BASIN AÇIKLAMASI

 
SAYIN BAŞBAKAN'I KAMU YARARINI SAVUNANLARIN EMEKLERİNİ YOK SAYMAMAYA DAVET EDİYORUZ:
Başbakan Tayyip Erdoğan, 6 Temmuz 2003 tarihinde Partisinin Kayseri İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türk Telekom ile GSM şirketleri Turkcell ve Telsim arasında yapılmış olan "Arabağlantı Anlaşması"nın sonuçları nedeniyle oluşan kamu zararının tahsil edileceği belirterek şu sözleri söylemiştir:
 

"İlk kez burada açıklıyorum, yakın zamana kadar, yapılan anlaşmalar nedeniyle Telsim ve Turkcell arasındaki anlaşmaya göre bu iki şirket dört, Telekom ise bir alıyordu. Biz iktidara geldikten sonra buna karşı dava açtık ve kazandık. Bundan böyle Telekom ve bu iki şirket yüzde 50’şer pay alacaklar (....) Şimdi bunların geçmişe yönelik olan süreci var ki, onunla ilgili de dava açıldı. Onlar da hayırlısı ile neticelendiğinde, bu rakamı da duyduğunuzda iyice şok olacaksınız."
Sayın Başbakan'a soru sormak ve kendisine bilgi vermek istiyoruz:
· Hükümet'in açtığı davaların tarihi nedir ve hangi konudadır?
· Arabağlantı Anlaşması'nın 4 Ekim 2000 yılında iptal edildiğinden haberdar mıdır?
· Başkalarının yaptığı mücadeleyi, verdiği emeği yok saymak iyi bir siyaset örneği sayılabilir mi?
Süreci bitiren davayı Elektrik Mühendisleri Odası açtı
Arabağlantı Anlaşması konusundaki dava ilk olarak 1998 yılında Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından açılmıştır. EMO'nun açmış olduğu davada; Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 1999/577 E, 2000/831 K no'lu ve 04. 10. 2000 tarihli kararıyla; Türk Telekom (TT) ile GSM operatörleri arasında yapılan arabağlantı anlaşmasının çağrı sonlanma ücretleriyle ilgili Ek: D-Çizelge 1 ilave 1A.1 bölümü, kamu yararına aykırı bulunarak iptal edildi.
EMO, 14. 10. 1998 tarihinde Türk Telekom ve GSM işletmecileri arasında yapılan arabağlantı anlaşmasının karşılıklı ücretlendirme sisteminin, Türk Telekom aleyhine asimetrik olarak belirlenmesinin kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle dava açmıştı. Mahkemenin iptal ettiği bölüm de bu ücretlendirmeyi içermektedir.
Türk Telekom'la GSM işletmecisi özel şirketler (Turkcell ve Telsim) arasında imzalanan "Şebekeler Arası İrtibat ve İşbirliği Sözleşmesi (Ara Bağlantı Sözleşmesi)"nin, çağrı sonlanma ücretlerine ilişkin hükümleri her yöne doğru aramalarda TT'nin aleyhine olacak şekilde düzenlenmişti. Oysa sabit telefonlarla cep telefonlarının karşılıklı aramalarında verilen hizmet, GSM işletmecisi ve TT açısından aynı hizmettir ve ücretlendirmenin de simetrik olması gerekmektedir.
Arabağlantı anlaşması nedir?
İki farklı iletişim şebekesi arasında haberleşme yapılabilmesi için, şebekelerin birbirleri ile bağlantısı olmalıdır. Şebekelerin bağlandıkları noktaya arabağlantı noktası denir. İki şebeke arasında bir çağrı trafiği varsa ve telefon ücretleri abonelerden bu şebekelerin işletmecileri tarafından ayrı ayrı toplanıyorsa, bu şebekeler arasında bir arabağlantı anlaşması yapma zorunluluğu doğmaktadır.
Ancak TT ve GSM işletmecileri arasında imzalanan anlaşmalar asimetrikti. Yani TT şebekesinde başlayıp GSM şebekesinde sonlanan bir dakikalık çağrı için, TT'nin GSM işletmecisine ödediği para ile, ters yöndeki bir dakikalık bir çağrı için GSM işletmecisinin Türk Telekom'a ödediği para eşit değildi.
Sözleşmede yer alan eşitsizlik nedeniyle TT'nin, dolayısıyla kamunun büyük zararları sözkonusuydu. Bu nedenle, imtiyaz sözleşmesinin eki olarak düzenlenmiş olan ara bağlantı sözleşmesinin iptali istemiyle açmış olduğumuz davada, Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin kararıyla; Türk Telekom ile GSM operatörleri arasında yapılan arabağlantı anlaşmasının çağrı sonlanma ücretleriyle ilgili bölümü iptal edildi ve karar kesinleşti. Mahkeme kararında sözleşmenin çağrı sonlanma ücretlerine ilişkin kısmın simetrik olmaması nedeniyle kamu yararına aykırı olduğu gerekçesi yer almıştı. Bu anlaşmanın iptaliyle zaten Türk Telekom'la GSM operatörleri arasındaki paylaşım eşitlenmişti. EMO, karardan sonra Ulaştırma ve Maliye Bakanlıklarına yazı yazarak kararın gereğinin yerine getirilmesini istedi.
Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin iptal kararı, davanın taraflarını olduğu kadar üçüncü kişileri de bağlayacak nitelikteydi. Kararın gereğini yerine getirecek olan da Türk Telekom'du. Nitekim, Türk Telekom yargı kararı doğrultusunda, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren alacaklarını tahakkuk ettirdi. Ancak, GSM işletmecisi şirketlerce bu işleme itiraz edildi ve esasen bu konuda görevsiz olan ticaret mahkemesinde dava açtılar. Davayı kabul eden yerel ticaret mahkemesinin kararı geçtiğimiz aylarda Yargıtay tarafından görevsizlik nedeniyle bozuldu. Dava tekrar ticaret mahkemesinde görülmeye devam olunmakla birlikte Türk Telekom'un alacağı yönünden yeni bir hukuksal dayanak ortaya çıkmış oldu.
Şimdi AKP Hükümeti çok önceden açılmış ve sonuca ulaşılmış bu davaların meyvelerini toplamaktadır. Üstelik de bu konuda en fazla çabayı göstermiş ve daha başından kamunun soyulmasını engellemek için müdahil olmuş EMO'nun adından dahi bahsetmemektedir. Oysa EMO 1998'den beri bu konuda defalarca açıklama yapmış, dava açmış, basını ve bürokrasiyi bilgilendirmiştir.
Kamu, bile bile zarara uğratıldı!

