|
Bugün Çernobil Nükleer Santral Kazasının üzerinden 20 yıl geçti. İnsanlık tarihinin en büyük faciasının etkileri ise hala yaşanıyor. Binlerce insan öldü ve binlerce çocuk hayatını kaza sonucu aldığı radyasyonla devam ettirmek zorunda kaldı. Bu buz gibi acı gerçeğe rağmen neden hala Nükleer Santral öneriliyor? Dünya enerjide bağımlılık oranını hızla aşağıya çekip, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelirken, nükleer santral tekelleri yeni bir pazar arayışına çıkmış ve gözlerini ülkemize dikmişlerdir. İşlevini tamamlamış enerji teknolojileri de gelişmekte olan ülkelere aktarılmaya çalışılmaktadır. Nükleer enerji santralleri de bunlardan biridir. “Dünyada işsiz kalan nükleer kar hırslarına, çocuklarımızın geleceğini kurban vermeyeceğiz.!! ” 1970’li yılların başından beri süregelen mevcut kaynaklarımızın yetersiz olduğu, nükleer santral kurulmazsa ülke enerji talebinin karşılanamayacağı ve enerji krizinin kaçınılmaz olduğu yalanı, bugün yeniden ısıtılarak önümüze sürülmektedir. Nükleer Santralin ihtiyaç olduğunu savunanlar ülkemizin 2020 yılındaki enerji ihtiyacının 570 milyar kwh olacağını ve tüm öz kaynakların kullanılması ile bile yetmeyeceğini iddia ediyorlar. TÜRKİYE’NİN Nükleer Santrallere İhtiyacı Yoktur !! Ülkemizin hali hazırda sanayileşme ve enerji planlarının olmaması, ekonominin istikrarsız ve dış yönlendirmelere açık olması, gelişmiş ülkeler formunda yapılan talep tahminlerini her zaman yanıltıcı kılmaktadır. Yıllardır kamuoyuna açıkladığımız tahminler göz önüne alındığında bugüne kadar en yakın tahminin EMO tahmini olduğu açıkça görülmektedir. Yine bu talep tahminleri incelenirse görülecektir ki, 2020 yılında EMO tahmini 310 milyar kwh’tir. 2030 yılı talep tahminlerimiz ise 386 milyar kWh’tır. Öz kaynaklar açısından potansiyelimiz ise; Hidrolik, rüzgar, jeotermal, güneş, biyogaz, hidrojen ve diğer yenilenebilir kaynaklar dikkate alındığında, 115.000-120.000 MW kurulu güç ile üretilebilecek enerji 482 ile 569 milyar kwh’tir. Görüleceği üzere öz kaynaklarımız açısından 2030 yılından dahi tüm talebi karşılayacak potansiyel mevcuttur. Henüz öz kaynak tüketimi % 39’lara ulaşmamış olan ülkemizde dışa bağımlı enerji türü aranmamalıdır. Ülkemizde “Enerji krizi yoktur”, “Enerji Yönetimi Krizi” vardır.!! Enerjinin bu gününü doğru planlayıp doğru yönetemeyenlerin 10-15 yıl sonrasını planlamaya hiç hakları yoktur. Nükleer Santralin ihtiyaç olduğunu savunanlar dışa bağımlı kaynak çeşitlendirilmesine gidilmesi gerektiğini tek başına doğalgaza bağımlılığın sorun yaratacağını iddia ediyorlar. Görüldüğü gibi nükleer santralleri savunanlar dışa bağımlılığı azaltmayı yada ortadan kaldırmayı değil çeşitlendirmeyi düşünüyorlar. Nükleer enerji için gerekli olan uranyum dışarıdan alınarak enerjide dışa bağımlılık devam ettirilecektir.. Nükleer Santralin ihtiyaç olduğunu savunanlar Türkiye’nin nükleer teknolojiye sahip olması gerektiğini ve bu yarışta yer alınması gerektiğini iddia ediyorlar. Tüm mühendisliği ve teknik detaylarını yurt dışından almak zorunda kalacağımız, deyim yerinde ise göbekten ulus aşırı tekellere bağımlı olacağımız bir proje ile teknoloji sahipliği mümkün değildir. “Ulusal İnnovasyon ve Arge” politikamız olmadan teknoloji sahipliği bir hayaldir. Nükleer silahlanma insanlığı ve dünyayı yok edebilecek büyük bir tehdittir.Ayrıca nükleer teknoloji büyük bir gizlilik güvenlik önlemleri altında çalışması gereken,demokrasi ve insan haklarını kısıtlayıcı ve tehdit edici bir teknolojidir. Nükleer Santralin ihtiyaç olduğunu savunanlar Nükleerin ucuz, temiz ve güvenli olduğunu iddia ediyorlar. Söylendiği gibi Nükleer enerji ucuz,temiz ve güvenli değildir.!! Bu söylemi neredeyse tüm dünya yalanlamaktadır. Dünyada pek çok ülke nükleer enerjiyi terk etmektedir. Almanya, İsveç, Belçika, İspanya, Hollanda,Kanada,Fransa,Brezilya,İtalya gibi ülkeler tarih vererek ya santralleri kapatmış ya da ömrü dolanların yerine yenisi sipariş etmeyeceğini belirtmiştir. Neden NÜKLEER SANTRALA Hayır! Dünya, nükleer santrallerden vazgeçmiştir. 