 |
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi 32. Olağan Genel Kurulu, 10-11 Şubat 2018 tarihlerinde gerçekleştirildi. İlk gün İzmir Mimarlık Merkezi`nde başlayan Genel Kurul çalışmaları ikinci gün EMO İzmir Şubesi`nde yapılan seçimlerle tamamlandı. Yeni dönem çalışmalarının planlandığı Genel Kurul`da 32. Çalışma Dönemi`nden görev yapacak Yönetim Kurulu, Şube Denetçileri ve Şubeyi EMO 46. Olağan Genel Kurulu`nda temsil edilecek delegeler de belirlendi.
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi 32. Olağan Genel Kurulu, 10 Şubat 2018tarihindeİzmir Mimarlık Merkezi‘nde çalışmalarına divanın oluşturulmasıyla çalışmalarına başladı. Divan Başkanlığı‘na A. Cumhuriyet Alpaslan, Başkan Yardımcılığı‘na N. Sedat Gülşen seçilirken, Divan Yazmanı olarak Ezgi Eylül Hasvatan ve Sercan Dönmez görev yaptı. Gündemin okunması ve oylanması ile Genel Kurul çalışmalarına devam edildi. Genel Kurul‘da EMO adında gözlemci olarak Bülent Pala görev yaparken, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, Kıbrıs EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mert Girgen ve CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Karşıyaka Belediye Başkan Yardımcısı Ali Hıdır Köseoğlu ise konuk olarak katılım sağladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı‘nın okunmasından sonra EMO İzmir Şubesi 31. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş‘ın konuşmasına geçildi. Konuşmasında 2 yıllık çalışmaları değerlendirilen Ulutaş, "Ülke ve Oda tarihinin en zor yıllarına denk gelen bu dönemde, üyelerimizden aldığımız güçle, mesleğin korunması, şube çalışmalarının daha iyi fiziki koşullarda yürütülmesi, üye ve toplum yararını koruyan politikaların yaşama geçirilmesi, bilim ve tekniğin ülke gündeminde üst sıralara yükselmesi için hep birlikte yoğun bir mesai harcadık" diye konuştu.
Son iki yılın hem Oda hem de ülke açısından çok zor bir dönem olduğunu vurgulayan Ulutaş, mesleğin korunması, şube çalışmalarının daha iyi fiziki koşullarda yürütülmesi, üye ve toplum yararını koruyan politikaların yaşama geçirilmesi, bilim ve tekniğin ülke gündeminde üst sıralara yükselmesi için çaba gösterdiklerini vurguladı. Mesleğin toplum yararına yürütülmesinin zorlaştığı, meslek alanlarına yönelik yoğun ve sistemli saldırıları yaşarken diğer yandan demokratik kanalların yok edildiği, kurumlarının içinin boşaltıldığı bir bir "olağanüstü" dönemin yaşandığını ifade etti. İki yıllık dönemde çok sayıda bilimsel etkinlik ve meslek içi eğitim düzenlediklerini kaydeden Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Düzenli gerçekleştirdiğimiz meslek içi eğitimler ve bilimsel etkinliklerle, üyelerimizin bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmesi için yoğun bir mesai harcadık. Emeği değersizleştiren, rant temelli, betonlaşmaya dayalı ekonomik modelden, bilgi ve Ar-Ge yoğun modele geçilmesi için birlikte yürüttüğümüz mücadeleyi, yine hep birlikte önümüzdeki dönem çalışmalarıyla geleceğe taşıyacağız."
