EMO, Karadeniz`deki HES`lerle ilgili Giresun-Aksu Deresi`ni inceledi Enerji adı altında çevredeki tüm canlı yaşamının tehlikeye atıldığını belirten uzmanlar, HES`lerin, deredeki suyun yüzde 90`ını aldığını, yüzde 10`unu ise cansuyu olarak bıraktığını vurguladı.
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası‘nca (EMO), Karadeniz‘deki HES‘lerle ilgili Giresun Aksu Deresi‘ne düzenlenen inceleme gezisinde, "HES‘lerin doğayı nasıl tahrip ettiği" gözler önüne serildi. Dereden akanın "artık su değil, çamur olduğu" gözlenirken bu duruma TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Cemalettin Küçük de "HES‘lerde su, borular ile aktarılıyor. Su borudan geçip dövülürse canlı ölür. Derede balık kalmıyor. Derenin iki yakası betonlar ile koparıldı. İki yakada bulunan domuzlar bile bir araya gelemiyor" tepkisini gösterdi. EMO Genel Başkanı Gazi İpek de "HES‘ler suyu daha fazla kullanmak adına, çevreyi susuz bırakıyor" ifadelerini kullandı. EMO Genel Başkanı İpek, "Türkiye‘deki enerji sektörünün ranta dayalı olduğunu" belirterek "HES‘ler artık ihtiyaç olmayacak boyuta geldi. EPDK‘nin projeksiyonuna göre, mevcut yatırımlar 2030 yılına kadar tüm enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde. Hâlâ daha da çok fazla proje var" dedi. Dere betonla kaplandı TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Küçük ise gerek dere ıslah dedikleri çalışmalar gerekse HES nedeniyle derelerin iki yakasının betonlar ile birbirinden koparıldığını söyleyerek "Derenin iki yakasındaki domuz bile birbirinden ayrılmıştır. Dere, beton bloklarla kaplandı" dedi. Enerji adı altında çevredeki tüm canlı yaşamının tehlikeye atıldığını, HES‘lerin deredeki suyun genelde yüzde 90‘ının aldığını, yüzde 10‘unu ise cansuyu olarak bıraktığını kaydeden Küçük, "Dere gönlünce akamıyor. Borular ile 7.8 kilometre mesafeden su alınıyor. Derenin yatağında bırakılan suya ise cansuyu diyorlar. Cansuyu, derenin bütün suyu demektir. Buradaki yapılar, suyu yatağından alıp borularla taşıyarak elektrik üretiyor. Bu suyun doğadan koparılması demek. HES‘ler suyu aldığı için buharlaşmayı engelliyor. Buharlaşma yoksa ısı artar, bütün canlı yaşamı etkilenir" dedi. Küçük, suyun artık kahverengi aktığına da dikkat çelcerek "Her yer inşaat ve taş madeni. Üstelik heyelan bölgesi. Artık su yerine çamur akıyor. Eskiden kasabaları su basardı, artık çamur basıyor. Fındık üreticileri ise susuzluk çekiyor" dedi. Su borularla taşındığında, sudaki canlıların yaşam olanağının kalmadığını söyleyen Küçük, "Su borudan geçip dövülürse canlı ölür. Derede balık kalmıyor. Türkiye kirli üretim modeline itilmiştir. Enerjiden önce bu tartışılmalı" ifadelerini kullandı. (Cumhuriyet; 25.08.2019)
|