1950’lerde “Köleniz Atom”, “Ölçülemeyecek kadar ucuz” olarak lanse edilen ve bütün dünyayı kaplayacağı varsayılan nükleer santrallerden, bugün hızlı bir kaçış vardır. 1974 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) hazırladığı bir rapora göre; 2000 yılında dünyada 4500 adet nükleer santral olacaktı. Oysa 2005 yılı sonu itibariyle, 443’i işletmede olan ve birçoğu neredeyse 15-25 yıldır yapımı devam eden 24 adet nükleer santralı toplarsak, en fazla 467 adet nükleer santral olacaktır.Dünyada üretilen enerjinin ancak %2si Nükleer santrallerden karşılanmakta iken bu riske değer mi ? Dünya, nükleer yerine yenilenebilir enerjiye yönelmiştir. Tüm dünyaca kabul edildiği ve artık terk edilmeye çalışıldığı üzere, başta nükleer santraller ve tüm fosil enerji kaynakları; çok büyük ve geri dönülemez bir çevre kirliliği ve toplumsal maliyet yaratmaktadır. Gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde nükleer santralden vazgeçilme nedeni olarak öne sürülen; “bu ülkelerin, hem ilave elektrik talebi ve nüfusu az artmakta, hem de artık sanayileşmelerini tamamlamışlardır, tuzları kurudur” söylemi doğru değildir. Çünkü, eninde sonunda ömrü dolan veya vazgeçilen nükleer santrallerinin yerine, yeni enerji kaynakları ikame etmek zorundadırlar. Bu ülkelerin yeni politikaları enerji tasarrufu , enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları üzerine kurulmaktadır. Nükleer enerji, iddia edildiği gibi ucuz değildir. Risklerini, radyasyon ve atık problemlerini, telafi edilemeyen kazalarını bir yana bırakırsak, nükleer santraller dünyanın en pahalı, hatta gelişmekte olan ülkeleri batıran bir enerji tercihidir. Dünyanın en borçlu ülkelerinden olan Türkiye, aynı yolu bizden önce deneyen ve nükleer enerjiye kucak açtırılan en borçlu diğer ülkeler (Meksika, Çin, Hindistan, G.Kore, Brezilya, Arjantin, Rusya) gibi, adım adım iflasa doğru sürükleniyor.Ülkemizde önerilen santralların maliyetine, atıkların saklanması ve santralin söküm masrafları dahil değildir.Asla hesaplanamayacak olan bir başka bedel ise ,herhangi bir kaza sonrası ortaya çıkan,çıkacak olan toplumsal, çevresel maliyettir. Yaşanan yüzlerce kaza, nükleercileri doğrulamıyor. Nükleer enerji sektörünün ve yandaşlarının hep yanıltıcı olan ve bir türlü gerçekleşmeyen “bilimsel” öngörülerinden, kaza ve risk istatistikleri de payını almıştır. Nükleer enerji yandaşlarının öne sürdükleri gibi dünyada yalnızca 3 önemli nükleer santral kazası yaşanmadı. En büyükleri olan 1957 Windscale (İngiltere), 1979 Three Mile Island (ABD) ve 1986 Çernobil (Sovyetler Birliği) felaketi dışında, her an Çernobil felaketine dönüşebilecek büyüklükte yüzlerce kaza yaşandı. Nükleer Fizikçi Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’ın aktardığına göre; “Sadece ABD’de, bugüne kadar Nükleer Denetleme Komisyonu’nun (NRC) kayıtlarına göre, felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya’da 1992 yılında tam 20 tane önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya, uluslararası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek mecburiyetinde kalmıştır”. İngiltere’de ise gizlenen ve sonra ortaya çıkarılan 17 ciddi nükleer kaza yaşanmıştır. Zararsız Radyasyon Yoktur Uluslararası Radyasyondan Korunma Komitesi (ICRP) tarafından, nükleer santralarda çalışan görevliler için kabul edilebilir (!) radyasyon eşik değeri; 1931 yılında 73 rem ve 1990 yılında da 2 rem olarak belirlenmiş, yani yaklaşık 36 misli düşürülmüştür. Halk için ise bu eşik değer, 1977 yılındaki 0.5 rem’den, 1990’da 0.1’e rem’e düşürülmüştür. Daha önce zararsız