MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

SOYGUN ŞAHANE, TRT BAHANE ! (17 MART 2003)


BASIN AÇIKLAMASI

 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (HABER-SEN) ve Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM), 17 Mart 2003 tarihinde ortak bir basın toplantısı gerçekleştirdiler. EMO adına YK Başkanı Cengiz Göltaş, Haber-Sen adına Genel Başkan Kemal Keleş ve ESM adına Genel Başkan Neşet Demirtaş'ın katıldığı toplantıda TRT'nin elektrik payının düşürülmesinin ardındaki gerçekler, elektrik fiyatlarının nedenleri ve yeni zam oranı ele alındı. Konuşmacılar;, elektrik dağıtımının özelleştirmesine talip olan sermaye kesimleri ve TRT'nin medya payına göz diken medya çevrelerinin basıncıyla TRT'nin payının düşürüldüğünü ifade ettiler.
 

ÖZELLEŞTİRMECİLERİN TRT PAYI ÖDEMEMESİNE GEREKÇE UYDURULUYOR-
SOYGUN ŞAHANE, TRT BAHANE!


Aylardır, enerji fiyatlarının pahalı oluşu ve bu pahalılığın nedenlerinden biri olduğu iddia edilen TRT'nin elektrik faturalarından aldığı payın kaldırılmasının gerektiği ile ilgili tartışmalar izledik. Sermaye çevrelerinin, değişik basın ve TV kuruluşlarının bu yönde yaptıkları çalışmalar sonuçsuz kalmadı ve TRT'nin elektrik fiyatlarındaki yüzde 3.5'lik gelir payı düşürülerek yüzde 2'ye indirildi.

Bu tartışmalar ve elektrik fiyatlarının yüksekliğinden TRT payını sorumlu tutmak gerçekte bir aldatmacaydı. Ne TRT fiyat yüksekliğinden sorumludur ne de bu payın düşürülmesiyle ya da kaldırılmasıyla elektrik fiyatları ucuzlayacaktır. Nitekim TRT'nin payı düşürüldükten sonra elektrik ucuzlamamıştır. Tersine, Enerji Bakanı Hilmi Güler'in 11 mart 2003 tarihinde yaptığı açıklamaya göre, Hazine'nin IMF'ye verilen taahhütler çerçevesinde, elektrik fiyatlarına yüzde 6.3 oranında zam yapılması yönünde bir talebi vardır.

Aslında tüm iddiaların aksine fiyatların düşmeyeceği, tam tersine artacağı yetkililer, sektörü izleyenler ve EMO tarafından biliniyordu. Ancak kamuoyunu yanıltıldı ve bu arada TRT'ye gözünü diken sermaye çevreleri ve dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi planına bel bağlayan kesimlerin de işbirliğiyle suçlu TRT oldu.

Elektrik Fiyatları Nasıl Ucuzlayacaktı?
EMO'nun ve sektörde örgütlü sendikaların, çeşitli meslek kuruluşlarının yıllardan beri söyledikleri, Enerji Bakanı ve EPDK yetkililerinin ağzından doğrulanmış ve dünyada en pahalı elektrik kullanan ülkelerin başında geldiğimiz belirtilmiştir. Fahiş fiyatların nedeni olarak ise;
1. Bedeli 2.2. katrilyon TL olarak hesaplanan enerji kayıpları,
2. "Gizli tutulan" doğalgaz anlaşmaları
3. Elektrik üreterek kamuya satan ve bedelini kamu eliyle toplayan, sözleşmeleri iptal edilirse tahkime gitmekle tehdit eden Yap-İşlet (Yİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) santrallarını işleten firmalar olarak gösterilmiştir.

Aslında son yirmi yıldan beri adım adım uygulanan yanlış enerji politikalarının sonucu olan bu fiyatların düşürülmesiyle ilgili olarak da EPDK aşağıdaki önerileri yapmaktaydı:
* Enerji Bakanlığı'na bağlı kuruluşların tartışmalı hale gelen mevcut üretim ve dağıtım sözleşmelerinin de gözden geçirilmesi,
* Yİ ve YİD santrallarından yüksek fiyatla elektrik alınmasını öngören sözleşmelerin iptali halinde ortaya çıkacak tazminat için Hazine'nin fedakârlık göstermesi,
* Elektrik bedeli üzerinden alınan "piyasa dışı unsurlar"ın temizlenmesi.

