MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 SAMSUN ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AMASYA   ÇORUM   ORDU   SAMSUN   SİNOP 
 

 
SMM YÖNETMELİĞİ
 
MİSEM ONLİNE BAŞVURU
 
TOPRAKLAMA TEST ÇALIŞMALARI BAŞVURU FORMU
 
13. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU
 
12. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU
 
RÜGES'09 BİLDİRİLER KİTABI
 
MART 2009 ÇEVRE BİRLİKTELİĞİ EKİ
 
SAMSUN KENT SEMPOZYUMU '08 BİLDİRİLER KİTABI
 
ORTA KARADENİZ BÖLGESİ ENERJİ FORUMU
 
ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ DERGİSİ
 
MOBİL KAPAK
 
ÇALIŞMA RAPORU
 

EMO Samsun Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 15.3

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

MEHMET ÖZDAĞ İLE RÖPORTAJ-SAMSUNLULARA AÇIK ÇAĞRI(HABER GAZETESİ-17.04.2011)


YAZILI BASINDA ODAMIZ


‘Nükleer santrallerden endişelenin‘ Samsun NKP Sözcüsü ve EMO Şube Başkanı Mehmet Özdağ, Çernobil Felaketi‘nin 25‘inci yılında Sinop‘ta kurulmak istenen nükleer santrale bir kez daha karşı çıktı. Özdağ, "Samsun da risk altında. Bir kaza olursa bu yöre halkı, neyle geçinecek açıklasınlar" dedi.


1986 yılı 26 Nisan günü Çernobil Nükleer Santrali‘nde soğutma sisteminin geç devreye girmesiyle, bir bahar günü üç milyonu çocuk olmak üzere dünya nesli, yeni bir yaşama başladı. Santral soğutma çalışmalarında bulunan 600 bin insan ve 2.5 milyon hektar toprak zehirlendi, sakat doğumlar, on kat artan kanser vakaları, kirlenen milyonlarca ağaç ve çiçek kaldı geriye.

Çernobil‘in Karadeniz başta olmak üzere ülkemizdeki etkileri ise yıllarca saklandı, radyasyonlu çaylar bile içirildi. Çernobil‘in üzerinden 25 yıl sonra bu kez Japonya‘da meydana gelen deprem ve tusunami felaketi, yürekleri ağızlara getirdi. Fukuşima Nükleer Santral kazasında doğaya karışan radyasyon da, artık pasaportla yolculuk etmiyor, sınır tanımıyor, bu da ‘insan evladıymış‘ demiyor.

Türkiye‘de Mersin Akkuyu ve Sinop‘ta iki ayrı nükleer santralin kurulmaya çalışıldığı şu günlerde, nükleer karşıtları da ayakta. Çernobil‘in 25‘inci yılında 24 Nisan‘da İstanbul Kadıköy Meydanı‘nda toplanacak olan nükleer karşıtlarının Samsun‘daki temsilcisi EMO Şube Başkanı Mehmet Özdağ ile nükleer santraller gerçeğini konuştuk. Özdağ bir kez daha seslendi Samsunlulara: Endişe duyun, güvenmeyin, sorgulayın...

-Mehmet Bey, dünyanın dört bir yanında atomu parçalayarak enerji üreten santrallerden biri daha radyasyon kustu Fukuşima‘da dünyamıza. Ama ondan önce Çernobil felaketi vardı. Çernobil‘in 25‘inci yılında, Akkuyu ve Sinop nükleer santralleriyle ilgili tartışmalar gündemde. Önce bir Çernobil felaketini hatırlatalım istiyorum. 1986 yılında ne olmuştu?

