MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ÇERNOBİL‘İN YILDÖNÜMÜNDE `NÜKLEER` PANELİ



 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi‘nin sekretaryasını yürüttüğü Nükleer Karşıt Platform İzmir Bileşenleri, Çernobil felaketinin 32. yıldönümünde `Enerji Politikaları ve Sinop Nükleer Santralı` başlıklı panel forum düzenledi. Mehmet Özdağ ve Mahir Ulutaş`ın konuşmacı olarak yer aldığı panel-formda ilişkin ayrıntılı haberi, gerçekleştirilen sunumlara ve `ÇED Raporu`nda Sinop Nükleer Santralı` başlıklı infoborda yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
 

Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi Ege Salonu‘nda 26 Nisan 2018 Perşembe günü gerçekleştirilen panel-foruma Elektronik Mühendisi Mehmet Özdağ ile Elektrik ve Elektronik Mühendisi Mahir Ulutaş konuşmacı olarak katılım sağladı. EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Avni Gündüz‘ün açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte;  ilk olarak Mahir Ulutaş tarafından "Türkiye`nin Enerji Politikası ve Nükleer Santraller" başlıklı sunum gerçekleştirildi.

Konuşmasına dünya genelinde 2016 yılı itibariyle enerjinin yüzde 85,5‘inin fosil kaynaklardan elde edildiği vurgulayarak başlayan Ulutaş, büyük kısmı Afrika‘da olmak üzere dünya nüfusunun yüzde 15`inin elektrik enerjisine erişmediğine dikkat çekti. Uluslararası Enerji Ajansı‘nın (UEA) verilerin orta vadede fosil kaynaklarının payının azalmayacağını ortaya koyduğunu ifade eden Ulutaş, yenilenebilir kaynaklarda yıllık 2.9, doğalgazda ise yüzde 2.3‘lük büyüme beklendiğini vurguladı. Ulutaş, Çin dışında yatırım yapılamayan nükleerdeki büyüme beklentisinin ise yüzde 2.1 düzeyde kaldığını belirtti. Türkiye‘de ise fgosil kaynak kullanımının yüzde 87.3 ile dünya ortalamasının üstünde olduğunu bildiren Ulutaş,  ithal kaynak bağımlığının ise yüzde 74‘e yükseldiğine işaret etti. Türkiye‘nin en çok enerji ithal eden 9‘uncu ülke olduğuna vurgu yapan Ulutaş, dış ticaret açığını büyük kısmının enerji ithalatından kaynaklı olduğunu kaydetti.

Türkiye‘de yedek kurulu güç kapasitesinin yüksek olduğunu ve tüketimden daha hızlı bir büyüme gösterdiğine işaret eden Ulutaş, abartılı talep tahminler ve yatırım planlaması yapılaması nedeniyle atıl kapasite oluştuğunu vurguladı. Talep tahminlerindeki 2010 yılı için yüzde 37‘lik, 2015 yılı için yüzde 23‘lük bir sapma yaşandığını kaydeden Ulutaş, abartılı  tahminlerle nükleer için zemin oluşturduğunu ifade etti.

Elektrik üretiminde ithal kaynak kullanımı oranın 2016‘da 54,6‘ye yükseldiğine dikkat çeken Ulutaş, 2002‘de yüzde 60 olan kamunun üretimdeki payının 2017‘de yüzde 16‘ya düştüğünü kaydetti. Nükleer enerjinin pahalı olmasının yanında ciddi güvenlik sorunları barındırdığına işaret eden Ulutaş, konuşması şöyle sürdürdü:

"Bugüne kadar dünyada işletmede olan ve kapatılan nükleer reaktörlerin toplamı 600 adet civarındadır. Bunlardan 5 adedi patlayarak radyasyon yayılmasına ve büyük insan ve çevre felaketlerine sebep olmuştur. Felaket yaratma riski yüzde 1 civarında olmaktadır. Bu risk çok yüksek bir orandır. Herhangi başka bir tip elektrik santralinde böyle yüksek risk yoktur. Örneğin aynı güç ve elektrik üretim kapasitesine sahip kömür, doğalgaz veya hidroelektrik santrallerde bu risk sıfır olarak kabul edilmektedir."

"Ölü Nükleer Santral Stoku Oluşuyor"
Fukuşima felaketinden sonra, Japonya‘nın 50 reaktörün tümünü kapattığını aradan geçen 6 yılda yalnızca 4‘ünü devreye alabildiğini hatırlatan Ulutaş, "Başka ülkelerde de çalışabilir durumda olmalarına rağmen kapatılan ve atıl bekletilen reaktörler mevcuttur. Avusturya`da ise bir nükleer santralin yapımı tamamlandıktan sonra referandum ile devreye alınmadan atıl bekletilmesi kararı alınmıştır. Böylece dünyada üretim yapabilecekken devreye alınmayan ölü nükleer santral stoku da oluşmuştur" diye konuştu.

