MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

BİTİRME PROJELERİ SERGİSİ(BPS) VE İLK BİLDİRİLER KONFERANSI (İBK) DÜZENLENDİ


HABER


 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) meslek alanındaki Elektrik, Elektronik ve Biyomedikal Mühendisliği disiplinlerindeki akademik çalışmaların ve buna paralel gerçekleştirilen projelerin/uygulamaların, üyeler ile paylaşılmasını hedefleyen EMO Ankara Şubesi, 14-15-16 Haziran 2013 tarihlerinde TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde Bitirme Projeleri Sergisi (BPS) ve İlk Bildiriler Konferansı (İBK) etkinliği düzenledi.
 

Etkinliğin açılışında konuşan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın şunları söyledi:"Değerli Hocalarımız, Elektrik Mühendisleri Odasının değerli yöneticileri ve üyeleri,  Meslektaşlarımız, Konuklarımız ve Basın Emekçileri, Sekretaryasını Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesinin yürüttüğü ve Elektrik Mühendisleri Odası, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile düzenlediğimiz Bitirme Projeleri Sergisine ve İlk Bildiriler Konferansına hoş geldiniz.Daha birkaç gün ya da birkaç hafta önce öğrenci olan ve şimdi mühendis unvanlarıyla buralarda oturan sevgili meslektaşlarımıza camiamıza hoş geldiniz diyorum.3 gün boyunca sürecek olan ve bilimsel düşüncenin, bilimsel yaklaşımın, bilimsel çalışmaların paylaşılacağı, fikir alışverişlerinin yapılacağı bir bilim şöleni olarak kurguladığımız etkinliklerimizde henüz yolun başında olan siz meslektaşlarımızı meslek topluluğumuzla tanıştırmak, yüreklendirmek, genç araştırmacılara ve akademisyenlere, özgün çalışmalarını ve bulgularını duyurabilecekleri bir ortam sağlamak temel amacımız oldu.İlkini Ankara Üniversitesi ile birlikte 2011 yılında, ikincisini Ortadoğu Teknik Üniversitesi ile geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz Bitirme Projeleri Sergisi ve İlk Bildiriler Konferansında projelerinizi/bildirilerinizi yarıştırmadan dayanışma ortamı içerisinde sunmanız ve sergilemeniz için uzun zamandır çalışıyoruz. Bu çerçevede birçok üniversitede toplantılar yaptık, bir çok hocamız yoğun mesaileri içerisinde bizlere inandılar, güvendiler ve bu işin altına tereddütsüz girdiler. Huzurlarınızda tüm hocalarımıza vermiş oldukları katkılar ve sizleri teşviklerinden dolayı EMO Ankara Şubesi adına teşekkür ediyorum.

Sevgili meslektaşlarımız,

Hayatınızı kazanacağınız, çalışmalarınız ve ürettiklerinizi hayata kazandıracağınız mesleğinize ilk adımınızı attınız. Bitirme Projeleri Sergisinde ilk ürünleriniz ile meslektaşlarla ve halkla buluşuyor olacaksınız. Bizler de, sizlerle birlikte bu buluşmanın, aramıza katılıyor olmanızın heyecanını ve coşkusunu yaşıyoruz.Etkinliğimizi ilk yaptığımız 2011 yılında halihazırda birçok üniversitede, birimimizde ya da farklı farklı organizasyonlarda yarışmalar düzenleniyordu ve hala da düzenleniyor. Ama burada bir yarışma ortamı olmadan, bilginin mutluluk gibi paylaştıkça çoğalacağı, eksikliklerin üzüntüler gibi paylaştıkça azalacağı bir ortamda, 13 ilk bildirinin sunulacağı, 100 projenin sergileneceği ve "Bütün Projeler Bir İnci" sloganının hayat bulacağı bir ortamı hep birlikte 3 gün boyunca teneffüs edeceğiz.Elektrik, Elektronik, Bilişim ve Biyomedikal Mühendislikleri alanlarında bilimsel ve teknik gelişmelerin baş döndürücü hızı ve buna paralel insan topluluğunun hayatını dönüştüren kolaylaştırıcı uygulamaları günümüz toplumunun en büyük özelliklerindendir. Ülke olarak, bu ilerlemelerin yalnızca izleyicisi ve kullanıcısı olmanın ötesinde, bilimsel bilgiye sahip olmak ve uygulayıcısı olmak için araştırma, geliştirme ve üretim çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Araştırma, geliştirme ve üretim çalışmaları da ancak, bu çalışmaları yapabilecek birikimde yetişmiş insan gücü ile yapılabilir. Bu çerçevede, meslek odası olarak EMO ve bilimsel bilginin üretildiği akademik merkez olarak üniversitelerin bu çalışmaları ortaklaşa yürüterek teknolojik ve bilimsel bilgiye sahip olmamızı sağlayacak çalışmalar yapması ve bu tür çalışmalara zemin hazırlaması gibi bir görevi kaçınılmazdır.

