MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

DÜNYA GAZETESİ, 25.03.2005


YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Petrol fiyatları - Erkin Y.Şahinöz
'İngiltere'nin ezeli ve ebedi dostları yoktur, ezeli ve ebedi düşmanları da yoktur, İngiltere'nin ezeli ve ebedi çıkarları vardır ve bize düşen görev bu çıkarları gözetmektir.' Siyaset literatürüne girmiş bu sözler, 19. yüzyılın önde gelen politikacılarından ve İngiltere'nin eski Dışişleri Bakanlarından Lord Palmerston'a ait. Kaşmir uğruna önce 1947'de, sonra 1965'te savaşa kalkışan Hindistan ve Pakistan değil miydi?
 

Pakistan'a gözdağı vermek için nükleer silahlarını test etmemiş miydi Hindistan? Bütün bölge ülkelerinin yüreğini ağzına getirmemişler miydi daha 1998'de? Hem de Amerika ile papaz olmak uğruna... Ama şimdi gündemde ne Kaşmir var ne de ezeli ve ebedi düşmanlıklar. 4 milyar dolara mal olması beklenen 2700 kilometrelik doğalgaz boru hattı, İran, Pakistan ve Hindistan'ı birbirine kavuşturacak. Tam da 'şeytan ekseni'nin (axis of evil) önemli bacağı İran'a diplomatik baskılar yapılırken. Washington bu projeye şiddetle karşı çıkıyor ve Dışişleri Bakanı Rice, Hindistan'ı bu işten caydırmaya çalışıyor. Ham petrol fiyatları 58 dolar seviyesini test edip nominal anlamda rekor kırınca, kimse ne dost tanıyor ne düşman...

Stagflasyon
Petrol şokları, petrol ithal eden ülkeler için stagflasyonist etkiler gösterir. 1970'li yıllara kadar iktisatçılar, işsizliğin toplam talepteki yetersizlikten, enflasyonun da toplam talepteki fazlalıktan kaynaklandığı görüşündeydiler. Ancak, 1970'lerdeki petrol şokları, enflasyon ve işsizliğin (durgunluk) eşzamanlı oluşabileceğini gösterdi. Petrol şokları, ekonomileri arz tarafından vurdukları için, talep şoklarına kıyasla daha çetin cevizdirler.

1973 sonrası yaşanan her global resesyondan önce petrol fiyatları dramatik bir şekilde artmış. Yakın geçmişteki her resesyonun sebebi petrol şokudur demek çok yanlıştır, ancak petrol şoklarının her resesyona olumsuz etkide bulunduğu da tartışılmaz bir gerçektir.

Petrol fiyatları güven barometresidir
Petrol piyasalarında, arz talebi karşılayabiliyor ama buna rağmen ham petrol fiyatları yükseliyor. Hatta fiyatların 80 dolara ulaşacağını öngörenler dahi var. Petrol fiyatları sadece iktisadi dengeleri yansıtıyor olsaydı, bugün fiyatların 40 dolar civarında olması gerekirdi. Petrolü petrol yapan ve patatesten farklı kılan özelliği de bu. Petrol fiyatları dünya ekonomisinin güven barometresi gibi çalışmaktadır. Belirsizlik arttıkça fiyatlar şişmekte; güven ortamı oluştukça ve risk primi azaldıkça fiyatlar sönmektedir.

1973 OPEC ambargosu
Geçmişteki petrol şoklarının hemen hemen hepsi arzda şu ya da bu nedenle yaşanan kesintilerden kaynaklanmıştı. Örneğin 1973 OPEC Ambargosu. Mısır-Suriye koalisyonunun İsrail ile savaştığı sırada, OPEC, 17 Ekim 1973'te dünya ekonomisini resesyona yuvarlayacak bir karar aldı. İsrail'e destek çıkan bütün ülkelere petrol ihracatını askıya aldı. Petrol fiyatları ayyuka çıktı. Bir diğer örnek de 1979'daki İran Devrimi ve 1980'de başlayan İran-Irak savaşı. Her iki olayın faturası da petrol arzında yüzde 10'luk (4-5 milyon varil petrol) daralma ve petrol fiyatlarında patlama olarak karşımıza çıktı.