ÇERNOBİL‘DE NE OLDU?
Mehmet ÖZDAĞ:
Çernobil felaketi, Ukrayna‘da o zaman Sovyet Rusya‘da meydana geldi. Su soğutmalı bir nükleer santralde. Oradaki teknik personelin santrali devreye almaları sırasında birtakım deneyler yaparken, soğutma altyapısının devredışı kalmasıyla santralin çekirdeğinin erimesi söz konusu. Santral çekirdeğinin erimesi demek, bir anda çekirdeğin içindeki 2 bin- 2 bin 500 derecenin  üzerindeki sıcaklık sonucu, -Fukişama‘da 2 bin 500 derece-  santralde kullanılan uranyumun, radyoaktif maddenin çekirdeğin dışına yayılması söz konusu. Bu o tarihe kadar dünyada kayıtlara geçmiş en büyük nükleer felaket.

RUSYA FELAKETİ GİZLEMİŞTİ
-Çernobil‘in bir süre gizlendiğini hatırlıyorum?
Mehmet ÖZDAĞ:
Evet bir hafta kadar gizlendi. Taa ki  İsveç, kendi nükleer santralllerinde kaza olduğu sanısına kapılana kadar. İsveç Atom Kurumu çok yüksek ölçüde radyasyon ölçüsü  alıyor. Rusya gizliyor o sırada. Bu iş böyle bir şey işte Gülsüm Hanım. Hiçbir ülkenin sicili temiz değil. Ama İsveç bakıyor ki kendi nükleer santrallerinde normalin üzerinde bir yayılma yok. Bulutlardan Rusya tarafından geldiği anlaşılıyor ve uluslararası bir baskıyla Rusya, santrali kendi olanaklarıyla  soğutamayacağını da anlayınca Çernobil de açığa çıkıyor. En büyük felaket derecesiyle Çernobil tarihe geçiyor.

40 YIL ÖNCESİNE DAYANIYOR
-İnsanlığın kendi elleriyle yarattığı bir canavar gibi. Peki Türkiye‘de nükleer santral tartışmaları ne zaman başladı?
Mehmet ÖZDAĞ:
Bizde nükleer sevdası,  40 yıl ötesine gidiyor. Akkuyu için alınan yer lisansı, teknik olarak tam 35 yıl önce verilmiş. O zaman sadece Türkiye Elektrik Kurumu var. Bu kuruma verilmiş.

ÖZEL SEKTÖR YOK TABİ O ZAMANLAR
Mehmet ÖZDAĞ:
Evet yok ama özel sektör hala yok. Niye yok? Devletin desteği olmadan bu yatırım YA-PI-LA-MAZ Gülsüm anım. Devletin hamiliği olmadan devletin koruyuculuğu olmadan bu proje yapılamaz. Çünkü  dünyadaki bütün nükleer projeler, ticari açıdan başarısız, ticari açıdan iflas etmiş projeler. Sonuçta Türkiye‘nin nükleer sevdası 40 yıl önce ortaya çıkıyor, 5 yıl sonra da Akkuyu‘da ete kemiğe bürünüyor.

NÜKLEER SİLAHLANMA
-Nükleer santral savunucularının ısrarla söyledikleri birşey var, ‘en uzun süreli, en ekonomik, elektrik üretimini sağlamak‘. Ancak bir taraftan da nükleer silahlar da dünyanın başına dert olmaya devam ediyor. İkisi arasında bir ilişki var mı sizce?
Mehmet ÖZDAĞ:
Evet, elektrik üretme sevdasıyla yola çıkıyorlar ama dünyada nükleer santral yapımının arttığı dönemler, aynı zamanda nükleer silahlanmanın da arttığı dönemler. Yani orada o kadar büyük bir enerji var ki, elektrik elde etmek bunun sadece bir türevi.

BAŞKA BİR İŞ VAR
-Başka birşey var diyorsunuz?
Mehmet ÖZDAĞ:
Evet burada başka birşey var. Bu nükleer santrallerin yapımının arttığı dönemler, soğuk savaş yılları. Bu parallelik çok dikkat çekici.