Elektrik Mühendisleri Odası`nın sorumluluk alanına giren, Elektrik, Elektrik-Elektronik, Elektronik, Elektronik-Haberleşme, Kontrol ve Biyomedikal Mühendisliği lisans programlarında güncel rakamlara göre toplam 136 bölüm bulunmaktadır. Bu bölümlerin 68`i devlet, 59`u vakıf üniversitelerinin mühendislik fakültelerinde ve 9`u teknoloji fakültelerindedir. Devlet üniversitelerindeki bölümlerin 42`sinde ikinci öğretim yapılmaktadır. ÖSYM 2012 sonuçlarına göre meslek alanımızdaki vakıf üniversitelerindeki bölümlere 3 bin 408 öğrenci, devlet üniversitelerindeki bölümlere 7 bin 720 öğrenci ve teknoloji fakültelerindeki bölümlere 888 öğrenci olmak üzere toplam 12.016 öğrenci yerleştirilmiştir. Devlet üniversitelerindeki bölümlere yerleştirilen öğrencilerin 3 bin 44`ü ikinci öğretime alınmıştır.Camiamız bu kadar büyürken sorunları da gitgide büyüyor, eğitimin ticarileşmesinin yanı sıra plansız ve programsız açılan üniversiteler, eksik akademisyen sayısı, akademik kadroların çalışma yaşamlarına ilişkin uygulamalar, yetersiz laboratuar ve eğitim ortamları, müfredattaki farklılıklar, öğrencilerin barınma, ulaşım ve beslenme problemleri öğrenim hayatınız boyunca hepinizin karşılaştığı sorunlardır. Meslek örgütü olarak eğitim yaşamınız boyunca yaşadığınız/yaşayacağınız bu sorunlarda yanınızda olmak bizlerin doğal görevidir.Son olarak Yükseköğretim Kurulu (YÖK), mesleki eğitim ihtiyacını ve teknik öğretmen gerekliliğini hiçe sayarak, öğretmen olarak yetiştirilen teknik insanlara mühendislik unvanı dağıtmaya kalkıyor. On binlerce öğrencinin emeği heba ediliyor, teknik öğretmenlere ortaöğretim düzeyinin altında sorularla mühendislik kapısı aralanıyor. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi‘nin (ÖSYM) 7 Haziran 2013 tarihli "Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı (2013-Mühendislik Tamamlama): Başvuru İşlemleri ve Örnek Sorular" başlıklı duyurusunda örnek sorulara da yer verildi. Bu sorular incelendiğinde, değil mühendislik, değil üniversite sınavları, ortaokul öğrencilerine bile haksızlık edecek kadar basit, seviye belirleme sınavlarının da altında kalacak kolaylıkta sorularla mühendislik unvanının dağıtılacağı görülmektedir. Ayrıca farklı mühendislik disiplinlerine yönelik ayrı sınav yapılmaması, tüm mühendisliklerin aynı "torba sınav" içinde değerlendirilmeye kalkılması da bilimsel açıdan itirazımızı haklı kılan nedenlerden biridir."Bedava unvan" dağıtımı uygulaması bilime ve mühendislere, hatta bırakın üniversiteye hazırlanan öğrencileri, SBS‘ye girmiş ortaokul öğrencilerine de büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığı teknik öğretmenlerin içine itildikleri işsizlik sorunuyla kabul edilebilir hale getirmek de mümkün değildir. Ülkemizde işsizlik çok ciddi bir sorundur. Bu sorunu yaratan, teknik eğitim fakültelerini kapatarak teknik öğretmenlerin istihdam alanlarını yok eden siyasal iktidar, teknik öğretmenler nezdinde yarattığı mağduriyeti yeni mağduriyetler yaratarak "sözde çözmeye" kalkmaktadır. Bunu mühendislerin kabul etmesini beklemek; bilimsel ve teknik olarak da, kamu yararı açısından da, çalışanların hakları açısından da akıl dışıdır. Alınan mühendislik tamamlama sınavlarına ilişkin karar tamamen göstermelik olup, YÖK‘ün bu kararını yeni mağduriyetler yaratmadan derhal geri alması gerekmektedir. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Yasası`nda yapılmak istenen değişiklikler ile üniversiteler; bilimden, halktan yana olmak yerine, kendi sözünü dinleyen; bilim insanlarıyla Meslek Odaları`nın, demokratik kitle örgütlerinin bağını ortadan kaldıran bir yapıya bürünmektedir. YÖK Yasa Tasarısı`nın 66. Maddesi`nde "Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim organlarında görev üstlenen öğretim üyeleri, kurumlarından aylıksız izinli sayılırlar." denilmektedir. Meslek Odaları ile üniversitelerin bağını koparacak olan bu düzenleme ile öğretim üyeleri aylıksız izinli sayılmayı göze almadıkça, Meslek Odaları`nın yönetim ve denetim organlarında görev alamayacaklar. Bundan sonraki aşama, ‘üniversite öğretim üyelerinin, Meslek Odaları`na üye olamayacakları` yönünde olursa bu durum kimse için şaşırtıcı olmayacaktır.

