Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Adana Şube Başkanı Mehmet Mak, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı‘nca biner megavatlık ‘Rüzgar- Güneş Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) İhalesi‘ne dikkat çekerek, "Bu ihale, talan projesi olmamalı" uyarısında bulundu. Mak, "Merkezi dev nükleer santraller yerine; akıllı şebekeyle desteklenen, yerelde üretim ve tüketimi öne çıkaran bir model kurulmalı" dedi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), bu yıl Adana‘da 14 -16 Aralık tarihleri arasında 11.‘sini düzenleyeceği ‘Enerji Sempozyumu‘nun üçüncü etkinliği ‘İskenderun Enerji Forumu‘, Hatay‘ın Arsuz ilçesinde gerçekleştirildi. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Adana Şubesi, Arsuz Belediyesi ve İskenderun Çevre Koruma Derneği iş birliğinde gerçekleştirilen foruma yoğun ilgi gösterildi. Etkinliğe; Arsuz Kaymakamı Musa Sarı, Arsuz Belediye Başkanı Nazım Çulha, EMO Genel Merkez Yönetim Kurulu Sayman Üyesi İbrahim Aksöz, TMMOB 11. Enerji Sempozyumu Sekreteri Oylum Yıldır, EMO İskenderun Temsilcisi Bülent Bozdoğan, İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım katıldı. EMO İskenderun temsilcileri Cemil Reyhaniye ve İlter Tellioğlu ile EMO Hatay temsilcilerinden Cem Huzmeli de forumda hazır bulundu. ‘İskenderun Enerji Forumu‘nun açılış konuşmasını yapan EMO Adana Şube Başkanı Mehmet Mak, Türkiye‘de eğitim, sağlık ve tarım politikalarında olduğu gibi enerji politikalarının da yanlışlarla dolu olduğunu vurguladı. ‘YEKA ihaleleri‘ne dikkat çeken Mak, "Değişimi yakalamak için ilk yapacağımız iş, çatılardaki güneş panelleri önündeki engelleri kaldırmak, enerji verimliliğini gündemin ilk sırasına koymak olmalı. Elektrik piyasasında birkaç şirketi oldukça güçlü konuma getiren ihaleler yerine, kooperatifler aracılığıyla enerji sektöründeki geliri halka dağıtmak asıl hedef olmalı. Güneş ve rüzgar enerjisi harmanlanmalıdır" dedi. "YEKA ihalesi, talan projesi olmamalı" uyarısında bulunan Mak, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Merkezi dev nükleer santraller yerine; akıllı şebekeyle desteklenen, yerelde üretim ve tüketimi öne çıkaran bir model kurulmalı. Her şeyden önce elektrik tüketiminin artmasına değil, daha az enerjiyle aynı işi yaptığına sevinen bir ekonomi anlayışı devreye girmeli ve temiz denilen enerjinin nasıl ve nerede kullanıldığına bakılmalı. Sahte imzalı ÇED raporları olmamalı." ‘Yaz saati uygulaması‘na da dikkat çeken Mehmet Mak, enerji tasarrufuna değil, tam tersine israfa yol açan yaz saati uygulamasının, hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Mak, "Ayrıca çocukların karanlıkta okula gitmek zorunda kalmaları başta olmak üzere trafikten insanların sağlığına, ekonomiden yurtdışı ile olan ilişkilere kadar uzanan çeşitli olumsuz etkiler nedeniyle halkın yoğun şikayeti de olduğu biliniyor. Biran önce yaz saati kalıcılaştırma dayatmasından vazgeçilip, ekim ayının sonlarında saatler bir saat geri alınmalı" diye konuştu. Enerji-çevre dengesi gözetilmesi gerektiğinin altını çizen Mak, "Çevreye, kentsel ve tarihsel dokuya saygılı, bilgi yoğun, teknoloji yoğun bir sanayileşme ve enerji politikası yaşama geçirilmelidir. Enerji yoğunluğunu ancak yüksek katma değerli, çevre dostu, yerli üretim teknolojilerine dönük bir Ar-Ge ve sanayileşme politikasıyla düşürebiliriz. Bugün kullanılan üretim modeli, yüksek enerji maliyetlerinin işçilik giderlerinin düşürülerek, dengelenmesine dayalıdır" yorumunu yaptı. (Gazette; 13.10.2017)
|