Yönetim Kurulu Başkanı Erdal AKTUĞ'un 07.10.2007 tarihli Kent Gazetesi Köşe Yazısı
Bu hafta geçmişimiz ile geleceğimizin taşıyıcıları aynı günde anıldı. 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü ve Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanan Dünya Çocuklar Günü bu yıl aynı güne denk geldi. Birleşmiş Milletler, Dünya Yaşlılar Günü‘nün bu yılki temasını yaşlılığın getirdiği zorluklar ve fırsatlar olarak belirliyor. Dünya nüfusunun yüzde 80‘inin, yaşlılıkta yararlanacağı bir sosyal güvenceden mahrum olduğunu; sayıları artan yaşlı nüfusa sürdürülebilir emekli maaşı ve ilave sosyal güvencelerle ekonomik destek sağlamanın özellikle kalkınmakta olan ülkeleri yıldıran bir konu haline geldiği belirtiliyor. Yaşlılık Konseyi Derneği (TÜRYAK), yaşlılara! sunulan ürünlerin hizmet ve standartlarının tümüyle ele alınıp, gelişmiş ülkeler düzeyinde belirlenmesi gerektiğini bildirirken "elden gelen değil, hak edilen" yaşam standartlarının sağlanması yönünde etkin bir görev paylaşımının zamanının geldiği belirtiyor. Toplumun yaşlı nüfusunun yaşadığı bu sorunların yanında çocuk nüfusu da ciddi sorunlarla yüz yüze. BM‘in diğer bir kuruluşu olan UNICEF ‘Dünya Çocuklarının Durumu 2007‘ raporundan derlenen verilere göre, bugün ‘Dünya Çocuk Günü‘nün kutlanacağı dünyada, çocuklar en çok ailelerinden şiddet görüyor. Rapora göre, çocuklara yönelik şiddet, fiziksel, yaralama, ihmalkar davranış, sömürü, psikolojik ve cinsel istismar şeklinde gerçekleşiyor. Bunun için BM beş temel ilkeyi yol gösterici olarak yayınlıyor: 1. Ne tür olursa olsun çocuklara yönelik şiddet mazur görülemez. Çocuklara hiçbir zaman yetişkinlere göre daha az koruma sağlanamaz. 2. Çocuklara yönelik her tür şiddet önlenebilir niteliktedir. Devletler, çocuklara yönelik şiddete yol açan etmenleri ele almak üzere somut gerçeklere dayalı politikalar ve programlar geliştirmelidir. 3. Çocukların korunma ve hizmetlere erişim haklarının gözetilip kollanması ve ailelerin güvenli ortamlarda bakım sağlayabilmeleri için desteklenmesi, devletlerin birinci derecede sorumluluğu altındadır. 4. Devletler, her şiddet olayında hesap verebilirliği temin etme yükümlülüğünü taşır. 5. Çocukların kendi görüşlerini dile getirme, politika ve programların uygulanmasında bu görüşlerin dikkate alınmasını sağlama hakları vardır. Ayrıca diğer bir sorun ise artan yoksulluk. Yoksulluk çocukları daha fazla vuruyor. Bir tanesi geçmişimiz diğeri de geleceğimiz olan toplumun bu iki büyük önemli kesimi büyük sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Bu sorunlarla baş etmenin en önemli yolu da sosyal politikaların güçlendirilmesinden geçiyor. Anayasa tartışmasının bu kadar yoğun olduğu bir dönemde, bu tartışmaların sosyal politikaları güçlendirecek bir anlayışta yapılması gerekiyor. Bu kapsamda DiSK, KESK, TMMOB, TÜRMOB, TTB, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği gibi demokratik kitle örgütleri öğretim üyeleri ile bir araya gelerek SOSYAL VE EŞİTLİKÇİ BİR ANAYASA ÇALIŞMASI‘nı başlattıklarını açıkladılar. Kurul, AKP‘nin hazırlattığı anayasa çalışmalarını ve TOBB‘un girişimlerini ayrıntılğ d olarak değerlendirdikten sonra 12 Eylül 2007 tarihinde başlatılan "Özgür-Demokratik-Eşitlikçi Bir Türkiye İçin Anayasa" çalışmasının ikinci toplantısını 3 Ekim 2007 tarihinde yaptığını ve aşağıdaki kararları aldığını açıkladı. Bu süreçte izlenen sorunlu yöntem nedeniyle yaratılan bilgi kirliliğini aşmak amacıyla kamu oyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiği ve bunu sağlamak için de Türkiye gibi önemli sorunlarla karşı karşıya bulunan bir ülkenin geleceğini belirleyecek olan bir ortak mutabakat metninin aceleye getirilmemesi ve konunun serinkanlı bir biçimde tartışılması gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı. Ayrıca kurulun yaptığı basın açıklamasında; "1. Kısa dönemde; yukarıda amacı belirlenen çağdaş bir anayasanın "nasıl yapılması gerektiği" konusunda bilimsel olarak ve ayrıntılı biçimde hazırlanacak olan raporun en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılacağı, 2. Orta dönemde; (ikinci adım olarak) böyle bir anayasanın içeriğinin "hangi ilkelere dayanması gerektiği" konusunda yapılacak olan ayrıntılı çalışmanın kamuoyu ile paylaşılması; 3. Uzun dönemde; yeni anayasa yukarıda hedefleri belirlenen böyle bir çalışmaya katkı sunacak toplumsal kesimlerle konuyu birlikte tartışmaya ve resmi makamlar tarafından yürütülen anayasal çalışmaların yakından izlenmesi üzerine kararlığını teyit etmiş bulunulduğu" ifade ediliyor. Başlatılan hareketin aldığı diğer bir karar ise "İnsan haklarına dayanan demokratik bir anayasa yapım sürecinde toplumumuzda yaratılan bilgi kirliliğinin aşılması amacıyla, hareketimizin zaman zaman kamuoyunu bilgilendirmesi de alınan kararlar arasındadır. Geçmişimizle geleceğimizin buluştuğu bu hafta bizim için çok önemli olan bu anayasa tartışmalarına mudahil olabileceğimiz bir hareketin, zeminin oluşması çok önemlidir. Aksi takdirde tepeden inme, kendinden menkul bir anayasa ile yüzyüze kalırız.
|