Elektrik fiyatına etken olan üretim ve dağıtım giderleri dışındaki bu unsurlar ise ;
Elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti yapan kurum ya da kuruluşlarınca, tüketime sunulan enerji miktarının net birim fiyatla çarpımından elde edilecek tutardan %3,5 oranı olarak ayrılan TRT payı; ibadethane ve hayır kurumlarına sağlanan bedelsiz elektrik uygulaması; belediye tüketim vergisi adı altında alınan payla sağlanan sokak aydınlatması giderleri; bakanlık personeli ve bazı yurttaşlara sağlanan indirimli elektrik uygulaması; tüketime sunulan enerjiden % 4,5 oranında kaçak enerji kullanımı; iletim ve özellikle dağıtım hatlarındaki yatırımsızlık nedeniyle oluşan % 20 oranındaki kayıplar olarak ifade edilmekteydi.

Ne hikmetse EPDK, bu unsurların içine yine elektrikten kesilen % 10'luk Hazine payını ve ek iletim ücreti olarak adı geçen ancak EPDK'ya aktarılan % 1'lik payı katmayı unutuvermişti.

Neden TRT?
İlk ele alınan ve tüm medya tarafından tartışılan TRT'nin payı oldu. İstenilen değişikliği yapmak için medyada TRT aleyhine yayınlar yapıldı. TRT'nin siyasetçiler tarafından denetlendiği, rekabete girmediği için tek tip yayın yaptığı belirtildi. Komik olan, önerdikleri elektrik payının kaldırılması ya da düşürülmesiyle TRT'nin siyasetçiler tarafından daha fazla denetlenecek olmasıdır. Mali özerkliği olmayan bir TRT, mevcut bağımsızlığını dahi koruyamaz. TRT'nin tarafsız yayıncılık yapması isteniyorsa gerçekten özerk olmasını sağlayacak mali ve idari düzenlemeler yapılmalıdır.

Gelişmiş pekçok ülkede kamu yayıncılığını korumak için, bu tür kurumlara bütçeden ya da değişik yollarla gelir aktarılmaktadır. Çünkü neredeyse tüm ülkelerde kitle iletişim araçları tekelleşmekte olduğu için halkın haber ve bilgi edinme özgürlüğü tehlikeye girmektedir. TRT'yi eleştiren medya kuruluşlarının yayınlarını incelediğimizde ise asıl tektipleşmenin onlarda olduğunu görmekteyiz. Birbirlerinden farkı kalmamıştır ve medya gücünü siyasi iktidarlardan istediklerini elde etmek için kullanmaktadırlar. TRT, herşeye rağmen, iletişim alanına sürekli yetkin kadro yetiştirmesiyle, diğer TV'lerde asla gösterilmeyen belgesel, eğitim programları, kaliteli yerli dizileri, haber ve müzik programlarıyla büyük bir açığı kapatmaktadır. TRT'nin arkasında hiçbir sermaye grubu, holding ya da banka yoktur. TRT'nin tek finans kaynağı zorunlu olarak kamudur çünkü TRT kamu hizmeti üretmektedir. Esas istenen başkadır.

Bilindiği gibi, kamunun elinde olan dağıtım hizmetinin özelleştirilmesi ve bölgelere ayrılması planlanmaktaydı. Bu uygulama şu anda iptal edilmiştir ve ne olacağı belirsizdir. Ancak, o dönemde, yasa gereği, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti yapan kurum ya da kuruluşları, tüketime sunulan enerji miktarının net birim fiyatla çarpımından elde edilecek tutarın %3,5 oranındaki miktarını TRT payı olarak bu kuruma aktarmak zorunda kalacaklardı. Bu ise dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi planına bel bağlayan sermaye kesiminin girdilerinden % 3,5 azalması anlamı taşımaktadır. Gürültü bu noktada koparılmıştır ve TRT payının elektrik fiyatlarını arttırdığı şeklindeki tartışmayla kamuoyu aldatılmıştır.

