2017 2015 2013 2011

   · ETKİNLİK Giriş Sayfası

ATEX SEMPOZYUMU BAŞLADI - ATEX (PARLAYICI VE PATLAYICI ORTAMLARDA GÜVENLİK) SEMPOZYUMU


 
Elektrik, Jeoloji, Kimya, Maden, Petrol ve Çevre mühendisleri odalarının ortaklaşa düzenlediği Parlayıcı ve Patlayıcı Ortamlarda Güvenlik (ATEX) Sempozyumu Ankara’da başladı. Elektrik Mühendisleri Odası’nın sekretaryasını yürüttüğü sempozyumun açılışında, Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Murat Yapıcı, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, MKE’den Ahmet Erol Abdullahoğlu, TÜRKAK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vehbi Günan ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Süfyan Emiroğlu konuştu. Açılış konuşmalarının ayrıntılarına yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
 


Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Murat Yapıcı, sempozyumun içeriği hakkında bilgi verirken, sempozyumda emeği geçen kurum, kuruluş, kişi ve oda çalışanlarına teşekkür etti.

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, açılış konuşmasına EMO`nun kendi mesleki alanlarını ilgilendiren konulara ilişkin çok sayıda bilimsel etkinlik düzenlediğini belirterek başladı.  "Tüm bu mesleki faaliyetlerimizde temel anlayışımız; mühendislik hizmetlerinin gelişmesinde ve topluma sunulmasında bilim ve tekniğin kamu yararına uygulanması için çaba göstermek olarak özetlenebilir" diyen Göltaş, "Parlayıcı ve Patlayıcı Ortamlarda Güvenlik" konusunun daha önce yeterince ele alınmadığını vurguladı.

Petrol, petrol ürünleri, kimya, doğalgaz, kömür madenleri, hububat siloları, şeker fabrikaları, kereste ve mobilya fabrikaları, ekmek fırın ve fabrikaları, ilaç sanayi, gıda sanayinin bazı kolları gibi yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı maddeler ile uğraşan birçok sanayi sektöründe normal çalışmada, arıza veya bakım gibi hallerde patlayıcı ortamlar oluştuğunu ifade eden Göltaş, bu ortamlar ile ilgili düzenlemelerin ATEX Direktifleri olarak anıldığını kaydetti. Konuya ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde bir komisyon çalışması yapıldığını ve bu çalışmalarda EMO`nun da yer aldığını belirten Göltaş, şöyle devam etti:      

"2011 yılının başında özellikle bu konuda bir sempozyum ihtiyacının, gerek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri, gerekse mesleki demokratik kurumlar tarafından gündeme getirilmesi üzerine, TMMOB kapsamında sekretaryasını Elektrik Mühendisleri Odası olarak üstlendiğimiz bu sempozyumu Maden, Jeoloji, Kimya, Çevre ve Petrol Mühendisleri Odaları ile birlikte düzenliyoruz.

Özellikle sanayide, elektrik enerjisinin yanı sıra, LPG, LNG ve doğalgaz kullanımında da artışlar görülmektedir. Bu kadar çok enerji kaynağı iç içe kullanılırken, birçok çeşitliliği ve riskleri olan patlayıcı ortamlarda daha dikkatli olunması ve gelişmelerin daha dinamik bir şekilde takip edilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu noktada, patlayıcı ortam oluşabilecek işletmelerde çalışan, proje üreten, montajını yaptıran ve kontrol eden mühendislere ışık tutacak bu sempozyumda, sektörün önünü açmak, daha sağlıklı ve güvenli tesisler kurabilmek için görevler çıkacağına inanıyoruz."

Meslek hastalıklarının ve iş kazalarının sanayinin gelişmesi ile yoğunluk kazandığına dikkat çeken Göltaş, "Sorunların yoğunluğuna ve toplumsal tepkilere bağlı olarak da çözüm önerileri üretilmesi ve yaşama geçirilmesine yönelik çalışmalar İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusundaki etkinliklere ivme kazandırmıştır. Ancak yapılan tüm çalışmalara, alınan onca önleme rağmen dünyada ve ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları can almaya, sakat bırakmaya devam etmektedir. Çalışan işçi sayısına göre ölüm oranı, ülkelerin gelişmişlik derecesi ile ters orantılı biçimde değişmektedir" diye konuştu.

