|
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 47. Dönem Yönetim Kurulu, Sinop Nükleer Santralı ÇED Raporu’nun onaylanması üzerine gerçekleştirdiği basın açıklamasında, kimin yapacağı bile belli olmayan proje için ÇED sürecinin sürdürüldüğüne dikkat çekilerek, dolar bazlı alım garantileriyle nükleer santral projelerinin yurtdışına kaynak aktarma aracı haline getirildiğine vurgu yapıldı.
EMO 47. Dönem Yönetim Kurulu`nun 15 Eylül 2020 tarihinde gerçekleştirdiği basın açıklamasında, nihai çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporunun 11 Eylül 2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hukuka aykırı olarak onaylandığı belirtilerek, ÇED süreci şöyle özetlendi:
"Çevresel etki değerlendirmesi sürecinde halkın katılımı toplantısı, ÇED Yönetmeliği`nin önemli bir parçasıdır. Sinop Nükleer Santralı ÇED halkın katılımı toplantısının 6 Şubat 2018 tarihinde Sinop`ta yapılacağı duyurulmuş ancak EMO, TMMOB, TTB ve TBB temsilcilerinin yanı sıra milletvekillerinin, belediye başkanlarının da aralarında olduğu Sinop halkının bu toplantıya katılımı kamu yönetimi tarafından fiilen engellenmiş ve bu durum 200`den fazla katılımcı tarafından tutanakla imza altına alınarak belgelenmiştir. Kim tarafından nasıl yapılacağı belli olmayan Sinop Nükleer Santralı`nın ÇED süreci bile halkın ve meslek odalarının istek ve iradesi dışında, zorla dayatılarak sürdürülmektedir. "
Ekonomik krize ve Koronavirüs salgınının etkilerine dikkat çekilen açıklamada, "Ankara`nın Whuan olarak anılmaya başlandığı, ülke çapında küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyük ölçüde tasfiye olduğu, yurttaşların geçim kaygılarının sağlık kaygılarının üstüne çıktığı, döviz TL kurunun kontrolden çıkarak TL`nin değer kayıplarının rekorlar kırdığı bir dönemde siyasi iktidarın tamamen rant odaklı bir enerji projesine, halkın gerçek ihtiyaçlarını öteleyerek öncelik vermesi akıl ve mantık dışıdır" ifadelerine yer verildi.
Gerçek dışı abartılı talep tahminleri üzerinden yapılan üretim planlamaların arz fazlası oluşmasına neden olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Koronavirüs etkisiyle derinleşen ekonomik kriz sonucu 2020 yılı Nisan ve Mayıs aylarında bir önceki yıla göre yüzde 20 talep daralması yaşanmıştır. Haziran ayında salgın riskine rağmen normalleşme süreci başlatılmış ancak enerji talebindeki düşüş devam etmiştir. EPDK`nın en son yayımladığı Haziran Ayı Elektrik Sektör Raporu`na göre elektrik tüketimi bir önceki yılın Haziran ayına göre yüzde 3.18 düşmüştür."
Arz fazlası olmasına rağmen nükleer santral projelerinde ısrar edildiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelerle sonlandırıldı:
"Türkiye`deki nükleer santral projelerinin anlaşmaları incelendiğinde, dolar cinsinden piyasa fiyatının 2-3 katı pahalı ve uzun süreli alım garantileriyle dışa bağımlılığımız artarken, uranyum yakıtı ve nükleer santrallar üzerinden halkımızın vergileri ile Rus oligarkların zengin edilmesine devam edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Enerji alanında eğer yatırım yapılması gerekiyorsa, ilk olarak enerji verimliliği ulusal bir politika olarak ele alınmalı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim artırılmalıdır. Toplumsal hiçbir yararı olmayan, aksine büyük yaşamsal riskler taşıyan nükleer güç santrallarından vazgeçilmesi çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Ülkemizin ne nükleer santrallara, ne de termik santrallara ihtiyacı yoktur. İnsanlara, çevreye ve doğaya zarar veren yatırımlardan vazgeçilmelidir."
|
|
|