Sevgili Meslektaşlarımız,

İlk Bildiriler Konferansı kapsamında Ülke genelindeki üniversitelerin katılımıyla yapılan başvurunun hakem değerlendirmesi sonucunda 13  bildiri sunumu gerçekleştirilecektir. Bitirme Projeleri Sergisi kapsamında da  199 meslektaşımızın emek verdiği 98 projenin sergisi yapılacaktır. Buradaki projeler belki birçok insan için anlamlı gelmeyebilir, belki kimisi geliştirilmeye muhtaç, belki kimisi gerçekten insan hayatını çok kolaylaştırıcı projeler. Burada anlamlı ve önemli olan 4 yıl boyunca almış olduğunuz eğitim ve vermiş olduğunuz emeğin somuta dönüşmesidir.Geçen senelerde etkinliğimizde, farklı üniversitelerden farklı arkadaşlarımızın belki de benzer projelere nasıl farklı yaklaştıklarını, hatta bazılarını nasıl tümleşik projelere çevirebileceklerini paylaştıkları bir ortamı yaşadıklarında hem düşünsel dünyalarına hem mesleki yaşantılarına katkılar sağladığını gözlemleyebildik. Şu anda geçtiğimiz yıl düzenlenen  etkinliğe katılan bazı arkadaşlarımız da aramızda.Etkinlik ziyaretçilerimiz stantlarınıza her geldiklerinde projelerinizi anlatacaksınız, salonda ilk defa bildirilerinizi sunacaksınız ve bunların hepsini adeta bir dost meclisinde yapmanın rahatlığı ve güveni ile yapacaksınız.

