MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

PERU'DA SERBEST YAZILIM


 
Peru'da kamu kuruluşlarının serbest yazılım kullanmalarını öngören bir kanun tasarısı hazırlandı. Microsoft Peru, bu tasarıyı hazırlayan Dr. Villanueva'ya, tasarıya itiraz eden bir mektup yazmış. Dr. Villanueva'nın mektuba cevabı, bence, en iyi serbest yazılım aktivizm örneklerinden birisi.
Çeviren: Deniz Akkuş Kanca
akkus@alum.mit.edu


 

Lima, 8 Nisan, 2002
Kime: Bay JUAN ALBERTO GONZÁLEZ
Microsoft Perú Genel Müdürü

Sayın Bayım:

İlk önce Peru'nun global teknoloji içerisinde kendine uygun bir yer alması amacı ile hazırlanmış olan 1609 sayılı, "Kamu Yönetiminde Serbest Yazılım" başlıklı kanun tasarısı ile ilgili olarak Microsoft'un resmi tutumunu açıklayan Mart 25 2002 tarihli mektubunuz için teşekkür ederim. Aynı amaç doğrultusunda ve en iyi çözümleri açık ve şeffaf bir fikir alışverişi sonucunda bulacağımız inancı ile mektubunuzdaki noktalara cevap vereceğim.

Konuya getirilen yorum ve görüşler, sizinki de dahil olmak üzere, önemli bir katkı olmakla birlikte, genele yönelik itirazlar yerine (bunları detay olarak ileride ele alacağız) ticari yazılımların Peru Devleti ve vatandaşlarına getirebileceği avantajlar hakkında somut argümanlar getirmiş olsa idiniz benim için daha faydalı olurdu, o zaman kanaatlerimizin ne olduğu hakkında daha aydınlatıcı bir alışverişte bulunmak fırsatı doğabilirdi.

İstişarenin daha düzenli olması amacı ile, "açık kaynak kodlu yazılım" olarak bahsettiğiniz kavramın Kanun Tasarısı'nda "serbest yazılım" olarak tanımlanan kavram ile aynı olduğunu varsayıyoruz, çünkü kaynak kodları ile birlikte dağıtılmakla beraber Kanun Tasarısı'ndaki tanıma uymayan yazılımlar mevcuttur. Aynı şekilde "ticari yazılım" dan kastettiğinizin Kanun Tasarısı'nda "sahipli" veya "serbest olmayan" olarak tanımlanan kavram olduğunu varsayıyoruz, çünkü piyasada herhangi başka bir hizmet veya mal gibi bir fiyat karşılığında satılan serbest yazılımlar mevcuttur.

Üzerinde konuştuğumuz Kanun Tasarısı'nın ana hedefinin devlet kurumlarında serbest yazılım kullanmaktan doğacak direkt tasarruf miktarı ile ilgili olmadığını da vurgulamak gereklidir. Bu, dolaylı olarak toplamda bir değer ifade etmekle beraber Kanun Tasarısı'nın asıl ve ana hedefi bu değildir. Kanun Tasarısı'nın hazırlanmasında etkili olan ana prensipler bir hukuk devletinin ana temellerine dayanmaktadır. Bunlar:


Vatandaşın kamu verilerine serbest ulaşımı.
Kamu verilerinin sürekliliğinin temini.
Devlet ve vatandaşlarının güvenliği.

Vatandaşların kamu verilerine serbest ulaşımını güvence altına almak için verinin kodlanmasının tek bir hizmet ve ürün sağlayıcıya bağlı olmaması elzemdir. Veri saklama ve kodlamasında standart ve açık biçemlerin kullanılması bu serbest erişimi, eğer gerekirse uyumlu serbest yazılımların üretilmesi yolu ile, garanti altına almaktadır.

Kamu verilerinin sürekliliğinin temini için yazılımların kullanılabilirliği ve gerekli bakımlarının yapılması hizmet ve ürün sağlayıcıların iyi niyetine, veya sağlayıcıların empoze ettiği tekel şartlarına bağımlı olmaması gereklidir. Bu sebepten dolayı Devlet, kaynak kodlarının mevcudiyeti yüzünden geliştirilebilirliği güvence altına alınmış sistemlere ihtiyaç duymaktadır.

Milli güvenliği veya Devlet'in güvenliğini sağlamak için uzaktan kontrole izin vermeyen veya izinsiz olarak üçüncü şahıslara bilgi göndermeyen sistemlerin varlığı elzemdir. Kaynak kodları halka açık olan sistemlerde, kaynak kodları Devlet tarafından, vatandaşlar tarafından ve dünya üzerinde çok sayıda bağımsız uzman tarafından incelenebilmektedir. Kanun Tasarısı bu bakımdan güvenliği arttırmaktadır, çünkü kaynak kodlarını bilmek, içinde *casus yazılım* barındıran ve sayıları giderek artan yazılımların kullanımını bertaraf edecektir.

Aynı şekilde, tasarımız vatandaşların güvenliğini arttıracaktır. Bu, hem devlet tarafından yönetilen bilginin esas ve gerçek sahipleri sıfatı ile, hem de tüketici sıfatları ile olacaktır. İkinci durumda, bu, gizlilik ve kişisel özgürlükleri risk altına alabilecek *casus yazılım* içermeyen serbest yazılımın gelişmesi ve yaygınlaşmasının sağlanması ile olacaktır.

Bu kapsamda Tasarı, bu ana prensiplerle uyumlu olarak devlet kurumlarının yazılım tedarik şartlarını düzenlemektedir.