Kamu kendi santrallarında (hidrolik+termik) 2.5-3 cente ürettiği elektriği Yİ ve YİD projelerinden zorunlu sözleşmelerle 8-16 cente satın almak zorunda bırakılmıştır. Böylelikle kamunun ortalama maliyeti 5 centin üzerine çıkmaktadır. 5 cente maledilen elektriğin diğer işletme giderleri de düşünülürse, Kurum ancak 10 cente normal faaliyetini sürdürebilir. Bunun da maliyeti yılda 2 milyar dolardır, yani Yİ-YİD'lere yılda fazladan ödenen para bu kadardır. Bu sözleşmelerin normal hale getirilmesi yerine "TRT payını keserek ucuzluk yaratacağız" diyenler gerçeği gizlemektedirler.

TRT payının iptali ile bu kurumun gücü de azalacağı için reklam verenler tarafından daha az tercih edilmesi anlamı taşıyacaktır. Reklam kaynaklarının elektrik dağıtım işine soyunan özel medya kuruluşlarına yönelmesi ise kârlılık ve etkinliklerinin artmasına, sonuç olarak özel TV sahibi kişi ve kuruluşların siyasal iktidarlar karşısında daha kolay talepte bulunmalarına yolaçacaktır.

Elektrik fiyatlarının neden pahalı olduğu aslında çok iyi bilinmektedir
1. 1990'lı yıllardan başlamak üzere ülkemizde serbest piyasa tanrısına tapanlar her alanda olduğu gibi tüm uyarılarımıza rağmen elektrik enerjisi alanını da çıkar çevreleri ile birlikte yeniden düzenleme çabalarına giriştiler.
2. Kimin neyi ne için yaptığının belli olmadığı bir ortam yaratılarak geleceğe yönelik enerji senaryoları şişirilmek suretiyle gerçeği yansıtmayan tahminler yürütüldü.
3. Mevcut TTK, EİEİ, TEK, DSİ koordinasyonu bozularak planlama anlayışı terk edildi
4. Elektrik santralları, iletim ve dağıtım şebekeleri özelleştirme masasına yatırılarak yatırımlar engellendi,
5. Yetişmiş kurum personeli siyasal baskı ve tercihlerle ya küstürüldü ya da uzaklaştırıldı, personel alımları daraltıldı ya da istihdamda siyasi tercihler kullanıldı,
6. Planlama ilkelerine aykırı doğalgaz alım sözleşmeleri imzalandı ve kamu oyundan gizlendi,
7. Al ya da öde koşullu, 8-16 kWh/cent bedelli Yİ ve YİD yatırımları kamu oyundan gizli ve ağır şartlarla dışa bağımlı doğalgaz santrallarının yapımı ile belirli bir çevreye Hazine garantili tesisler yaptırıldı,

Çıkar çevreleri ortaya çıkan pahalı elektriğin "uluslararası fiyatlar düzeyinde" olduğunu savunarak, nedense ülkedeki emeğin uluslararası ederinin "30'da biri kadar" olduğunu gizlemeyi yeğlediler. Oluşan aşırı fiyatları karşılamakta zamlar da yetmedi ve dünyada eşi benzeri olmayan, "verilmeyen ya da alınmayan bir mal ya da hizmetin karşılığı olarak, adı güç bedeli olan uygulama ile siyasal hatalarından kaynaklı zararları, Yİ ve YİD çevresi için ise tatlı karları sermaye kesimine aktarmaya devam ettiler!."

Dolayısıyla Bakanlığın ve EPDK'nın fiyatlar konusunda başlatmış olduğu tartışma, sondan başa doğru bir tartışmadır, ve bütünüyle yanlıştır! Çünkü elektrik fiyatlarının yüksekliği, bugüne kadar iktidara gelen hiçbir partinin değiştirmediği -ancak en belirgin temsilciliğini yıllar boyu ANAP'ta bulan- bir siyasal tercihin sonucudur. Bu tercih değiştirilmedikçe sonuç değişmeyecektir. Hükümet, son dönemlerde enerji tablosu üzerine, EMO'nun ve sektörde örgütlü sendikaların yıllardır dile getirdiği gerçekleri kabullenmiş gözükse de, sorunun nedenlerini ortadan kaldırmaya çalışmadan sonuçları tartışmaktadır. Üstelik de özelleştirme programına sadık kalacağını sık sık belirtmektedir.