Sevgili Meslektaşlarımız,

Bilmenizi isteriz ki, Meslek Odanız sadece mezuniyetinizin bu ilk günlerinde değil; meslek hayatınız boyunca yanınızda olacaktır. Meslek haklarının savunucusu, mesleğin üye ve toplum yararına geliştirilmesi için faaliyet gösteren, hukuki ve teknik sorunlarınızda destek olan bir konumda olacaktır. Odanız, bunların ötesinde bir paylaşım ve dayanışma platformu olarak, kendini yenileyerek ve büyüyerek çalışmalarını yürütmektedir. EMO bir yandan üyelerinin kişisel, teknik ve sosyal gelişimini hedeflerken, bir yandan da üyelerinin hak ve yetkilerini korumak, daha iyi koşullarda mesleklerini yapmalarını sağlamak için mücadele etmektedir.Sizlerin de aktif katılımı ve desteğiyle bu çalışmaları geliştirerek sürdürecektir; "nasıl bir mühendislik, nasıl bir meslek hayatı?" sorularına hep birlikte vereceğimiz cevapları hayata geçirme çabası yine birlikteliğimiz ile anlam kazanacaktır.

Meslek alanlarımızla ilgili olarak bunlar yaşanırken, ülke gündemine ilişkin de yaşanan süreçlere emekten, halktan yana bir meslek örgütü olarak sessiz kalmamız beklenemez. Hayatın her alanında olduğu gibi, biz mühendisler de çevremizde yaşanan olaylara duyarsız kalamayız. Son olarak kamuoyunda Taksim Gezi Parkı Olayları olarak ifade edilen ama aslında, kentine, doğasına, havasına, suyuna sahip çıkanların başlattığı isyan tüm ülkeyi sardı. İstanbul`da Taksim Gezi Parkı, Ankara`da Atatürk Orman Çiftliği, kıyılar, ormanlar, kentsel dönüşüm adı altında yerlerinden yurtlarından edilen gecekonduda yaşayanlar,HES`ler, Nükleer santraller konusunda hükümetin rantçı, çıkarcı, çevre düşmanı politikalarına karşı TMMOB`ye bağlı odalar olarak ürettiğimiz mühendislik hizmetinin toplumun, doğanın hizmetine sunulması ülkemizin kaynaklarının planlı kullanılması, kentlerinin planlanmasının insan odaklı yapılması, yeşilin doğanın korunması için her platformda sözünü söylemiş, gerek demokratik gerek hukuksal mücadelesini sürdürmektedir. Ama ne yazık ki geldiğimiz noktada şiddet ortamının içinde, şimdi bize "konuşalım, ortaklaşalım" diye televizyonlardan vaaz ediyorlar. Buradan da seslenmek istiyoruz, sayısız kazanılmış yargı kararı neden uygulanmıyor, hazırlamış olduğumuz sayısız görüş neden dikkate alınmıyor? Toplumu kutuplaştırarak bu konuların çözülemeyeceği açıktır. Yetkililere sesleniyoruz, mühendisin işini mühendise, doktorun işini doktora, çiftçinin işini çiftçiye bırakın. Artık insanlara yaptıkları işi nasıl yapacaklarını söylemekten vazgeçin. Sonuç olarak biz mühendisler mimarlar, yaşanabilir bir dünya ve ülke için almış olduğumuz eğitimi, halkımızın yararına sunacak politikaları üretecek, savunacak ve uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Sevgili meslektaşlarımız ve değerli katılımcılar,

Hepinize bu güzel çalışmaları yaptığınız için bilimin ve aklın yolunda topluma faydalı hizmetler verebileceğinizi gösterdiğiniz için çok teşekkür ediyorum, size destek veren hocalarımıza, bu etkinliğin gerçekleşmesi için yoğun emek harcayan Şubemizin değerli çalışanlarına ve etkinlik sekretaryasına çok teşekkür ediyorum. Etkinliğimizi düzenlerken bizlere her türlü katkıyı sunan ve ev sahipliğini yapan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesine, Ortadoğu Teknik Üniversitesine, Atılım ve Çankaya Üniversitelerine  destekleyici kuruluşlarımıza Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyor, başarılı bir etkinlik geçirmemizi temenni ediyorum."

