YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
12 yıl önceki bir üniversite öğrencisinin hevesi, bugün dünyanın en büyük bilişim şirketini bile ürküten dev bir sistem haline geldi.
 

Finlandiya'da bilgisayar bilimleri alanında üniversite eğitimi alan Linus Torvalds adlı bir öğrenci aynı zamanda Intel için UNIX tabanlı bir işletim sistemi yazıyordu. 1991 yılında haberleşme grubu Usenet'e bir mektup yolladı ve o grubu takip eden bir avuç insana değişik bir işletim sistemi üstünde çalıştığını ve adını Linus'un UNIX'i anlamına gelen Linux koyduğunu yazdı. Mektubun sonunda 'Eğer bu sisteme ekleyeceğiniz parça ya da uygulamalar varsa beni lütfen haberdar edin' diyordu. Öyle de oldu. Her geçen gün artan sayıda insan kendini bu projeye verdi. Linus da bu sistemi ücretsiz olarak her isteyene dağıtmaya ve herkesin kullanımına açmaya karar verdi. Tek şartı eklenen her şeyin ve sistemin kendisinin herkesin ücretsiz olarak sahip olabilmesi ve özgürce üstünde değişiklik yapabilmesiydi.

Milyonlara giden yol
İlk dönemde Linux'un Windows gibi görsel bir arayüz kullanmaması, sadece yazılan komutlarla idare edilmesi onu uzman kişilerin oyuncağı haline getirdi, ancak KDE ve Gnome gibi ücretsiz grafik arayüzlerin işe girmesi onu sadece UNIX'e değil, masaüstü bilgisayarların hâkimi Windows'a da rakip yaptı. Red Hat, Suse, Mandrake gibi popüler markaların doğması da işi iyice hızlandırdı.
Bugün Linux'un 18 milyon bilgisayarda kullanıldığı tahmin ediliyor. Özellikle şirketler, düşük kapasiteli sistemlerde de çalışabilmesi, ücretsiz olması ve büyük ölçekli çözüm firmalarının da destek vermeye başlaması sebebiyle hızla Linux dünyasına yöneliyor. Kendi kulvarındaki en büyük rakibi olan Microsoft özellikle kişisel kullanım alanında açık ara önde. Ancak kurumsal alanda aynı rahatlığa sahip değil. Yoğun bir rekabet her geçen gün Microsoft'u daha da zorlar hale geliyor. Windows'un kendini savunduğu maddeler hızla geçerliliğini yitiriyor.
Microsoft Yönetim Kurulu Başkanı Steve Ballmer firmanın en büyük rakibi olarak Linux'u gösteriyor. Firma içinde bir 'şer odağı' olarak görülen Linux'u Ballmer bir Amerikan gazetesine veridiği röportajda şöyle özetledi: "Linux kendini entelektüel sermaye maskesine bürüyen ve dokunduğu
her şeye bulaşan bir kanser." Microsoft'un finansal analiz toplantısındaki konuşması daha da ilginç: "Linux diye bir firma bile yok. Yol haritaları yok. Üstelik komünistlerin pek bayıldığı bir sloganı var: Bedava! Bu bir şaka değil, aksine ciddi bir tehdit. Özellikle kurumsal sunucu alanında ciddi bir rekabet içindeyiz ama kimilerinin iddia ettiği gibi dünyayı saracağına da inanmıyoruz." Steve Ballmer böyle dese de, Microsoft'un hiçbir yetkilisi şu ana kadar hiçbir alanda, hiçbir rakibi için bu derecede tedirgin ve endişeli konuşmuyor.

'Kanser'in intikamı
Linux, son yıllarda o kadar çok Microsoft ile anılıyor ki, her iki tarafın sözcüleri de odak noktalarını şaşırmaya başladı. Linux'un propaganda ekseni bir dönem 'Biz de Windows'un yapıtğı her şeyi yaparız' eksenine kaydı ki; kısa zamanda bu bataklıktan kurtulmayı başardılar. Çünkü bu taktik her zaman bir ezikliği hissettiriyordu. Bugünse kendilerine güvenleri tam.
Günümüzde Linux, 1991 yılındaki gibi birkaç hevesli gencin projesi değil. IBM, Oracle, Computer Associates, HP, Dell gibi dev destekçileri, dünyanın dört bir yanında binlerce geliştiricisi ve 18 milyondan fazla kullanıcısı var.
(Bu yazıda geçen tüm bilgilerin internet adresi kaynakları, yazının internet sitemizdeki kopyasında yer almaktadır. Zenginleştirilmiş sürümü için lütfen sitemizi ziyaret ediniz.)