MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

TÜRKİYE'NİN ENRON'U AKTAŞ'IN TABELASI İNDİ


BASIN AÇIKLAMASI

 
1999 yılında verdiği karar ile imzalanan sözleşmede hukuka aykırılık bulunmadığını kabul eden Danıştay 10.Daire, kararı temyiz üzerine inceleyerek bozan Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu kararına uyma zorunluluğu bulunduğu gerekçesiyle iptal kararı vermiştir.

Kararın gerekçesinde;
 


i. Aktaş'ın çalışması ile ilgili 1992 tarihli Yüksek Denetleme Kurulu, 1994 tarihli Başbakanlık Teftiş Kurulu, 1994 ve 1995 tarihli Sermaye Piyasası Kurulu ve 1997 tarihli Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarının hazırlandığı, tüm bu raporlarda, şirket ile ilgili bir çok usulsüzlüğün saptandığı, çıkan sonuçların özelleştirme mantığıyla bağdaşmadığının ortaya konduğu,
ii. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun 1.12.1998 tarihli yazısında, belirlenen usulsüzlükler giderilmediği taktirde şirketle yapılan sözleşmenin feshedilmesi ve görev kararnamelerinin iptal edilerek tesislere el konulması önerisinde bulunulduğu,
iii. Bütün bu raporlardan Mahkemenin, Aktaş'ın, mevzuattaki çelişkileri, belirsizlikleri kullanmak suretiyle her kalem iş ve işlemi kendi menfaatine, kurum zararına istismar ettiği, alacak davalarının açılmasına sebebiyet verdiği, görev ve ticarette esas olan iyiniyet ve sorumluluk değerini kaybettiği sonucuna vardığı,
iv. Şirket tarafından ileri sürülen, borç tutarlarının ödendiğine ilişkin itirazın ise, sözleşmenin imzalandığı 2.12.1997 tarihinde olmayan kamu yararına uygunluğun zaman içerisinde giderildiğini kabule olanak tanımaması ve kamu yararına aykırılığın salt şirketin borçlarını zamanında ödememesinden kaynaklanmaması nedeniyle, yerinde görülmediği,
v. Devir işleminin verimli ve etkin bir işletme için yapıldığı, buna karşın, Aktaş Elektrik'in faaliyette bulunduğu süreçte kayıp kaçak oranlarının azalmadığı, işletme hakkı devir bedelinin ne olacağı konusunda sözleşmede somut bir tutarın gösterilmediği, anılan bedelin sözleşmede belirtilen devir kurulunca saptanmasının öngörüldüğü, bu kurulca saptanan bedelin ihale ile yapılan işletme hakkı devirleriyle ilgili olarak saptanan tutarlardan çok düşük olduğunun dosyanın incelenmesinden anlaşılması nedeniyle dava konusu sözleşmede bu yönden de kamu yararına uygunluk bulunmadığı...

Hüküm altına alınmıştır.

Kararın basında yer almasından sonra harekete geçen Enerji Bakanlığı ve bağlı kuruluşları (TEDAŞ, TEİAŞ) görevin Aktaş Elektrik'den alınması ile ilgili işlemleri başlatmışlardır. Bir süre öncesinde, Boğaziçi Elektrik bünyesinde oluşturulan komisyon devir çalışmalarına başlamış, devir kararı resmi olarak Aktaş'a tebliğ edilmiş, tabelalar indirilmiştir.
On iki yıl sonra gelen bu karar, demokratik hukuk devleti ilkeleri bir kenara bırakılarak, bir kaç kişinin iki dudağı arasından çıkan sözlerle, tamamıyla keyfi bir şekilde gerçekleştirilen ve etkisi itibariyle milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir "yasa dışılığın" kaldırılması anlamında önemlidir.
Buna karşın, on iki yıllık bir karanlık dönemin, sadece bu kararla aydınlatılabilmesi mümkün görünmemektedir. Şirketin, bu kadar sürede yapmış olduklarının düzeltilebilmesi, siyasi iktidar ve idarenin başkaca kararları ile mümkün olabilecektir.
Ne demek istiyoruz? Gelin bunu değişik tarihli raporlara dayanarak birlikte bulalım.
i. Enerji Bakanlığı'nın 1997 Yılına İlişkin Aktaş Denetleme Raporu