"Ürettiğimizin daha fazlasını ithal ediyoruz"

Ebru Akgün Yalçın`ın ardından Çankaya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Zaim Çil konuştu. Celal Zaim Çil şunları söyledi; "Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği`nin verilerine göre elektronik sanayinin yıllık üretimi yıllık üretimimiz 2011 yılı itibariyle 12 milyar dolar civarında. Ürettiğimizden daha fazlasını ithal ediyoruz, çok daha azını ihraç ediyoruz. Yaklaşık 16 milyar dolar civarında dış alımımız var, 6 milyar dolar dış satımımız var. Dağılımlara baktığımızda, bilgi teknolojileri donanımlar ve yazılımları, telekomünikasyon alanlarında birbirine benzer dağılım gösteriyor bizim üretimimiz. Dünya elektronik sektörü 2010 yılında, 2012 yılına doğru düşüş içine girmiş durumda. 2015 yılında yeniden toparlayarak eski büyüme seviyelerine ulaşacağını görüyoruz. Bu sektörün alt sektörlerine baktığımız zaman, elektronik ev aletleri cihazları, büyük bilgisayar sistemlerini içine alan sistemler gelişmiş durumda. Türkiye`de de havacılık ve uzay kesiminde gelişme olduğunu söyleyebiliriz. Otomotiv elektronik üretiminde çok geri durumdayız. Mühendislik telekomünikasyon cihazlarını bilgisayar cihazlarını ithal eder durumundayız. Bilgi teknoloji ve iletişim konusunda 25-30 milyar dolarlık sektörden bahsediyoruz. Tamamen yurt dışına bağlı konumdayız. Enerji sektörüyle kıyaslandığı zaman onların yanında düşük kalan bir sektör elektronik sektör. Bu sektör gittikçe ucuz üreten yerlere doğru kayıyor. Asya`ya gittikçe kayıyor. Düşük maliyetlerle üretim yapan kesim bu sektörü kendi bölgesine çekiyor. Asya`nın elektronik üretimindeki payının gittikçe arttığını görüyoruz. Çin`de yılda 50 bin civarında elektronik mühendis mezun oluyor Hindistan`da o kadar. Bizim elektronik sektörümüz için bunun bir tehdit olduğunu açıkça görebiliyoruz. Türkiye`de en başarılı öğrenciler hâlâ elektrik, elektronik mühendisliğini tercih ediyor. Bizde tasarım yapmak üzere, dışarıda hayata atıldığında tasarım yapacak elektronik mühendisleri yetiştiriyoruz. Bu iki olay bence çok güzel. Geleceğimiz hakkında beni umutlu yapıyor. Türkiye`de 2023`e geldiğimizde 119 bin elektronik mühendisi olacak. Her yıl daha çok elektronik mühendisi mezun ediyoruz bu devam ediyor. Şu anda yılda 5 bin elektronik mühendisi mezun ediyoruz bu 7 bine çıkacak. Elektronik sektörü 12 milyar dolar üretiyor, her yıl bunun yüzde 5 artacağının tahminini yaptım. 2022 yılında yaklaşık 20 milyar doları üretimde yakalayabileceğimizi düşündüm. Bu üretimden bir elektronik mühendisi ne kadar pay aldığını hesapladığımızda, bugün elektronik mühendisi başına 170 bin dolar üretiyor sektörümüz. 2022 yılında mühendis başına düşen para miktarı azalacak. Sanki ihtiyacımızdan fazla elektronik mühendisi yetiştiriyoruz sonucuna varabiliriz. Bunları elektronik mühendisi olarak hepimiz düşünmeliyiz. Sonuç olarak şu soruları sorarak bitirmek istiyorum. Sektördeki üretim artışı mühendis sayısının gerisinde kalıyor. Elektronik mühendisleri bu sayıda artarsa gelecekte işsiz kalır. Çin ve Hindistan`da yılda 100 bin elektronik mühendisi mezun oluyor, bunlar gelecekte bizim elektronik mühendislerinin elinden işlerini alabilir mi?"