"Mesleği Geliştirmeye Odaklandık"
Konuşmasında ülkemizde ifade özgürlüğü ve bilimsel özerklik gibi temel konularda sorunların büyümesi nedeniyle beyin göçüyle yetişmiş insan gücünü kaybettiğini vurgulayan Ulutaş, eğitim sisteminin gericileştirilmesine de dikkat çekti. TMMOB‘un ilkeleri gereği enerji, telekomünikasyon alanları başta olmak üzere meslek alanlarındaki sorunlara ilişkin hem siyasi iktidarları uyarmaya devam ettiklerine vurgu yapan Ulutaş, "Madenlerde, inşaatlarda, asansörlerde, binalarda yaygınlarla onlarca insanımızın öldüğü, doğanın talanına, kentsel ve kültürel alanların yağmasına ve ranta dayalı, ucuz emek cehennemi bir ekonomik modeli yaşıyoruz. Bu karanlık dönemde ancak bilimin ışını rehber edinerek, çıkabiliriz. Bu nedenle çalışmalarımızı ülkemizin mühendislik birikimini artırmaya, mesleğimizi geliştirme odaklanarak sürdürdük" diye konuştu.
Akreditasyon Kısıtlarını Kaldıracağız
Bir önceki Şube Genel Kurulu‘nda alınan A Tipi Muayene Kuruluşu‘na ilişkin sürecin tamamladığını kaydeden Ulutaş, periyodik muayenelerin kamu yararı doğrultusunda gerçekleştirilmesi ve üyelerin yüksek akreditasyon maliyetlerine girmeden gerçekleştirileceğini ifade etti. Şubemizin çalışmaları kapsamında SMM üyeler tarafından ilk akredite muayeneler gerçekleştirildiğini bildiren Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Getirilen akreditasyon zorunluluğunun mühendislik hizmetlerinin kamusal niteliğine zarar vermesine engel olmayı hedefleyen çalışmalarımızla, muayene ve kontrol hizmetlerinin piyasa ilişkilerinden bağımsız olarak üretilmesini amaçlıyoruz. Büyük bir gururla söylemeliyiz ki, söz konusu akreditasyon süreci İzmir Şube üyelerimizin önemli katkılarıyla bu aşamaya kadar ilerlemiştir. Önümüzdeki dönemde yürütülecek çalışmalarla akreditasyon zorunluluklarının meslektaşlarımıza getirdiği kısıtları bütünüyle ortadan kaldıracağımıza inanıyoruz. "
"Mühendislik Merkezimizi Kuruyoruz"
Dönem içerisindeki çalışmalarda Yeni Hizmet Binası ve Eğitim Merkezi‘nin önemli yer tuttuğunu kaydeden Ulutaş, "Şube çalışmalarının daha iyi fiziki şartlarda gerçekleşmesi ve artan eğitim ihtiyacının uzun yıllar karşılayacak yeni bina çalışması, üyelerimizin katkılarıyla dış cephe ve çatı imalatlarının tamamlanması aşamasına gelmiştir. Binamız önümüzdeki dönemde iç imalatların tamamlanmasıyla, hizmete açılacaktır" dedi. Konferans salonu, derslikler ve laboratuarların da yer alacağı merkezin ülke çapındaki tüm EMO üyelerine hizmet vereceğini vurgulayan Ulutaş, çalışmalara katkı sağlayan üyelere teşekkür etti.
"Mühendis Hakları için Mücadele Çağrısı"
Mühendislerin hak ve yetkilerine dönük en yoğun saldırıların yaşandığı işaret eden Ulutaş, Elektrik Tesisi İşletme Personeli Belgesi alma zorunluluğu getirmeye çalışıldığını hatırlattı. SGK‘nın TMMOB ile imzaladığı "asgari ücret" protokolünü tek taraflı iptal ettiğini anımsatan Ulutaş, TMMOB‘nin belirlediği asgari ücretin altında çalıştıran üyelere mücadele çağrısı yaptı. Çalışanlar için "kemer sıkma", şirketler için ise "kâr büyütme" politikalarının süreklileştiğini vurgulayan Ulutaş, "Enerji maliyetleri, işçilik maliyetlerinin düşürülmesiyle dengelendiği bir ekonomik yapı oluşurken, Soma örneğinde olduğu gibi, maliyet unsuru olarak görülen işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin bile alınmadığı bir çalışma hayatı adım adım şekillendirildi" diye konuştu.