Tasarı incelendiği zaman, kanunlaştırılması halinde:


sahipli yazılım geliştirilmesi kanun tarafından yasaklanmamaktadır
sahipli yazılım satılması kanun tarafından yasaklanmamaktadır
kanun hangi yazılımların kullanılacağını belirtmemektedir
kanun yazılım tedarikinde hangi sağlayıcının kullanılacağını belirtmemektedir
kanun herhangi bir yazılımın hangi lisans altında yayınlanabileceğine bir kısıtlama getirmemektedir.

Kanun Tasarısı, açık olarak, herhangi bir yazılımın devlet tarafından kabulü için teknik olarak bir işi yapabilmesinin yeterli olmadığını, aynı zamanda kontrat şartlarının yazılım lisansı ile ilgili bir dizi kıstasa uygun olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu kıstaslara uygunluk, Devlet'in, vatandaşına, verisinin doğru işlenmesi, verisinin zaman içerisinde erişilebilirliği, gizliliği ve tutarlılığı konusunda güvence verebilmesi için gereklidir. Bu konulardaki güvenceler ise, devletin normal işleyişinin çok önemli parçalarıdır.

Bay Gonzalez, bilgi ve işlem teknolojilerinin vatandaşların yaşam kalitesi üzerinde (negatif veya pozitif) önemli etkisi olduğu hususunda sizinle hemfikiriz. Peru gibi demokratik bir devlette yukarıda bahsettiğim temel değerlerin gözetilmesi gereğinde de muhakkak hemfikiriz. Dolayısıyla bu prensiplerin uygulanmasını sağlamakta Kanun Tasarısı'nın çerçevesinde bulunan kapsamda serbest yazılım kullanılması haricinde bir yol var ise, bunu bilmek isteriz.

Yaptığınız gözlemler ve değerlendirme için detaylı analiz aşağıda yer almaktadır:

İlk olarak: "1. Kanun Tasarısı bütün kamu kurumlarının yalnız serbest yazılım, yani açık kaynak kodlu yazılım kullanmasını mecbur etmekte, bu da kanun önünde eşitlik, ayrımcılık yapmama, serbest özel teşebbüs hakkı, endüstri ve ticari sözleşme yapma haklarını, anayasal güvencelere rağmen çiğnemektedir."

Yorumunuz hatalıdır. Kanun Tasarısı, saymış olduğunuz haklara dokunmamaktadır; yalnızca devlet kurumlarının yazılım kullanma koşullarını düzenlemekte ve özel sektörle ilgili bir düzenleme getirmemektedir. Devletin, kamu şeffaflığı gereksinimi yüzünden, özel teşebbüsün sahip olduğu ticaret ve sözleşme serbestisine sahip olmadığı, kabul edilmiş bir prensiptir; ve bu yüzden kamu yararı konu hakkında kanunlaşma esnasında ön planda tutulmak mecburiyetindedir.

Kanun Tasarısı kanun önünde eşitliği korumaktadır, çünkü özel veya tüzel kişiliklerin hepsi Devlet'e bu malları Tasarı'da belirlenen koşullar uyarınca ve Devlet İhale ve Alımlarını Düzenleyen Kanun'a (T.U.O, Kanun 012-2001-PCM) uygunluk çerçevesinde sunabilirler.

Kanun Tasarısı herhangi bir ayrımcılık getirmemektedir, çünkü yalnızca malların *nasıl* tedarik edileceği ile ilgilidir (bu devletin yetkisindedir), *kimin* tedarik edeceği ile ilgili değil (eğer bu yapılsa idi, ve ırk, dil, ulusal köken, cinsi tercih, ideoloji gibi şartlara bağlı bir kısıtlama getirilse idi, ayrımcılık olurdu). Tam tersine, Tasarı tamamen ayrımcılıktan uzaktır, çünkü belirsizlik taşımaksızın yazılım tedarik koşullarını ortaya koymakta ve ayrımcı koşullar içeren lisansları olan yazılımları devlet kurumlarının kullanmasını engellemektedir.

Yukarıdaki iki paragrafta Tasarı'nın özel teşebbüsü engellemediği bariz olarak ortaya konmuştur, çünkü özel teşebbüs hangi şartlar altında yazılım geliştireceğini kendisi seçme hakkına sahiptir. Bu şartların bir kısmı Devlet için kabul edilebilir, bir kısmı ise yukarıdaki ana prensipleri güvence altına almaya karşı olacağı için kabul edilemez olacaktır. Bu hür insiyatif elbette endüstri serbestisi ve ticari sözleşme serbestisi ile de uyumludur (Devlet, kısıtlı şartlar altında sözleşme serbestisine sahiptir). Herhangi bir özel veya tüzel kişilik, Devlet'in koyduğu şartlara uygun yazılım geliştirebilir veya geliştirmemeyi tercih edebilir. Kimse, herhangi bir üretim modelini benimsemek için zorlanmamaktadır, fakat eğer Devlet'e yazılım satmak niyetinde iseler, Tasarı uyarınca ana prensiplerimizi gözeten mekanizmalar kullanmak zorundadırlar.

Örnek olarak: Tasarı'da hiç bir şey şirketinizin Devlet kurumlarına bir "Ofis paketi" satma teklifinde bulunmanızı ve bunu istediğiniz şekilde fiyatlandırmanızı engellememektedir. Eğer böyle bir teklifte bulunmaz iseniz, bu kanunun getirdiği engellemeler yüzünden değil, ürünlerinizi ticarete sunarken aldığınız ticari kararlar yüzündendir - bu kararların alınmasında Devlet'in herhangi bir rolü yoktur.

Devam edersek: "2. Tasarı, açık kaynak kodlu yazılımların kullanımını mecbur tutarak devlet kurumlarının ihale ve satın almalarında ayrımcı ve rekabete aykırı kurallar getirmektedir..."

