|
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından düzenlenen Ankara Kent Sorunları Sempozyumu, 29 Kasım 2007 tarihinde İMO Konferans Salonu’nda başladı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, sempozyum süresince Ankara‘nın mevcut durum tespiti yapılırken aynı zamanda bu tespitten yola çıkılarak "Nasıl bir kent istiyorum?" sorusuna yanıt aranacağını belirterek şunları söyledi. " İki gün sürecek sempozyum kapsamında ‘Başkent Ankara: Bir Siyasal Vizyonun Sosyoekonomik ve Mekansal Sonuçları‘, ‘Başkent Ankara‘da Ulaşım: İnsana Öncelik Vermeyen Politikanın Sonuçları‘, ‘Enerji ve Altyapı Sorunlarıyla Başkent Ankara‘, ‘Başkent Ankara: Coğrafi Yapı ve Su Sorunu‘, ‘Başkent Ankara‘da Kentsel Dönüşüm‘ ve ‘Başkent Ankara: Doğal Çevre ve Yeşil Alanlar‘ başlıklı oturumlar gerçekleştirilecek." TMMOB‘un "Nasıl Bir Kent İstiyorum" sorularına yanıt arayacak etkinliklerinin Bursa ve İstanbul şehirleri ile başladığını önümüzdeki dönem Kocaeli, Denizli, Eskişehir, Adana ve Bodrum ile devam edeceğini vurgulayan Soğancı, "Türkiye‘nin genelinde kentleşme sürecinde yıllardır devam eden plansızlık ve denetimsizlik, yanlış arazi kullanım politikaları, kaçak yapılaşma ve imar affı süreçleriyle de beslendiğinden sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentler oluşturulamamıştır. Plansızlığın ve denetimsizliğin ağır sonuçları özellikle depremlerinin yol açtığı felaketler ve yakın zamanlarda yaşanan sel, heyelan, bina çökme örnekleri ile de gözler önüne serilmiştir" dedi. Rant ve yağma kıskacına sokulan şehirlerde doğal ve kültürel değerlerin yok edildiğini, kamu arazilerinin elde çıkarıldığını belirten Mehmet Soğancı sözlerini şöyle sürdürdü. "Kentsel kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, kentlerin imar, planlama, altyapı, ulaşım, çöp, su, atık su gibi hizmetlerindeki yolsuzlukların artması, rant ve rüşvetin yaygınlaşması insanı ön plana alan çağdaş kentlerin oluşmasının önündeki en büyük engeller olarak görülmektedir. Biz kentsel mekânın toplumsal yarar ve kullanım değeri ilkesi etrafında üretilmesi paylaşılması ve doğal-kültürel varlıkların koruma-kullanma dengesi içerisinde yaşatılmasını istiyoruz. Sağlıklı bir kent yönetimi ve planlaması ancak kent halkının karara katılacağı süreçlerin yaratılması, bilgi dolaşımının ve saydamlığın sağlanabilmesi ile mümkün olabilir." Sempozyum Mehmet Soğancı‘nın konuşmasının ardından Doç. Dr. H. Tarık Şengül‘ün sunduğu "Ulus Devletten Sermayenin Hegemonyasına Ankara Kentinin Gelişimi" konulu bildiri ile devam etti. Ankara‘nın Cumhuriyet döneminde kuruluşunda eski kent- yeni kent tartışmalarının yoğun olarak yaşandığını belirten Şengül, "Eski kentin Osmanlı‘nın parçası sayıldığı, geçmişi temsil ettiği düşüncesine sahip Cumhuriyet eliti yeni bir kent kurulması taraftarı oldu. Ankara, Cumhuriyetin kurucu öğesi oluyor. Ankara‘nın Başkent olması Osmanlı‘nın reddidir, bir anlamda darbedir" dedi. Enerji ve Altyapı Sorunlarıyla Başkent Ankara Tartışıldı Sempozyumun ilk gün öğleden sonraki III. Oturumunda "Enerji ve Altyapı Sorunlarıyla Başkent Ankara" konusu ele alındı. Kimya MO Ankara Şubesi‘nden Necdet Çubuk‘un oturum başkanlığını yaptığı oturumda Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi adına söz alan Heval Sarıtaş, Ankara‘daki katı atık yönetimi hakkında bilgi verdi. Ankara‘da biri Mamak vahşi depo sahası biri de Sincan Çadırtepe Tıbbi atık depolama sahası bulunduğunu belirten Sarıtaş, Ankara‘da düzenli depolama sorunu yaşandığına dikkat çekti. Mamak Çöplüğü‘nü 49 yıllığına işletmeye alan şirketin metan gazından elektrik üretmesini çöplüğün tek olumlu yönü olduğunu değerlendiren Heval Sarıtaş‘tan sonra konuşan Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçük, Çankaya Belediyesi‘nin ambalaj atıkları geri kazanım projesi hakkında bilgi verdi. İç Anadolu Bölgesi Enerji Forumu sonuçlarını değerlendiren EMO Ankara Şubesi üyesi Mustafa Kadıoğlu, İÇEF kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerden bahsetti. İÇEF kapsamındaki 8 alt forumda zaman zaman nükleer santraller konusunda tartışmalar yaşandığını belirten Kadıoğlu, "Nükleer santraller konusunda dünyanın diğer ülkelerinde yaşanan gelişmelerin dikkatle izlenmesi durumunda, özellikle kapatılan ve vazgeçilen santraller dikkat çekicidir. Kurulan her 5 santralden biri kapatılmıştır" dedi. Nükleer santrallerin dışa bağımlı bir işletme, dışa bağımlı yakıt, dışa bağımlı teknoloji, çözülememiş atık giderme konuları nedeniyle yüksek maliyetli bir elektrik üretim yöntemi olduğunun altını çizen Kadıoğlu, mevcut kayıpların % 20‘lerden kabul edilebilir bir orana çekilmesi durumunda, nükleer santrallerden elde edilecek elektrikten çok daha fazla bir kazancın olacağını söyledi. Enerji ve çevre ilişkisine de değinen Kadıoğlu, gelişmiş ülkelerin enerji yoğunluğu ve çevre ile barışıklığının maliyeti yüksek olan tesisleri az gelişmiş ülkelere taşıyarak bir taş ile birçok kuş vurduklarını söyledi. EMO Ankara Şubesi üyesi Mehmet Ali Atay da yaptığı konuşmada Ankara‘daki elektrik üretiminin tarihçesini anlattı. Elektrik üretiminin E.Ü.A.Ş ve özel sektör tarafından, iletiminin T.E.İ.A.Ş, dağıtımın T.E.D.A.Ş kanalıyla yapıldığını vurgulayan Atay‘dan sonra söz alan EMO Ankara Şubesi üyesi Murat Eraslan "Ankara‘nın Enerji Sorunları, Siyasal Sonuçları ve Sosyal Etkileri" konulu sunumunu yaptı.
|
|
|