Rapor diyor ki;

a. Aktaş, uyarılara rağmen, kamuda olması gereken tapu mülkiyetlerinin bir kısmını kendi şirketleri üzerine almış,
b. Aktaş, yapmış olduğu ihalelerde hiçbir koşul ve şarta uymadığı gibi, sürekli olarak aynı firmalardan alım yapmış, alımlara ilişkin satın alma komisyonu karar defteri bile düzenlememiş,
c. Şirketin yaptığı yatırımlar Enerji Bakanlığı onayıyla kamu tarafından karşılanmakta iken, şirketle yıllık iş programları yapılmamış, ihale edilen işlere ilişkin termin programları hazırlanmamış,
d. Devir tarihinden bu yana (1990) tesislerin sigortalanması ile ilgili hiçbir işlem yapılmamış,
e. Şirketin yatırımlarında rekabet koşulları sağlanmamış, teknik şartnamelere uyulmamış, teklifler aynı firmalardan, kayda geçirilmeden alınmış.
ii. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun 1.11.1999 tarihli Danıştay'a Hitaben Yazdığı Yazı
a. Kayıp kaçak oranları belirsiz, oranlara ilişkin yasal tesbitler yok, kamunun bu nedenle uğradığı zarar 34.3 trilyon lira,
b. Şirketten olan kamu alacaklarına 6183 sayılı yasanın uygulanmaması nedeniyle kamu zararı 31.4 trilyon lira,
c. 1996 yılında şirket tarafından yapılan sermaye artışı sırasında hile yapılmıştır ve buradan, yasal faiz hariç zarar 1.6 trilyon lira,

Raporlar bunlar. Peki TEAŞ'ın (şu anda TEİAŞ) şirkete açmış olduğu davalar?

i. Reaktif Enerji Bedeli Davası: TEAŞ şirkete, 1993 yılına kadar olan alacaklar ile ilgili, toplam 504.333.000.000.TL'lik dava açmıştır ve dava hala sürmektedir.
ii. Enerji Fiyat Farkı: Yine 1993 yılına kadar olan dönem için, toplam 393.937.000.000.TL'lik dava açılmıştır ve dava halen sürmektedir.
iii. Tesise İştirak Bedeli: 1993 yılına kadar, kamuya ödenmesi gereken tesise iştirak bedellerinin ödenmemesi nedeniyle, toplam 68.000.000.000.TL'lik dava açılmıştır ve dava hala sürmektedir.
iv. Enerji Fiyat Farkı: TEAŞ, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun uyarıları sonrasında, 1999 yılına kadar olan enerji fiyat farkları için, 2.11.1999 tarihinde 15.629.975.000.000.TL'lik dava açmıştır.
İlk üç maddede yazılı davaların 1997 yılı itibariyla toplam tutarı 27 trilyon lirayı bulmuştur. 2002 itibariyle bu dört davanın değeri, tahminen 100 trilyon liranın üzerindedir. TEİAŞ avukatları, Nisan 2002 başında alacakları için şirket hesaplarına tedbir konulması için mahkemelere başvurmuşlardır.
Yazılmadık daha neler var, Marmarabank ile olan "ilişki" nedeniyle TEK'in 1994'de batırılan 240 milyar lirası, abonelerin şikayetleri...
Hakkında yazılıp çizilenlere bugüne kadar yanıt verme gereği hissetmeyen Aktaş Elektrik, gelinen noktada, abonelere gönderdiği bildiri ve 2001 yılı faaliyet raporunda çarpıcı açıklamalarda bulunmuştur. Bakalım Aktaş ne diyor;
i. Şirkete imtiyaz hakkı 1989 ve 1994 tarihli Bakanlar kurulu kararları ile verilmiştir ve bunlar hala yürürlüktedir.
ii. Hizmetin şekil ve şartlarını düzenleyen 2.12.1997 tarihli sözleşme davalıktır ve iptal aşamasındadır.
iii. Danıştayın vereceği iptal kararına rağmen, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından hazırlanan "bilimsel rapor"a göre, Bakanlar Kurulu kararı yürürlükte kaldığı sürece Bakanlık Aktaş ile sözleşme imzalamaya mecburdur.
iv. Mahsuplaşma yapılmaması şirketimiz kusuru değildir, 1990-1997 arası mahsuplaşma, Bakanlık Oluru ile tamamlanmış, 5.2 trilyon lira TEAŞ'a ödenmiştir. 1998-1999 mahsuplaşması da Bakanlık Oluru ile tamamlanmış ve TEAŞ'a 9.3 trilyon lira ödenmiştir.
v. Kayıp kaçak oranı %13.29'a indirilmiştir.
vi. Şirket yatırımlara 180 milyon dolar harcamıştır.
vii. Şirketimiz kamu yararına çalışmaktadır.