Özelleştirilen elektrik dağıtım bölgelerinde istihdam edilen her 100 kişiden 72‘sinin taşeron kapsamında çalıştırıldığını bildiren Ulutaş, "Bu kritik alt yapı alanında yatırımlar, mühendislerin de dahil olduğu taşeron çalışanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Günlerce süren elektrik kesintileri ve enerji kalitesi problemlerinin kanıksandığı bugünler, meslektaşlarımızın alın teriyle kurulan ve halen kamu malı olan elektrik şebekesinin geleceğine ilişkin kaygılarımızı artırıyor" dedi.
Ülkenin geleceğinin enerji yoğunluğu düşük, bilgiye dayalı alanlardaki üretimin büyümesinden geçtiğine işaret eden Ulutaş, "Başta mühendislerimiz olmak üzere iyi yetişmiş insan gücümüzü taşeron şirketlerde değil de hak ettikleri gibi Ar-Ge odaklı katma değeri yüksek alanlarda istihdam edilmesini sağlamalıyız" diye konuştu. Dönem içerisinde Türk Telekom‘da yaşanan personel kıyımına ve alt yapı krizine de dikkat çektiklerini ifade eden Ulutaş, "Ülke geleceği için kritik önemde olan bu elektrik dağıtım ve telekomünikasyon şebekelerin korunması için verdiğimiz mücadelenin önümüzdeki dönem de büyüyerek sürdürüleceğine inancımız tamdır" diye konuştu.
Özerklik Vurgusu
Yerel ve merkezi yönetimlerin kentleşme, çevre, enerji, telekomünikasyon ve sanayileşme politikalarındaki hata ve eksikliklerinin doğru mühendislik uygulamalarına engel olduğuna vurgu yapan Ulutaş, TMMOB‘un bilgilendirme ve uyarma görevini sürdüreceğini kaydetti. TMMOB‘un bu görevini yerine getirmesinin "özerkliğiyle" doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Ulutaş, iktidarın meslek odaları üzerindeki baskı kurma çabalarına ilişkin örnekleri aktardı. Meslek kuruluşlarını "memurlaştırmaya" dönük girişimlerin hukuki olmadığı gibi, kamu yararına da aykırı olduğunu ifade eden Ulutaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kamu kuruluşu niteliğindeki meslek örgütleri, mesleki dayanışmanın yanında meslek alanlarının kamu yararına şekillenmesi amacıyla da merkezi idareden bağımsız olarak şekillenmiştir. Üye yararını korumanın yolu toplum yararını gözetmekten geçtiğinden, bağımsız meslek örgütleri, hem kamu idaresinin ‘teknik‘ hatalarının önlenmesi hem de sağlıklı büyüyen bir ekonomi ve sanayi politikası oluşturulabilmesi için anahtar rol üstlenmektedir."