Bu yorum, bir öncekinin tekrarından ibarettir ve cevabı yukarıda bulunabilir. Fakat, önce "rekabete aykırı kurallar"ı ele alalım.

Elbette, herhangi bir mal alımında, alıcı mal veya hizmetin kullanımına dair şartlar koyar. Başlangıçtan itibaren bu bazı üreticilerin bu konuda rekabete girebilmesini engeller, fakat onları "a priori" engellemez, alıcının hür iradesi ile ilgili bir prensipler kümesi dahilindeki değerlendirme sonucu engeller, dolayısıyla süreç kanuna uygun olarak gerçekleşir. Kanun Tasarı'sında *hiç kimsenin*, ana prensiplere uyduğu müddetçe rekabetten alıkonulmayacağı belirtilmiştir.

Üstelik, Tasarı rekabeti *arttırmaktadır*, çünkü mevcut işleri iyileştirici ve daha fazla kullanılabilirlik şartları içeren yazılımların üretimini, sürekli iyileştirmeyi hedefleyen bir model dahilinde desteklemektedir.

Bir yandan da rekabetin ana hedefi, tüketiciye daha iyi seçenekler sunabilmektir. Pazarlama faaliyetlerinin pazara bir ürün sunulduğu zaman bir etki yarattığını göz ardı etmek mümkün değildir (göz ardı edilmesi, firmaların pazarlama maliyetlerinin herhangi bir mantığa dayandığını reddetmeyi getirir) ve pazarlama konusunda yapılan masraf, alıcının kararını etkilemektedir. Savunduğumuz kanun tasarısı geniş ölçüde pazarlamanın etkisini azaltıcı olmaktadır çünkü Tasarı, ürünün *teknik üstünlüklerini* değerlendirmeye almaktadır, satıcı tarafından pazarlama ve ticarileştirme çabasını değil. Bu şekilde rekabet arttırılmaktadır çünkü en küçük yazılım geliştirici, eşit şartlarda en kuvvetli şirketlerle rekabet edebilecektir.

Büyük yazılım geliştiricilerin davranışından daha fazla rekabeti engelleyici tutum yoktur. Bu kurumlar sık sık pazara hakim durumlarının avantajını haksız yere kullanmakta, ve sayısız durumda kullanıcıların problemlerine çözüm olarak "yazılımınızı son sürüme çıkartın" (elbette masrafı kullanıcı tarafından üstlenilmek üzere) demektedirler. Daha da ileriye giderek, yalnızca satıcının değerlendirmesinde "eski" addedilen ürünler için teknik yardımı salt kendi kararları doğrultusunda ihtiyari olarak kesmektedirler. Bu durumla karşılaşan kullanıcı, herhangi bir teknik yardım alabilmek için yeni sürümlere geçmeye zorlanmaktadır (bu geçişler yüksek maliyetlere baliğ olmakta ve çoğu zaman donanım değişikliklerini de zorunlu kılmaktadır). Bütün altyapı sahipli ve kapalı veri biçemleri üzerine kurulu olduğundan dolayı, kullanıcı aynı satıcının ürünlerini kullanma döngüsünde "hapsedilmekte" veya (genelde yine sahipli ve kapalı olan) başka bir sisteme geçiş için gereken büyük eforu yapmak zorunda kalmaktadır.

"3. Bu tasarı, Devleti açık kaynak kodlu yazılım kullanmaya mecbur tutmakla, yerel ve uluslararası şirketlerin şevkini kıracak ve önemli yatırımları gerçekleştiren, direkt ve endirekt istihdam yaratan ve GSMH'a katkıda bulunan bu şirketler yerine ekonomiye katkısı çok daha az olan ve genelde yalnızca hizmet sektöründe istihdam yaratan açık kaynak kod modelini teşvik edecektir." diyorsunuz.

Yorumunuza katılmıyorum. Katılmayışımın bir sebebi, sizin kendi mektubunuzda 6. paragrafta belirttiğiniz, yazılım kullanımı bağlamında hizmetin ağırlığıdır. Bu çelişki, tek başına iddianızı çürütmeye yetmektedir. Yazılım sektöründe yer alan çok sayıda şirket tarafından benimsenen hizmet modeli, ekonomik rakamlarda yazılım lisanslarından daha büyük yer tutmakta ve daha fazla büyüme göstermektedir.

Diğer taraftan da, ekonominin özel sektörü kendi çıkarlarına en uygun olan ekonomik modeli tercih etmekte, bu tercih sahipli yazılım üreticilerinin büyük pazarlama harcamaları sayesinde bilinçli veya bilinçsiz olarak yönlendirilmiş olsa dahi, serbesttir.

Ek olarak, görüşünüz, Devlet sektörünün sahipli yazılım sektörü açısından vazgeçilemez ve elzem olduğu kanaatine ve Devlet'in tasarı kapsamındaki tercihi yapması halinde bu şirketlerin pazarını tamamen kaybedeceği sonucuna vardırmaktadır. Eğer bu doğru ise, Devlet'in sahipli yazılım sektörüne destek olduğu ve teşvik verdiği sonucunu çıkarabiliriz. Eğer bu doğru olsa idi, devlet o zaman bu teşvikleri en büyük kamu yararını gördüğü alanlara yönlendirmek hakkına sahip olurdu; bu uzak ihtimal doğrultusunda, eğer Devlet yazılımı teşvik kararı alsa idi, vergi mükelleflerinin kaynaklarının en iyi kullanımı ve sosyal etkileri bakımından serbest yazılım geliştirilmesini desteklemeyi, sahipli yazılım geliştirilmesini desteklemeye tercih ederdi.

