HABER

 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, TMMOB 45. Dönem 4. Danışma Kurulu’nda, güncel gelişmeler ve Oda çalışmalarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. Doğa katliamına yol açan yatırım kararlarını eleştiren İpek, “Çanakkale’de olduğu gibi ülkemizin dört bir yanında sermaye çıkarlarına hizmet etmek adına yapılan enerji yatırımları çığırından çıkmıştır” diye konuştu.
 

TMMOB 45. Dönem 4. Danışma Kurulu Toplantısı 28 Eylül 2019 tarihinde Çanakkale‘de, Belediye Çalışanları Eğitim ve Sosyal Tesisi‘nde Ercan Adsız Konferans Salonu‘nda gerçekleştirildi.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, toplantıda yaptığı konuşmada TMMOB`nin danışma kurulu ve başkanlar toplantısını duyarlı mücadele alanlarında yapmasının önemli olduğuna dikkat çekti. Çevre ve insan odaklı politikalara duyarlılık gösteren TMMOB`nin kamusal alanda, ülke demokrasi tarihinde verdiği mücadele ve dik duruşuyla tüm kesimlere öncülük ettiğini kaydeden İpek, örgüt içi demokrasi ve örgütün işleyiş biçimine ilişkin de çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. İpek, "Bu kapsamda; sadece örgütsel çalışmalar ve Odaların kendi arasındaki ilişkilere yönelik değerlendirmelerin paylaşılacağı, tek gündemli bir toplantı yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum" dedi.

TMMOB tarafından oluşturulan "Akkuyu Nükleer Güç Santrali İzleme Komisyonu" ile "Büyük Menderes Havzasında Jeotermal Enerji Santrali Gerçeği Çalıştayı" adı altında yapılan çalışmalara EMO`nun geleneksel usullere göre dahil edilmemesini eleştiren İpek, "Bu tutumu da anlaşılır bulmadığımı belirtmek isterim" diye konuştu.

Türkiye`nin her gün yeni bir faciayla karşılaştığını anlatan İpek, "İşte İstanbul depremi… Göz göre göre geliyor. Doğru dürüst bir hazırlık yok. İletişim altyapısı bir anda çöktü" dedi. İpek, TMMOB`nin Başkanlar Toplantısı yaparak "Deprem Seferberliği" başlatmasını istedi.

Ülkemizde son dönemde "acımasız ve kural tanımaz" bir şekilde doğa katliamları yaşandığını belirten İpek, Kaz Dağları ve Cerattepe, Yeşil Yol Projesi, Salda Gölü, Kelebekler Vadisi, Hevsel Bahçeleri, Hasankeyf, Munzur Dağları ve Ovacık`ta yaşananlar ile HES projelerini örnek olarak gösterdi. İpek, insana ve doğaya saygısı olamayan siyasi iradenin, tüm doğal kaynakları ranta dönüştürdüğünü, antidemokratik politikalarla, ekonomik çıkarları doğrultusunda, kamusal alanları yerli ve yabancı sermaye şirketlerinin yağmasına açtığını belirtti.

"Termik santrallar ölüm saçıyor"

Çanakkale`de katliamın boyutunun sadece altın madenleri ile sınırlı kalmadığını, termik santralların da çevreye ve bölge halkına büyük zararlar verdiğini kaydeden İpek, "Termik santralların bölgede faaliyetlerine yönelik yapılan tüm uyarılar, verilen tüm mücadeleler sonuçsuz kalıyor. Bölgede ithal kömürle çalışan santrallar ölüm saçıyor" dedi.