Talep artıyor
Petrol talebindeki artışın başını Amerika, Çin ve Hindistan çekiyor. Çin, dünya ham petrolünün yüzde 8'ini tüketiyor ve son üç yıldaki toplam talep artışının üçte birinden sorumlu. Çin, yıllık petrol ihtiyacının yüzde 40'ını, Hindistan da yüzde 70'ini ithal etmek zorunda. İşte bundan dolayı, Çin ve Hindistan'ın devlet yetkililerini bugün Venezuella'da, yarın İran'da, ertesi gün de Kremlin Sarayı'nda pazarlık masasında görmek kimseyi şaşırtmamalı.

Atıl kapasite eriyor... Korkunun primi!
OPEC'in pazar payı yüzde 40, yani üretilen her 10 varil ham petrolün 4'ü OPEC ülkelerinden geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2005 yılına ilişkin tahminleri, ham petrol talebinin günde 84.3 milyon varile ulaşacağı yönünde. OPEC, üretim kapasitesi söz konusu olduğunda çok şeffaf değil, ancak atıl kapasitesinin günde 1-1.5 milyon varil civarında olduğu piyasalarca biliniyor. Ve OPEC üyesi olmayan petrol zengini ülkelerin üretimlerindeki artış yetersiz. Bunların başında Rusya geliyor. Bu da atıl kapasitenin toplam talebe oranının yüzde 2 civarında olduğunu, bir başka deyişle, son 25-30 yılın en düşük seviyelerine gerilediğini gösteriyor. İşte, 10 dolara yakın olduğu ileri sürülen 'korku primi'nin (fear premium) nedeni bu.

Jeopolitik riskler olmasa...
İster terörist saldırı olsun, ister bir kaza olsun, öyle ya da böyle günde 1.5-2 milyon varillik üretim ya da sevkıyat sekteye uğrarsa, o zaman ham petrol fiyatları 80 dolar da olur, 90 dolar da... Irak'ın normal bir günde 1.8 milyon varil üretim yaptığını hatırlarsak, tehlikenin boyutu çok açık bir şekilde ortaya çıkar.

'İkinci Küba'
Petrol ihraç eden ülkelerin hangisinde problem yok ki! Nijerya'daki etnik kargaşayı mı söylesem, yoksa kendisini 'Fidelista' ilan eden Venezuella Başkanı Chavez'i mi... 'Fidelista' meşhur komünist Fidel Castro yandaşlarına yakıştırılır. Amerika, Chavez'in 'kapitalizm karşıtı' söylemlerinin Güney Amerika bölgesi için tehlike teşkil ettiğini düşünüyor ve karşısında ikinci bir 'Küba' görmek istemiyor. Amerika'nın toplam petrol ithalatının yüzde 15'i Venezuella'dan geliyor ve Venezuella'nın Amerika'ya olan ekonomik bağımlılığını kırmak için Çin ve Rusya ile masadan kalkmadığını Mısır'daki sağır sultan bile biliyor.

Khodorkovsky'nin akıbeti
Ortadoğu zaten zıvanadan çıkmış vaziyette. Rafinerilerinin güvenliğini sağlamak için Suudi Arabistan'ın harcadığı paranın haddi hesabı yok. Güvenlik harcamalarının fiyatlara yansıtılmadığını düşünmek biraz garip olur. OPEC üyesi olmayan en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı Rusya. Bir zamanlar Rusya'nın en büyük petrol şirketi olan Yukos'un ve kodesi boylayan kurucusu Khodorkovsky'nin akıbetini gören yabancı yatırımcılar, Rusya'yı tedirgin gözlerle izliyorlar. Rusya'nın üretim safhasında hiçbir sorunu yok, dünyanın en zengin enerji rezervlerinin üzerinde oturuyor. Ancak ürettiğini dağıtabilmek için yeni boru hatlarına ve dolayısıyla yabancı sermayeye ihtiyacı olan Rusya'nın 'kimilerine göre' önündeki en büyük engel 'kendisi' ve 'eski Sovyet paranoyası'ndan kurtulamamış olması.