-Elektrik Mühendisleri Odası, elektrik üretimi konusunda doğrudan ilgili bir meslek odası. Sizin bu santrallerin savunucusu olmanız da beklenir gibi geliyor bana ama değilsiniz? Neden bu karşı çıkış?
Mehmet ÖZDAĞ:
Sonuçlar önemli Gülsüm Hanım. Elektrik enerjisi ama neye rağmen? Biz de bilmiyoruz Bu ısrarın altında ne yattığını bilmiyoruz. Ama şunu diyoruz ki, bu işin altında başka bir iş var kardeşim. Elektrik üretimi sevdası değil, olamaz. çünkü ekonomik değil, hele de Akkuyu‘daki.

-Akkuyu‘daki de su soğutmalı santral değil mi?İklim olarak uygun mu bu santralin burada kurulması?
Mehmet ÖZDAĞ:
Evet su soğutmalı santral diye geçiyor. Ama nerede soğutacaksınız, Akdeniz‘in sularında. Yazın 31 dereceye kadar çıkıyor. Hamam suyu ile nükleer santral soğutulur mu? Ne yapacaksınız. Mecburen devre dışı bırakacaksınız. Kaç ay? En az Haziran- Eylül arası, 4- 5 ay. Bu arada  zaten çalıştıramayacaksınız, çünkü soğutamayacaksınız.

EKONOMİK DE DEĞİL
-Rusya ile yapılan anlaşma ekonomik mi sizce?
Mehmet ÖZDAĞ:
Normalde baktığınız zaman dünyada bu işin  kilowat saatinin maliyeti 5-6 cent. Bizim yaptığımız anlaşmada ise 13-14 cent. AKP Hükümeti ihaleye çıkıyor ve ihaleye sadece Rusya‘dan resmi bir firma katılıyor. TMMOB ve EMO dava açıyor ve bu ihaleyi iptal ettiriyor. Bunun üzerine AKP Hükümeti, devletler arası ikili anlaşmalara istinaden bir yetki alarak, Anayasa Mahkemesi de dahil  iç hukuku da by-pass ederek yeniden konuyu gündeme getiriyor. Bu anlaşmalarda masanın üstündekileri biliyoruz da masanın altında başka bir şey var mı onu bilmiyoruz.

ALIM GARANTİLİ
-Türkiye alım garantisi de veriyor tabi bu anlaşmada?
Mehmet ÖZDAĞ:
Böyle bir durum da var. Yapılan anlaşmayla elektrik üretsin üretmesin, parasını ödeyecek Türkiye. Bu elektriği kullanılım kullanmayalım. kilowatsaati 13 cent ödeyeceğiz. Fiyata bakıyorursunuz olması gerekenin en az iki katı. Hani bu kesintisiz ucuz, sürekli üretim olacaktı? Demek ki bu elektrik üretim temeline dayalı bir şey mi? İşte orada soru işareti var, güvenmiyoruz.

MÜSTERİH OLAMIYORUZ
-Enerji Bakanı Taner Yıldız‘ın ‘müsterih olun‘ açıklamaları var ama?
Mehmet ÖZDAĞ:
Olamıyoruz, müsterih olamıyoruz. Kusura bakmasınlar güvenemiyoruz, güvenmiyoruz. Daha önce de 1986 yılında bu ülkenin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı çay içmişti, radyasyon yoktur diye. Güvenmememizi gerektiren o kadar şey var ki. Müsterih olamıyoruz, olmuyoruz, olamayacağız da.  Hep sorgulayacağız.