Ülkemiz ve benzeri ülkelerde sahipli yazılımlar tarafından yaratılan istihdam, ağırlıklı olarak az katma değerli teknik işler olmaktadır, yerel seviyede, uluslararası firmalar tarafından üretilen sahipli yazılımların desteğini sağlayan ve bu yazılımlarda bulunabilecek problemleri, teknik kapasite yetersizliği veya yetenek eksikliği yüzünden değil, kaynak kodlarına erişimleri olmadığı için çözemeyen destek teknisyenlerinden ibarettir. Serbest yazılım ile daha yüksek teknik beceriye sahip istihdam oluşturulmakta ve iyi teknik destek ve hizmet kalitesine bağlı başarıyı öne alan serbest rekabet ortamı oluşturulmakta, pazar harekete geçirilmekte, paylaşılan bilgi kümesinin artışı hızlanmakta ve daha fazla katma değer içeren ve daha yüksek kalitede olan hizmetler oluşturulmaktadır. Bu oluşum herkesin yararına olmaktadır: Satıcılar, hizmet kurumları ve tüketiciler.

Gelişmekte olan ülkelerde yerel yazılım sektörünün ana gelirini hizmet sektöründen veya "ad hoc", isteğe özel yazılım geliştirilmesinden elde etmesi sık rastlanan bir durumdur. Dolayısıyla Tasarı'nın bu sektöre getirebileceği herhangi bir negatif etki, artan hizmet talebi ile karşılanacaktır (bu hizmet yüksek kalite standartlarına uygun olduğu müddetçe). Eğer uluslararası yazılım firmaları bu yeni kurallar altında rekabet etmek istemezlerse lisans gelirlerinde bir miktar azalma olacağı muhtemeldir; fakat bu şirketlerin sürekli olarak Devlet'in kullandığı yazılımların çoğunun illegal korsan yazılım olduğu iddiaları göz önüne alınırsa, bu azalmanın ciddi olmayacağı görülmektedir. Her halukarda, bu şirketlerin akibeti pazarın durdurulması mümkün olmayan değişen koşulları altında belirlenecektir. Daha önce sahipli yazılım ticaretinde bulunan pek çok firma (yüksek maliyetlerle) serbest yazılım kapsamındaki hizmetleri vermeye başlamışlardır. Bu da, bu iki iş yapma modelinin birbiriyle tamamen ters olmadığını göstermektedir.

Bu Kanun Tasarısı ile, Devlet, bazı temel değerleri koruması gerektiği kararını vermektedir. Bu kararı, egemen gücüne dayanarak, anayasal özgürlükleri ihlal etmeksizin vermektedir. Eğer bu değerler herhangi bir ekonomik modeli seçmek zorunda kalmaksızın korunabilse idi, kanunun etkileri daha da yararlı olabilirdi. Her halukarda, Devlet'in bir ekonomik model tercihinde bulunmadığı aşikardır; eğer bu prensiplerin korunması kapsamında kullanılabilecek yalnızca bir yazılım tedarik modeli var ise, bu tarihsel nedenlere dayanmaktadır, herhangi bir modelin sebepsizce tercihine değil.

Mektubunuz: "4. Tasarı, güvenlik, garanti ve üçüncü şahısların fikri mülkiyetlerini ihlal tehlikelerini göz önüne almaksızın açık kaynak kodlu yazılımların kullanılmasını empoze etmektedir." diye devam ediyor.

Bu olası tehlikelerin ne olabileceği konusunda bir tek örnek vermeksizin soyut bir şekilde "tehlike"lerden bahsetmek en azından konuda bilgi yetersizliğine işaret etmektedir. Dolayısıyla bu konuda size biraz bilgi vermeme izin verin.

Güvenlik hakkında:

Milli güvenlikten genel hali ile tasarının ana prensipleri arasında bahsettik. Daha detaylı olarak, yazılımın güvenliği ile ilgili olarak bakarsak, bütün yazılımların (sahipli veya serbest) hatalar içerdiği bilinmektedir. Fakat, serbest yazılımlarda hataların daha az sayıda olduğu ve sahipli yazılımlara kıyasla daha çabuk düzeltildiği de bilinmektedir. Gelişmiş ülkelerde devlet sistemlerinin bilgi işlem güvenliğinden sorumlu olan pek çok kamu kurumunun aynı güvenlik ve verimlilik amacı ile serbest yazılım kullanmaları boşuna değildir.

İspatı imkansız olan şey ise, sahipli yazılımların serbest yazılımlardan daha güvenli olduğu iddiasıdır. Bunun ispatı için kamuya açık ve şeffaf şekilde bilim dünyasının ve genel olarak kullanıcıların kontrolü gerekir. Bu kontrol mümkün değildir çünkü sahipli yazılım modelinin kendisi bu analizi yasaklamaktadır, dolayısıyla güvenlik için verilen bütün garantiler yalnızca üretici veya taahhüt sahibinin iyi niyet sözlerinden (ki bunun da taraflı olacağı aşikardır) ibaret olmaktadır.

Pek çok durumda, lisanslanan sahipli üründe bulunan güvenlik sorunlarının kullanıcı tarafından kamuya duyurulmasının lisans sözleşmesinde geçen gizlilik hükümleri mucibince engellendiği de hatırlanmalıdır.