EMO‘nun bilimi ve tekniği toplumun tüm üreten kesimlerinin genel yararı için seferber etme mücadelesinin kesintisiz sürdürüleceğini vurgulayan Ulutaş, "Yeni dönemde de Oda kurullarına seçilecek meslektaşlarımızla birlikte, OHAL koşulları altında emek sömürüsüne, demokratik kazanımların yok edilmesine, çocukların bilimsel laik bir eğitimden uzak bir şekilde geleceksizleştirilmesine karşı çıkacağız" dedi. Kamu varlıklarının siyasilerin ve sermayenin müdahalesinden uzak özerk yapılar tarafından yönetilmesi mücadelesinin süreceğine vurgu yapan Ulutaş, "Yönetim Kurulu olarak iki yıl boyunca katkı koyan, destek veren tüm üyelerimize, özellikle şubemiz çalışanlarına teşekkür ederken, yeni dönemde görev alacak tüm meslektaşlarımıza da mesleğimiz adına başarılar dileriz" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Örgütlerimiz Etkisizleştirilmek İsteniyor
Ulutaş‘ın konuşmasını tamamlamasının ardından konukların konuşmalarına ilişkin gündem maddesine geçildi. İlk olarak EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasına genel kurulun, ülkedeki tüm kurumsal yapıların baskı altına alındığı bir dönemde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Önder, meslek örgütlerine yönelik saldırıların önce seçim süreçlerine bindirme kıtalarla yapılan müdahaleler şeklinde gerçekleştirildiği kaydetti. Örgütleri seçimler yoluyla ele geçiremeyen iktidarın resmi işlemlerde yok sayma, örgütlerin faaliyetlerini baltalamaya yöneldiğini hatırlatan Önder, şimdi ise örgüt isimlerinden "Türk, Türkiye" gibi ifadelerin kaldırılması tartışmasının yürütüldüğünü belirti. Üye olma zorunluluğun kaldırılması ve birden fazla meslek örgütü kurulmasına ilişkin çalışma yapıldığına ilişkin haberleri anımsatan Önder, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mesleğini yerine getiren meslektaşlarımızın mesleki birliktelikleri, meslek etiği ve meslek çıkarları, suni bir isim tartışmasıyla bozulmaya çalışılmaktadır. Her isteyenin oda kurup, mesleki alanımızda çokça oda olması mesleki haklarımızın korunmasını değil, tam tersine yaratılan ayrıştırma üzerinden daha da küçültülmüş, etkisizleştirilmiş yapılaşmaların oluşumuna yol açacaktır. Bu tam da küresel sermayenin istediği bir düzen yaratacaktır. Ülkemizde zaten ucuz emek haline getirilmekte olan mühendislik, avukatlık, doktorluk gibi ürettikleri hizmetin doğasından gelen üretim gücünü kullanan kesimlerin haklarını kaybetmelerine yol açacaktır."
AKP‘nin meslek örgütlerine yönelik ilk girişiminin Abdullah Gül‘ün Cumhurbaşkanlığı‘na döneminde hazırlan Devlet Denetleme Kurulu raporu olduğunu hatırlatan Önder, ardından meslek örgütlerinin bazı yetkileri ve gelir kaynakları yok edildiğini kaydetti. TMMOB‘un 12 Eylül ürünü olan bir yasa maddesine dayanarak denetime tabi tutulmaya çalışıldığını ifade eden Önder, "Tüm bu müdahale süreçleri devam ederken, 2012 yılından itibaren ortalıkta TMMOB ve odaların kuruluşları ile işleyişlerine yönelik müdahale etmek üzere yasa taslakları dolanmaya başlamıştır. Bu yasa taslaklarına karşın TMMOB bünyesinde örgütlü bir kampanya yürütülmüş, bugüne kadar bu girişimlerin püskürtülmesi sağlanmıştır" diye konuştu.
Özelleştirmeler Mesleği Tahrip Etti
AKP‘nin özelleştirmelerle EMO‘nun mesleki alanlarında büyük tahribatlara yol açtığını kaydeden Önder, konuşması şöyle sürdürdü:
"Elektrik alanında tüm ülkenin karanlıkta kalması, arz güvenliğinin sağlanamaması, pahalı elektrik olarak sonuçlanan ‘yandaş sermaye kapitalizmine‘ dönüşen uygulamalar, iletişim alanında tüm Türkiye‘nin iletişim altyapısını oluşturan Türk Telekom‘un bugün hisselerinin rehin kaldığı, alıcı dahi bulunamadığı bir mali ve yönetimsel kaosa sürüklenmiştir. Elbette toplumla birlikte etkilendiğimiz bu gelişmelerden biz mühendislere ayrıca bir fatura kesilmektedir. Mühendislik mesleğinin ucuzlatılması, işsizlik ve teknolojik olarak dışa bağımlılığın doğrudan yansıması olarak mesleki alanlarımızda gerileme söz konusudur."