Termik santralların hava ve su kirliliği yarattığını, ekolojik dengeye, halk sağlığına zarar verdiğini, gürültü, ısı-ışık problemleri ve toprak kirliliğine neden olduğuna dikkat çeken İpek, şunları söyledi:

"Kamusal ve mesleki sorumluluğuz gereği gerekli uyarıları yapıp sürekli itiraz etmemize rağmen uyarılarımızın dikkate alınmadığını görüyoruz. Ülke kalkınmasında enerjinin önemi ortadadır. Ekonomik ve sosyal hayatımızdaki yeri de tartışılmazdır. Ancak ülkemizin kurulu gücü, 2019 Temmuz ayı itibarıyla 90 bin 449 MW`a çıkmıştır. Elektrik üretim kapasitesi ise 2018 verilerine göre 303.9 milyar kWh olarak gerçekleşmiştir. Kurulu güç ve üretim kapasitesindeki artışa rağmen, enerji ihtiyacı aynı oranda artmamıştır. 2019 Ağustos sonu tüketim verileri, 2018 tüketim değerleriyle aynı.. Dolayısıyla, gerçekçi verilere dayanmadan yapılan plansız yatırımlarla, elektrik üretiminde arz fazlası meydana gelmiştir. EPDK`nın projeksiyonlarına göre; ülkemizdeki mevcut yatırımlar, 2030 yılına kadar tüm ihtiyaçları karşılayabilecek düzeydedir. Buna rağmen yatırım aşamasında olan çok fazla santral projesi bulunmaktadır."

"Elektrikte zamlar devam edecek"

Yenilenebilir enerji dışında santrallara verilen satın alma garantilerinin enerji üretim maliyetlerinin artmasına neden olduğunu anlatan İpek, şöyle konuştu:

"Ülkemizde kaynaklarımızın ne kadar kısıtlı olduğu ortadadır. İçinde bulunduğumuz süreçte bu kısıtlı kaynaklar heba edilerek gereksinim dışı, yatırımlar için harcanmaktadır. Satın alma garantili zorunlu alımlar enerji maliyetlerini artırmaktadır. Gerçek dışı planlamalardan uzak bir anlayışla, halkın faturası kabartılmakta, enerjinin yükü halkın sırtına yüklenmektedir."

 Toptan alım-satım yaparak fiyatların aşırı yükselmesini önleyen Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.`nin (TETAŞ) geçen yıl kapatıldığını anımsatan İpek, "Maliyet Bazlı Fiyatlandırma Mekanizması" ile döviz kurlarında yaşanacak artışların önümüzdeki günlerde de elektrik fiyatlarına zam ve dolayısıyla enflasyon artışı olarak yansıyacağını vurguladı. Enerji şirketlerinin 47 milyar dolar civarında kredi borçlarının olduğunu, şu ana kadar ödenemeyen borç miktarının da 12 milyar dolar düzeyine çıktığını kaydeden İpek, zor durumdaki şirketler için kamunun devreye girerek çözüm aramasına yönelik gelişmeleri de yakından izlediklerini söyledi.

Enerji alanında yaşanan büyük sıkıntıların temelinde, rant odaklı, kar hırsıyla yapılan özelleştirme uygulamalarının yattığını belirten İpek, kamu yararını hedef alan politikaların uygulamaya konarak, acilen yeniden kamulaştırma yapılması gerektiğini her fırsatta dile getirdiklerini kaydetti. İpek, bu konuda TMMOB tarafından bir kampanya başlatılmasını önerdi.

Enerjinin kaynak seçiminden tüketimine kadar geçen evrelerinin tüm insanlığı etkilediğini, dolayısıyla bu iş ve işlemlerin insan ve doğa yararını ön plana çıkaran ilkeler doğrultusunda yapılması gerektiğini anlatan İpek, "Enerji halkın ihtiyaçları doğrultusunda, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmalı, termik santralların faaliyetleri biran önce durdurulmalıdır. Yeni santral projelerine izin verilmemelidir" dedi.

 Çanakkale`de olduğu gibi ülkenin dört bir yanında sermaye çıkarlarına hizmet etmek adına, yapılan enerji yatırımlarının çığırından çıktığını ifade eden İpek, EMO`nun 24-25 Ağustos 2019 tarihleri arasında gerçekleştirdiği HES Teknik Gezisi ile ilgili bilgi verdi. İpek, "Gezi sonucunda gördük ki, ekonomik ve ekolojik hesap yapılmadan her derenin üzerine bir HES yapılmış. Dereler, kurumuş, sadece can suyu ile ayakta duruyor. Bölgenin yapısı bozulmuş, tabiat beton yığınları ile tahrip edilmiş" diye konuştu.

