MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

`19 MAYIS 1919’DAN 6 MAYIS 1972’YE` PANELİ – DR. SEVİM BELLİ’NİN KONUŞMASI


HABER


 
Elektrik Mühendisleri Odası’nca (EMO) 5 Mayıs 2019 tarihinde Samsun’da gerçekleştirilen “19 Mayıs 1919’dan 6 Mayıs 1972’ye” paneline katılan yazar-çevirmen Sevim Belli’nin konuşmasının tam metni ve video kaydına yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
 

 

Sevgili arkadaşlar, yoldaşlar ve gençler,

Elektrik Mühendisleri Odası`nın değerli yöneticileri, beni, "19 Mayıs 1919`dan 6 Mayıs 1972`ye" başlıklı bir oturuma konuşmacı olarak davet ettiler, hem de milli mücadele`nin başladığı Samsun`da yapılacak bir toplantıya….

Cumhuriyetin ilk kuşaklarındanız. Yani bir asıra sadece birkaç yıl kaldı!.. 

19 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının bir direniş başlatmak ve vatanı işgalden kurtarmak için Samsun`a varışının tarihi, Kurtuluş Savaşımızın miladıdır.  Hernekadar Samsun`u yeterince güvenli bulmayıp birkaç gün içinde Havza`ya geçilmiş ve orada hem Budyeni başkanlığındaki Sovyet heyeti ile destek alma konusunda anlaşmaya varılmış olsa da, İstanbul`da bazı aydın zevat`a çağrı ve o dönem en önemli bir silahlı gücü oluşturan kürt aşiretlerine birlikte mücadeleye çağrı, Havza dan yollanmış olsa da; Samsun başlangıcın sembolüdür

19 Mayıs 1919`u, 23 Nisan 1920`de BMM`nin Kuruluşu izledi. Milli Mücadele, Meclisin liderliğinde zaferle sonuçlandı ve nihayet 29 Ekim 1923`te Bağımsız Cumhuriyetimizi kurduk.

19 Mayıs 1919 "bağımsızlık" meşalesinin yakıldığı gündür. Bu yönüyle 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı bir "Bağımsızlık Bayramı"dır.

Bizim kuşağımız için 19 Mayıslar, 23 Nisanlar, 29 Ekimler daima coşkuyla kutlanan bayramlarımız olmuştur.

Bizler bağımsız Türkiye`nin yetiştirdiği ilk kuşaklarız. O yüzden bizim "ulusal gururumuz" yüksektir. Bizler hür doğmuş ve daha önemlisi hür yaşamayı -bütün dünya halkları kadar- hak eden halklarız. Bize bağımsızlığımızı, kendi bağımsız öz vatanımızda "bir ağaç gibi tek ve hür; bir orman gibi kardeşçesine" yaşama arzumuzun samimiyeti ve gücü kazandırdı. Bunun bilincindeyiz.

19 Mayıs bir "bağımsızlık" bayramıdır dedik.

Bağımsızlık!

İşte bu kavram 19 Mayıs`ı 1968 Türkiye Devrimci Gençlik Hareketine ve onun Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi liderlerine bağlıyor.

"Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye", 1968 kuşağının temel sloganı buydu.

Bağımsız Cumhuriyetimiz, o zaman 50`li yaşlarına yaklaşırken "bağımsızlık" talebi neden yeniden güncellendi? Türkiye 1968`inin cevabı bu sorudadır.

1968 Devrimci Gençlik kuşağı, Türkiye`nin bağımsızlığının yeniden tehlike altına girdiğine inanıyordu. Demokrat Parti ile başlayan "Küçük Amerika olma" siyasetinin Türkiye`yi ABD`nin güdümüne sokmuş, önce yarı-sömürge süreçte yeni sömürge durumuna düşürmüştü. Emperyalizm NATO`suyla, Gladyosuyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin sinir sistemini ele geçirmişti.

O zamanlar MİT tüm vücuduyla bizlerle yani türk sosyalistleri ile uğraşırdı, 60lı yıllarda yaşanan provokasyonlarda ve işlenen cinayetlerde hep MİT in parmağı var diye düşünülmüştür, o karanlık yapıların alt örgütlenmelerine kontrgerilla adı verdiklerini kendi itiraflarından öğrendik. İşkenceciler siz gerillaysanız biz de kontrgerillayız diyorlardı. Daha çok sonraları, 1980lerden sonra Nato ülkeleri çapında bu uluslararası terörist yapının kendine koyduğu adın Gladyo olduğunu öğrendik.