Kartelin içinde kartel!
Suudi Arabistan, petrolün 'merkez bankası' olarak bilinir. Dünyanın en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı Suudi Arabistan, OPEC'in mevcut idaresinde başkan olmasa da 'de facto' başkan olarak görülebilir. Ve oldum olası OPEC'in en büyük ikinci üreticisi İran ile geçinememiştir. OPEC bir karteldir ancak kartelin içi tam bir keşmekeş vaziyettedir. Herkes, OPEC'in bir stratejisi olduğunu var sayar ancak kısa soluklu birkaç dönem hariç, genelde stratejisi 'stratejisizliktir.' Geleneksel olarak, İran ve Nijerya gibi göreceli olarak küçük rezervlere sahip ama nüfusu yüksek ülkeler fiyatların yüksek tutulmasını istemektedirler. Karşılarında da Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi devasa rezervleri olan küçük nüfuslu ülkeleri bulmuşlardır.

Suudiler ve Kuveytliler fiyatların aşırı yükseltilmemesi gerektiğini düşünmektedirler. Fiyatların çok yüksek olması halinde, alternatif enerji kaynaklarının çekiciliğinin artacağını ve uzun vadede kaybedeceklerini bilmektedirler. Ayrıca yüksek fiyatların, petrol yatakları zengin olup da yeterli boru hattına sahip olmayan ülkeleri (Rusya başı çekiyor) yeni yatırımlara teşvik edeceğini düşünüyorlar. Ve bu düşüncelerinde çok da haklılar. Ara sıra başkalarının da araya girmesiyle husumetler unutulur ve siyasi çekişmeler bir tarafa bırakılarak birlikte hareket edilir. Bunun en güzel örneği Chavez'in arabuluculuğuyla izlenen strateji! 1990'lı yılların sonunda yaşanan Asya krizi ve akabindeki ekonomik yavaşlama, petrole olan talebi iyice söndürmüş ve petrol fiyatları 10 dolara kadar gerilemişti. OPEC, 2000 yılından itibaren, OECD ülkelerinin ham petrol stoklarını yakın markaja almaya başladı ve stoklar arttıkça üretimi kıstı. Nihayetinde fiyatlar yükseldi. Tabii 2004'te dünya ekonomisi son 25 yılın en hızlı büyümesini gerçekleştirince işler şirazesinden çıkmaya başladı. Şimdi, atıl kapasitenin çok düşük seviyelerde olması sorun yaratıyor!