Çin hariç dünyada nükleer enerji yatırımlarından uzaklaşma eğilimi oluştuğuna işaret eden Ulutaş, yenilenebilir kaynaklara ilişkin yatırımların artığını vurguladı. Türkiye‘de merkezi planlamaya dayılı, kamu yararına bir anlayışla enerji alanının yeniden yapılandırılmasın gerektiğine işaret eden Ulutaş, konuşmasını David Harvey‘in "kapitalizm, ürettiği tüm toplumsal ve çevresel maliyetleri özümsemeye zorlanırsa, faaliyetine son vermek zorunda kalır. Gerçeğin ta kendisi budur" sözleriyle tamamladı.
Etkinlikte EMO Samsun Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdağ ise Sinop‘ta kurulması planlana nükleere santralın ÇED raporuna ilişkin ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda ÇED Raporu için düzenlenen halkının katılımı toplantısına yurttaşların alınmadığını vurgulayarak başlayan Özdağ, konuşması şöyle sürdürdü:

"Toplantıya katılımızın güç kullanılarak engellendi. Hatta bir milletvekilimiz hiç bir sebep yokken darp edildi. Kamuoyundan gizlenmeye çalışılan ÇED Raporu‘na ilişkin gerçekleri anlatmak üzere son 2 ayda yoğun bir çaba harcıyoruz. Yurttaşları bilgilendirmek için her platforma bu raporu anlatmayı sürdüreceğiz."

Sunumunda Sinop‘un doğal güzelliklerine de yer veren Özdağ, kentin TÜİK verilerine göre ülkenin en mutlu ili olduğunu vurguladı. Sinop‘ta kurulacak santral için nükleer güç santralı ve kısaltma olarak da NGS ifadelerini kullandığını hatırlatan Özdağ, "Nükleer ile güç kelimelerini bir arada kullanarak bir algı yönetimi örneği sergiliyorlar" diye konuştu.

"Sinop Atık Sahasına Dönüşecek"
ÇED Raporu‘na göre; nükleer santral için 10 milyon metrekare alan ayrıldığını ve bunun yalnızca 1 milyon metrekarelik bölümünde santral kurulacağını bildiren Özdağ, Akkuyu‘da ise toplamda 2 milyon metrekare alan ayrıldığını hatırlattı. Santral için kullanılmayacak olan 9 milyon metrekarelik alanda ne yapılacağının soru işareti olduğunu vurgulayan Özdağ, bu alanın nükleer atık depolama alanına dönüştürülmesi olasılığının yüksek olduğunu ifade etti. Uluslararası anlaşmaya göre; Akkuyu‘da oluşacak nükleer atığın Rusya‘ya götürüleceğini ifade eden Özdağ,  Sinop için yapılan anlaşmada atık yükümlüğünün Türkiye‘de bırakıldığına vurgu yaptı.

ÇEP Raporu‘nda santralla 30 kilometre uzaklıktaki tüm alanının proje sahası ilan edildiğine dikkat çeken Özdağ, 15 kilometre uzaklıktaki Sinop şehir merkezin bile proje sahasına dahil edildiğini vurguladı. Söz konusu 30 kilometrelik yarıçap içinde sulak alanlar, tabiat parkları, koruma alanları bulunduğunu hatırlatan Özdağ, doğal alanların tahrip olacağını ifade etti. Geçtiğimiz ay drone kullanılarak çekilen görüntülerde santral sahasında, henüz ÇED süreci tamamlanmasına, lisans ve izin alınmamasına rağmen geniş bir alanda ağaçların kesildiğinin tespit edildiğini bildiren Özdağ, ÇED Raporu‘na göre ömrü 60 yıl olacak santralın inşaatının 2019‘da başlayacağını ve 2025‘de tamamlanacağı belitti. ÇED Raporu‘na göre 32,6 milyon metreküp hafriyat çalışması yapılacağının belirten, bu miktarın Akkuyu için 10 milyon metreküp olarak belirlendiğini kaydetti.

"Sinop İnşaat Alanı Olacak"
Konuşmamsına "Sahada devasa bir inşaat çalışması gerçekleştirileceğine işaret eden bu büyüklükteki hafriyat ile çift şeritli 550 kilometrelik duble yolun 2 metre yüksekliğindeki dolgusu yapılabilir. Bu miktar, üçüncü havalimanı da dahil olmak üzere dar alanda bugüne kadar yapılan en büyük inşaat çalışmasına işaret etmektedir. Bu çalışmanın Sinop‘u bir bütün olarak tahrip etmesi kaçınılmazdır" ifadeleriyle devam eden Özdağ, sahada kullanılacak demir miktarıyla da hızlı trenlerde kullanabileceği nitelikte 1800 kilometre uzunluğunda demir yolu yapılabileceğini kaydetti.