Emperyalizm ve işbirlikçileri Türkiye`yi yeni  sömürgecilik yöntemleri ile sömürülen bir ülke durumuna düşürürken bir yandan da içerdeki bağımsızlıkçı, yurtsever ve sol damarı kesmek istiyorlardı. ABD Türkiye`ye bizim o zamanla "Filipin tipi" dediğimiz, sol kanadı olmayan göstermelik bir demokrasiyi layık görüyordu. BU politikanın ikinci dünya savaşının hemen bitiminde başladığını not edelim. Çok partili hayata geçilirken Amerikalıların ricası üzerine İnönü: köy enstitülerinin kapatılmasına razı oluyor. Karakol karakol dolaşıp Sefik Hüsnü`nün TSEVKP(Türkiye Sosyalist Emekçi Ve Köylü Partisi) nin kapatılmasını denetliyor, DP ye ise dokunmamalarını

İstiyordu. Yani Amerikan dizaynı ile demokrasinin sola kapalı, sağa açık olmasını sağlamış bulunuyordu. Bu sayede: biz sosyalistler bütün bir DP dönemini cezaevinde geçirdik.

Böylece 1960`lardan itibaren, "bağımsızlık" talebi "demokrasi" talebiyle birleşti. Sözde değil "tam bağımsızlık", göstermelik değil "gerçek demokrasi".

Denizleri kamuoyuna lanse eden eylemlerden biri Samsun`dan Ankara`ya Mustafa Kemal yürüyüşüdür. Yürüyüşün çağrılarında şu sözlere rastlanıyordu:

"1919`da başlayan Mustafa Kemal devrimi kendisinden sonra gelen yöneticiler tarafından amacından saptırılmış, Cumhuriyet`in bütün kurumları yozlaştırılmıştır. Mustafa Kemal Devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için, Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için, Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye için, Mustafa Kemal in milli kurtuluşçu saflarında toplanalım!"

Aynı Deniz Gezmiş idam sehpasında söylediği son sözler de şudur:

""Yaşasın tam bağımsız Türkiye

Yaşasın Marksizm-Leninizm`in yüce ideolojisi

Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi

Kahrolsun emperyalizm

Yaşasın işçiler, köylüler."

Arada sadece 3 yıl var! Devgençlilerde bir çizgi değişikliği mi olmuştu? Hayır…

Bizim çizgimiz tam da buydu. Yurtseverlikten sosyalizme varan gençlik, yurtseverliğini derinleştirdikçe kardeş halkları, halkların arasındaki ittifakları keşfetti. Devrimin kardeş halkların eseri olacağını keşfetti.

"Bağımsızlıkçılık", "Cumhuriyetçilik" 1968 kuşağının eliyle demokrasi mücadelesiyle buluştu. "Bağımsız Demokratik Cumhuriyet" perspektifi 1968`in kazanımıdır. Sadece bu bile Devrimci Gençlik hareketinin ilericiliğini ispatlar.

"Bağımsızlık" talebiyle yükselen demokratik gençlik hareketi, "bağımsızlıkçı" köklerini 1919`larda buldu. Kalpaklı Mustafa Kemal bir bağımsızlık lideri olduğu için devrimci gençliğin yeniden ilgisini çekti.

Ama 1960`ların bağımsızlıkçı gençlik hareketi 1968`lerde Deniz Gezmiş`in şahsında sembolleşen bir devrimci-sosyalist gençlik hareketine dönüştü. "İkinci Milli Mücadeleciler" de yola Samsun`dan çıktı ve bu kez sosyalizme ulaştı.

Böylece Bağımsızlıkçılık ve Cumhuriyetçilik, Demokrasi ve Sosyalizm mücadelesiyle birleşti. Ufkunu Anadolu`dan bütün dünyayı kapsayacak şekilde genişletti. Emperyalizmin küresel sistemi onları "başka bir dünya" arayışına yöneltti. "Kurtuluş yok tek başına" diyen 1968`lerin bağımsızlıkçı-yurtsever-devrimci gençlik kuşağı mücadele alanını Filistin, Ortadoğu, Latin Amerika, Afrika bütün dünya halklarının kapsayacak şekilde genişletti.

Bağımsızlıkçı gençlerin devrimci fikirlerle tanışması ve sosyalizme yönelmesi şimdi onlara yeni bir kavram daha öğretiyordu: Enternasyonalizm!

Enternasyonalizm, halkların birbirini sömürmeden, baskı kurmadan eşit haklılık ve gönüllü kardeşlik temelinde barış içinde bir arada yaşayabileceği düşüncesinden temellenir. İnsanlık tek bir uygarlık ve tek bir ırktır. Yaşasın halkların kardeşliği.

Böylece "ikinci bağımsızlıkçı tarihsel dalga" olarak 1968`in, bağımsızlıkçılığın ve cumhuriyetçiliğin kısaca yurtseverliğin; demokrasi ve sosyalizm mücadelesi içinde filizlenip gelişerek enternasyonalizme ulaşması. Yurtseverliğin ve Enternasyonalizmle buluşması. İşte Türkiye 1968`i budur.

Denizlerin kuşağı, Milli mücadele dönemine yoğunlaşır ve enternasyonalizmin önemini öğrenirken bir realite ile karşılaştı: Bu Kürt realitesiydi. Milli Mücadele Kürt-Türk, Dindar-Laik bütün yurtseverlerin ortak mücadelesiyle kazanılmış, Kürtlere ortak vatanımızın çatısı altında kendi kimlik ve kültürlerini özgürce yaşayabileceği bir demokrasi sözü verilmişti.

Ancak 1925 Takrir-i Sükun ilanından sonra tam ters yöne sapıldı. Kürt meselesinde inkar, imha ve zorla asimilasyon siyaseti benimsendi. Bu siyaset günümüze kadar hala da devletin resmi siyasetidir. Bi türlü bundan vazgeçemediler. Çünkü 1940lardan beri Türkiye bağımsız akılla yönetilmiyor. Emperyalist projelerin derinlemesine kuşatması ile bağımsız unsurların siyaset dışına itildiği bir ülke siyaseti hep egemen oldu.

1968 Devrimci Gençlik kuşağı Kürtlere tek parti dönemi CHP`sinden farklı bir yaklaşım geliştirdi. İnkar ve zorla asimilasyon siyasetinin yerine ortak vatan demokratik cumhuriyet perspektifini önerdi. MDD tezi sınıf mevzilenmesi analizi yapıp ittifakları tarif ettiği için sınıfsal yanı ağır basan bir tezdir de… 1969 da yazılmış "Millet Gerçeği" yazısı legal basında ilk defa kürt kelimesinin geçtiği çığır açan bir açılımdı.

Böylece 1968 Devrimci Gençlik kuşağı, Milli Mücadeleye sahip çıkarken tek parti döneminin yanlış uygulamalarını da eleştirdi ve aştı. Bağımsızlıkçılığı devlet bürokrasinin elinde yokedildiğini ortaya çıkardı. Onu kurtardı, gençleştirdi, devrimcileştirdi, sosyalistleştirdi.

Kısaca yurtsever gençliğin ikinci kez Samsun`a çıktığı 1968, 1919`un hem mirasçısıdır hem de onun demokrasi mücadelesi, sosyalist teori ve halkların kardeşliği perspektifiyle derinleştirilip geliştirilmiş halidir.

Türkiye`de yurtsever direnişin başladığı 1919 Türkiyesi ile yurtseverliğin devrimci gençliğin eliyle; demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesiyle zenginleşerek kitleselleştiği 1968 Türkiyesi arasında tarihsel bir bağ vardır ve 1968 Devrimci Yurtseverliği bugünün Türkiyesi`nin sorunlarına da cevaplar içermektedir.

 İşte o yıllar inisiyastifin bize geçtiği işbirlikçi düşmanın siyaset üretemeyip savunmaya geçtiği bizim ilerlediğimiz onların gerilediği yıllardı. 1974 ten sonra 40a bölünmüş Türkiye solu 68lerin hızıyla kitleselleşse bile inisyatifi tekrar ele geçirecek siyaset üretemedi, kısır tartışmalarla ve detaylarla zaman tüketti ve bu halkla sağlam bağlar kurmasını engelledi, esasen hazırlanan darbe saldırısını görüp mücadele edemedi. Fraksiyonculuk küçük burjuva mülkiyetçilikti. Belki de bunun nedeni bizim nasıl inisyatifi ele geçirdiğimizi anlayabilmiş olmaktan geçiyordu. Harekete 73lerden sonra önderlik edenler Denizlerin çizgisine gerektiği şekilde sahip çıkmayıp küçümsediler, kemalizan buldular.

Sabrınızı zorlamadan 1968 devrimcilerinin savunduğu ve bugün hala geçerli olduğuna inandığım cevabı kısaca özetleyeyim.

Hala tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye istiyoruz!

Kürt sorununa adil ve kalıcı bir çözüm geliştirmek istiyoruz. Ortak vatanımızda Demokratik Cumhuriyet zemininde barış içinde birlikte yaşayabiliriz.

1919`da Samsun`dan başlayan bağımsızlık yürüyüşü, 1968`de demokrasi ve sosyalizmle taçlandı. Bugün bağımsızlık yürüyüşçülerinin güzergahı barıştır. Bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi, "Barış! Hemen! Şmdi!" talebiyle buluşmalıdır.

Yaşasın Bağımsızlık, Demokrasi, Barış ve Sosyalizm Mücadelemiz.

Yaşasın Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye.

 

Dr. Sevim Belli

İstanbul



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


ANKARA ŞUBE GENEL KURULU YAPILDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU HAZİRUN LİSTESİ ASKIYA ÇIKIYOR

FUKUSHİMA FELAKETİNDEN DERS ALMALI VE NÜKLEER GÜÇ SANTRALI GİRİŞİMLERİNİ SONLANDIRMALIYIZ!

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO HÜKÜMETİ NÜKLEER SANTRAL İLE İLGİLİ UYARDI: SONLANDIRIN! (TRAKYA DEMOKRAT)

EMO: FUKUSHİMA NÜKLEER FELAKETİNDEN DERS ALINMALI! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO’DAN FUKUSHİMA’NIN YILDÖNÜMÜNDE ‘AKKUYU’ UYARISI (BASKENTGAZETE.COM.TR)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 289


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.