Garantiye dair:

Sizin de çok iyi bildiğiniz, veya lisansladığınız her hangi bir ürünün "Son Kullanıcı Lisans Sözleşmesi"ni okuyarak öğrenebileceğiniz gibi, pek çok durumda ürünün garantisi, hatalı çıkması halinde ürünü saklamakta kullanılan ortamın yenisinin tedarik edilmesinden ibaret olup, herhangi bir şekilde direkt veya endirekt zarar ve ziyan, kar edememe vb gibi durumlarda tazminat verilmemektedir. Eğer ürünlerinizde bulunan ve zamanında sizin tarafınızdan düzeltilmeyen bir güvenlik sorunu yüzünden Devlet'in elzem sistemleri bir saldırıya maruz kaldığı zaman lisans şartlarınız dahilinde şirketiniz tarafından nasıl bir garanti, tazminat ve düzeltme verilmektedir? Sahipli yazılımların garantisi "OLDUĞU GİBİ" sağlanması, üretici tarafından fonksiyonları açısından herhangi bir garanti içermemesi açısından serbest yazılımda olduğundan değişik bir durum içermemektedir.

Fikri Mülkiyete Dair:

Başka kanunlarla korunduğundan dolayı fikri mülkiyete dair sorular bu kanun tasarısının kapsamında yer almamaktadır. Serbest Yazılım modeli bu kanunları bilmemek demek değildir, hatta serbest yazılımların büyük çoğunluğu telif hakkı alınmış eserlerdir. Gerçekte, gözlemleriniz içerisine bu sorunun dahil edilmiş olması, serbest yazılım geliştirmesinin kanuni çerçevesi hakkında bilgisizliğinize işaret etmektedir. Üçüncü şahıslara ait fikri mülklerin başka birisinin eseri içerisine katılarak kendilerine ait olduğunun iddia edilmesi serbest yazılım camiasında sık rastlanan bir olay değildir; maalesef, sahipli yazılımlarda bu olaya rastlanmıştır. Örnek olarak Fransa'da Nanterre Ticaret Mahkemesi'nin 27 Eylül 2001 tarihinde fikri mülkiyeti ihlal sebebi ile (veya sizin şirketinizin reklamlarında sık kullandığı talihsiz bir terim olan "korsanlık" sebebi ile) Microsoft Corp'u, 3 milyon frank ceza ödemeye mahkum ettiği dava gösterilebilir.

Mektubunuza devam edersek: "Tasarı açık kaynak kodlu yazılım kavramını yanlış kullanmaktadır; çünkü bu kavram yazılımın bedava veya sıfır maliyetli olduğu anlamına gelmemektedir, dolayısıyla Devlet'in tasarruf edeceği miktar hakkında yanlış sonuçlara varılmakta ve durumunu doğrulayacak maliyet/yarar analizleri ile desteklenmemektedir" diyorsunuz.

Bu gözlem yanlıştır; prensipte, hürriyet ve maliyetsizlik birbirinden tamamen bağımsız kavramlardır: Sahipli ve para ile satılan yazılımlar vardır (örneğin MS Office), sahipli ve parasız dağıtılan yazılımlar vardır (MS Internet Explorer), serbest olup para ile satılan yazılımlar vardır (Red Hat, Suse ve diğer GNU/Linux dağıtımları), serbest olup parasız dağıtılan yazılımlar vardır (Apache, Open Office, Mozilla) ve hatta bu çeşitli kombinasyonlarda lisanslanabilen yazılımlar vardır (MySQL).

Elbette serbest yazılım maliyetsiz/bedava olacak diye bir kural yoktur. Ve kanun tasarısının metni, okuduktan sonra böyle bir varsayım içermemektedir. Tasarı'da bulunan tanımlar açıkça *neyin* serbest yazılım addedilebileceğini ortaya koymakta ve hiç bir zaman maliyet unsurundan bahsetmemektedir. Sahipli yazılım lisansları ödemelerinden tasarruf etme imkanından bahsedilmekle beraber, tasarının temelleri açıkça savunulan ana prensiplere ve yerel teknolojik gelişimin teşvikine dayanmaktadır. Demokratik bir Devlet'in bu prensipleri savunması gereği, Devlet'in kamuya açık kaynak kodları olan yazılımları kullanması ve bilgi alışverişinde yalnızca standart biçemleri kullanması doğal sonucunu getirmektedir.

Eğer Devlet bu özellikleri içeren yazılımlar kullanmaz ise, ana cumhuriyet prensipleri baltalanacaktır. Memnuniyet verici bir durum olarak, serbest yazılım aynı zamanda daha düşük toplam maliyetler getirmektedir; fakat (çabuk çürütülebilecek) bir hipotez olarak sahipli yazılımlardan daha pahalı olacağını kabul etsek dahi, herhangi bir bilgi işlem işlevi için uygun bir serbest yazılımın bulunması, Devlet'i bunu kullanmaya mecbur kılacaktır; bu sonuç Tasarı'nın getirdiği bir zorunluluk değil, başta saydığımız ve demokratik hukuk devletinin temellerinden doğan ana prensipler yüzünden ortaya çıkmaktadır.

Mektubunuza, "6. Açık Kaynak Kodlu yazılımın bedava olduğunu düşünmek yanlıştır. (Dünya çapında tanınan ve teknoloji pazarlarının önemli bir inceleyicisi olan) Gartner Group'un araştırmaları, yazılımın alış bedelinin (işletim sistemi ve uygulamalar) teknolojiyi gerçekten doğru bir şekilde kullanan şirket ve kurumlarda toplam maliyetin yalnızca %8'i olduğunu göstermektedir. Diğer %92, kurulum maliyetleri, yetkilendirme, destek, bakım, yönetim ve bozukluklar yüzünden oluşan masraflardır." diyerek devam etmektesiniz.

Bu paragraf, 5. paragraf'ta verilenleri tekrar etmekte ve kısmen de 3. paragraftaki iddialarla çelişmektedir. Size kısaca tekrar o paragraflara verilen cevaplara tekrar bakmanızı öneriyoruz. Fakat, vardığınız sonucun mantıken tamamen yanlış olduğunu söylememe izin verin: Eğer Gartner Group'a göre toplam kullanma maliyetinin yalnızca %8'i yazılım satın alma bedeli olsa bile, bu, hiç maliyetsiz tedarik edilebilecek olan yazılımların, yani lisans bedeli sıfır olan yazılımların varlığını reddetmez.