EMO‘nun genel kurul süreçlerinin örnek demokratik işleyiş ile gerçekleştirildiğini vurgulayan Önder, rektör seçiminden, Hakimler ve Savcılar Kurulu‘nun yapısına varıncaya kadar iktidarın her alana müdahalede bulunduğunu vurguladı. OHAL ve KHK‘larla parlamenter demokrasinin yasama kanadını oluşturan TBMM‘nin de fiilen ortadan kaldırdığına dikkat çeken Önder, "Son 15 yıldır iktidarda olan AKP eliyle eğitimden sağlığa, ekonomiden dış politikaya tüm alanlarda demokrasiden uzak, baskıcı ve gerici zihniyet hakim kılınmış, medyadan üniversitelere, yargıdan demokratik kitle örgütlerine varıncaya kadar tüm kurumların sesi soluğu kesilmiştir" diye konuştu.
Suriye‘de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana İktidarın yanlış politikalarının ülkemizi terör eylemlerine maruz bıraktığını ve adım adım savaş bataklığına çektiğini ifade eden Önder, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üst birliğimiz TMMOB tarafından yapılan açıklamada; Afrin‘e yönelik harekat başlatıldığında ABD ile Rusya arasında Ortadoğu üzerinden süren etkinlik çekişmesinin tehlikeli tuzaklarına karşı siyasal iktidar uyarılmıştır. Ancak bu iyi niyetli uyarılarımız dikkate alınmadığı gibi iktidar tarafından meslek örgütleri hedef tahtasına oturtularak, vicdanları sızlatan adaletsiz, hukuksuz girişimler yine sahneye konulmuştur. Türk Tabipleri Birliği‘ne hekimlik değerleri üzerinden barış talep eden açıklaması nedeniyle operasyon yapılmış, yöneticileri gözaltına alınmış, haklarında dava açılmıştır."
EMO Çalışmalardan Satırbaşları
EMO‘nun 45. dönem içinde yaşanan tüm bu olumsuzluklara karşı mesleği ve meslektaşı korumak için faaliyetlerini sürdürdüğünün altını çizen Önder, çalışmalar ilişkin şu bilgileri verdi:
"Geçtiğimiz dönemde EMO üyelerinin istihdam durumu ve işsizliğin boyutları ile mesleki alanımızın geleceğine ilişkin bir perspektif ortaya koymak amacıyla EMO-Mühendislerin Durumu ve Mesleki Alan Araştırması‘nı gerçekleştirdik. Türk Telekom‘un özelleştirilmesinin ardından getirildiği içler acısı durumu, bugün basın kurumlarının yazmaya cesaret edemediği tüm noktalarıyla gözler önüne seren bir rapor hazırladık. Yine bu dönem Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yoksulluğu başlıklı raporumuz ile ülkemizin bilgi ve iletişim teknolojilerinde nasıl geriye itildiğini ayrıntılarıyla ortaya koyduk."
Önder konuşmasında mesleki alanlarına yönelik hukuki mücadeleye ilişkin de şu bilgileri verdi:
"SMM üyelerimizin mühendislik hizmetlerini mesleki denetime sunmaları ve en az ücret tarifesinin altında bu hizmetleri vermemelerine yönelik uygulamamız ile ilgili açılan davalarda EMO‘nun uygulamalarının hukuka uygunluğu yargı kararlarıyla da saptandı. İş ekipmanlarının periyodik kontrolünde mühendislerle teknisyenleri eşitleyen, aynı eğitim ve sınava tabi tutulmasını öngören tebliğe karşı dava açtık. Asansörlerin periyodik kontrolüyle ilgili çalışma usul ve esasları belirleyecek komisyonda TMMOB‘yi yok sayan yönetmelik açtığımız dava sonucu yargı kararıyla iptal edildi. Ayrıca asansörlerin periyodik kontrollerinde Odamız üyesi elektronik ve elektronik haberleşme mühendislerinin görev yapmasının engellenmeye çalışılması üzerine, Bilim ve Sanayi Bakanlığı ile görüşülerek meslektaşlarımızın mağduriyeti giderilmiştir. Elektronik mühendisi meslektaşlarımızın, 1 kV altı tesisler için proje hazırlama, şantiye şefliği üstlenme ile asansör yetkili servislerinde görev alma konularında kısıtlama getiren Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği‘ne karşı da dava açtık."
