MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

6. AKADEMİK KAMP BAŞLADI


HABER


 
EMO tarafından “Hesaplamalı Sinirbilim” konu başlığında düzenlenen 6. Akademik Kamp, Şirince Nesin Matematik Köyü’nde başladı. Genç araştırmacıları uzman bilim insanlarıyla buluşturan etkinlik 4 gün sürecek. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, mühendislik mesleğinin yapay zeka ve robotik gibi alanlarına uzanan sinirbilim konusunda farklı disiplinlerdeki uzmanların bir araya gelmesi ve ekip olarak çalışma olanağı bulmasının önemine dikkat çekerek, bilim insanları ve geleceğe taşıyacakları bilimsel ve akılcı düşünce sisteminin, bugün yaşanan sorunlara karşı en büyük umut olduğunu söyledi.
 

 

Elektrik Mühendisleri Odası`nca (EMO) "Hesaplamalı Sinirbilim" başlığı altında düzenlenen 6. Akademik Kamp, 12 Ekim Perşembe günü Şirince Nesin Matematik Köyü`nde açılış konuşmalarıyla başladı. Sözlerine 10 Ekim Ankara Katliamı`nda ölenleri anarak ve bu olayı gerçekleştirenleri lanetleyerek başlayan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, 10 Ekim`i anma törenine yönelik polis saldırısını da kınadı.

Önder, Akademik Kamp programının her dönem başka bir konuya ayrılırken, meslek alanlarındaki yeni gelişmelerin de programa yansıtılmaya çalışıldığını belirtti. 6. Kampın ana başlığı olarak belirlenen "Hesaplamalı Sinirbilim"in, güncel bir çalışma alanı olduğu kadar geleceğin yapı taşlarını taşıyan bir araştırma alanı da olduğuna dikkat çeken Önder, şunları söyledi:

"Tıp bilimiyle mühendisliğin buluşması elbette yeni bir şey değil. Biyomedikal mühendisliği üniversitelerde ayrı bir bölüm haline gelmesinin ardından yeni bir mühendislik dalı olarak ülkemizde de kabul görmüştür. Önce yüksek lisans ve doktora çalışmalarında yer alan biyomedikal mühendisliği alanından bugün artık lisans düzeyinde mezunlar iş hayatına girmektedir ve EMO`ya da üye kayıtları yapılmaktadır."

Bilimin durağan değil, tam tersine sürekli gelişmelere açık olduğunu, tıp bilimi ile mühendisliğin buluştuğu çalışma alanlarında da her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığını aktaran Önder, bu yeni araştırma alanları ve teknolojik gelişmelerin daha da alt uzmanlık alanlarına yöneldiğini kaydetti. Bilimsel gelişmelerin ekonomik hayatın da bir uzantısı olduğunu vurgulayan Önder, şöyle konuştu:

"Ekonomik hayatın şekillenişi doğrultusunda her işin parçalanıp bölünmesi esası bilimsel alanda da uygulanmıştır. Mühendislerin alt disiplin alanlarında derinlemesine bilgi sahibi olmaları bazı kazanımlar sağlamıştır. Ancak bu durum diğer yandan bütüncül bakış açısını yok edici de olabilmektedir. Bugün, yeniden, eğitim sürecinde yan dal, çift dal gibi kavramlarla ya da yüksek lisans ve doktora aşamasında eğitim hayatındaki parçalanmanın eksiklikleri giderilmeye çalışılmaktadır.

Diğer yandan multidisipliner denilen disiplinlerarası çalışmalar ön plana çıkmaktadır. İşte ‘Sinirbilim` tam da böyle bir alandır. Hekimlik, biyoloji, kimya, matematik, fizik, mühendislik ve psikoloji disiplinlerinin ortaklaştığı bir alan olarak sinirbilim; mühendislik mesleğinin de yapay zeka ve robotik gibi alanlarına uzanmaktadır. Bu alanda farklı disiplinlerdeki uzmanların bir araya gelmesi ve birlikte ekip olarak çalışma olanağı bulması oldukça önemli görünmektedir."