"Bitirme projelerin sergilenmesi üniversite sanayi işbirliğinin gelişmesine yararlı olacaktır"

Prof. Dr. Celal Zaim Çil`in ardından Atılım Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendislik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Elif Uray Aydın şöyle konuştu:"Mühendislik fen bilimleri, matematik alanlarındaki teorik bilgileri kullanarak, yapı makine cihaz malzeme sistem veya süreç tasarımlarının geliştirilmesi, bu tasarımların uygulamaya geçilerek toplumsal katkı sağlayan güvenli çözümlerin üretilmesini sağlar. Bu ürünlerin ekonomik ve fonksiyonel olması, toplumsal sorunlara doğru çözümler sunuyor olması, yaratıcı tasarım ergonomik ve sürdürülebilir niteliklere sahip olması bu disiplinin önemli kriterlerinden birisidir. Ülkemizde yüksek öğretimde mühendislik alanı için çeşitli mesleki yeterlilikler belirlenmiştir. Bir elektrik, elektronik mühendisliği mezununa kazandırılması gereken yeteneklerde bu kapsamda sıralanmıştır. Ülkemizde bu alanda eğitim veren bölümlerde yapılan projelerin sergilenmesi, ilk bildirilerin sunulmasına olanak sağlayan bu etkinlik, elektrik, elektronik mühendisliği öğrencilerinin istenen özelliklerine sahip olmasına önemli katkılar sunmaktadır. Araştırmada yeni bilgi ve yaklaşımların üretilmesi ve benimsetilmesini yaygınlaştırmakta, farklı alanlar arasındaki işbirliğini artırmaktadır.Üniversitelerde lisans düzeyde yapılan çalışmaların sergilenmesi ve sunulması, üniversite sanayi işbirliğinin gelişmesine faydalı olacağına inanmaktayım. Bu durum lisans düzeyinde bile toplumsal ihtiyacı giderecek proje sayısının artmasını da sağlayacaktır. Bu etkinlik öğrencilerin proje ve araştırma yapma konusunda motivasyonunun yükselmesine de katkıda bulunmaktadır."

"Günümüz ihtiyaçları göz önüne alınarak eğitimde yeni modeller geliştirilmeli"

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hamza Kurt da açılış konuşmasında şunları söyledi; "Bugün burada sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duymaktayız. Bugün başlayan etkinlikle birlikte iki oluşum olacak. Bunlardan biri ilk bildiriler konferansı diğeri de bitirme projelerinin sergilenmesi. Günümüz ihtiyaçlarını dikkate alarak geliştireceğiniz modeller daha kalıcı daha verimli sonuçlar oluşturacaktır. Yeni üniversiteler kurulurken ülkenin ve çağımızın ihtiyaçları iyi analiz edilebilirse bunların ülkemize ve dünyaya yapacağı katkılar kayda değer olacaktır. Dört senelik lisans eğitiminde üç defaya mahsus, üç buçuk aylık firmalarda yapılacak stajlar, üniversitede yapılan eğitimin sanayi ile işbirliğiyle pekişmekte. Mezunlarımızın iş bulmasında kolaylık sağlanmakta, hem de mezuniyet sonrasında kariyerlerine nasıl yol vereceklerine sağlamakta. Her yıl çeşitli konferanslar sergiler düzenlenmekte. EMO`nun geliştirdiği BPS ve İBK şu açıdan bence önemli. Esasında konferans düzenlerseniz katılımcı sayısını belli sayının üzerinde tutmak gerekmekte. Etkinliğin sürekliliği için bu çok önemli. Bildirilere kısıt koymak sadece tema açısından söz konusu olmakta. EMO bunu özellikle ilk bildiriler olsun diyerek büyük kısıt koyduğunda şu endişeyi göz ardı ediyor, önemli olan burada ilk bildirisini sunan araştırmacılar gelsin çalışmalarını sunsun. Bu gaye ile aslında insanımızın yetişmesine büyük önem verildiğinin göstergesi. Burada bizlerle kendi ülkemizde yapabiliyor olmanız, daha sonraki bildirilerinizde yetişmeniz bakımından büyük önem taşımakta. Bitirme projeleri sergisi bütün üniversitelerimizde yapılmakta. Buradaki etkinliğin farkı ne? Şöyle bir fark görmekteyim. Sadece bir üniversitenin bitirme projesi olmayacak, yan taraftaki sergide başka üniversitede başka bir mühendisin getirdiği esere pratik çözüme tanıklık yapacaksınız. Dolayısıyla vermeye çalıştığım farklı modeller üniversitemizdeki model bugünkü etkinlik modeli zenginlik katmakta. Bu tür faaliyetlerin zenginliği önem taşımakta. Her etkinlikte olduğu gibi fiziki olarak buraya gelmek büyük emek gerektirmekte hepinize teşekkür ediyorum."

