MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

EMO 6. KOORDİNASYON KURULU TOPLANTISI


HABER


 
EMO 45. Dönem 6. Koordinasyon Kurulu Toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, siyasal sistemden, ekonomik gidişata, çalışanların haklarından toplumsal yaşama kadar uzanan büyük bir tahribatların yaşandığı zor bir yıl geçirildiğine işaret etti. Özlük hakları alanında yürüttükleri mücadeleye dikkat çeken Önder, asansörlerin periyodik denetimi konusunda EMO üyelerinin mağduriyetinin giderildiğini, EMO’nun akreditasyon sürecinin tamamlandığını ve bilirkişilik eğitimi vermek üzere yetki alındığını kaydetti.
 

 

Elektrik Mühendisleri Odası 45. Dönem 6. Koordinasyon Kurulu Toplantısı, 23 Aralık 2017 tarihinde Ankara`da gerçekleştirildi. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, toplantının açılışında yaptığı konuşmada güncel gelişmelere değinerek, ne yazık ki 2017 yılında Türkiye için olumlu bir gidişattan söz edilemeyeceğini kaydetti. Önder, anayasa değişikliği gibi ülkenin rejimini değiştirmeye yönelik vurucu bir geri adımın atıldığını; siyasal sistemden, ekonomik gidişata, çalışanların haklarından toplumsal yaşama kadar uzanan büyük bir tahribatın yaşandığı çok zor bir yılın geride bırakıldığını söyledi.

FETÖ`nün 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi`ni anımsatan Önder, şöyle konuştu:

"FETÖ yapılanmasını bu ülkenin başına bela eden, FETÖ`nün adamlarını en kritik kurumlarda en baş köşelere yerleştiren siyasi iktidar, ‘hata yapmışız` deyip sorumluluktan kurtulduğunu zannederken, FETÖ`nün siyasi uzantılarına dokunmazken, FETÖ`cüler bir tarafa tüm muhalif kesimlere yönelen cadı avı başlattı. FETÖ`cülükle hiçbir bağlantısı kurulamayacak, hatta tam tersine bu tür yapılanmalara karşı mücadele etmiş akademisyenler, öğretmenler ve mühendis meslektaşlarımız işlerinden edildiler."

Seçilmişliğin temel insan haklarını yok saymak için yeterli olduğunu zanneden zihniyetin, kendileri dışında hiçbir kesimin seçilmiş olmasına da aldırmadığını belirten Önder, belediye başkanları, milletvekillerinin hapse atıldığına işaret etti. Önder, "Yıllardır dokunulmazlık zırhı ile kendine koruma sağlayan iktidar, tüm gücü elinde topladığı anda kendisi dışındakiler için işletmek üzere dokunulmazlıkların kaldırılmasını sağladı" dedi.

Bugün, basın, üniversiteler ve en önemlisi yargının neredeyse tamamen iktidarın baskısı ve kontrolü altına alındığını, insanların adalete olan inancının kalmadığını anlatan Önder, şunları söyledi:

"Bu bir toplum, bir ülke için en büyük yaradır. Bırakın hukuk devletini, kanun devleti olmaktan bile uzaklaştırılan bir idare şekliyle karşı karşıyayız. Totaliterliğin vardığı nokta tek adam dayatmasıdır. Önlenen bu darbe girişiminin ardından iktidarın sivil darbesiyle ülkemiz karşı karşıya kalmıştır. Darbe girişimi nedeniyle 3 aylık olarak başlayan olağanüstü hal süreci kalıcılaştırılmış, Ekim 2017`de 5. kez uzatılmıştır. Yani ülkemiz 21 Temmuz 2016 tarihinden beri OHAL ile yönetilmektedir. OHAL`in ağır baskısı altında meşruluğu tartışmalı bir Anayasa değişikliği yapılmıştır. Siyasal iktidarın rejim değişikliğine yönelik attığı adımlar anayasa değişikliğiyle ‘Türk tipi başkanlık` denen aslında tek bir kişinin egemenliğine dayanan bir sürece evrilmiştir."

Daha en başından "Ne Şeriat, Ne Darbe" diyen TMMOB`nin FETÖ`nün girişiminin ardından "Ne Darbe Ne Dikta, Yaşasın Tam Bağımsız Demokratik Türkiye" diyerek durduğu çizgiyi net olarak saptadığına dikkat çeken Önder, 1 yılı aşkın zamandır yürütülen faaliyetlerin TMMOB`nin ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkardığını belirtti. Uluslararası ilişkilerde sürekli düşman ve krizler yaratan bir politika uygulayan iktidarın, tutarsız açıklamalarıyla da Türkiye Cumhuriyeti`nin tüm ilkelerini yerle bir ettiğini vurgulayan Önder, Zarraf davasını örnek gösterdi.