olarak lanse edilen değerlerin, daha sonra zararlı olduğu anlaşılmıştır ve bu eşik değerler giderek, daha sonra zararlı olduğu anlaşılmıştır ve bu eşik giderek daha da düşürülmektedir. Yani daha önce “güvenilir, zararsız” dedikleri değerlerin, doğru olmadığını kabul etmek zorunda kalmışlardır. Nükleer atık sorunu, hala çözümlenememiştir Ortalama gücü 1000 MW olan bir nükleer santral, yılda yaklaşık 27 ton yüksek düzeyli, 250 ton orta düzeyli, 450 ton düşük düzeyli atık üretir. Bu atıklar ve tükenmiş yakıt çubukları, 30-40 yıl reaktörün içindeki ya da yanındaki havuzlarında bekletilir. Radyasyon düzeyinin düşmesi beklenir. TAEK’in web sayfasında Serpil Aktürk ve Ayşen Tongal tarafından yayınlanan bir raporda; “Birçok ülke son depolamayla ilgili olarak çok fazla ar-ge yapmışlarsa da, bu konuda uygulama henüz gerçekleşmemiştir.” denilmektedir. 2010 yılında ABD’de, 2020 yılında da Finlandiya’da devreye girmesi planlanan yalnızca “teorik” çözümler ve depolama alanları vardır. Depremlerde, Çernobil’de, İkitelli’de , “Hızlandırılmış” tren faciasında ve son olarak TUZLA’da yaşadığımız üzere yönetim ve işletme krizleri yaşayan , felaketlere hazırlıksız bir TÜRKİYE’DE ; NÜKLEER SANTRAL KURULAMAZ! Nükleer atıklara,radyoaktif sızıntılara “Sorun Yok” diyerek radyasyonlu çay içen bakanlara, halkın sağlığını hiçe sayan yöneticilere,geleceğimizi yok etmeye çalışan sermaye gruplarına karşı gücümüzü birleştirmeye ve sesimizi yükseltmeye kararlıyız.!! Hükümeti, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nı, ülkemizde telafisi mümkün olmayacak zararlara yol açacak bu girişimden bir an evvel vazgeçmeleri konusunda uyarıyor, imza kampanyalarına yansıyan kamuoyunun iradesine saygılı olmaya çağırıyoruz. Çernobil faciasının 20. yılında yeni Çernobiller istemiyoruz! NÜKLEER SANTRALLERE HAYIR! GÜNEŞ BİZE YETER! RADYOAKTİF DEĞİL AKTİF OLMAK ,YAŞAMI DOĞAYI VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNİ SAVUNMAK İÇİN NÜKLEER SANTRALLERE KARŞI DİRENECEĞİZ...! 26.04.2006 BURSA NÜKLEER KARŞITI PLATFORM TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - NİLÜFER YEREL GÜNDEM 21 - BURSA BAROSU - KESK BURSA ŞUBELER PLATFORMU - DİSK MARMARA BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ - TÜRK-İŞ MARMARA BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ - BURSA DİŞ HEKİMLERİ ODASI - BURSA ECZACI ODASI - BURSA TMMOB İKK - TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - BURSA VETERİNER HEKİMLERİ ODASI - TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA İL TEM. - TMMOB HARİTA MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ -TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA İL TEM. - TMMOB METEOROLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB MİMARLAR ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB PEYZAJ MİMARLARI ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI BURSA ŞUBESİ- TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA ŞUBESİ - TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI BURSA İL TEM. - BURSA SERBEST MUHESEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI - SİNOPLULAR DERNEĞİ – MARÇEP - KALDER BURSA ŞUBESİ-DOĞADER-EKODER - ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ - ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ BURSA ŞUBESİ - ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ - ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ – ULUKUŞ – ZONGULDAK - KARABÜK-BARTIN SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ - BURSA HOPALILAR DERNEĞİ - ADD BURSA ŞUBESİ - CHP BURSA İLİ - DSP BURSA İLİ - DSİP BURSA İLİ - EMEK PARTİSİ BURSA İLİ-İP BURSA İLİ - ÖDP BURSA İLİ - SDP BURSA İLİ - SHP BURSA İLİ
|
Tanıtım
BURSA ŞUBE
BASIN AÇIKLAMASI
EMO BURSA ŞUBESİ 19. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI