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi`nin 23. Maddesi`nde "Herkesin, kendi özgür seçimiyle belirlediği bir işyerinde, adil ve elverişli çalışma koşullarında çalışma hakkı vardır. Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamak, çalışanları sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak, üretimin devamlılığını sağlamak ve verimi artırmak üzere hiç kimse zarar görmemeli, mal ve eşya hasara uğramamalıdır" denildiğini hatırlatan Göltaş, şöyle devam etti: 

"Buna karşın, dünya genelinde iş kazaları ve meslek hastalıklarına ne yazık ki kalıcı bir çözüm üretilememiş, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin temel amacı ve ilkesi yaşama geçirilememiştir.

Bu konuda ülkemizde yaşanan iş kazaları ve yaşamını yitiren işçiler açısından ise durum son derece kötüdür. Bugün Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü`nün raporlarında iş kazaları ve işçi ölümleri açısından Avrupa`da birinci, dünyada üçüncü sırayı almaktadır."

İş Cinayetleri Büyüme İstatistikleri Çelişkisi

Son 10 yılda "büyüyoruz ve kalkınıyoruz" söylemlerine paralel olarak yaşanan ve birçoğu istatistiklere bile girmeye değer bulunmayan iş kazaları yaşandığını belirten Göltaş, kamu vicdanını sızlatan ve toplu ölümlere neden olan kazaları şu sözlerle hatırlattı:  

"Bursa, Balıkesir ve Zonguldak`ta meydana gelen maden kazalarında ölen yüzlerce emekçi, Afşin-Elbistan Termik Santrali`nde göçük altında bıraktıklarımız, Ankara OSTİM ve İvedik`te önce kablo ve hidrolik araç üreten, ardından tiner ve boya imalatı yapan işyerlerinde ardı ardına meydana gelen patlamalar sonucu kaybettiğimiz canlar, İstanbul Davutpaşa`da havai fişek atölyesinde yaşanan felaket ile yitirdiğimiz işçiler, pencereleri olmayan bir panelvan minübüste malzeme taşır gibi işyerine götürülürken İstanbul`un orta yerinde selden boğularak ölen emekçi kadınlar, hergün Tuzla`da yaşanan iş cinayetleri, büyüme istatistiklerinin içinde hiçbiri doğal olarak yer almadılar.

Onların tümüne maden emekçilerinin şahsında en yetkili ağızlardan ‘bu mesleğin kaderinde bu var` denildi. ‘Bu yörenin insanları buna alışık, mesleğe girenler bunu bilerek giriyor` denildi. ‘Mukadderat` denildi. Yetmedi dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı madencilerin günler sonra cesetlerine ulaşılmasının ardından işçilerin bedenlerinde yanık olmadığından bahisle güzel öldüklerini beyan etti.

Aslında bu söylemleri tekzip edercesine Sayın Başbakan`ın 12 Eylül 2011 tarihinde İstanbul`da düzenlenen 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi`nde yaptığı konuşmada, ‘Batı tarihinde köleliliğin kaldırıldığı doğrudur, ancak emek üzerindeki sömürüye hâlâ tam olarak son verildiğini söylemek mümkün değildir` demiş olması; yine aynı konuşmada, Dünyada yaşanan krize de değinerek, ‘Bu krizin arka planını incelediğimizde, krizin ekonomik nedenleri kadar, siyasi ve ahlaki boyutunu da nazarı dikkate almamız gerek. Krizin altyapısında sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı, israf kültürü, devletlerin halklarından bilgi saklaması gibi gayri ahlaki tutum ve davranışların olduğunu da kabul etmek gerekiyor. Yaşanan bu olumsuz gelişmelerin, kapitalizmin geçmişini sorgulamak açısından önemli bir fırsat oluşturduğuna inanıyorum` demesi, işçilerin 19. Yüzyılı aratmayan sömürü koşullarında çalıştırıldığı, kar hırsıyla işçi sağlığı ve güvenliği için hiçbir adımın atılmadığı, neredeyse her gün yeni bir işçi cinayeti yaşanan bir ülke başbakanı için oldukça manidar olmuştur.