Hüseyin Önder, üretime dayanmayan, sıcak paraya, hatta kaynağı belirsiz para girişlerine dayalı bir ekonomi sistemi uygulayan AKP iktidarlarının, özelleştirme-serbestleştirme politikaları, kamu özel işbirliği projeleriyle, kamu ihaleleriyle kamu kaynaklarını sonuna kadar yandaş sermaye için seferber ettiğini savundu. "Bugün yaşanan tıkanıklığı da yine geniş halk kesimlerinden sağladığı kaynakları birilerine dağıtarak aşmaya çalışmaktadır" diyen Önder, son çıkartılan Torba Yasa`nın sıcak para ihtiyacını karşılamaya yönelik adımlar içerirken, belli sermaye kesimlerini kollayan aktarımlar ve afları kapsadığına işaret etti. "Yandaş kapitalizmi" olarak adlandırılan bu ekonominin kur artışıyla TL`nin değer yitirmesi, yüksek enflasyon ve gizlenen rakamlara rağmen giderek büyüyen bir işsizler ordusuyla sonuçlandığını anlatan Önder, şöyle konuştu:

"Siyasi iktidarın siyasal ve ekonomik alanda yarattığı büyük tahribatlar yanında artık toplumsal yaşamda büyük açmazlar oluşmuştur. Yaratılan kutuplaşma, nefret söylemi, hedef göstermeler, insanların yaşam tercihlerine yönelik doğrudan müdahaleler sıradan vakalar haline gelmiştir. Her gün kadın cinayetleri, kadınlara yönelik taciz, saldırı haberleri almış yürümüştür. Bu geri ve demokrasiden nasibini almamış zihniyet daha ilkokuldan, hatta anaokulundan başlayarak çocuklarımızı da tek tip kendi tercihlerini dayatarak yetiştirmek için her yola başvurmaktadır. Demokrasinin eksikliğinden şikayet ederken, bugün demokrasinin d`sinin olmadığı, demokrasiden vazgeçtik adaletin olmadığı, laikliğin ve bilimsel anlayışın yok edildiği bir ülkede yaşamaya mecbur kılınıyoruz."

"Türkiye OHAL Belasından Kurtulmalı"

Bu koşullar altında kurumların, insanların seslerini çıkarabilecekleri bir ortam ya da platform kalmadığını belirten Önder, "Bu nedenle ilk adım olarak ülkemizin OHAL belasından ve sorumsuz siyaset yönetiminden kurtarılması zorunludur. TMMOB, DİSK, KESK ve TTB`nin OHAL`in kaldırılması için başlattığı ortak kampanya bu anlamda büyük önem taşımaktadır" dedi.

Olumsuzluklara karşın yaşamdan umudu kesme, mücadeleden vazgeçme lüksleri bulunmadığını anlatan Önder, "Bugüne kadar bu ülkenin aydınlık yüzü olarak, bilimsel aklın temsilcileri olarak demokratik, laik, sosyal hukuk devleti mücadelesinin yanında yer almış TMMOB örgütlülüğü, her türlü hedef göstermelere, baskıya ve tehditlere rağmen boyun eğmemiştir. Kimya Mühendisleri Odası yönetiminin el çektirilmesine yönelik dava sürecini hepimiz yakından biliyoruz. Her şeye rağmen mücadelemiz devam ediyor, devam edecektir" diye konuştu.

Uluslararası arenadaki gelişmelere de değinen Önder, ABD`nin Kudüs`ü İsrail`in başkenti olarak tanımasının Ortadoğu`ya atılmış yeni bir bomba olduğunu, emperyalist ülkelerin müdahaleleri karşısında Türkiye`nin tutarlı ve ilkeli bir dış politika oluşturmamasının, hem ülkemiz hem de Ortadoğu için büyük bir yıkım getirdiğini kaydetti.

EMO`nun Çalışmaları

EMO`nun çalışmalarına dikkat çeken Önder, geride bıraktığımız dönemde yapılan sempozyum ve konferansları sıralayarak emeği geçenlere teşekkür etti. EMO`nun mesleki alanındaki işsizlik ve istihdamın boyutlarını ortaya koyan ve geleceğe ilişkin perspektif sunmayı amaçlayan anket çalışması yaptığını anımsatan Önder, şunları söyledi:

"Bu çalışma ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve bilimsel gelişim sorunlarının mesleki alanlarımıza da nasıl yansıdığını ortaya koymaktadır. Çok yüksek puanlarla girdikleri üniversitelerden mezun olup işsizlik sarmalına düşen genç meslektaşlarımızın yoğunluğu dikkat çekmektedir. Yine bu araştırma göstermiştir ki emeklilik yaşının yükselmesi ve ülkemiz ekonomik şartları nedeniyle çalışma zorunluluğu içerisinde bulunan yaşlı mühendis kitlesi de işsizlik sorunuyla karşı karşıya bulunmaktadır. Toplamda EMO üyeleri arasında işsizlik oranı yüzde 18`leri aşmış görünmektedir."