A Tipi Muayene Kuruluşu‘na yönelik çalışmaların olağanüstü genel kurul girişimleri ve dava süreçlerine rağmen tamamlandığını hatırlatan Önder, yasal zorunlulukların yanında meslek alanlarımızda söz sahibi olma ve mesleki denetim faaliyetlerimizi kamu yararına sürdürme kaygısıyla 3 dönem boyunca sürdürülen çalışmaların tamamlandığını kaydetti. EMO İzmir Şubesi‘nin konuya ilişkin çalışmalara verdiği desteğe teşekkür etti.
Girgen‘den İşbirliği Vurgusu
Önderin konuşmasının ardından Kıbrıs Elektrik Mühendisleri Odası (KTMMOB- EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Mert Girgen de Genel Kurul‘a hitap ederek, mesleki gelişimi sağlamak ve işbirliğini geliştirmek için EMO ile ilişkilere özel önem verdiklerini vurgulayarak, Türkiye‘ye gerçekleştirdikleri teknik geziler konusunda verdikleri destek için EMO İzmir Şubesi‘ne teşekkür etti. Meslek örgütlerinin hem Türkiye‘de hem de KKTC‘de zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Girgen, demokrasi ve laikli vurgusu yaparak konuşmasını tamamladı.
Sındır: Meslek Örgütleri Tehdit Altında
Konuklardan CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır da TMMOB ve EMO‘nun önemine dikkat çektiği konuşmasında, meslek örgütlerine yönelen baskılara karşı ortak mücadele vurgusu yaptı. Kendisinde TMMOB üyesi olduğunu hatırlatan Sındır, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) çalışmaları kapsamında EMO İzmir Şubesi‘nin çalışmalarının yakından takip etme fırsatı bulduğunu belirtti. Akademik meslek odalarının tehdit altında olduğunu kaydeden Sındır, konuşmamsını şöyle sürdürdü:
"Benim İKK‘da görev yaptığım dönemde de yerel ve merkezi iktidarlar, çalışmalarımızdan rahatsız duyardı. Görevimiz gereği iktidarların yanlışlarını söyler, uyarırdık. Söylemek zorundaydık, zaten meslek örgütlerin varoluş amacı budur."
Meslek örgütlerinin Anayasa‘nın 135 maddesi gereğince kurulduğunu, 12 Eylül‘de yapılan değişiklikle kamu çalışanlarına istisna getirilmesine rağmen tüm meslek mensupları için üyeliğin zorunlu olduğunu hatırlatan Sındır, OHAL uygulamalarıyla demokrasinin askıya alındığını bu dönemde meslek örgütlerinin yeniden tartışma konusu haline getirildiğini ifade etti. Yeminlerine uygun bir açıklama gerçekleştiren Türk Tabipler Birliği yöneticilerinin gözaltına alındığını hatırlatan Sındır, "Ettikleri yemin çok açık ve yasal. Savaş bir halk sağlığı sorunudur diyorlar, başka ne söyleyebilirlerde ki" diye konuştu. Akhisar Kaymakamlığı‘nın "Çevreci-Afacan" adlı tiyatro oyununda savaş ve şiddet karşıtı ifadeler yer aldığı için afişinin ilçedeki okullarda asılmasının yasakladığını hatırlatan Sındır, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Karanlığa karşı mücadelede için eleleyiz.. Mücadelemiz insanlık için yaşam için; mücadelemiz daha demokratik, laik, daha özgür bir ülkede yaşayabilmek için. Yurtseverlerin mücadelesi Türkiye`mizin bekası içindir. Ben EMO‘nun mücadele bayrağını taşıdığını ve bayrağı ehil ellere devredeceğini iyi biliyorum. Geçmişten günümüze EMO çalışmalarına emeği geçen, yitirdiğimiz büyüklerimizi anıyorum. 32. Olağan Genel Kurul‘un insanlığa, yaşama, mesleğe katkı sağlamasını diliyorum. Bayrağı devralacak yeni Yönetim Kuruluna da başarılar diliyorum."