İpek, geziye yönelik inceleme sonuçlarının raporlaştırılarak en kısa zamanda kamu kurumları ve kamuoyuna sunulacağını belirtti.   

Mersin NKP Buluşması

Gazi İpek, tüm gelişmiş ülkelerde, kapatılma kararı alınan nükleer santrallar konusunda ülkemizde hükümet tarafından hummalı bir çalışma yürütüldüğünü, Rus Şirketi tarafından Akkuyu`da inşaatı devam eden nükleer santral projesinin 2023`e kadar -temelinde oluşan ve sürekli onarılan çatlaklara rağmen- faaliyete geçirilmeye çalışıldığını kaydetti. Sinop-İnceburun ve Tekirdağ-İğneada`da nükleer ısrarının da devam ettiğini anlatan İpek, nükleer santrallara karşı mücadele için yan yana gelmiş çeşitli kurum, kuruluş ve kişilerden oluşan Nükleer Karşıtı Platform`un (NKP) 2006 yılından beri sekretaryasını EMO`nun yürüttüğünü anımsattı. NKP`nin 13 Ekim 2019`da Mersin`de nükleer santrallara yönelik muhalefetin güçlendirilmesi, sesini duyurması ve önümüzdeki dönem yapılacak çalışmalara ilişkin bir buluşma düzenleyeceğini bildiren İpek, "Bu toplantıda, dünya ölçeğinde giderek artan savaş ve kriz koşullarında, kirli, pahalı ve yok edici nitelik taşıyan bu projeye karşı yapılması gereken mücadele yöntemleri değerlendirilecek, yeni gelişmeler ışığında yeni bir yol haritası oluşturacağız" diye konuştu.

Kayyumlara karşı Demokrasi Nöbeti

Hükümetin iktidarda bulunduğu 17 yıllık süreçte, antidemokratik, otoriter sistemin baskıcı yanlarının her alanda fazlasıyla hissedildiğini anlatan İpek, yerel seçimler sonrasında gücünü yitirdiğini anlayan siyasi iktidarın halkın seçtiği belediye başkanlarını görevden alarak yerine kayyumlar atadığını ifade etti. İpek, Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine atanan kayyumlara tepki olarak başlatılan Demokrasi Nöbeti`ne 14 Eylül 2019`da katılarak, halk iradesiyle seçilen belediye başkanlarının görevlerine dönmesi için destek verdiklerini kaydetti.

EMO`dan Kriz Anketi

EMO`nun başlattığı "Ekonomik Kriz Mühendisleri Nasıl Etkiliyor" anketine değinen İpek, "İş bulma ve çalışma hayatında karşılaşılan zorluklar, kriz koşullarının yaşam standartlarına yansımaları, krizden erkeklere oranla daha çok etkilenen kadın mühendislerin yaşadıkları ve genç nüfusta giderek yükselen işsizlik karşısında yeni mezun mühendislerin durumunun bu çalışmada ortaya konması amaçlanmaktadır" diye konuştu.

İpek sözlerine son verirken, EMO`nun 3-5 Ekim 2019 tarihleri arasında İzmir`de Rüzgar Sempozyumu ve Sergisi; 5-6 Ekim 2019 tarihlerinde Ankara`da Sinyal ve Görüntü İşleme Konferansı, 14-16 Kasım 2019 tarihinde İstanbul`da Elektrik-Elektronik Mühendisliği Kongresi (EEMKON), 28-30 Kasım 2019 tarihinde Bursa`da 11. Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Konferansı (ELECO), 5-7 Aralık 2019 tarihinde Diyarbakır`da TMMOB 11. Enerji Sempozyumu`nu, 12-14 Aralık 2019 tarihinde Antalya`da 10. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu`nu (YEKSEM) gerçekleştireceğini kaydetti.

Fotoğraflar