34 yıl sonra ilk kez
OPEC kota rejimine 1987'de geçti. Şu an için Irak, 'yeniden yapılandığı!' gerekçesiyle kota rejiminden muaf. OPEC üyesi ülkelerin enerji bakanları 16 Mart günü İran'ın İsfahan şehrinde buluşmadan önce resmi kota günde 27 milyon varil ham petroldü. İran'da en son 1971 yılında buluşulduğunda Amerika'nın başında Nixon ve Suudi Arabistan'ın başında da Kral Faysal vardı. O zamandan beri köprünün altından çok sular aktı. Toplantıdan, kotayı 27 milyon varilden 27.5 milyon varile yükseltme kararı çıktı. Suudi Enerji Bakanı Ali Al-Naimi de 'petrol tüketen ülkeler bizim için önemlidir, özellikle de gelişmekte olan ülkeler, onları yüksek fiyatlar ile yaralamak istemiyoruz' diye bir açıklama yaptı. Hadi canım... 2000 yılından beri OPEC'in izlediği fiyat yükseltme politikasını destekleyen siz değil miydiniz? Ama Amerika'ya şirin gözükebilmek çok önemli. 'OPEC, fiyatları stabilize etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor' mesajını verebilmek için zaten kağıt üzerinde kalmış kotayı artırmayı yeğlediler. OPEC içinde kimse kotayı motayı iplemiyor, zaten şubat ayı üretimi 27.7 milyon varildi. Herkes yüksek fiyatlardan yararlanmak için asıldı pompalara. Pompanın yetmediği yerde avuçları ile çıkartacaklar neredeyse toprağın altındaki petrolü... Asıl önemli olan, Venezuella, Libya ve Cezayir gibi kotayı bile tutturmakta zorlanan ülkelerin kotanın yukarıya çekilmesine itiraz etmiş olması. Yeterli teknolojik donanıma sahip olmadıkları için üretim sıkıntısı çeken bu ülkeler, kendilerinin yararlanamayacakları bir üretim artışının fiyatları düşüreceğinden endişe duyuyorlar. Çünkü aynı miktar ham petrolü daha ucuza satmak zorunda kalacaklar! Petrol patatesten çok farklıdır!

Dolar düşüyor...Petrol çıkıyor...
OPEC'in 22-28 dolar olarak belirlediği resmi bir fiyat bandı vardı bir zamanlar. Bu fiyat bandı kaldırıldı. Yavaş yavaş gayri resmi fiyat bandlarını telaffuz etmeye başladılar ama trend hep yukarıya doğru oldu. Geçen sene fiyatlar 40 dolar seviyesinin çok üzerine geçince, OPEC yetkilileri 'fiyatları 30-40 dolar bandında görmek istiyoruz' demeye başladılar. Bu sene 50 dolar 'psikolojik sınır'ı tekrar kırılınca gayri resmi fiyat bandı bir anda 40-50 dolar oluverdi. Ama niye? Ham petrol, dolar cinsinden fiyatlandırılmakta. Ve dolar değer yitirdikçe de ham petrol satan ülkelerin eline geçen her bir doların alım gücü erimekte. Dolayısıyla en kolay çözüm, petrolün dolar fiyatının artırılması.

Buna petrol şoku derler!
Ancak makroekonomiye etkisini değerlendirirken ihtiyatlı olmakta fayda vardır. Petrol şoklarının ekonomik etkileri birkaç faktöre bağlıdır. Birincisi, şokun şiddeti. Şokun şiddeti değerlendirilirken sadece nominal fiyatlara bakmak kifayetsiz kalır. Hem reel fiyatların seviyesine hem de yüzde olarak değişimine bakmak gerekir. Elbette değişimin yaşandığı sürenin uzunluğu da önemlidir. 10 dolardan 20 dolara tırmanan fiyat da, 50 dolardan 100 dolara tırmanan fiyat da yüzde 100'lük bir artış kaydetmiştir! Ancak seviye farkı söz konusudur. Bu bağlamda petrol fiyatları kısa bir süreç içersinde kayda değer bir yükseliş göstermiştir. Ancak, bitişikteki grafikte görüldüğü gibi, bugünkü reel fiyat seviyesinin 1980 şokuna kıyasla çok da ürkütücü olmadığını söyleyebiliriz.

Geçici mi, yoksa kalıcı mı?
İkinci bir unsur da şokun geçici mi, yoksa kalıcı mı olduğudur. Kalıcı şokların (persistent shocks) tahribatı ağır olmaktadır. Piyasalardaki ufak ipuçlarının hemen hemen hepsi ham petrol fiyatlarındaki artışın geçici olacağı izlenimini vermekte.