Genel Kurul Çalışmaları
Konukların konuşmasının ardından komisyonların kurulmasına ilişkin gündem maddesine geçildi. Karar Taslakları, Enerji, Eğitim, Kadın, Üye Eğilimlerini Belirleme, Mali Disiplin-Mali İşler, Mesleki Denetimin Geleceği, Özelleştirmenin Yıkıcı Etkileri komisyonları kuruldu. Ardından çalışma raporunu özetlenerek okunmasına geçildi. EMO İzmir Şubesi 31. Dönem Yönetim Kurulu Yazmanı Cevat Şahin çalışma raporuna ilişkin bilgi verirken, raporun mali kısmına ilişkin sunum ise Yönetim Kurulu Saymanı Hasan Şahin tarafından gerçekleştirildi. Çalışma Raporuna tartışılmasına ilişkin gündem maddesinde ise Fikret Şahin ve Şebnem Seçkin Uğurlu ve Emin Özger söz alarak eleştiri, görüş ve önerilerine dile getirdiler. Çalışma Raporunun görüşülmesi, EMO İzmir Şubesi 31. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş‘ın eleştiren konulara ilişkin bilgilendirme yapmasıyla devam ederken, "son söz üyenin" uygulaması kapsamında Fikret Şahin‘in söz almasıyla tamamlandı. Görüşmelerin ardından gerçekleştirilen oylama ile EMO İzmir Şubesi 31. Dönem Yönetim Kurulu oybirliğiyle aklandı.
Verilen aranın ardından 32. Dönem Tahmin Bütçesi‘ne ilişkin Hasan Şahin‘in tarafından sunum gerçekleştirildi. Sunumun tamamlanmasının ardından yapılan oylamada tahmini bütçe kabul edildi.
Komisyon Raporları Sunuldu
Komisyon raporların görüşülmesine ilişkin gündem maddesinde ise ilk olarak Gülefer Mete tarafından Kadın Komisyonu Raporu‘nun özetlenerek okunurken, Üye Eğilimi Belirleme Anketi‘ne ilişkin sunum Mustafa Serdar Çınarlı, Özelleştirmenin Yıkıcı Etkileri Komisyon Raporu ise Mahir Ulutaş tarafından sunuldu. Mesleki Denetimin Geleceği Komisyonu‘nun raporu ise Cevat Şahin tarafından sunulurken, Mali Durum-Mali Disiplin Komisyonu raporu ise Hasan Şahin tarafından okundu. Ardından Enerji Komisyonu raporu Hüseyin Avni Gündüz, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Raporu ise sağlık sorunlarıyla nedeniyle Genel Kurul çalışmalarına katılamayan Alpaslan Güzeliş yerine Zehni Yılmaz tarafından, Eğitim Komisyonu‘nun raporu ise Mustafa Serdar Çınarlı tarafından okundu.
Komisyon raporlarının sunulmasının ardından Karar Taslakları Komisyonu çalışmalarıyla tasnif edilmiş önergeler, görüşülerek karar bağlandı. Genel Kurul çalışmaları, dilek ve temenniler kapsamında gerçekleştirilen konuşmalarla tamamlandı.
|
|
|
Tanıtım
İZMİR ŞUBE
ADALET NÖBETİNE ÇAĞRI: #GEZİYEOZGURLUK