Manidardır, çünkü kapitalizmin geçmişini sorgulayarak bu işin içinden çıkılması, yaşananların aklanması sözkonusu değildir. Buradan Başbakan`a hatırlatmak isterim ki, Kapitalizm en vahşi haliyle yoluna devam ediyor. İşsizliğin gölgesinde esnek çalışma, taşeron sistemi daha da yaygınlaşıyor. Çalışma koşulları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. ‘İşin sahibi` olan firma ile ‘işi yapan` işçi arasına artık daha fazla firma giriyor. Yani sömürü devam ediyor."

EMO`dan İş Güvenliği Önerileri

Göltaş, iş güvenliğinin sağlanması ve kazaların en az indirilmesi için önerilerini de şöyle sıraladı:

"İnsan hayatını, kamusal faydayı merkezine almayan anlayışlardan vazgeçilerek, denetimsiz ve kuralsız çalışmakta olan, teknolojik yenilenmelerini yapmayan, sendikalaşmayı engelleyen ve kaza riskine açık işletmelerin etkin denetiminin yapılarak yaptırımların uygulanması ve işçi sağlığı ve işçi güvenliği mevzuatının günün gerekleri ışığında yeniden düzenlenmesidir.

Bu kapsamda, öncelikle kamu ve özel tüm işletmelerde maliyet unsuru olarak görülüp uygulanmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri eksiksiz alınmalı, başta kömür ocakları, tersaneler, parlayıcı ve patlayıcı ortamları oluşturan işletmeler olmak üzere iş kazaları sonucu yaşadığımız can kayıpları artık önlenmelidir.

Bu kapsamda; özelleştirmelere, taşeronlaşmalara, hizmetlerin devrine derhal son verilmelidir.

İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili kurumlar yaşanan iş kazalarının önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmeli, bu konuda köklü önlemler acilen alınmalı ve ödünsüz uygulanmalıdır.

Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Faaliyet gösteren her işletmede acilen risk değerlendirmesi yapılmalı, çalışması uygun olmayan işletmeler hemen kapatılmalıdır."

TMMOB`un iş güvenliği konusunda olduğu gibi diğer konulara ilişkin benzer önerileri ve eleştirileri nedeni ile kimi çevrelerce, "meslek alanlarına ilişkin sınırları aşmak ve politika yapmak" ile suçlandığını kaydeden Göltaş, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Aslında bunu belirtmekteki amacım toplumsal yarar ve adil bir bölüşüm konusunda söylediklerimizin tümünün mesleğimizin gerçek anlamda bizlere yapmayı sorumlu kıldığı iş ve yaşam alanlarımızın bire bir kendisi olduğu gerçeğidir. Bu bağlamda; enerjiden, madenciliğe, ulaşımdan, kentleşmeye, tarımdan sanayileşmeye yani üretimin her alanında insan yaşamını en temel veri kabul ederek yürümeyi, rahatsız ettiğimiz egemenlere göre politika yapmayı sürdüreceğiz. Tüm çalışanların sağlıklı, güvenli ortamlarda insanca çalışma ve yaşam koşullarının takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Bu sempozyumda amacımız; en basit ifadeyle, kapitalizmin sınırsız ve kuralsız karı için ucuz işgücü olarak güvencesiz, sigortasız, tehlikeli koşullarda insan haklarına aykırı biçimde çalıştırılan ve gece yarısı bir tekstil fabrikasında çıkan yangında üzerlerine kilitlenen kapı nedeniyle yanarak ölen genç kızlarımız bir daha olmasın mesajını vermektir.

Buradan 29 Aralık 2005 tarihinde Bursa`da tekstil fabrikasında yanarak can veren 15 yaşındaki Ayşe Denizdalan`ı, 18 yaşındaki Sadife Düdüş`ü, 21 yaşındaki Gülden Çiçek`i, 27 yaşındaki Necla Özveren`i ve 32 yaşındaki Sevgi Sesli`yi saygıyla anmak istiyorum."