"Bilimsel Gelişmede Zafiyet Yaratılıyor"

Bugün bilimsel gelişim, eğitim hayatındaki değişimi tartışmak bir yana, bilimsel ve teknolojik gelişme için en temel noktalarda büyük zafiyetler yaratılan bir dönemin içinde bulunulduğunu kaydeden Hüseyin Önder, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hepimizin farkında olmamız gereken en temel nokta; bilimin de mühendisliğin de gelişim ve çıkışının ‘sorgulama ve merak` olduğudur. İşte bu temelin daha ilkokul düzeyinden itibaren itinayla yok edilmek istendiğini görüyoruz. Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki; ülkemizin geleceğini eğitim hayatını nasıl şekillendireceğimiz belirleyecektir. Bu nedenle sorgulayan, düşünen insanlar yetiştirebilmek için bilimsel ve laik eğitim sistemine sahip çıkmak zorundayız. Bilimin yok sayılması, fikir özgürlüğünün yok edilmesi, düşünme ve sorgulamanın ortadan kaldırılmak istenmesinin ne büyük bir tehlike olduğunu mühendisler olarak en iyi biz fark edebiliriz. Mühendislik bilimle paralel gelişme göstermiş bir meslek alanıdır. Hatta zanaatkarlıktan mühendislik mesleğine geçiş süreci bilimsel temeller sayesinde gerçekleşmiştir."

 Eğitim sistemine yönelik gerici müdahalenin mühendislik alanlarında eğitim veren üniversiteleri de etkilediğini belirten Önder, öncelikle ortaöğretim düzeyinde okuduğunu anlama ve temel matematik bilgisinde büyük bir zafiyet yaşandığını; "seçmeli" adı altında dayatılan dini derslerle tüm okullar imam hatipleştirilirken; resim, müzik gibi sanatsal alanların yok sayıldığını ifade etti. Hüseyin Önder, üniversite sınavlarına yönelik kuşkuların her geçen yıl biraz daha arttığını, barajı geçen öğrencilerden birçoğunun tercih yapmadığını; altyapısız, öğretim üyesi olmayan üniversiteler/bölümler açılarak, üniversitelerin görüşleri dikkate alınmaksızın kontenjanların artırıldığını anımsattı. Öğrencilerin üniversiteyi ve liseyi bile yurtdışında okumanın yollarını aradığını, yetişmiş nitelikli insan gücü yurtdışına kaçarken, yabancı öğretim üyelerinin de artık ders vermek için Türkiye`ye gelmekten korktuğunu anlatan Önder, "Tüm bu olumsuz durumları umutsuzluk yaratmak için değil, durumun farkında olarak yeni bir açılım sağlamak gerektiği için dile getiriyoruz. Elbette Türkiye`nin çok iyi yetişmiş insan gücü de vardır. Bizim de umudumuz; işte bu bilim insanlarımız ve geleceğe taşıyacakları bilimsel ve akılcı düşünce sistemidir" diye konuştu.

Hüseyin Önder, Akademik Kamp`ın Koordinatörlüğü`nü üstlenen Prof. Dr. Neslihan Serap Şengör başta olmak üzere etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve tüm katılımcılara teşekkür etti.

56 Öğrenci, 19 Öğretim Üyesi

Daha sonra söz alan EMO Meslek İçi Sürekli Eğitim Merkezi (MİSEM) Komisyonu Başkanı Orhan Örücü, yüksek lisans ve doktora eğitimi gören EMO üyeleri ile konularında uzman bilim insanlarını, özgür ve rahat bir sosyal ortamda buluşturmayı hedefleyen Akademik Kamp`ın, benzerlerine az rastlanan ve tamamen EMO`ya özgü bir etkinlik olduğunu söyledi. Bugüne kadar gerçekleştirilen toplam 5 etkinliğe; 46 farklı üniversiteden 9 lisans, 133 yüksek lisans ve 117 doktora öğrencisi ile 62 bilim insanının katılım sağladığını aktaran Örücü, kamplarda, 72 farklı konuda, 185 saat seminer verildiğini. 6. Akademik Kamp`a da 32 farklı üniversiteden 20 yüksek lisans, 21 doktora öğrencisi ile 15 farklı kategoride lisans öğrencisinin katıldığını belirten Örücü, "Bu kampta 18 farklı üniversiteden (Üçü yurtdışı) 19 öğretim elemanı sunum yapacaktır. Önceki kamplarımızdan değişik olarak 2 tıp doktoru, 1 biyomühendis ve 1 psikolog hocamız da sunum yapacaklardır. 2 de misafir öğretim üyemiz var" dedi.