Ek olarak, bu paragrafta doğru olarak hizmet ve destek bedellerinin ve bozukluklardan dolayı oluşan kayıpların yazılım kullanımının toplam maliyetinde en büyük payı getirdiğini söylemektesiniz. Bu, 3. paragrafta iddia ettiğiniz, hizmetlerin katma değerinin çok düşük olduğu iddiasıyla çelişmektedir. Üstelik, serbest yazılım kullanımı yaşam döngüsündeki maliyetlerin düşürülmesinde önemli bir rol oynamaktadır: Kurulum, destek vb maliyetlerinin düşürülmesi bir kaç noktada gözlemlenebilir: ilk olarak, serbest yazılımın rekabetçi iş modeli, destek ve bakım hizmetlerinin, kalite ve maliyet unsurları üzerinde rekabet eden pek çok tedarikçiye ihaleye çıkarılmasını mümkün kılmaktadır. Bu durum, kurulum, yetkilendirme, destek ve büyük ölçüde bakım için geçerlidir. İkinci olarak, modelin tekrarlanabilme özelliği göz önüne alındığında, bir uygulama için uygulanan bakım kolayca, ve büyük maliyetlere baliğ olmaksızın (yani aynı şey için iki defa ödeme yapmaksızın) tekrarlanabilmektedir, çünkü eğer istenirse değişiklikler genel bilgi dağarcığına eklenebilmektedir. Üçüncü olarak, çalışmayan yazılımlarla ilişkili olan çok büyük maliyetler ("Çöken mavi ekranlar", virüs, worm ve benzeri kötü niyetli yazılımlar, trojanlar, genel sistem hataları ve diğer bilinen problemler) daha stabil yazılımlar kullanılarak bertaraf edilebilmektedir; ve serbest yazılımların en iyi taraflarından birisinin stabilite olduğu bilinmektedir.

Yine mektubunuzdan: "7. Tasarının arkasındaki argümanlardan birisi de açık kaynak kodlu yazılımların güya getirdiği maliyetsizliğin ticari yazılımların lisans bedelleri ile karşılaştırılmasıdır. Bu karşılaştırmada Devlet için son derece avantajlı olabilecek, ve başka ülkelerde uygulanan hacimli lisans anlaşmalarının varlığı dikkate alınmamıştır."

Daha önce asıl sorunun yazılımın bedeli değil, hür bilgilenme/bilgilendirme, ulaşılırlık ve güvenlik prensipleri olduğunu belirtmiştim. Bu argümanlar yukarıda tekrar bakabileceğiniz paragraflarda etraflıca ele alınmaktadır.

bir taraftan da gerçekten hacimli lisanslama türleri bulunmaktadır (maalesef sahipli yazılımlar ana prensiplerimize uygun değildir). Fakat yukarıda hemen bir önceki paragrafta belirttiğiniz gibi, bu anlaşmalar toplam bedelin yalnızca %8'ini ilgilendiren bir maliyetin indirilmesini sağlamaktadır.

"8. Ek olarak, tasarıda (I) no'lu alternatif yazılım değiştirme maliyetlerinin yüksekliği nedeni ile bariz olarak daha maliyetli olmaktadır. (II) no'lu alternatif ise, piyasada bulunan yüzlerce değişik çeşit açık kaynak kodlu yazılım dikkate alınırsa, Devlet içerisinde kullanılan bilgi işlem platformlarının uyumluluğunu ve gerek devlet kurumları arasında, gerekse devlet kurumları ile özel sektör arasında beraber çalışabilirliğini tehlikeye atmaktadır." diyerek devam etmektesiniz.

Argümanınızı iki parça halinde ele alalım. İlk argümanınız, yazılım değiştirmenin yüksek maliyet getirdiğini savunmaktadır. Bu argüman, aslında Tasarı'yı destekleyici bir argümandır. Nedeni ise, zaman geçtikçe başka teknolojilere geçiş maliyetinin giderek artması ve sahipli yazılılarla ilgili güvenlik risklerinin artmaya devam etmesidir. Bu şekilde, sahipli sistem ve biçemlerin kullanılmaya devam edilmesi, Devlet'i bazı tedarikçilere giderek daha fazla mahkum hale getirecektir. Serbest yazılım kullanmaya dair bir politika bir kez kabul edildikten sonra (ki bu elbette bazı maliyetler içerecektir), bir sistemden diğerine geçiş çok kolay ve basit hale gelecektir, çünkü bütün veri açık biçemlerde saklanacaktır. Öte yandan da, serbest yazılıma geçiş maliyetleri iki farklı sahipli yazılım arasındaki geçiş maliyetlerinden daha farklı değildir ve bu da argümanınızı tamamen çürütmektedir.

İkinci argümanınız "Devlet içerisinde kullanılan bilgi işlem platformlarının uyumluluğunu ve gerek devlet kurumları arasında, gerekse devlet kurumları ile özel sektör arasında beraber çalışabilirliğini tehlikeye.." atmaktan bahsetmektedir. Bu söylem, serbest yazılımın oluşturuluş biçimi ile ilgili pek bilginizin olmadığını ortaya koymaktadır. Serbest yazılım, sahipli yazılım dünyasının aksine, kullanıcıyı azami şekilde belli bir platforma bağlama amacı gütmemektedir. Pek çok serbest yazılım dağıtımı ve aynı işi gören pek çok değişik yazılım olduğu zaman bile, beraber çalışabilme, Tasarı'nın da şart koştuğu şekilde standart biçemlerin kullanımı ile mümkün kılınmaktadır. Üstelik, kaynak kodlarının mevcudiyeti, beraber çalışabilen yazılım oluşturmayı mümkün kılmaktadır.

"9. Açık kaynak kodlu yazılımların büyük çoğunluğu yeterli hizmet kalitesini sağlamamakta, kullanıcıların yüksek verimliliğine dair, tanınmış üreticilerin garantisini taşımamaktadır. Bu durum, bazı kamu kurumlarının açık kaynak kodlu çözümlerle devam kararını iptale yol açmış ve yerine ticari yazılım kullanmalarına neden olmuştur." demektesiniz.

Bu gözlem bir temele dayanmamaktadır. Garantiye dair olarak, argümanlarınız 4. paragrafınıza verdiğim cevap dahilinde çürütülmüştür. Destek hizmetleri ile ilgili olarak, serbest yazılımı bu tür hizmetler kullanmaksızın kullanmak mümkündür (bunu sahipli yazılımlarla yapmak da mümkündür), fakat destek hizmetine ihtiyaç duyan herkes bu desteği ayrıca sağlayabilir, bu hizmeti yerel şirketlerden veya uluslararası şirketlerden satın alabilir, tıpkı sahipli yazılımlarda olduğu gibi.

Öte yandan, serbest yazılım kullanmak doğrultusunda kamu kurumlarında *başlatılıp* sahipli yazılım lehine terk edilmiş olan projeler hakkında bize bilgi verebilirseniz, bu analizime büyük bir katkı sağlayacaktır. Bunun tam tersinin uygulandığı pek çok örneği bilmekteyiz, fakat bahsettiğiniz olayın gerçekleştiği herhangi bir örnek konusunda bilgimiz yoktur.

"10. Tasarı, Peru yazılım endüstrisinin yaratıcılığını kırmaktadır. Bu sektör her yıl 40 milyon USD fatura kesmekte, 4 milyon USD ihracat yapmakta (geleneksel olmayan ihracat içerisinde 10. sırada, el sanatlarından ileride yer almaktadır) ve yüksek kalifiye istihdam yaratmaktadır. Açık kaynak kodlu yazılım kullanılmasını teşvik eden bir yasa ile yazılım geliştiricileri fikri mülkiyet haklarını kaybetmekte ve ana gelirlerini yitirmektedirler." şeklinde devam etmektesiniz.

Hiç kimsenin yazılımını serbest yazılım kapsamında ticarileştirmeye zorlanmadığı gayet açıktır. Dikkate alınması gereken tek unsur, eğer serbest yazılım değil ise, kamu sektörüne satılamayacağıdır. Bu, ulusal yazılım sektörü için ana pazar değildir. Tasarı'nın yüksek teknik kalifikasyona sahip ve daha rekabetçi istihdam yaratılmasını teşvik edici olduğu hususuna daha önce değindiğimizden dolayı bu noktada daha fazla ısrarı gereksiz buluyoruz.

İfadenizin geri kalan kısmı yanlıştır. Hiç bir serbest yazılım yazarı, eserini özellikle kamu mülkiyetine geçirmedikçe fikri mülkiyet haklarını kaybetmez. Serbest yazılım hareketi her zaman fikri mülkiyete saygılı davranmış ve yazarlarının geniş kitleler tarafından bilinmesini sağlamıştır. Richard Stallman, Linus Torvalds, Guido van Rossum, Larry Wall, Miguel de Icaza, Andrew Tridgell, Theo de Raadt, Andrea Arcangeli, Bruce Perens, Darren Reed, Alan Cox, Eric Raymond, ve diğer pek çok isim, dünya çapında milyonlarca kişi tarafından kullanılan yazılımların geliştirilmesinden dolayı dünya çapında tanınmaktadırlar. Öte yandan, Peru programcılarının ana gelirlerini yazar haklarından elde ettiklerini iddia etmek, her halukarda bir tahminden ibarettir çünkü bu noktada her hangi bir ispat veya Devlet tarafından serbest yazılım kullanılmasının bu gelirleri nasıl etkileyeceği konusunda bir veri yoktur.

"11. Bedelsiz dağıtılabildiğinden dolayı açık kaynak kodlu yazılım, geliştiricileri için ihracat yolu ile gelir sağlanmasına imkan vermemektedir. Bu yoldan diğer ülkelere yazılım satışındaki çarpma etkisi azalmakta ve endüstrinin gelişimi yavaşlamaktadır, halbuki Devlet kuralları yerel endüstriyi teşvik edici yönde olmalıdır." diye devam etmektesiniz.

Bu söylem, serbest yazılım mekanizması ve pazarı konusunda derin bir cehalet göstermektedir. Bu söylemle kullanım haklarının satışı (lisans satışı) pazarının yazılım endüstrisi için tek mümkün olan gelir kaynağı olduğu söylenmeye çalışılmaktadır, halbuki bir kaç paragraf önce sizin tarafınızdan bunun tek olmadığı gibi, önemsiz bir gelir kaynağı olduğu belirtilmektedir. Daha iyi kalifiye profesyonel yetişmesi için tasarının öngördüğü teşvikler, Devlet içerisinde serbest yazılımla büyük çapta çalışmanın getireceği deneyimle birleştirilince, Peru teknik elemanlarının hizmetlerini yurt dışında satmaları için rekabet edebilir bir duruma gelmelerine destek olunduğu ortaya çıkmaktadır.