Bilim ve Teknolojiyi İnsanla Buluşturuyoruz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, açılış konuşmasında mühendisliğin bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek olarak onurlu, ancak sorumlulukları fazla olan bir meslek olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Biz, bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.

Biz yanlış yapınca, yaptığımız binalar yıkılıyor, kazanlar patlıyor, trenler devriliyor, tarladan ürün alınamıyor, ormanlarımız, yeraltı ve yer üstü kaynaklarımız yağmalanıyor, yatırımlar boşa gidiyor. Mühendisler sıfır hata ile çalışmak zorundalar."

Soğancı, TMMOB`nin mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarını temsil ettiğini; onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevli olduğunun altını çizdi. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için TMMOB`nin mücadele etmek zorunda olduğunu anlatan Soğancı, "TMMOB bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır" dedi.

TMMOB`den İş Güvencesi Vurgusu

Bu amaçla düzenlenen bu sempozyuma ilişkin olarak da Soğancı konuşmasında şunları söyledi:

"Bugün ülkemizde birçok sanayi sektöründe üretim aşamasında parlayıcı, yanıcı ve patlayıcı maddeler kullanılmakta ve ne yazık ki ülkemizde iş güvenliğine yeteri önemin verilmemesi, yasal mevzuatın oturmamış olması nedeniyle çok sayıda ölümlü iş kazaları, açık ifadesi ile iş cinayetleri yaşanmaktadır.

Resmi istatistikler, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğine gereken önemin verilmediğini yasa, yönetmelik ve uygulamalarda ciddi yetersizlikler bulunduğunu göstermektedir. İşveren kesimi ve kamu işvereni konumundaki devlet, neoliberal ekonomik politikaların da etkisiyle konuya gereken özeni göstermemektedir. İş güvencesinin azalması, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın yaygınlaşması, sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik, her yıl 80 bin civarında seyreden iş kazalarının ve kayıtlara giremeyen meslek hastalıklarının nedenleri arasındadır."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Soğancı, alınması gereken önlemlere ilişkin tespitlerini de şöyle aktardı:

"İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin kamusal bir hizmet olarak algılanması sağlanmalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda çalışma koşulları arasındaki nedensel ilişkileri araştırmak ve bilimsel araştırma yapacak kurumlar oluşturulmalı, eğitim kurumları bu konuda özendirilmelidir. Eğitim ve öğretim müfredatı, orta öğrenimden başlanarak iş sağlığı ve güvenliği konusunu da içerecek şekilde yeniden düzenlenmeli, bütün okullarda iş sağlığı ve güvenliği eğitimi yapılmalı, üniversitelerin ilgili fakültelerinde iş sağlığı ve güvenliği kürsüleri kurulmalıdır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimine önem verilmeli, eğitim almamış çalışana işbaşı yaptırılmamalıdır. Eğitimler, ilgili meslek örgütleri tarafından verilmeli, bu eğitimler özerk olmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği önlemleri, işyeri mekanı, teknoloji, üretimde kullanılan hammadde, üretilen ürün, ergonomi v.b. konular proje aşamasında planlanmalıdır. Üretim sürecinde kullanılan ekipmanlar ve kişisel koruyucular, ilgili standart ve mevzuata uygun olarak üretilmelidir. Bu konuda zorunlu standartlar oluşturulmalı, üretim, satış ve kullanım sırasında mutlaka denetim yapılmalıdır. Standart dışı malzemelerin piyasaya girişi ve sunumu engellenmeli ve bu konuda bir denetim ağı oluşturulmalıdır."

