2 IŞID`linin kendini patlattığı bir dosya değildi. Bizi zorlayan kısıtlılık kararıydı. 9 ay savcının kapısından ayrılmadık. Alana gittiğimizde Ankara TEM polisleriydi olay yeri incelemesine gelen. TEM Şube şüpheli konumdadır olay yeri incelemesinde adli kolluğu getirin dedik. Bu adamlar tek başına alana gelemez, Ankara dışı çıkışlarını tutun gidenler vardır diye taleplerimizin hepsini sıraladık. Yazılı hale getirip Valiliğe ve Bakanlığa gönderdik. Otopsi incelenmesinde bir gün geçmedi akşama doğru o kişinin Suriyeli olduğunu nasıl tespit ettiniz, tespit ettiyseniz onları alana getirenleri de tespit edebilirsiniz. Bir şekilde devlette kaydı olan IŞID`lilerdi bulmak hiç imkansız değildi. Bulmak istemediler. Kısıtlılık kararı bize neyi kaybettirdi, kısıtlılık kararı bize karşı uygulanan karar sanıkları kaçırma için olabilir başka açıklaması olamaz. Basından bize büyük destek vardı. Bu saldırıya aslında topyekûn bu ülkenin ilerici kesimine yapılan saldırıydı herkes inanılmaz dayanışma gösterdi. Aynı Suruç`ta kısıtlılığı kaldırın bu kişiler bulunabilir kişiler dediysek…İsimleri ne kadar görünür yaparsanız bunları eylem kapasitesi azalıyor. İsimler ne kadar görünür olduğunda eylem kapasiteleri düşüyor, 2 bine yakın isim ifşa oldu Türkiye`de eylem kapasiteleri düştü. Kolay saldırı gerçekleştiremeyecekler. Bu görünülürlüğü artırmak amaç buydu.

Antep dosyalarını çıkardıkça aile yapılanmalarını gördükçe iki nesildir yürüyen örgütleri gördükçe IŞID zihniyetinin örgütlenmesiyle ilgili bir şey. Cihatçı örgütler her zaman bu ülkede örgütlendi. Bu tehlike her zaman var. Yarın bir gün başka isim duymaya başlayacağız. Nusra diyorduk bunların başka cihatçı örgütlenmelerden yargılanmaları var. Aynı yapılanma aynı örgüt. Dosyalar içinde inanılmaz bilgi yığını var, inanılmaz kusuru gösteren bilgiler var. En çok zorlandığımız kısım Antep emniyeti ve Antep ili. 3 kişi IŞID`lı sözde polis operasyonuyla patlattı, oradan ne kadar kayıt alınması gerekirse polis o kadarını dosyaya koydu. 19 sanık tutuklu, 39 sanık var. Kadınları önümüze getirmek istemediler. Aile örgütlenmesi gibi, İslamcı örgütlenmelerin nasıl örgütlendiği yabancısı değiliz. Bomba yapabiliyorlar silah taşıyorlar. Uzun bir süreç, tıkandığımız noktalar var. Antep konusunu çözemiyoruz, Antep emniyeti müzekkereleri göndermiyorlar. Bu tarz zorlamalarla biraz biraz ilerliyor. İş hangi noktaya geldi dayandı; hepimizin bilgisinde olan kamu sorumluluğu dediğimiz devletin, istihbaratın, devletin dahli. İçişleri Bakanlığı raporunda dedi ki ‘bunlar ihmalden yargılanmalı` dedi. Bakanlığın tablosundan anladığımız şu; ki orada bomba ihbarları var istihbarat raporları var, tamamı için o süreçte İçişleri Bakanlığı`nın buna izin vermesi, raporun İçişleri Bakanlığından çıkıyor olması arkasında öyle korkunç tablo vak ki ‘kasıt yok` denilerek önü kesilen bir şey, boyutları çok büyük. Bizim önümüze gelen tabloda Suruç`a baktığımızda Antep düğün katliamına baktığımızda, Ankara ve Diyarbakır katliamlarına baktığımızda bu örgütlenme politik olarak var olan şu anki iktidar yapılanmasından farklı değil. İstihbaratta çok net çalıştıkları IŞID`in içinde hangisi IŞID`li hangisi MİT personeli karışmış. Tuhaf bir geçirgenlik olmuş. Antep emniyetine ne yazarsak cevap alamıyoruz, bir sanık emniyetin 6 km yakınında oturuyor kapısını tıklatıp ifade için gelin demediler. Kamu görevlilerinin yargılanabileceğine dair bir ışık olması lazım. Oradaki polisin saldırısına çeviğin gaz sıkmasına kadar gidebilir.