Aktaş bunları söylerken, gerçekler nelerdir?

i. Evet, şirkete görev Bakanlar kurulu kararı ile verilmiştir. Ortada Bakanlar kurulu kararı olması, şirketin ilelebet çalışmasına hukuki dayanak olmayacağı gibi, görevlendirmenin dayanağı 3096 sayılı yasanın 8.maddesinde, görevlendirilen şirketin sözleşmeye aykırılığı halinde görevlendirmenin sona ereceği, hüküm altına alınmıştır. Şirketin, bırakın sözleşme ihlalini, olmayan sözleşmelere dayanarak on iki yıldır fiilen çalıştığı ortadadır. Görevlendirmenin iptali, idarenin keyfiliği ile alınmış bir karara değil, Danıştay kararına dayanmaktadır. Dolayısıyla, Bakanlar Kurulu kararı olsa bile, şirketin görevlendirmesi sona ermiştir. İdare, yargı kararlarına uymak zorundadır ve yargı bu şirketin kamu hizmeti yürütmesinin kamu yararına uygun olmadığını ortaya koymuştur.
ii. Dikkat ettiniz mi, görev 1990'da başlamış ama hizmet şekil ve şartlarını düzenleyen sözleşme 2.12.1997 tarihinde imzalanmıştır. Peki, 1990 ile 1997 arası ne oldu? Danıştay kararlarına geçmiş, en üzücü cümlelerden birisidir, şirketin 1990-1997 arasındaki çalışmasının, hukuki dayanaktan yoksun fiili bir çalışma olduğu. Yedi yıl, hiçbir yasal dayanak yok, geçerli sözleşme yok, şirket çalışıyor ve haksız kazanç sağlıyor, yargı durmuş, idare durmuş, herkes seyretmiş, tam yedi yıl.
iii. A.Ü.Hukuk Fakültesi'nden alınan "bilimsel!" görüş. Bilimsel! Son zamanlarda ne kadar çoğaldı bu bilimsel görüşler. Başınız dara düştü mü, paranız çok mu, yargıyı etkilemek mi istiyorsunuz, verin parayı, adının önünde akademik ünvanlar olan birileri size "bilimsel!" görüşler sunsun, haklı olduğunuzu savunsun; ister bir ÇED raporu, ister bir ceza davası görüşü, ister idare hukukuna ilişkin bir uyuşmazlık.
Elimizde, yine Oda tarafından, Türk Telekom ile GSM Şirketleri arasında imzalanmış "ara bağlantı" sözleşmenin iptali kararına ilişkin "bilimsel" görüşler mevcut. Görüşler o kadar bilimsel ki, neredeyse, kararın bir yargı organı tarafından verildiğini unutup, ortada uyulması gereken bir "karar" olmadığından bahsedecekler. O kadar bilimsel.
Belirtilen görüşün bilimsellikle ilgisi olmayan, bu tür davalarda şirket avukatlığı yapmış kişilerin "şahsi" görüşleri olup, hiçbir geçerliliği yoktur.
iv. Mahsuplaşmalar, Teftiş birimlerince kabul edilmemiştir. Müfettişlerin Aktaş Elektrik hesaplarındaki incelemeleri sürmektedir. Ziya Aktaş'ın 5.2 trilyon lira için oluru itirazi kayıtladır, Bakan, gecikme ve tecil faizleri hariç olmak üzere olur vermiştir.
v. Kayıp kaçak oranları hiçbir tesbite dayanmamaktadır. Yıllarca yüksek gösterilen rakamlar, Aktaş'a el koyma sürecinin başladığı 1998 yılından bu yana, her nedense düşme eğilimine girmişlerdir. Rakamların doğruluğunu gösterecek veriler yoktur.
vi. Yatırım harcamaları toplamı 180 milyon dolar. Bu parayı Aktaş mı harcamıştır? Hayır. Şirketle idare arasında yapılan anlaşma ile (bilmiyoruz hangi geçerli anlaşma!) yatırım harcamaları şirketin dönem hasılatından indirilmektedir. Yani, yatırım tutarı İdare tarafından ödenmektedir. Yani, Aktaş, şirket olarak tek bir liralık yatırım yapmış değildir, yıl yıl yaptığı yatırımları kamudan tahsil etmiştir, otomatik olarak. Bunun da ötesinde, yatırımlar ne kadar gerçeği ifade etmektedir? Yatırımları ihalesiz bir şekilde, hiçbir şartname ve teklif almadan kendi yan şirketlerine veren Aktaş, doğruları söylemekte midir? İddia edilen yatırımlar yapılmış mıdır? Yatırımların ve tutarlarının gerçeğe uygunluğu araştırılmış mıdır?
vii. Kamu yararı. 20 milyar lira sermaye bir şirket, on iki yılda trilyonlarca liralık bir piyasa değerine ulaşmış, sadece kendisi değil, yan şirketlerini de zengin etmiş, inanılmaz bir kazanç oluşmuş; bunun karşılığında, kayıp kaçak oranları yıllarca %20 civarında olmuş, (Gerçek olduğu da belli değil ama!) elektrik arızaları sürmüş, aboneler her merci/makama şikayetlerini duyurmaya çalışmış, kamu trilyonlarca liralık alacağı için mahkemelere düşmüş, çalışanların anayasal hakları gaspedilmiş. Kamu yararı nerededir?