Orhan Örücü, ülkemiz ve üniversitelerin içinde bulunduğu duruma ilişkin olarak şunları söyledi:

"Nihat Hatipoğlu`nun YÖK üyesi olduğu, eğitim-öğretim politikalarının bir gecede değiştiği, ‘TEOG kaldırılsın, üniversite giriş sınavları değişsin, yardımcı doçentlikte neymiş` tarzı ve ‘evet efendim/tamam efendim/mükemmel buyurdunuz efendim` tarzı olan akademik hayatımıza şöyle bir baktığımızda, karamsarlığa düşmemek, motivasyonumuzun kaybolmaması, elde değil. Ama hayat devam ediyor. EMO ve bizler asla karamsarlığa ve ümitsizliğe kapılmadan yapılması gerekenleri de yapmaya devam ediyoruz, edeceğiz.

Üniversiteleri teslim alınmış, bilim-teknoloji politikalarını oluşturacak kurumları ‘Papaz eriğini, imam eriğine çevirme projelerini` desteklemekle uğraşan; barış isteyen, özgür ve demokratik üniversiteler isteyen akademisyenleri öç alırcasına tutuklayıp, mahkemelerde süründüren bir ülkede ve onun üniversitelerinde çağı yakalayacak yüksek lisans ve doktora eğitimi mümkün müdür? Peki, var olan duruma teslim mi olacağız? Elbette ki hayır. İşte bu etkinlik, bu çorak ortamda, ülkemizin yüz akı değerli bilim insanları ve sizlerle beraber verilen anlamlı bir yanıttır."

Örücü, YÖK ve ÖSYM istatistiklerine göre 2017-2018 öğretim yılı için EMO ilgi alanına giren bölümlerde lisans öğretimine 12 bin 997, yüksek lisans öğretimine 2 bin 432, doktora öğretimine 493 kişinin kayıt yaptırdığını belirtti. 2016-2017 öğretim yılında EMO ilgi alanına giren bölümlerde; 70 bin 355 lisans, 9 bin 647 yüksek lisans, 3 bin 1 kişinin de doktora öğretimi gördüğünü; 2015-2016 öğretim yılı itibarıyla da aynı bölümlerden 8.843 lisans, 647 yüksek lisans, 166 doktora mezunu verildiğini bildirdi. Örücü, "Bir ülkede bilim hayatını ayakta tutanların en başında öğrenciler gelir. Özellikle doktora ve yüksek lisans öğrencileri. Merak sizlerde, heyecan sizlerde, zaman sizlerde. Örneğin Amerika`daki meşhur MIT`de geçtiğimiz yıl, lisans öğrenci sayısının yaklaşık bir buçuk katı yüksek lisans ve doktora öğrencileri varmış" diye konuştu.

"Doktora ve Yüksek Lisans Çalışmaları Artıyor"

Türkiye`de özellikle son yıllarda doktora ve yüksek lisans çalışmalarında büyük artış yaşandığını belirten Örücü, YÖK Ulusal Tez Merkezi`ne girilen tez sayısı 2000 yılında 9 bin 631 iken, 2010 yılında 27 bin 457, 2016 yılında da 29 bin 193`e çıktığını bildirdi. Örücü, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kuşkusuz bu sayının artmasında vakıf üniversitelerinin sayısındaki artış ile birlikte eğitimin ‘kariyer yapmada` gittikçe artan önemi de yadsınamaz. Türkiye`de hiçbir üniversitede yazıyı, bilgi üretmeyi ana aracı olarak gören bir akademik kurum yoktur ve yayınlarda maalesef ciddi boyutlarda etik sorunlar bulunmaktadır. Akademik dergilerde yayımlanmak üzere hazırladıkları 25 sayfalık bir makale için insanlar ortalama 3 ile 6 ay arası bir zaman harcıyorlar (bazen daha da uzun). Makalelerinin yayına kabul aldığını söyleyen mektubu aldıklarında büyük bir heyecan yaşıyorlar. Sonuçta yayımlanan makale, ortalama on kişi (!) tarafından okunacak. Evet, yanlış duymadınız. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda ortaya çıkan rakamlar bir hayli iç karartıcı: Örnek dışımızdan olsun. Beşeri bilimlerde yayımlanan makalelerin yüzde 82`si bir kez bile alıntılanmıyor. Alıntılanan makalelerin de sadece yüzde 20`si gerçekten okunuyor. Yayımlanan makalelerin yarısını, değerlendirme hakemleri, dergi editörleri ve makalelerin yazarlarından başkası okumuyor. Peki bunun sebebi ne? Neden her yıl dünya, yaklaşık 2 milyon makaleye (akademik dergilerde yayımlananlar) maruz kalıyor? Temel neden iş ve para güvencesi. İnsanlar kadro almak istiyorlar ve kadro almak da bir bakıma hakemli dergide yayımlanmış kaç tane makalenizin olduğuna bağlı. Kadro komisyonları, bir akademisyenin ‘olgun` araştırmalar yapıp yapmayacağını ölçerken, bu yayınlara bakıyorlar. EMO olarak isteğimiz çalışmalarda ve yayınlarda toplumun sorunlarına işaret edilmesi ve toplumu sağlamlaştıracak etkinliklerde bulunulması."

