HAVELSAN (Ahmet ÇAKMAK) Havelsan Güney Kore'ye uçak simülatörü sattı. Ekonomi servislerindeki gazeteci arkadaşlarımızın bu olayı mercek altına alması lazım. Bu simülatörün katma değeri nedir ? kullanılan girdilerin ne kadarı ithalattır ? tasarımın Türkiye'ye ait olduğu söylendiğine göre bu nasıl sağlandı ve ne ölçüde bir başarıdır ? İşletme ve iktisat fakültelerindeki araştırmacı arkadaşlarımızın da bu olay vesilesiyle Havelsan ve Aselsanı mercek altına almaları lazım. Bu şirketlerin teknolojik bir başarısı sözkonu-su mudur ? eğer böyle bir durum varsa uluslar arası karşılaştırmalar açısından boyutları nedir ? Aselsan ve Havelsan uzun vadeli askeri teknoloji geliştirme hedefinin önceliği nedeniyle sübvanse edilmekte midir ? Tamamen piyasa kurallarına göre çalışan kuruluşlar mıdır ? Sözgelimi bir müşteri olarak TSK bu şirketleri kayırmakta mıdır ? Aselsan ve Havel-san'ın ileri ve geri bağlantıları bakımından ekonomiye katkıları nelerdir? Sorular çoğaltılabilir. Özellikle önemli olan bu şirketler hem uzun vadeli teknolojik gelişme hem de kar hedeflerini birlikte gerçekleştirebiliyor mu, onu öğrenmek lazım. Eğer bunu yapabiliyorsa ve şu yada bu şekilde özel himaye görmeden yapabiliyorsa o zaman bunları yeni devletçiliğin örnekleri olarak ele almak lazım. Yeni devletçilik bir dekomodifi-kasyon hareketi değildir. Radikal solun uzun vadeli hedefi tabii ki dekomodifikasyondur ama kısa vade de ekonomik başarının gelmesi uluslararası meta zincirlerine girerek ve bu zincirlerden daha çok pay elde ederek olur... ve ekonomik başarı şarttır... ve bu başarı artık değer biriktirmenin esas olduğu bir dünya ekonomisinde oyunu iyi oynayarak kazanıla-bilir. Bunları radikal solun yeni gerçekçiliği başlığı çerçevesinde tartışma gündemine almak gerekiyor. Yeni devletçilik anlamını gelişmekte olduğu söylenen ülkelerin özel sektörünün uzun vadeli işe girişme, kısa vadede zararı göze alabilme, teknolojik atılımı birinci hedef olarak koyma ve finansmanı ağır işlere girişme konularındaki yetersizliğinden alır. Bu yetersizliklerin devletin öncülüğü, örgütleyiciliği ve desteği ile aşılmasını esas alır. İşte Aselsan ve Havelsan bu bağlamda değerlendirilmelidir. Böyle bir anlayışın, böyle bir ekonomik kalkınma stratejisinin öncüleri, örnekleri olarak görebilir miyiz bu şirketleri ? Yoksa TSK'nın desteği ve şemsiye altında örnek temsil etmeleri mümkün olmayan istisnalar mıdır ? Ekonomi servislerindeki gazeteci arkadaşlarımızın ve iktisat ve işletme fakültelerindeki araştırmacılarımızın mercek tutmaları gereken bir konu daha var. Devlet bakanı Tüzmen Havelsan'ın uçak simülatörü ihracı dolayısıyla yapılan törende Türkiye'nin ihracatında yüksek teknolojili ürün payının yüzde ıı'e çıktığını söylemiş. Benim bildiğim en son yüzde 2 idi. Bu çok hayırlı sıçramayı neye borçluyuz, arkası gelecek bir hızlı yükseliş trendine mi girmiş bulunuyoruz ? Bu soruların cevaplarının aydınlatılması lazım. Bunlar Türkiye toplumunun en önemli konuları.
|