Nükleer Karşıtı Platform (NKP) adına sekretarya görevini yürüten Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek ve ekoloji temsilcisi 13 kurum ve dernek temsilcileri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluve Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ile görüşme gerçekleştirildi. Çevre sorunlarının ele alındığı toplantıda; öneriler iletildi.
 

Video konferans yöntemi ile gerçekleştirilen toplantıda çevre temsilcilerine 5 dakika konuşma süresi verildi.

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek; Dünya Çevre Günü nedeniyle duyarlılık göstererek, ekoloji temsilcileri ile ortak bir çalışma zemini yarattıkları için CHP Genel Başkanı ve yöneticilerine teşekkür etti.

NKP`nin, kamuoyunu bilgilendirmek adına; dünyada ve ülkemizde, nükleer santrallar ve nükleer silahlara yönelik yıllardır örgütlü bir mücadele verdiğini belirten İpek, ülkemizde kurulması planlanan nükleer santrallara yönelik, nükleer santral karşıtları ve tüm çevre hareketlerinin mücadelesine desteğin arttırılması gerektiğini kaydetti.

İpek, konuşmasında, "Şunu belirtmek isterim ki; NKP yıllara dayanan bir mücadele yürütmektedir. Birçok platform ve kurumdan oluşmaktadır; Bu mücadeleyi bu nedenle 5 dakikada anlatmak oldukça zor. Öncelikle; NKP bileşenlerinin katılımı ile sizlerle yeni bir toplantı talebimizin olduğunu belirtmek isterim" dedi.

İpek`in bu talebini CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu uygun bulduğunu kaydetti.

EMO`nun, NKP`nin sekreteryasını yaptığını belirten İpek, EMO`nun,  toplum yararına, bağımsız ve özerk yapıya sahip olduğunu, Türkiye enerji sektöründeki birikimi ile üretim-iletim-dağıtım-tüketim yapılanmasına ilişkin görüşlerini yaptığı çalışmalar ve raporlarla ortaya koyduğunu vurguladı. EMO`nun talep tahminleri ve enerji kaynaklarına yönelik güvenilir ve gerçekçi metinlerle kamuoyuna yansıttığını ifade eden İpek, "Türkiye`nin nükleer santrala ihtiyacı olmadığını bu çalışmalar göstermektedir" dedi.

İpek, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

-Ülkemizde enerji arz fazlası bulunmaktadır. 2018 enerji tüketimi ile 2009 yılı tüketim rakamları kıyaslandığında tüketimin artmadığı görülüyor, yaklaşık 304 Milyar kWh... 2020`de artış olmayacağı hatta düşüş olacağı görülmektedir. Nisan ve Mayıs ayları tüketimleri geçen yılın aynı dönemine göre % 20 azaldı..

Ancak yatırımlar bütün hızıyla devam ediyor.. 2019 sonu itibarıyla kurulu güç 91.431 MW‘tır. 2023‘e kadar kurulu güce ilave olarak 23000 MW yatırım planlanmaktadır. İlave kurulu güçten yaklaşık 75 Milyar kWh enerji üretimi beklenmektedir. Mevcut üretim tüketilemezken bu yatırım iştahı nereden gelmektedir..

Enerji talebi sürekli revize ediliyor. Ne zaman talep artışı gündeme gelse arkasından özelleştirmeler, nükleer santral yatırımları, kapasite artışı yöntemiyle destek mekanizması oluşturuluyor. Elektrik enerjisinde satın alma garantileri, YEKDEM enerji maliyetlerini arttırıyor. Bir de 2023 yılında Akkuyu Nükleer Güç Santralı buna eklenecek. Satınalma garantilerinin, toplam tüketim içindeki payı arttıkça enerji maliyetleri ve dolayısıyla elektrik fiyatları artmaya devam edecektir. Enerji talebini karşılamak için kayıp-kaçağın önlenmesi, enerji verimliliğinin uygulanması gerekiyor. Enerji alanında eğer yatırım yapılması gerekiyorsa, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmalıdır. Mutlak büyüme modellemeleriyle yapılan projeksiyonlar gerçekleri yansıtmamaktadır. Türkiye % 100 yenilenebilir enerjiye geçiş için master plan yapmalıdır. Ülkemizin ne nükleer santrallara, ne de termik santrallara ihtiyacı yoktur. İnsanlara, çevreye ve doğaya zarar veren yatırımlardan vazgeçilmelidir. 

-Nükleer santrallar ve nükleer atıklara yönelik; açılan ya da açılması düşünülen tüm davalara yönelik kamuoyu oluşturulması için, etkin bir çalışma grubu oluşturulmalı, meslek örgütleri ve çevre platformlarının ortak çalışmaları arttırılmalıdır.

-Toplumsal davalar bireyler tarafından açılmakta, ancak dava sürecinde bilirkişi ücretleri nedeniyle davalar sürdürülememektedir. Davaların kaybedilmesi durumunda bireyler cezaları ödemek konusunda büyük zorluklar çekmektedir. Açılan davaların ortaklaştırılması önemlidir.

İpek, TMMOB ve meslek örgütlerinin kuruluş kanununun değiştirilme girişimine de değinerek, "Ülkemizdeki demokrasi güçleri ve toplumun geleceğini yok etme girişimidir" dedi.