"12. Toplantıda, eğitimde açık kaynak kodlu yazılım kullanımı konuşulmasına rağmen, bu deneyin Meksika gibi bir ülkede tamamen başarısız olduğundan bahsedilmemiştir. Meksika'da projeyi başlatan kamu yetkililerinin kendileri, açık kaynak kodlu yazılımların okullarda öğrencilere eğitim tecrübesi kazandırmadığını, platforma ulusal düzeyde yeterli destek verebilme yeteneğini dikkate almadığını ve yazılımların okullarda şu anda mevcut olan platform entegrasyon seviyesine izin veremediğini ifade etmektedirler." diyerek devam etmektesiniz.

Meksika'nın Red Escolar (Okul Ağı) projesinde yüzgeri ettiği doğrudur. Bunun altında ise, bizim projemizdeki diğer sebepler yerine Meksika projesinde ana argümanın lisans bedellerinden tasarruf olması yatmaktadır. Bu kavramsal hata yüzünden ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın etkin desteği olmamasından dolayı okullarda serbest yazılım kullanmak için okulların yazılım bütçesinin sıfırlanması ve üzerinde GNU/Linux bulunan bir CD-ROM'un gönderilmesinin yeterli olacağı düşünülmüştür. Elbette bu işlem başarısızlıkla sonuçlandı, başka türlü olması da imkansızdı, okul laboratuarları sahipli yazılım kullandıkları ve bakım ve kurulum için bütçeleri olmadığı zaman da başarısız olmaktadır. Tasarımızın serbest yazılım kullanımını mecburi kılmakla yetinmemesi ve Devlet'in teknik geçişi düzgün bir şekilde yapabilmesini sağlayacak uygulanabilir bir geçiş planı oluşturulması ihtiyacını öngörmesi tamamen bu yüzdendir.

Retorik bir soru ile bitiriyorsunuz: "13. Eğer açık kaynak kodlu yazılımlar Devlet kurumlarının bütün ihtiyaçlarını karşılıyor ise, neden bunu kanun gücü ile uygulatmak ihtiyacındasınız? Hangi ürünün daha fazla katma değer veya yarar sağladığına pazar, hür iradesi ile karar vermemeli midir?"

Özel sektörde hangü ürünlerin kullanılacağına pazarın kendisinin karar vermesi gerektiği ve devletin burada herhangi bir şekilde yönlendirici olmaması gerektiği hususunda hemfikiriz. Fakat, kamu sektöründe bağlamında aynı düşünce geçerli değildir: daha önce de belirlediğimiz gibi, devlet, kendisine ait olmayan fakat vatandaşlarının kanun önünde başka seçenekleri olmaksızın kendisine emanet ettiği bilgiyi arşivler, iletir, ve işler. Bu kanuni zorunluluğun getirdiği bir yükümlülük olarak Devlet, bu bilgilerin bütünlüğünü, güvenliliğini ve erişilebilirliğini korumak zorundadır. Sahipli yazılım kullanımı bu yükümlülüğün yerine getirilmesine ilişkin ciddi endişeler doğurmakta, bu konuda güvenilir ispatlar verememekte ve dolayısıyla kamu sektörünün kullanımı için uygun olmamaktadır.

Bir kanuna olan ihtiyaç, ilk olarak yazılım bağlamında yukarıda anlatılan temel prensiplere uyulması gereğinden; ikinci olarak Devlet'in ideal, homojen bir birim olmayıp karar vermekte değişik derecelerde özgür olan farklı kurumlardan oluştuğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Sahipli yazılım kullanımı uygun olmadığına göre, bu kuralları kanun kapsamına almak herhangi bir kamu çalışanının bireysel kararı ile vatandaşlara ait olan bilginin tehlikeye atılması ihtimalini ortadan kaldıracaktır. Ve herşeyden önce, bugün kullanılan yönetim teknikleri ve bilgi iletişim yolları bağlamında prensiplerin yeniden tekrarını getirdiği için cumhuriyet prensibi olan halka açıklığa dayanmaktadır.

Bu evrensel prensibe uygun olarak vatandaşın Devlet tarafından tutulan ve kanunla tariflenmiş sır kapsamına girmeyen bütün bilgileri öğrenme hakkı vardır. Yazılımlar bilgileri işlerler ve kendileri de bilgidir. Bu bilgi, bir makina tarafından anlaşılarak eyleme dönüştürülebilen bir biçemdedir, fakat gene de önemli bir bilgidir çünkü, örneğin bir vatandaşın oylarının nasıl sayıldığını veya vergilerinin nasıl hesaplandığını öğrenme hakkı vardır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için kaynak kodlarına erişebilmeli ve oy tasnifi/hesaplanması veya vergilerinin hesaplanmasında kullanılan yazılımları kendisi doğrulayabilmelidir.

Size en derin saygılarımı sunuyor ve fikirlerinizi istediğiniz detayda belirtebilmeniz için kapımın size her zaman açık olduğunu tekrar etmek istiyorum.

Saygılarımla,
DR. EDGAR DAVID VILLANUEVA NUÑEZ
Perú Cumhuriyeti Milletvekili.
-------------------------------------------------



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


ANKARA ŞUBE GENEL KURULU YAPILDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU HAZİRUN LİSTESİ ASKIYA ÇIKIYOR

FUKUSHİMA FELAKETİNDEN DERS ALMALI VE NÜKLEER GÜÇ SANTRALI GİRİŞİMLERİNİ SONLANDIRMALIYIZ!

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO HÜKÜMETİ NÜKLEER SANTRAL İLE İLGİLİ UYARDI: SONLANDIRIN! (TRAKYA DEMOKRAT)

EMO: FUKUSHİMA NÜKLEER FELAKETİNDEN DERS ALINMALI! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO’DAN FUKUSHİMA’NIN YILDÖNÜMÜNDE ‘AKKUYU’ UYARISI (BASKENTGAZETE.COM.TR)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 1527


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.