27 Eylül`de duruşmaya girdik savcı sağlık bakanlığı görevlileri hakkında takipsizlik kararını yazdı. Çok hızlı şekilde verdi, hızlıca takipsizlik kararı verdi. Bunları nasıl aşacağız? Başından beri aynı ekip hukukçu ekip aynen devam ediyor. Daha pratik çalışmaya başladık. Suruç`a gidiyoruz, sanığın mahkeme huzurunda dinlenmesini mahkemeye basınçla kabul ettirebildik. 33 kişinin öldüğü mahkemede 1 sanık gözüküyor. Mahkeme heyeti bir kişiyi bir türlü duruşmaya getirmiyordu, tazyik uyguladık. Bir karar verdi, duruşma bitti ailelerin yüzünde rahatlama oldu. Bu nasıl dramdır ki sanığın duruşmaya getirilmesi aileleri mutlu ediyor. Bunlar küçük adımlar biliyorum önemli adımlar olduğunu düşünüyoruz biz. Bir sonraki celse açısından belli plan dahilinde gitmeye çalışıyoruz dosyaya. Bir direncin sınırına gelmeye başladık. Diğer IŞID dosyaları gibi heyetle çok ciddi çatışmamız olmadı. 10 Ekim`in farkı şu; bu heyet özel bir heyet bu işi bir şekilde sonuçlandırması yönünde talimat aldıklarını düşünüyoruz. ‘Bu sanıklara ceza vereceğiz siz ne çok talepte bulunuyorsunuz` diyen bir heyet. Dijital kayıtların binlerce sayfayı bulan kayıtların hiçbirisi doğru dürüst incelenmemiş.

Tablo şöyle vahim. Hiçbir işe bulaşmayanı yok, kritik sanıklar elimizde mi hayır. Antep`teki polis operasyonunda 3 kişi kendini patlattı denildi, operasyon görüntülerini hâlâ alamadık. Bu üç kişi sıradan kişiler değil. Suriye`ye eleman götürmekte görevli kişiler. Muhtemelen istihbaratla daha sık ilişkileri olan kişiler. Tam anlamıyla ölüm sebebini gösteren ölüm belgesi geliyor, operasyon görüntülerini izlemek istiyoruz. Mutlaka kayıt altına alınmıştır. Bizler açısından bunlar handikap. Anayasa Mahkemesi kamu görevlileriyle ilgili kovuşturma ile ilgili karar vermedi. Bu konuda basıncın yükseltilmesi, kamuoyu çok önemli. Bu yapılanmaların görünür hale getirilmesi çocuklarımız için çok önemli. 10 Ekim`den sonra Antep`in her yerinde dolaşan sanıklardan bahsediyoruz. Bu koruma mekanizmasını ne kadar görünür yaparsanız nispeten kırılabilir. Önümüzde Hrant Dink dosyası var. Kaç yıl sonra o ilişkileri ortaya çıktı, mecbur kaldılar. Diğer IŞID dosyalarının da takip edilmesi konusunda çaba gösteriyoruz. Bu siyasete karşı, bunun beslendiği kaynaklara dair yürütülecek mücadelenin bir parçası dosyalar. Yoksa yargının halini biliyoruz. Takas meselesinde bu sanıkların konuşulduğunu biliyoruz. Suriye`de bir takasın olabileceği konusunda fikrimiz var. Antep`e gönderilmemesi için çabalıyoruz. ‘Biz Antep cezaevine gitmek istiyoruz` diye mahkemeye verilmiş bir sürü dilekçeleri var. Bunların meselesi şu, Antep hala bağların çözülmediği açık ve güçlü olduğu bir yer. Evet başardıklarımız çok az, kaybettiklerimize borcumuzla devam ediyoruz işin elbette ki politik yanını biz hukukçular görüyoruz. Bir süre sonra davalar yavaşlayacak. İlgi nispeten azalacak, katılım azaldığı anda mahkemenin tavrı anında değişiyor.

İçişleri Bakanlığı DAİŞ`le (onlar öyle diyor) mücadele raporu yayımladı. Haziran ayında yayınladı. IŞID`in yaptığı katliamları yazmışlar. Bazı katliamları yazmazlar, bir cephenin düşmanlaştırdığı aynı düşmanıyız. Saldırı 10 Ekim Tren Garı önünde gösteriye yapılan saldırıda 101 kişi ölmüş 400`den fazla kişi ve güvenlik görevlisi yaralanmıştır diye yazmış. Miting diyemiyor. Gösteri, kendiliğinden oluşmuş eylem demek istiyor. Kenarında sağında solunda polis olmadan bu adamlar alana girdi. Miting deyince senin sorumluluğun değişir. Biri gider BM`de sorar. Devletin bu işteki sorumluluğu tartışmaya başlar. Dayanışma bizim tek gücümüz, elimizde silahımız yok diğerleri gibi. Elimizdeki tek gücümüz dayanışma. Hiçbir tanesinin ağzından ‘ o miting niye oldu niye gittik` diyenler çıkmadı. Bu öyle kolay öldürülebilen bir talep değil barış talebi."

Konuşmaların ardından etkinliğe gelenlerin katkıları ile 10 Ekim Ankara Garı katliamı anması sona erdi.

 



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


ÜYELERİMİZ İÇİN ÜCRETSİZ UDEMY EĞİTİMİ: MÜHENDİSLER İÇİN YAPAY ZEKA ARAÇLARI

8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR

İYİ BAYRAMLAR...

Okunma Sayısı: 175


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.