İşsizlik sorununu büyüten etmenlerin arasında özelleştirme ve serbestleştirme politikalarının önemli bir yer tuttuğunu, Türk Telekom özelleştirmesinin de bunun en büyük göstergesi olduğunu anlatan Önder, şu bilgileri verdi:

"Kamunun vergileriyle kurulmuş ve geliştirilmiş olan Türk Telekom`un özelleştirilmesiyle 2005 yılından Eylül 2017 yılına kadar 18 bin 642 kişilik istihdam yok edilmiştir. Burada 2005 yılı için verilen çalışan sayısı yalnızca Türk Telekom`u kapsarken, 2016 ve sonrasına ilişkin veriler Türk Telekom ile birlikte 46 bağlı ortaklığını da kapsayan grup olarak sahip olduğu toplam çalışan sayısıdır. Yani istihdam kaybı bu görünenden de büyüktür. Üstelik bu hesaba Türk Telekom`un özelleştirilmesi sürecinde ‘istihdam fazlası` olarak adlandırılıp kamuda kalan ve uzmanlık alanları dışında çeşitli kurumlarda çalışmak zorunda bırakılan personelin maddi ve manevi maliyeti de dahil değildir."

Türk Telekom Raporu

EMO`nun Türk Telekom`un özelleştirilmesinin ardından getirildiği içler acısı durumu, bugün basın kurumlarının yazmaya cesaret edemediği tüm noktalarıyla gözler önüne seren bir rapor hazırladığına işaret eden Önder, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türk Telekom`un devredildiği Oger Grubu batmış, batarken de Türkiye`nin iletişim altyapısını oluşturan kurumu bankalarda rehin bırakmıştır. Raporda, imtiyaz sözleşmesi izin vermezken, nasıl dolambaçlı yollar izlenerek, anasözleşme değişiklikleriyle daha özelleştirme borcunu ödemeden Türk Telekom hisselerinin bankalara rehin verildiğini göreceksiniz. Bugün gelinen noktada borcunu ödemediği için mütereddit duruma düşmüş olan Oger Grubu`nun Türk Telekom ve bağlı ortaklıklarındaki tüm yönetim kurulu üyelikleri aslında resmi olarak düşmüş durumdadır. Bu durum kamuoyundan gizlenmekte, yerine kamu adına yapılması gereken atamalar yapılmamakta, hukuki boşluk sürmektedir. Kapalı kapılar ardında Türk Telekom`a yeni bir alıcı aranmakta, ama kalan imtiyaz süresi için yapılan hesaplamalar bu borcu karşılamaya yetmediği için yeni bir alıcı da bulunmamaktadır. Bunun karşılığında Türk Telekom`un imtiyaz süresinin uzatılmasından söz edilmektedir ki böyle bir durum kamunun zararını katlandırmaktan başka bir anlama gelmeyecektir. Öncelikle Türk Telekom`un hisselerini rehin verdirenler, Oger Grubu batarken seyredenler, seyretmekle kalmayıp borcu yeniden yapılandırma adı altında büyük borç yükü Türk bankalarının üzerinde kalmak üzere yeniden hisse rehnine izin verenlerden hesap sorulması gerekmektedir."

Önder, yine bu dönemde Bilgi ve İletişim Teknolojileri Komisyonu`nun da ilk kez "Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yoksulluğu" başlıklı bir rapor hazırlayarak, ülkemizin bilgi ve iletişim teknolojilerinde nasıl geriye itildiğini ortaya koyduğunu anımsattı.

Özlük Hakları Mücadelesi

EMO`nun mesleki alanlarına yönelik hukuki mücadelesini de sürdürdüğünü belirten Hüseyin Önder, şu bilgileri verdi:

"SMM üyelerimizin mühendislik hizmetlerini mesleki denetime sunmaları ve en az ücret tarifesinin altında bu hizmetleri vermemelerine yönelik uygulamamız ile ilgili açılan davalarda EMO`nun uygulamalarının hukuka uygunluğu yargı kararlarıyla da saptanmıştır. Danıştay 8. Dairesi`nin verdiği kararda temel olarak ‘Anayasa ve Yasa kuralları uyarınca meslek odalarının; gerek üyelerinin gerekse de soyut olarak mesleğin onurunu ve mesleki disiplini korumak, mesleğin gelişimini sağlamak, mesleğin icrasında uyulacak ilke ve kuralları saptamak hususlarında görev ve yetki sahibi olduğu tartışmasız` olduğu bildirilmiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan ve Eskişehir ile Kırıkkale illerinin pilot olarak belirlendiği İş Ekipmanlarının Periyodik Kontrollerini Yapmaya Yetkili Kişilerin Kayıt ve Eğitimlerine İlişkin Tebliğ`in mühendislerle teknisyenleri eşitleyen ve aynı eğitime ve aynı sınava tabi tutulmalarını içeren hükümlerinin iptali istemiyle dava açtık. Tebliğ`in eğitimci kuruluşlarla ilgili tanımlaması da, Odamız üyelerine eğitim veremeyeceğimiz bir kapsamda belirlenmişti. En az 5 yıllık personel belgelendirme kuruluşu olunmasını şart koşan düzenlemenin de iptalini istedik.

Yine aldığımız yeni bir yargı kararı da asansörlerin periyodik denetimiyle ilgilidir. Asansörlerin periyodik kontrolüyle ilgili olarak 5393 sayılı Belediye Kanunu ile 5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanununa eklenen maddelere göre asansörlerin periyodik kontrollerini yapacak muayene kuruluşlarının çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi, aralarında TMMOB`nin de bulunduğu bir komisyona verilmişti. Bilim ve Sanayi Bakanlığı, yürürlüğe koyduğu Asansör İşletme, Bakım ve Periyodik Kontrol Yönetmeliği ile Asansör Periyodik Kontrolleri İçin Yetkilendirilecek A Tipi Muayene Kuruluşlarına Dair Tebliğin hazırlanması sürecinde, yasayla belirlenmiş Komisyonu yok saymış ve sektörde faaliyet gösteren kuruluşların çoğunluğunu oluşturduğu bir çalışma grubundan düzenlemeleri geçirerek yayımlamıştı. Odamızın açtığı dava sonucunda Yönetmelik iptal edilmiş, Tebliğ`in ise yürütülmesi durdurulmuştur. Önümüzdeki günlerde daha sağlıklı bir Yönetmelik ve Tebliğin yürürlüğe konulması için çalışmalar sürdürülmektedir."

Akreditasyon Çalışmaları Tamamlandı

Hüseyin Önder, EMO`nun 45. Olağan Genel Kurulu`nda alınan karar gereğince sürdürdüğü A Tipi Muayene Kuruluşu olmasına yönelik akreditasyon çalışmalarının başarıyla tamamlandığını, Türkiye Akreditasyon Kurumu`ndan (TÜRKAK) TS EN ISO/IEC 17020:2012 Standardı`na göre "AB-0391-M" numarasıyla EMO İktisadi İşletmesi`nin akredite olduğuna ilişkin belgenin 9 Kasım 2017 itibarıyla alındığını bildirdi. Önder böylece elektrik iç tesisat, topraklama, paratoner, toprak özgül direnci ile elektrik ve hidrolik tahrikli asansör muayene alanlarında akreditasyonun gerçekleştirilmiş olduğunu kaydetti.

Asansörlerin periyodik kontrollerinde görev yapan EMO üyesi elektronik ve elektronik haberleşme mühendislerinin bu alanda çalışma yapmaları engellenmeye çalışıldığını ancak Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yapılan görüşme sonucunda, bu mağduriyetin önüne geçilmesinin sağlandığını belirten Önder, şöyle konuştu:

"Elektronik mühendisi meslektaşlarımızın, 1 kV altı tesisler için proje hazırlama, şantiye şefliği üstlenme ile asansör yetkili servislerinde görev alma konularında kısıtlama getiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın yürürlüğe koyduğu Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin ilgili maddelerinin iptali için de dava açmış bulunuyoruz. EMO, Bilirkişilik Kanunu kapsamında "Bilirkişilik Temel Eğitimi" vermek için gerekli koşulları sağlayarak, Adalet Bakanlığı`ndan yetki almıştır. Yetki kapsamında EMO, bilirkişilik yapma ön koşullarını sağlayan üyelerimiz başta olmak üzere talep eden tüm katılımcılara eğitim düzenleyerek, Bilirkişilik Temel Eğitimi Katılım Belgesi vermeye başlamıştır."

Hüseyin Önder, şube genel kurullarının EMO`nun yeni çalışma dönemine ve mücadele süreçlerine güç katmasını dileyerek konuşmasını tamamladı.

Toplantıda daha sonra EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Bahadır Acar tarafından oda çalışmaları; Yönetim Kurulu Saymanı İbrahim Aksöz tarafından da bütçe ve mali durum konusunda sunum yapıldı. Katılımcılar da söz alarak görüşlerini dile getirdiler.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

YAPICIYA EMO`DAN ÖDÜL, TÖREN 26 NİSAN`DA (CUMHURİYET)

Okunma Sayısı: 352


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.