Ham petrol fiyatlarındaki yükseliş, petrol arzındaki kesintiden ziyade talepteki artıştan kaynaklanmaktadır. Talep-kaynaklı değişimler, arz-kaynaklı değişimlere kıyasla kısa soluklu olurlar. Üstelik fiyatların içinde tamamen korkuya dayalı '10 dolarlık bir hava kesesi' bulunmaktadır. Ayrıca, IMF'nin de tavsiyesi üzerine başta Suudi Arabistan olmak üzere OPEC ülkelerinin çoğu kapasitelerini genişletmek için yatırıma başlamışlardır. 2005 sonunda, atıl kapasitenin bugünkü 1.5-2 milyon varil seviyesinden 3 milyon varile çıkarılacağı öngörülmektedir.

Barbekü yapmak yerine...
En can alıcı nokta da, şimdi söyleyeceğim. Petrol piyasasını en iyi bilenler bu işin içinde olanlardır, yani ticari kâr peşinde koşan petrol şirketleridir, bizim gibi dışardan gazel okuyanlar değil... Ham petrol fiyatlarının nominal anlamda ulaştığı rekor seviyeler petrol şirketlerinin hisse senetlerini öylesine değerlendirdi ki, piyasa kapitalizasyon değeri açısından Exxon Mobil, General Electric'i bile geride bırakarak dünyanın en büyük şirketi sıfatını kazandı. Dünyanın en büyük 10 petrol şirketi şu an olağanüstü nakit varlıklara sahip. Ancak bu varlıkları yeni petrol yatakları keşfetmek, yeni rafineriler açmak için kullanmıyorlar. Aksine, temettü dağıtmayı yeğliyorlar. Veya geri-satın alma işlemleri ile hisse senedi fiyatlarını daha da güçlendirmeyi tercih ediyorlar. Bu adamlar petrol fiyatlarının kalıcı olduğuna inansalardı, şu an barbekü yapmak yerine arka bahçelerinde bile petrol arıyor olurlardı...

Salla zarı, ne gelirse bahtımıza!
Bir de vergi cenneti Caribbean Adaları'ndan gelen 'hedge' fonlar var. Bu fonlar mal piyasalarında tabiri caizse kumar oynuyorlar ve petrol fiyatlarında spekülatif şişiklik yaratıyorlar. Bakalım 'zarlar ters gelmeye' başlayınca ne olacak?

Ekonomilerin 'kriz dayanıklılığı'
Teknolojik üretime geçişin getirdiği yüksek enerji verimliliği, başta Amerika olmak üzere OECD ülkelerinin petrol şokları karşısındaki kırılganlığını son derece azaltmıştır. Amerika'da petrol tüketiminin milli gelire oranı son 20 yıl içersinde yarı yarıya azalmıştır.

Servet etkisi o kadar da kötü değil
Petrol fiyatları arttıkça, servetin petrol ithal eden ülkelerden petrol ihraç eden ülkelere kayması söz konusudur. Çarpık ideolojiler, serbest piyasa ekonomisinin ve küreselleşmenin getirdiği faydalar karşısında sabun gibi erimektedir. Bu sebeple servetin el değiştirmesi (wealth transfer) geçmişe kıyasla daha ölçülü olmaktadır. Bunun bir kanıtı da OPEC ülkelerinin petrol dolarlarını, daha çok ithal etmek suretiyle, global sisteme tekrar geri döndürdüğü gerçeğidir. OPEC'in ithalat hacmi dikkat çekici bir şekilde artmaktadır...

Manşet enflasyon! (Headline Inflation)
Manşet enflasyonun hesaplanmasında kullanılan sepetlerde petrol ürünleri yer aldığı için petrol şokları ilk olarak manşet enflasyonda kendini gosterir. Petrol şoklarının çekirdek enflasyona ve piyasa oyuncularının enflasyona ilişkin beklentilerine nasıl yansıdığı çok daha önemlidir (second-round effects). Bundan sonra, politika yapıcıların dikkatle izlemesi gereken petrol fiyatlarındaki artışların ücret-fiyat tespitine (wage-price setting) nasıl bir etkisi olacağıdır.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

HALKIN DEMOKRATİK İRADESİ GASP EDİLEMEZ

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

Okunma Sayısı: 1214


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.