Dünya ve özellikle bölgemizin, küresel sermaye ve çok uluslu şirketler tarafından yeniden yapılandırılmasında enerji truva atı olarak kullanılmaktadır. Enerji politikalarında geçmişten bu yana halkın bedelini ödediği yanlışlara, AKP bir yenisini ekleme hazırlığı içinde. Ancak bu defa yapılacak tercih, geri dönüşü olmayacak bedeli kuşaklar boyunca ödenecek bir felaket olacaktır. Çernobil felaketiyle yitirdiğimiz onca insanın acısını hala yaşıyor ve felaketin izlerini hala taşıyorken yetkili kişiler açıklamalarıyla tüm bu yaşamadıklarımızı görmezden geliyor, yalanlarıyla Sinop’ta bizi yeni bir felakete sürüklüyorlar. Diyorlar ki: NÜKLEER ENERJİ DIŞA BAĞIMLIĞIMIZI AZALTACAK! Soruyoruz: NÜKLEER TEKNOLOJİ VE URANYUM İÇE Mİ BAĞIMLI? Doğalgaz petrol ve ithal kömür gibi fosil yakıtların dışa bağımlı olduğu söylenirken nükleer teknoloji, uzman desteği ve uranyumun iç kaynaklarla nasıl karşılanabileceği açıklanamamaktadır. Diyorlar ki: NÜKLEER ENERJİ EKONOMİKTİR! Soruyoruz: DÖRT İŞLEM BİLEN YOK MU? Yeni teknoloji ile 1400 MW bir nükleer santralin yapımı 3 milyar dolara mal olmakta ve yedi yıl sürmektedir. İlk yatırım, finansman, kredi maliyetleri, yapım süresinden kaynaklı faizler, güvenlik, kaza, arızalardan kaynaklı maliyetler, söküm ve atık bertaraf maliyetleri o kadar büyük ki, yakıt maliyetinin düşük olması bir avantaj olamaz. Diyorlar ki: NÜKLEER ENERJİ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN HEPSİNDE BİRİNCİL TERCİHTİR. Soruyoruz: GERÇEKLER ORTADA, RÜYA MI GÖRÜYORLAR? Avrupa’nın 5 ülkesi (İtalya, Almanya, Avusturya, İsveç, Belçika) nükleer enerjiden vazgeçme kararı aldı. İspanyada şu ana kadar üç reaktör kapatıldı, ABD ve Kanada 1978’den yana yeni spariş verilmedi. Avustralya, Küba, Meksika, Portekiz, Yunanistan, İskoçya, Hollanda, İsviçre, Norveç, Endonezya, Vietnam, Tayland ve daha pek çok ülke planlarını terk etti. Diyorlar ki: NÜKLEER ENERJİ ÇEVRE DOSTUDUR! Soruyoruz: RADYASYON NE ZAMANDAN BERİ DOSTUMUZ? Nükleer santraller fosil yakıtlar gibi büyük oranda CO2 üretmemektedirler, ancak nükleerin zenginleştirilmiş yakıtı olan uranyumun çıkarılmasından, zenginleştirilmesine uzanan süreçte yüz binlerce yıl etkisi devam eden radyoaktif atıklar ortaya çıkmakta, santral sızıntılardan, soğutma suyundan ve kazalardan sonra yayılan radyasyon nedeni ile milyonlarca insanın etkilenmesine doğanın kirlenmesine yok olmasına neden olmaktadır. Tüm bu gerçekler ortadayken Sinop’ta nükleer santral kurma ısrarını anlamak için alim olmamıza gerek yok. Kapitalist çıkarlar uğruna geleceğimiz elden giderken elbette ki kaderimize razı olmayacağız. Bizler geleceğine sahip çıkan nükleer karşıtı gençler olarak 20-23 Temmuz tarihleri arasında Sinop’ta “Nükleere İnat, Yaşasın Hayat” diyeceğiz ve oradaki insanların yanında olacağız. Bu mücadele burada da bitmeyecek, 5-6 Ağustosta Mersin-Akkuyu mitinginde yine alanlarda olacağız ve geleceğimizi kirletenlere boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha haykıracağız. Bursa NKP
|