Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Bileşenleri, `Nükleer Tehlikeye Karşı Mersin Buluşması` adı altında düzenlenen etkinliğin Sonuç Bildirgesi`ni yayımladı. Nükleer santralların faaliyetlerinin durdurulması ve nükleer silahların yok edilmesi için mücadele vurgusunun yapıldığı bildirgede, ekonomik kriz koşullarından kamu kaynaklarının nükleere aktarılmasının kabul edilemeyeceği ifade edildi.
 

Mersin`de 3 Ekim 2019 tarihinde düzenlenen etkinliğin sonuç bildirgesinde, enerji arzı açısından nükleer santrallara ihtiyaç olmadığı vurgulanarak, nükleer santral projelerinin dışa bağımlığı artıracağı uyarısına yer verildi. Dağıtım hatlarının bakımı ve yenilenmesi yapılarak kayıp- kaçakların önlenebileceğine vurgu yapılan bildirgede, "Kaliteli kesintisiz, güvenilir ve temiz enerjiyi ödenebilir konuma getirilerek halka arz edilmesini talep ediyoruz. Ülkemizin arz güvenliği sorununun olmadığını biliyoruz" denildi. Ekonomik kriz koşullarında kamu kaynaklarının nükleer santral ve nükleer silahlara yatırılmasının kabul edilemeyeceğine dikkat çekilen bildirgede, "İşçi ve emekçiler bugün ülkemizde, ekonomik krizle boğuşmaktadır. İktidar eliyle yerüstü ve yeraltı kaynakları yağmalanmakta, sermayeye teşvikler verilmekte, devlet garantileriyle emek düşmanı, otoriter politikalar uygulanmaktadır" ifadelerine yer verildi. Mersin`de nükleer santral kurulacak alanın deprem bölgesi olduğuna işaret edilen bildirgede, şöyle denildi:

"Hükümetin, enerji politikaları ve nükleer santrallara ilişkin, çeşitli gerekçelerle halka yeterince bilgi vermemesini, bilgi ve belgeleri halktan saklayarak kamuoyunu yanıltmasını kabul etmiyoruz. Son derece hassas konuya ilişkin medya kirliliğinin ve diğer bilimsel olmayan yayınların önlenmesini, halkın bilgilendirilme ve aydınlanma taleplerinin karşılanmışını bekliyoruz."

Hükümetler arası anlaşmalar yoluyla nükleer santral yapım süreçlerinde hukuk sisteminin devre dışı bırakıldığına dikkat çekilen bildirgede, "Nükleer santralların fizibilitesi, kurulumu, söküm sorunu, atık ve toplumsal maliyetleri açısından, halkın üstlenip, kaldırabilmesinin mümkün olmadığının görülmesini istiyoruz" denildi. Nükleer santraların normal çalışma koşullarında bile canlılar ve halk sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğuna işaret edilen bildirgede, şu ifadeler yer verildi: 

"Nükleer santralların ve silahların; canlıların yaşamı, halk sağlığı ve insan hakları ile bağdaşmayan zararlara neden olduğu gerçeği ortadayken, Ülkemizde santral yapımı ve dünyada santralların üretimlerinin durdurulmasını, silahların derhal yasaklanmasını istiyoruz. Uranyum madenciliğinden başlayarak nükleer enerji üretiminin çok yönlü sağlık sorunlarına neden olduğu bilinmektedir. Nükleer santrallerde kaza olmasa bile, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere çevre halkına kanser yapıcı etkilerinin bulunduğunu hatırlatıyoruz."

"Nükleer santralların nükleer silahların üretimine geçiş amacıyla kullanılacağı" iddialarına değinilen bildirgede, "Hiroşima, Nagazaki, Çernobil, Fukuşima kırımları birer insanlık suçu olarak tarihe geçmişken, bu katliam örneklerinden ders çıkarılmasının bir kez daha altını çiziyoruz. Bugün binlerce kat daha güçlü silahların şehirleri, bölgeleri ortadan kaldırabileceğini, iklim kuşağına etki ederek, nükleer kışlar yaratacağını hatırlatıyoruz. İnsanlığın, kıtlığa mahkum edilmesini kabul etmiyoruz" denildi.  Hükümete, nükleer silahların yasaklanması anlaşmasını imzalanması çağırısı yapılan bildirgede, "Anayasalarda temel hak olan yaşam hakkının doğmuş ve doğmamış her canlının hakkı olduğunun bilinmesi gerekirken, nükleer silahlarla girilen bir savaşın kazananının olmayacağına bir kez daha dikkat çekiyoruz" ifadelerine de yer verildi.

Fotoğraflar