HABER

 
TMMOB 12. Enerji Sempozyumu katılımcıları, 8 Aralık’ta Hasankeyf’i ziyaret ederek, Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak bölgede incelemeler yaptı. Heyet üyeleri, Türkiye’nin Ilısu Barajı’ndan üretilecek enerjiye ihtiyacı olmadığını vurgulayarak, tarihi ve doğayı yok edecek bu projenin durdurulmasını istediler.
 

Diyarbakır`da 5-7 Aralık 2019 tarihleri arasında düzenlenen TMMOB 12. Enerji Sempozyumu`nun tamamlanmasının ardından 8 Aralık 2019`da Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak olan Hasankeyf gezildi. Heyet üyeleri su tutulmaya başlanan baraj alanında ve bölgede incelemeler yaparak, gözlemlerini paylaştılar.

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, yaptığı açıklamada böyle bir projeye ihtiyaç olmadığını, çok rahatlıkla çözülebilecek bir sorunun adeta hesaplaşmaya çevrildiğini kaydetti. İpek, şunları söyledi:

"Toplumla hesaplaşma, zıtlaşma ve bölge içerisinde ben istediğimi yaparım diyen ve toplumu dikkate almayan projeler çok eski çağların, dönemlerin politikaları. Günümüzde yereldeki insanların desteğini almadan, onların ihtiyaçlarına uygun bir hale getirmeden hiç kimsenin böyle projeler yapmaya hakkı yok. 12 bin yıllık bir mirası kalkıp bir iktidarın ben istediğim gibi kullanırım deme hakkı da yok. Bu çok çağ dışı insanlık dışı bir proje. Tarih sular altında kalıyor. Kalmaya devam ediyor. Tarihsel yapıyı taşıdığınızı söylüyorsunuz. Anlaşılır şeyler değil, evet bu çok çağdışı siyasal bir iktidarın toplumla hesaplaşması gibi görünüyor."

Ilısu Barajı Projesi`nin derhal durdurulması gerektiğini belirten İpek, "Bir kere projeyi durdurup sonra bunu nasıl kurtarabileceğimizin tartışmasını yapabiliriz" diye konuştu. Su tutulmaya başlanan baraj alanında şu anda yüzde 30 civarında doluluk olduğuna dikkat çeken İpek, şunları söyledi:

"Yılbaşından sonra Ocak-Şubat`ta da tamamen sular altında kalacağını görüyoruz. Bu tabii kurtarılabilir ama öyle bir niyet yok, sağır duvara konuşuyoruz. Türkiye`de olağanüstü bir güneş var. Rüzgar projeleri var. Bunlar desteklenebilir. Gelecekte çok büyük iletim hatları, dağıtım hatları yapmamıza gerek kalmayacak. Güneş ve rüzgar gibi diğer birtakım imkanlar artık daha küçük boyutlu depolanabilir. Kontrol edilebilir. Böyle bir çağda ‘kör kör parmağım gözüne` deniyor. Hızla durdurulması gerekiyor."

İktidarın enerji politikalarındaki tercihleri ve lobilerin etkileyici olduğunu belirten İpek, Karadeniz`deki HES`ler dahil, doğaya ve tarihe zararlı projelerin tamamının durdurulması gerektiğini söyledi.

Ekonomik krizin bir anlamda enerji sektöründe rant dağıtılarak çözülmeye çalışıldığını vurgulayan İpek, sözlerini şöyle tamamladı:

"İhtiyaçtan fazla üretim yapılıyor. Üstelik de yanlış tercihler yürütmelerinin altında gördüğümüz temel faktör rant ve lobi faaliyetleri. Sahipsiz bir ülkeye dönüştük. Yani hiç kimsenin sözü dinlenmiyor. Ne söylerseniz dinleyen yok, karşılığı yok. Yetki bir elde toplanmış oradan adeta parmak basılıyor. O parmağa göre her taraf yürüyor. Bu bir rezalet ama biz inanıyoruz ki Türkiye böyle gitmeyecek. Aklın ve bilimin hakim olduğu yeni günler yaratılacaktır. Ve hepimiz de bunun mücadelesini veriyoruz. EMO olarak halka karşı sorumluluklarımız var. Uyarılarımızı yapmaya devam edeceğiz."

"Tarihe, medeniyet mirasımıza ihanet olur"

Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü, gördüğü tablo karşısında çok üzüldüğünü ve utandığını söyledi. Türkiye`nin Ilısu Barajı`nda üretilecek elektriğe ihtiyacı olmadığını belirten Öğütçü, şöyle konuştu:

"Enerjiye ulaşmak için medeniyetin izlerini tahrip etmek, betona ve suya gömmek kabul edilebilir bir şey değil. Hele ki geldiğimiz aşamada. Biz medeniyete yeni izler bırakacağımıza geçmişten gelen izleri silmeye başladık. Enerjiyle tarih ve çevre arasındaki bağlantıyı iyi kuramıyoruz. Bu sadece Hasankeyf`te yaşadığımız bir olgu değil. Ülkemizin neresine giderseniz gidin, hidroelektrik, altın madenleri, termik santrallerde insan sağlığını ve doğayı tahrip eden bir yaklaşım izliyoruz. Savunma olarak ‘Enerjisiz kalacağız` demek, basit bir izahat. Kendi yeteneklerimize, zekâmıza, tarihimize ve medeniyet mirasımıza ihanet olur. Ne su ne enerji ne güvenlik mülahazaları böyle bir şeyi haklı gösterebilir. Ben burada tamamen Hasankeyf`in tarihi özelliğine odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Bu her türlü siyasi, ekonomik mülahazanın üzerindedir."

Hala bu yanlıştan dönülebileceğini vurgulayan Öğütçü, şunları söyledi:

"Böyle bir medeniyet mirasının koruyabilmek için bunu geri çevirecek adımlar atılmalıdır. Bu konuda hükümetin tamamen inşaat, enerji ve su odaklı hareket etmesi doğru değildir. Çünkü öyle şeyler vardır ki onlara değer biçemezsiniz. Bu onlardan bir tanesidir. Yani Topkapı Müzesi`ne koyabileceğiniz değerde nitelikteki eserleri suyun altında bırakmak betona boğmak anlaşılır bir şey değil."

TMMOB 12. Enerji Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Arif Nacaroğlu da, 10 bin yıllık tarih mirası Hasankeyf`in, Türkiye için hiç önemli olmayan bir enerji miktarı için sular altında kalacağına işaret etti. Konuya duyarlı tüm insanlar ve mühendis odalarının yıllardır Hasankeyf`e dikkat çekmek için yoğun çaba gösterdiklerini, bu kapsamda Enerji Sempozyumu`nun ana başlıklarından birinin de bu konuya ayrıldığını anlatan Nacaroğlu, şunları söyledi:

"Sempozyuma katılanlarla birlikte bölgeye yaptığımız gezide, tüm katılımcıların ortak fikri, Ilısu Barajı`nın enerji ihtiyacından çok daha farklı amaçlar için yapılıyor olduğu; doğal, tarihi ve hatta kutsal sayılan (Sahabe mezarları) tüm değerleri yandaş veya partili insanların nemalanması için yok etmeyi göze alan zihniyetin kirli siyasi emellerinin sonucu olduğu görüşüne varıldı. Yükselen Dicle suları henüz Hasankeyf`i yutmadan bu proje acilen durdurulmalı; Maldiv adalarından daha büyük bir tarım toprağı inat ve kar uğruna kaybedilmemelidir."

Fotoğraflar