SİNOP‘TA NÜKLEER SANTRAL
-Sinop‘a gelelim. Samsun‘un 150 kilometre ötesinde de bir nükleer santral kurulması projesi var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Mehmet ÖZDAĞ:
Önce hani birini Rusya‘ya verdik digerini de Güney Kore‘ye verelim dercesine sanki Sinop‘ta gündeme geldi. Güney Kore ile olmadı ama sonra Japonya ile özellikle Toshiba firması ile bu görüşmelerin sürdürüldüğünü biliyoruz. Ta ki  Japonya‘da meydana gelen deprem ve tusunami felaketi yaşanana kadar. O tarihe kadar anlaşmaların zorlandığını biliyoruz. Hatta iki üç gün önce Japonlarla nükleer santral için görüşmelerin sürdürülmeye çalışıldığını okuyoruz basından. İnsaf artık. Japonlar endişeli bir tavırla ‘biz önce kendi nükleer felaketimizle ilgilenelim‘ derken, bu kadar niye zorlanıyor anlamıyoruz. Türkiye‘ye nükleer lobi gelecekti ki, bu felaket oldu. Ardından İsviçre, Almanya, Venezuela bu ülkenin yönetimleri ‘biz düşünmek istiyoruz‘ dediler.

TÜPGAZ BENZETMESİ KIZDIRDI
-Ama Türkiye‘de böyle olmadı?
Mehmet ÖZDAĞ:
Evet işte bunu anlayamıyoruz. Bunu diyebilirsiniz en azından. biz unutkanlıkla malul bir toplumuz. Sabredip bunu bile beklemediler.

-Nükleer santrallerin en güvenilir projeler olduğu iddiaları var. Uçağa hatta tüpgaz benzetmeleri yapıldı?
Mehmet ÖZDAĞ:
Ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan kazalara baktığınızda uçak kazaları en güvenilirdir evet bu doğru. Ama bu uçakta bulunanların kaderiyle ilgili birşey. Nükleer santraller öyle mi? Zamanla sınırlı değil. 25-30 yıllık enerji ihtiyacınızı kullanacaksınız, kullanılan yakıtın cinsine göre, yüzlerce yıl sürüyor yarılanma ömrü. Bu ne demek? Fukişima‘daki kirlilik, dünyaya yüzlerce yıla mal olacak. Çernobil‘deki kazanın yarattığı kirlilik, yüzlerce yıl sürecek. Hiroşima‘da, Nagazaki‘de olanları ne çabuk unuttuk? O kirlilik geçti mi, bitti mi?

Mehmet ÖZDAĞ: Elbette. Yer mevhumu, lokasyon mevhumu var mı nükleer santralde? Rusya‘nın, Japonya‘dan deniz ürünleri almadığını biliyoruz. Daha da ilginci Californialılar, Kanadalılar korkmadı mı? Arada ne var, koskoca bir Büyük Okyanus olduğu halde. Bunun tüpgaza benzer bir yanı var mı? Bunu görmek için nükleer fizikçi mi olmak lazım. Bir atasözü var; aptal olan kendi başına gelenden ders alırmış, akıllı olan da başkasının başına gelenden. Biz akıllı bir milletiz. ‘Türk halkı zekidir, çalışkandır‘ diyen bir önderimiz var.

-Samsun da mesafe olarak yakın risk alanında değil mi?
Mehmet ÖZDAĞ:
Fukişima‘daki felaketin hemen ertesi günü 20 kilometrede 200 bin insan boşaltıldı. Şu an santralin 20 ile 30 kilometre çevresindeki alanın boşaltılıp boşaltılmaması tartışılıyor. Demek ki bu insanların, 200 bin kişiyi tahliye planları varmış. Açık yüreklilikle söylesinler, Sinop‘un tahliye planı var mı yok mu? Sinop, ilk 10 kilometrelik alan içerisine giriyor. Ardahan‘ın 15 kilometre ötesinde Ermenistan sınırında nükleer santral var. Ardahan‘ın boşaltılmasıyla ilgili bir plan var mı?

Samsun‘a baktığınızda 30 kilometrelik çember içinde değil kabul ama California‘ya baktığınız zaman, Büyük Okyanus kaç kilometreydi ki onlar bile korktu. 15 bin mi 20 bin kilometre mi Büyük Okyanuz? Bizim Sinop ile uzaklığımız ise 150 kilometre. Alaçam‘ı, Yakakent‘i tahliye planımız var mı? Bırakın tahliyeyi bizim denizimiz, suyumuz, toprağımız, radyoaktivite ölüm yağmaya başladığı zaman Orta Karadeniz Bölgesi, Samsun ile ilgili hangi planları var?