Odamız böyle bir dava açmamış olsaydı, ne olurdu? Aktaş, dava sonrası dönemde TEAŞ'a 20 trilyon liranın üzerinde ödeme yapmış, kaçak oranlarını aşağıya düşürmüştür.! Dava açılmamış olsaydı, kanımızca şirket, fiilen çalıştığı 1990-1997 arasındaki dönemdeki tarzını sürdürerek, dilediğince, keyfi bir şekilde çalışmaya devam edecekti.

Söylenecek çok şey var, ama önemli olan;

i. Devrin, kamu zararına yol açmayacak titizlikle yürütülmesi,
ii. Kamu alacaklarının Aktaş ve yan şirketlerinden tahsil edilebilmesi için hukuki yolların sonuna kadar kullanılması,
iii. Amerika'da yaşanan Enron olayı örnek alınarak, siyasi irade olmadan gerçekleşmesi mümkün olmayan bu on iki yıllık karanlık dönemin hesabının, arkasındaki siyasi kişilikler dahil sorumlu bulunanlardan sorulması,
iv. 1990'a kadar TEK çalışanı iken iradeleri dışında Aktaş'a devredilerek, sonra da şirket tarafından işten çıkarılanlar "Aktaş Mağdurları"nın tekrar kamu tarafından işe alınmaları ve geçmiş dönem maddi/manevi kayıplarının telafisi,
v. Hizmetin aksamadan abonelere sunumunun sürmesi için her türlü tedbirin alınması,
vi. Aktaş nedeniyle borsada mağdur olan kişiler için önlem alınmasıdır,
Önümüzdeki süreci günü gününe kadar takip ederek kamunun, devir sırasında ve sonrasında haklarının korunması için, bugüne kadar yaptığımız çalışmaları devam ettireceğiz.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

YAPICIYA EMO`DAN ÖDÜL, TÖREN 26 NİSAN`DA (CUMHURİYET)

Okunma Sayısı: 3211


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.