Ölümcül kazalarda 1. sıradayız

Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu`ndan Başmüfettiş Ahmet Erol Abdullahoğlu, "Riskleri gözardı edilerek çalışılan işyerleri olduğu hepimizin malumudur" derken, Davutpaşa`da havai fişek fabrikasındaki patlama ve OSTİM`deki patlamaların ardından ortaya çıkan iş güvenliğini hiçe sayan uygulamalara dikkat çekti. Abdullahoğlu, iş güvenliği konusunda uzman bir arkadaşının emekli olduktan sonra özel bir işyerinde çalışmaya başlamadan önce yaptığı incelemede iletken zeminin olmadığını, çalışanların koruyucu giysilerinin bulunmadığını ve eksik malzemeler olduğunu görmesi üzerine bunların düzeltilmesi gerektiğini söylediğini, ancak bu zamana kadar bir şey olmadığı yönünde yanıt aldığını anlattı. Bunun üzerine arkadaşının orada çalışmadığını, aradan 2 ay geçmeden fabrikada patlama meydana geldiğini ve 2 kişinin hayatına mal olduğunu aktardı. Abdullahoğlu, kazaların yüzde 88`inin insan hatası, yüzde 10`unun mekanik, yüzde 2`sinin ise doğal afetler, öngörülemeyen, sebebi bilinmeyen durumlardan kaynaklandığı bilgisini verdi. Avrupa Birliği`nde 2 hususun ön plana çıktığını; birinin eğitim, diğerinin risk değerlendirmesi olduğunu ifade eden Abdullahoğlu, kazalarda önemli bir etken olarak işletme körlüğüne dikkat çekti. Abdullahoğlu, çalışanın 5 yıllık sürede deneyim kazanmasının avantaj gibi göründüğünü, ancak işletme körlüğü denilen riskleri umursamama gibi kötü alışkanlıkların başlaması için de yeterli bir zaman olduğunu kaydetti. İşletme körlüğüne karşı tekrarlayan eğitimler ve sıkı denetimlerin önemine dikkat çeken Abdullahoğlu, şöyle konuştu:

"Sadece denetimlerle kazaların önüne geçilememektedir. O işte sorumlu kişilerin en alttan en üste bilinçlendirilmesiyle kazaların önüne geçilmesi mümkündür. Ülkemiz, Avrupa`da iş kazalarında ilk 3 sırada yer almaktadır. Ölümcül kazalarda Avrupa`da ilk sırada yer alıyor. Bize en yakın olan Portekiz`e 3 kat fark atıyoruz. Bu yazgıyı değiştirmek elimizdedir. Bu konuyu gündemde tuttukça daha iyiye gideceğiz."

ATEX Alanında 2 Kuruluş Akredite Edildi

TÜRKAK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vehbi Günan ATEX alanında kurumlar arasında bilgi paylaşımına çok ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, bu anlamda sempozyumun çok güzel bir organizasyon olduğunu ifade ederek konuşmasına başladı. Konuşmasında TÜRKAK, akreditasyon konularında bilgi veren Günan, şunları söyledi:

"Ekonomik hayatın gelişmesiyle birlikte akreditasyon faaliyetlerin önemi de artıyor. Genel anlamda kalite altyapısının öneminin arttığını söylemek lazım. Bunun içerisinde standardizasyon, akreditasyon, piyasa gözetim ve denetimi var. Bu altyapıların iyi çalışması ülkelerin rekabet gücünü de artırıyor. Bir muayene kuruluşunun düzenlediği belge veya ürün belgelendirme kuruluşunun düzenlediği belge, personel belgeleri, laboratuvar test muayene sonuçları bütün bunlar uluslararası alanda geçerli oluyor. Hem ülke hem de uluslararası alanda mal ve hizmet alım satımı kolaylaşıyor. Akredite olmuş bir kurumdan belgeli bir mal ve hizmet kolay, rekabet gücü yüksek bir şekilde sirküle ediliyor."

Günan, TÜRKAK`ın 8 yıldan beri akreditasyon faaliyeti yürüttüğünü, ancak Avrupa Akreditasyon Kurumu gibi bu alandaki uluslararası kuruluşlarla tanıma anlaşmalarının 2006`dan beri geçerli olduğunu kaydetti. TÜRKAK Yönetim Kurulu Başkanı Günan, şu anda sanayi ve ticaret alanında 600 civarında kuruluşu akredite ettiklerini; bunların çeşitli sektörlerdeki laboratuvar ve muayene kuruluşları olduklarını belirtirken, personel belgelendirmenin daha yeni bir alan olduğunu söyledi.

