O katliam, ülkenin içine itildiği şiddet ve kaos bataklığına, ekilmek istenen kin ve nefret tohumlarına inat barışın ve kardeşliğin sesini yükseltenlere karşı yapıldı.
Ülkemizin en büyük kitle kıyımlarından birisi olan, 103 arkadaşımızın hayatını yitirdiği, 500`den fazla arkadaşımızın yaralandığı, onlarca arkadaşımızın sakat kaldığı 10 Ekim Katliamı`nın altıncı yılındayız. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızın derin acısı yüreklerimizdeki tazeliğini korumaya devam ediyor. IŞİD üyesi 2 canlı bombanın hedef aldığı 10 Ekim Mitingi, 2015 yılında Türkiye`nin içine itildiği şiddet ve kaos bataklığına karşı, topluma ekilmek istenen kin ve nefret tohumlarına karşı barışın ve kardeşliğin sesini yükseltmek için düzenlenmişti. AKP`nin tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası dönem, ülke tarihinin en karanlık ve şiddet dolu günleri olarak aydınlatılmayı bekliyor. AKP`nin Suriye politikası ve Suriye iç savaşının taraflarıyla ilişkileriyle bir arada değerlendirilmesi gereken bu dönemde yaşanan şiddet, birbiri ardına yaşanan patlamalarla ülkemizi kana boğduğu gibi, sonrasındaki siyasal çalkantıların da hazırlayıcısı oldu. AKP`nin demokratik hak ve özgürlükleri tümüyle askıya aldığı olağanüstü hal rejimi bu dönemden itibaren fiilen uygulanmaya başladı. BARIŞ ÇAĞRISI Türkiye`nin içine sürüklendiği şiddet, baskı ve korku iklimine karşı gerçekleştirilecek mitingine çağrı için DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından yapılan ortak açıklama "Gelin her ölümün bizi birbirimizden daha uzağa savurmasına izin vermeyelim" cümlesiyle bitiyordu. 10 Ekim`de ölümleri durdurmak için yan yana gelenler ne yazık ki ölümle yüz yüze geldiler. Bayrak tutan ellerimiz, pankart taşıyan omuzlarımız, halaya durmuş kollarımız, barışa yürüyen bedenlerimiz düştü bu meydana. Kanlarımız birbirimize aktı, birbirine karıştı kanlarımız. Barışa susayan, emeğine sahip çıkan, demokrasi mücadelesi veren canlarımızı aldılar bizden. Demir yolu emekçisi kardeşlerimizi, hayatının baharında gençlerimizi, ilkokul çağında çocuklarımızı, barışa adanmış ömürlerimizi çaldılar bizden. EN KARA GÜN 10 Ekim 2015, Ankara`nın en kara günüydü. O günü karartan birbiri ardına patlayan bombalar değildi sadece. O günü karartan, aynı zamanda, bizler yaralı arkadaşlarımıza yardım etmek için seferber olurken üzerimize TOMA`larla, biber gazlarıyla saldıranlardı. O günü karartan, aynı zamanda, "kokteyl örgüt" açıklamalarıyla ortamı bulandıranlar, gerçeği gizleyenlerdi. O günü karartan, aynı zamanda, "saldırıdan sonra oylarımız yükseldi" diyebilme pişkinliğini gösterenlerdi. O günü karartan, aylardır takip ettikleri canlı bombaların katliamı gerçekleştirmesine göz yumanlardı. O günü karartan, katliamda sorumluluğu bulunan kamu görevlilerini ve siyasileri yargılayamayanlardı. Bizler bu meydana bıraktığımız arkadaşlarımızı nasıl ki unutmayacaksak, katliamın sorumlularını da asla unutmayacağız! 10 Ekim katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. 10 Ekim Katliamı, insanlığın en yüce değerleri olan barışa, emeğe ve demokrasiye karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suça ortak olan herkesten hesap soracağız! Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi yitirdiğimiz arkadaşlarımızın en büyük emanetidir. Bu emanetin sorumluluğu bizlerin omuzlarındadır. Ömrümüzün sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz ve bu ülkeyi emeğin, barışın ve demokrasinin ülkesi haline getireceğiz!
|