Santralın işletmesi dönemindeki çevresel etiklerini de değinen Özdağ, günlük 28 milyar metreküp soğutma suyu kullanılacağını ve bu suyun deniz canlıların ürememesi için kimyasal işlemlere tabii tutulacağını ifade ederek, tüm Türkiye‘de kullanılan günlük içme suyu miktarının 16 milyon metreküp olduğunu vurguladı.  Akıntıların hesaba katılması durumunda kimyasal işlemden geçen suyunun tüm Karadeniz‘e yayılacağını vurgulayan Özdağ, konuşması şöyle sürdürdü:

"Balıkçılık bölgenin en önemli gelir kaynaklarından biridir. Sinop, Türkiye`nin balık ihtiyacının yüzde 7`sini karşılamaktadır. Sinop`ta toplamda 4 bin 500 kişi balıkçılık sektöründe istihdam edilmektedir. Sinop‘taki 5 balıkçılık limanından 3‘ü 30 kilometre yarıçaplı çalışma alanı içerisinde kalmaktadır"

ÇED Raporu‘nda normal işletme koşullarında radyolojik sıvı atıkların işlemden geçirildikten sonra Karadeniz‘e deşarj edileceğine yer verildiğini kaydeden Özdağ, "Santraldan çok yüksek ekonomik avantaj sağlansa bile Karadeniz‘in Sinop‘un ziyan edilmesine değmez" diye konuştu.

Santral için kamu şirketi EÜAŞ‘a vergi cenneti Cayman adalarında şirket kurdurulduğunu vurgulayan Özdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Böylece hem kurulum hem sonrasındaki faaliyetler Sayıştay ve Maliye‘nin denetiminden kaçırılıyor. Kurulum maliyetinin yüzde 49‘ü Türkiye üzerinde bırakılmaktadır. Devasa büyüklükte bir inşaat planlanıyor. Sonrasında ise ciddi bir nükleer yakıt teminine ilişkin ticari faaliyet söz konusu olacak. 60 yıl boyunca yakıt ithalatı da kamu şirketine kurdurulan bu off-shore şirketi üzerinden yapılacak. Devlet off-shore açar mı, buna neden ihtiyaç duyuluyor?"

 

"İnşaat Hiç Bitmeyebilir"
Yusufeli Barajı‘nın tamamlanması projesinin 486.6 milyon TL‘ye ihale edilmesine rağmen sonradan bedelin 1 milyar 428 milyon TL`ye yükseltildiğini hatırlatan Özdağ, konuşması şöyle sürdürdü:

"Japonya‘da yayımlanan Asahi Gazetesi‘nin bir kaç gün önceki haberine göre; 20 milyar dolar olarak öngörülen inşaat maliyetlerinin 38 milyar dolara yükselmesi nedeniyle Mitsubishi‘nin ortaklarından Itochu‘nun projeden ayrılmak istiyor. Habere göre; projenin zamanında bitirilemeyeceği ve Türkiye‘den ek mali katkı isteneceğine ilişkin iddialar yer aldı. Bu inşaat çalışması muhtemel hiç bitmeyecek, Sinop‘ta elektrik üretimine hiç geçilemeyebilir"

Akkuyu‘nun temel atma töreni için teknoloji geliştirme odaklı reklamlar yayımlandığını hatırlatan Özdağ, "Türkiye‘nin sağlık ve diğer bilimsel alanlardaki nükleer çalışmaları yeni değil. Türkiye, ABD ile 1950‘de ‘sulh için nükleer‘ anlaşması yapan ilk ülke. Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi 1957‘de kuruldu. Hayat kurtaran nükleer teknolojileriyle bu santralar dolayısıyla tanışmıyoruz" diye konuştu.
Özdağ sözlerini "ekolojik yıkama neden olan hiç bir teknoloji varlığını sürdüremez" ifadeleriyle tamamladı.

 

 

Dosyalar

Sinop Nükleer Santralı-İnfoBord (6208 KB)

Mahir Ulutaş-Sunum (11204 KB)

Mehmet Özdağ-Sunum (12661 KB)



35. DÖNEM KURULLARI BELİRLENDİ

04.02.2024
 


Çok Okunanlar


SAYI 406: MESLEK ODALARI VAZGEÇİLMEZDİR!

EMO-GENÇ TEKNİK GEZİSİ

ADALET NÖBETİNE ÇAĞRI: #GEZİYEOZGURLUK

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

ELEKTRONİK MESLEK DALI ÜYE TOPLANTISI

35. DÖNEM ŞUBE YÖNETİM KURULU`NDAN KURUM ZİYARETLERİ

YAŞASIN 8 MART!

EMO-GENÇ BUZ PİSTİ BULUŞMASI

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİKLERİ

KINIK`TA TERMİK SANTRALE İHTİYAÇ YOK!

Okunma Sayısı: 89


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.