TARIMDA RİSK ALTINDA
-Bu yörede tarım da risk altında bu durumda?
Mehmet ÖZDAĞ:
Gülsüm Hanım siz de biliyorsunuz ki bu yörenin halkı  tarımla geçiniyor. Bu halk tütün yapamazsa, fındık yapamazsa, balıkçılık yapamazsa, buğday, ayçiçeği yapamazsa ne yapacaklar? Ne planları var? Ben soruyorum; şu yörede yaşayan 1.5 milyon insan için ne planları var, böyle bir olası kazada. Hani olmaz olmaz diyorlar ya. Bunları hazırlamış olmaları lazım. Örneğin şunu düşünün,  Japon balıkçının tuttuğu balığı şimdi hangi ülke alır?

4‘ÜNCÜ NESİL OLSA NE FARK EDER?
-Bu santrallerin son nesil en son teknolojiyle projelendirilmiş, kaza riski çok düşük santraller olduğu iddialarına ne diyeceksiniz?
Mehmet ÖZDAĞ:
O nesil neye göre? Birinci nesildeki güvenlik kriteri nedir ki, ikinci nesil nedir? İşte Fukuşima en son nesildi. Soğutma jeneratörü, işte sustu. Pardon mu diyeceğiz? Dördüncü nesil olsa ne olur? Kaza olmadı kabul hadi inandık. Bu santrallerin 30 yıllık bir ömrü var. Bunun sonunda bu atıkları nereye koyacaksınız? Bunu çözen bir millet var mı? Atık haline gelmiş yakıtları nereye depolayacaksınız? Fukuşima‘da kaza olan reaktör, soğutma havuzu. İşi bitmiş çubuklardan kaynaklanıyor. Yani tehlike her zaman devam edecek.

-Mehmet Bey, 26 Nisan‘da İstanbul Kadıköy‘de ‘Nükleer Santrale Hayır‘ sloganıyla Samsun Nükleer Karşıtı Paltformu üyeleriyle birlikte alanlarda olacaksınız. Samsunlulara bir çağrınız olacak mı?
Mehmet ÖZDAĞ:
Samsunluların, bölge halkının nükleer santral konusunda endişelenmesini istiyoruz. Güvenmesinler, sorgulasınlar. Radyasyon kömür, duman, is gibi beş duyu organımızla algılayabileceğimiz birşey değil. Bir radyoaktiviteyi algıladığımız zaman, hücrelerimiz zaten bozulmuş oluyor. Nükleer santral konusunda hep sorgulasınlar. Nihai tartışmalardan sonra Türk halkı karar versin. Örneğin referanduma da gidilebilir.

- Sinop‘ta mı yapılmalı bu referandum ya da Akkuyu‘da?
Mehmet ÖZDAĞ:
Yetmez. Bana kalsa California halkının bile karar vermesi lazım derim. Çernobil‘i kuranların kararı Rus halkına ya da Fukuşima halkına yetti mi? Bizim nihai hedefimiz şu: Türkiye‘de nükleer santral istemiyoruz. Çünkü Türkiye, nükleer santrali olmayan şanslı ülkelerden birisi. Sonuna kadar bu şansa sahip olabilmek için mücadele etmeli. Biz bu santrali ne Türkiye‘de, ne çevremizde ne de dünyada istiyoruz. Çünkü sadece bizim değil insanlık nesli tehdit altında. Kimsenin kuşaklar kuşaklar sonrası nesillerimizi, böyle bir risk altında bırakmaya hakkı yok.

 

Bağlantılar

www.habergazetesi.com.tr/haberdetay.php?katID=10&id=76819
 


ELEKTRİK FATURALARI NEDEN, NASIL ZAMLANDI?

12.02.2015
 


Çok Okunanlar


Okunma Sayısı: 1615


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.