"Türkiye çok yeni gelişmelere farklı dinamiklere sahne oluyor"

Açılışta son olarak söz alan EMO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Neriman Usta da konuşmasında şunları söyledi: "Bu sene etkinliğin kolektif anlayışı, yarışmacı anlayışı barındırmaması bütün öğrencilerin emeklerinin görülür kılması, yaratıcı fikirlerin sergilenmesine olanak tanıdığını gördüğümüzde merkezi düzeyde tüm ülke yüzeyine yaygınlaştırmak için karar aldık. EMO Ankara Şube, Türkiye çapında bu yıldan itibaren de bu etkinliği geliştirmeye devam edecek  diye düşünüyorum. Önemli günler geçiriyoruz. Türkiye çok yeni gelişmelere farklı dinamiklere sahne oluyor. Taksim olayları Türkiye`de belki pek çok algının birden alt üst edildiği, hiçbir şeyin eskisi olmadığını düşündüren başlangıç belki de bir sonuç. Taksim`i halkın meydanı olmaktan çıkartılıp oraya başka bir gericiliğin kalesi yapılmak istenmekte;  31 Mart vakalarına gönderme yapılabilen Topçu Kışlası yapılması hikayesiyle başlayan ve meydanı giderek meydan olmaktan çıkartarak, Taksim`in Türkiye mücadele tarihinde simgelenen Taksim`i halkın meydanı olmaktan çıkartan düzenlemeler yapılmak istenmekte. Orada yapılaşmaya karşı pek çok yasal yollarla direnildiği alanda, oranın belli sınıfın meydanı haline getirilmesine karşı başlatılan bir şey Taksim olayları. Taksim`de ya da Taksim`de başlayan bütün halkın bu hükümetin ayrımcı politikalarına karşı farklı siyasi görüşlerin farklı cinsel tercihlerin, farklı çalışanları birleştiren yapıyla bu anlayışa karşılık verdiğini görüyoruz.Bize sürekli dayatılan yasaklar, hak aramaya karşı gösterilen şiddet. Hayatımızın her alanının siyasi iktidar tarafından belirleneceği, kadınların kaç çocuk doğuracağı, her alanda doğa alanında ya da enerji alanında vs. bütün hayatın yeniden dizayn yapıldığında ‘biz böyle gördük yapacaksınız` denilen anlayışına karşı bir duruş. Son alkol düzenlemesi bile buna tetikleyici unsur haline geldi. Gündelik hayatımızın en küçük alanına kadar belirlendiği dizayn etmek toplum mühendisliği uygulamak istiyorlar. Taksim`deki direnişin başlangıcını bu dizayn anlayışı oluşturuyor. İnsanlar kendi taleplerine haklarına sahip çıkmak için direniyorlar. 10 yıldır, 2001 krizinden bu yana uygulanan ne liberal politikalar var. Özellikle yapısal dönüşümler, yasalarla birlikte dönüşümler 2001 yılı kriziyle başlamıştır. Sermaye birikimi; enerji alanı, inşaat alanı ve maden alanının dizaynına baktığımızda. Bu alanlarda çok hızlı yasal düzenlemeler yapılıyor. Tek taraflı düzenlemeler bütünüyle karşılaşıyoruz. Kime göre düzenleme yapılıyor; belli bir sınıfın ihtiyacına göre o sınıfın sermaye birikimi oluşturabilmesi için yapılıyor. Enerji alanında, enerji ihtiyacı empoze edilerek, ne tür santralin yapıldığı