Araştırma görevlisi veya eğitim dışı bir işi ve geliri olmayanların yüksek lisans ve doktora eğitimini sürdürmelerinin maddi açıdan sıkıntılı olduğuna dikkat çeken Örücü, "Bu sıkıntıları aşacak olanaklar var. Birisini söylemek istiyorum; UDEMY. Uzmanlık alanınızda veya ilgisiz konularda hazırlayacağınız eğitim videolarından ek gelir edinme fırsatınız var. Değerlendirmekte fayda var" dedi.

"Bu Etkinlik ile Fark Yaratabilirsiniz"

İnsanların yaşamlarında bilgi, deneyim ve yetenek kadar, rastlantı ya da şansın da büyük önemi olduğunu dile getiren Örücü, şöyle konuştu:

"Genç arkadaşlarımız için hazırlanan bu ortamın da bir şans olduğunu düşünüyorum. Belki de meslek hayatları boyunca bir araya gelemeyecekleri, konularında uzman değerli hocalar ile var olan bu akademik birlikteliğin değerlendirilmesi gerekiyor. Böylece gençler kendilerine bir fark yaratabilir. Kampın bizce bir başka anlamı da katılımcılar arasında tanışma, paylaşma ve ilişki kurma ortamının yaratılmasıdır. Sözlerime son verirken, ‘4 günün sonunda, ne iyi ettim de bu Kamp`a katıldım` derseniz, herkes amacına ulaşmış demektir."

Örücü, etkinliğin sonunda daha sonra düzenlenecek akademik kamplara yol göstermesi için bir anket çalışması yapılacağını belirterek, katılımcıların anketi özellikle doldurmasını rica etti.

6. Akademik Kamp Koordinatörü İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neslihan Serap Şengör de, derslerin içeriği ve özellikle grup tartışmalarının işleyişi hakkında bilgi verdi. Şengör, bugüne kadar Türkiye`de bu başlıkta bir etkinlik yapmanın pek olası görünmediğini düşündüklerini ancak bu kampla üyesi olduğu meslek odasının böyle bir etkinliği yapmış olmasından çok mutlu olduğunu ve gurur duyduğunu ifade etti. Katılımcıların bir bölümünün başvurusunda "yapay zeka" hakkında bilgi edinmek için gelmek istediklerini fark ettiğini ve bu istekle gelenlerin biraz hayal kırıklığına uğrayacağını anlatan Şengör, kamptaki sunumlarda çok farklı içeriklerin yer aldığını ve doğrudan yapay zeka olmasa da, bu alandaki çalışmalar için de ufuk açıcı yaklaşımlar ve fikirler edinilebileceğini söyledi.

Şengör`ün konuşmasının ardından katılımcılar kendilerini tanıttı. Daha sonra kamp sunumlarına geçildi. İlk sunum; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı`ndan Prof. Dr. İbrahim Hakan Gürvit tarafından "Evrimin Rastlantısal Keşfi: Plastik Beyin" başlığı altında gerçekleştirildi.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


ANKARA ŞUBE GENEL KURULU YAPILDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU HAZİRUN LİSTESİ ASKIYA ÇIKIYOR

FUKUSHİMA FELAKETİNDEN DERS ALMALI VE NÜKLEER GÜÇ SANTRALI GİRİŞİMLERİNİ SONLANDIRMALIYIZ!

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO HÜKÜMETİ NÜKLEER SANTRAL İLE İLGİLİ UYARDI: SONLANDIRIN! (TRAKYA DEMOKRAT)

EMO: FUKUSHİMA NÜKLEER FELAKETİNDEN DERS ALINMALI! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO’DAN FUKUSHİMA’NIN YILDÖNÜMÜNDE ‘AKKUYU’ UYARISI (BASKENTGAZETE.COM.TR)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 276


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.