Davanın sonuçlandığı tarihte, Ara Bağlantı Sözleşmesi'nin yanlış düzenlenmesi sonucu 1 katrilyon civarında bir kamu zararı doğmuştur. Oysa, iki GSM işletmecisi şirketin imtiyaz sözleşmesini imzalarken ödedikleri ücret ancak bu kadardır. Bu durumda, yalnızca haksız olarak elde edilen kazançla, ödemiş oldukları imtiyaz bedelini geri almış oldular. Bu hesaba GSM işletmecilerinin kendi şebekeleri içindeki aramalardan ve sabit ücretlerden doğan gelirleri ile yatırım teşvikleri sonucu edindikleri muafiyetler dahil değildir. Açıklamalara göre zarar bugün 3.5 katrilyona ulaşmıştır. Elektrik Mühendisleri Odası, davayı açmamış ve sürece sonuna kadar müdahil olmamış olsaydı, bu zarar çok daha fazla olacaktı.
Peki ama bu anlaşmayı gerçekleştiren Türk Telekom yetkilileri ve dönemin hükümetinin sorumluları hakkında ne gibi bir işlem yapıldı? Böyle bir anlaşma nasıl yapılabildi? Bunlar ne zaman sorgulanacak ve açığa çıkarılacak?
Hükümetin EMO'nun çabasını yok saymaya çalışmasına karşın, bu işe müdahil olmasını ve bu soygunu bir yerde durdurmasını olumlu karşılıyoruz ve enerji alanında olduğu gibi telekomünikasyon alanında da bir kez daha haklı çıkmış olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Çünkü bu soygun ve hortumlar sadece bizim değil, çocuklarımızın da geleceğini çalmış, ülkemizi üç kuruşa muhtaç duruma düşürmüştür.
Elektrik Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
8 Temmuz 2003