hangi kaynaktan enerji üretildiği de önemli görülmüyor, doğanın yok sayılması, orada yaşayan insanların yok sayılması…Ciddi bir güvencesizlik görüyoruz. Enerjisinin en temel ihtiyaçlardan biri olarak değil sadece parasal olarak emtia olarak bize sunulmakta. Keza maden alanında da böyle. Türkiye`nin gerçek ihtiyaçları göz ardı edilmekte. Milli parklar gözden çıkarılarak madencilik uğruna feda edilmekte. Yapı alanında afet yasası ardından büyükşehir yasası ile, yapı denetim kanun düzenlemeleri ile belli sınıfın sermaye birikimini hızla edinmesi adı altında insanların oturduğu mekanlardan sürülmelerini, barınma haklarının yok sayıldığını görüyoruz. İnsanları mülksüzleştiren, yaşam olanaklarını ortadan kaldıran topyekün halkın yaşama hakkını göz ardı eden bir durumla karşı karşıyayız. Bütün halkın birleşerek Taksim`de başlayıp tüm Türkiye`ye yayılmasını buradan görüyoruz. Herkesin yaşam hakkı elinden alınıp can güvenliği ortadan kaldırılıyor. Türkiye böyle bir şeyi yaşamak istemiyor. Bu düzenlemeler meslek haklarımızı da doğradığını görüyoruz. Mesleki haklarımızın kişisel haklar olmaktan çıkartılmaya çalışıldığını görüyoruz. Kamusal denetim alanlarına baktığımızda, lpg denetimi, asansör denetimi olabilir, mal ve hizmet üretiminin denetimi ve kontrol alanlarında baktığımızda kontrol mekanizmaların şirketler tanımlandığını görüyoruz. Bütün mühendislerin yapması gereken işlemleri artık bir şirket tanımlayarak mühendislik haklarının doğrudan şirket hakkı olarak tanımlandığını görüyoruz. Plânsız mühendis arzı yaratılıyor hem de mesleki denetim alanlarında büyük bir havuz yaratılıyor. Neo liberal politika güvencesiz ve ucuz iş gücü yarattığını görüyoruz. Mühendisler açısından tüm bu düzenlemelerle birlikte geniş ucuz mühendis iş gücü havuzları yaratılmakta. Mühendis çalışma yaşamında giderek inisiyatifsiz hâlâ getirilmekte."

Açılış konuşmalarının ardından davetli bildiri konuşmacısı Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Ali Akurgal "Mühendislik Eğitim Teknolojileri" başlıklı sunumunu yaptı.

Sergide yer alan projelerin özetlerine ulaşmak için TIKLAYINIZ...

 

 

Dosyalar

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI TEK PARÇA (1017 KB)

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI 1. KISIM (790 KB)

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI 2. KISIM (614 KB)

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI 3. KISIM (614 KB)

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI 4. KISIM (610 KB)

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI 5. KISIM (612 KB)

PROJE ÖZETLERİ KİTAPÇIĞI 6. KISIM (579 KB)



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR

Okunma Sayısı: 1389


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.