ATEX konusunda CE işaretlemesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Günan, şu bilgileri verdi:

"En son Avrupa Komisyonu`nca çıkarılan 765, 768 sayılı tüzükler önceki uygulamaya göre bazı değişiklikler getiriyor. CE işaretlemesi yapmak isteyen kuruluşların öncelikle akredite olmalarını zorunlu hale getiriyor. Zaman içerisinde ülkemizde bu da zorunlu hale gelmiş olacak. Bu konu ile ilgili ülkemizde bakanlıklar arasında çalışmalar sürüyor. ATEX ile ilgili çalışmalar da sürüyor. 2 kuruluşumuzu bu alanda akredite etmiş durumdayız. Bu alan tabii, yeni bir alan. Akredite olacak kuruluşlarımız artacak. "

8 Ayda ATEX Kapsamında 431 Denetim Yapıldı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Süfyan Emiroğlu ise Türkiye`nin 2023`te dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefine kilitlendiğini, bu paralelde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin çok önem arz ettiğini belirterek başladığı konuşmasına şöyle devam etti:

"Maalesef,  Türkiye bu alanda çok ciddi gerilerde. İstatistiklere bakıldığında iş kazalarının yüzde 98`i önlenebilir nitelikte. Mevzuat olarak Türkiye`nin bir problemi yok. Çağdaş dünyada ne varsa Türk mevzuatı haline getirmiş durumda. ATEX konusunda 2 belli başlı yönetmelik var. Biri Çalışma Bakanlığı, diğeri Sanayi Bakanlığı ile ilgili. Bu yönetmeliğin gerçekten uygulanabilmesi için biz gayret sarf ediyoruz. Tüm kesimlerle işçi sağlığı ve iş güvenliği ortamının oluşturulması için birlikte uğraşıyoruz. İlk önce belgelendirme kuruluşları var. Bu alanda üretilen ürünlerin belgelendirilmesi gerekiyor. 2 firma bu alanda onaylanmış kuruluş olarak atanacak. Bir tanesi belirlendi. Biri de çok yakında atanmış olacak. Bakanlıkta bir ATEX Çalışma Grubu oluşturduk. Hem özel sektör, sivil toplum hem de kamunun ilgili kesimleriyle bu alanda yapılacak çalışmaları belirlemek üzere çalışmalar yapıyoruz. Biz bu alandaki piyasa gözetim ve denetime ciddi önem veriyoruz. 81 ilde piyasa gözetim denetim elemanı bulunduruyoruz. Bu elemanlarla ATEX kapsamındaki denetimleri yapıyoruz."

Yeni Genel Müdürlük Oluşturuldu

Süfyan Emiroğlu, 2011 yılının ilk 8 ayında ATEX alanında 431 işyeri ziyareti yapıldığı, 431 ürünün değerlendirildiği, 53 ürünün ise mevzuata aykırı olduğunun tespit edildiği bilgisini verdi. Bu ürünlerin de bir kısmının toplandığını, bir kısmının düzeltilmesinin istendiğini ve idari para cezaları uygulandığını kaydeden Emiroğlu, Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi diye yeni bir genel müdürlük oluşturulduğunu; bu genel müdürlüğünün işinin sadece piyasadaki ürünlerin denetlenmesi olacağını bildirdi. Emiroğlu, "ATEX konusunda bu genel müdürlüğümüz bundan sonra daha etkin çalışma yapacak" dedi.

Elektrik, Çevre, Jeoloji, Kimya, Maden ve Petrol Mühendisleri Odası‘nın ortak etkinliği olarak ATEX Sempozyumu, 22-24 Eylül 2011 tarihleri arasında Ankara‘da İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Konferans Salonu‘nda gerçekleştiriliyor. Elektrik Mühendisleri Odası sekretaryasında gerçekleştirilen etkinliği; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), BOTAŞ, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği Derneği (GAZBİR) ve Phoenix Contact destekliyor.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

TELE 1- SABAH PUSULASI

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

EMO: SİNOP NGS PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ (ENERJİGUNLUGU.NET)

Okunma Sayısı: 1255


Tüm Sempozyum Haberleri

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.