Sonuç ve Öneriler
1. 1990 yılından bu yana yapılmış olan bütün Yİ ve YİD sözleşmeleri Devlet Denetleme Kurulu denetime açılmalı, oluşan kamu zararlarının sözleşme iptali yöntemi ile bir kere daha Hazine'den karşılanması suretiyle halkın sırtına yüklenmesi yerine sorumlularından tazmin edilmesi için yasal girişimde bulunulmalıdır,
2. Ulusal elektrik sisteminin ve enerji sektörünün öncelikli, temel gereksinimlerinin doğru saptanmasıyla kısa ve uzun erimli enerji yatırımlarının zamanında gerçekleşmesine dönük uygun politikalar ve kurumsal düzenlemeler yaşama geçirilmelidir.
3. Stratejik öneme sahip kamu hizmeti niteliği içeren enerji sektöründe planlama, eşgüdüm ve denetleme yönleriyle yeniden merkezi yapılanmaya gidilmeli, sektördeki özelleştirme uygulamalarına son verilerek koordinasyon, yetişmiş insan gücü ekonomik kaynak ve ileri teknoloji politikalarıyla güçlendirilmiş, "kamu kontrolünde" örgütlü ve etkin bir yapı oluşturulmalıdır.
4. Mevcut politikalar doğrultusunda, neredeyse tümüyle dışarıdan alınan doğal gazın, elektrik üretiminde bu denli yüksek oranda kullanılmasının getirdiği ve getireceği sonuçlar göz önüne alınarak, kaynak çeşitliliğine gidilmeli, bu konuda yapılan sözleşmeler devlet denetimine açılmalıdır.
5. Projeleri tamamlanmış hidroelektrik santralların yapımı hızlandırılmalıdır.
6. Dağıtım şebekelerinin yenilenmesi; kayıpların azaltılması konuları öncelikle ele alınmalıdır.
7. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi için yapılacak çalışmalar desteklenmelidir.
8. Enerjinin tasarrufu ve etkin kullanımına yönelik yatırımlar desteklenmeli, bu tür ürünlerin üretilmesinden tüketilmesine kadar her aşaması düşük vergi ve düşük KDV vb. yöntemlerle yatırımda ve tüketimde tercih edilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
9. Sektördeki istihdam azaltma politikasına son vermeli, eleman azlığının neden olduğu kazalar ve bakımsızlık nedeniyle oluşan korkunç zararlar dikkate alınmalıdır.
10. TRT bir an önce mali ve idari özerkliğe kavuşturulmalı, etkin, kaliteli ve tarafsız bir kamu yayıncılığının önündeki her türlü engel ortadan kaldırılmalıdır.

EMO, HABER-SEN ve ESM, elektrik enerjisinin, sermaye kesimine kamu kaynaklarının aktarılması için kullanılmasına önceden olduğu gibi bundan sonra da karşı çıkmaya devam edecektir.

Elektrik Mühendisleri Odası YK Başkanı
Cengiz GÖLTAŞ

HABER-SEN Genel Başkanı
Kemal KELEŞ

ESM Sendikası Genel Başkanı
Neşet DEMİRTAŞ



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


ANKARA ŞUBE GENEL KURULU YAPILDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU HAZİRUN LİSTESİ ASKIYA ÇIKIYOR

FUKUSHİMA FELAKETİNDEN DERS ALMALI VE NÜKLEER GÜÇ SANTRALI GİRİŞİMLERİNİ SONLANDIRMALIYIZ!

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO HÜKÜMETİ NÜKLEER SANTRAL İLE İLGİLİ UYARDI: SONLANDIRIN! (TRAKYA DEMOKRAT)

EMO: FUKUSHİMA NÜKLEER FELAKETİNDEN DERS ALINMALI! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO’DAN FUKUSHİMA’NIN YILDÖNÜMÜNDE ‘AKKUYU’ UYARISI (BASKENTGAZETE.COM.TR)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 1948


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.