MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 DENİZLİ ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 DENİZLİ   MUĞLA   UŞAK 
 

 
YEKSEM BANNER
 

EMO Denizli Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 13

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

TÜRKİYEDE NÜKLEER ENERJİ SÖYLEMLERİ


BASIN AÇIKLAMASI

Türkiyede Nükleer Enerji Söylemleri

İçinde bulunduğumuz süreçte, gerek sayın Başbakan R.T. Erdoğan, gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı sayın Hilmi Güler tarafından ülke gündemine getirilen nükleer santrallara gerçekten ihtiyacımız var mı?

Mevcut Hükümetin nükleer enerji ihtiyacını vurgulayan argümanları şunlardır:
1-2020 yılında ülkemiz enerji ihtiyacı 570 milyar kwh. olacaktır ve tüm özkaynaklarımızı kullansak dahi bu ihtiyaç karşılanamayacaktır,
2-Dışa bağımlı kaynak çeşitlendirmesine gidilmelidir. Tek başına doğalgaza bağımlılık sorun yaratabilir,
3-Türkiye nükleer teknolojiye sahip olmalı, bu yarışta mutlaka yerini almalıdır,
4-Nükleer enerji temiz ve güvenlidir.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası olarak bu argümanların yanlış ve yanıltıcı olduğunu, Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacı olmadığını yıllardır söylüyoruz.

Yanıtlar
1- Ülkemizin hali hazırda sanayileşme ve enerji planlarının olmaması, ekonominin istikrarsız ve dış manüplasyonlara açık olması, gelişmiş ülkeler formunda yapılan talep tahminlerini her zaman yanıltıcı kılmaktadır.

2000 yılı enerji talep tahminleri
* 10000000000 kwh

 200020052010201520202030
DPT125 240-270   
ETKB128197294432570 
TEAŞ128212290 547 
EMO128171224275310386

Bugün 142 milyar kwh. olan üretim ele alınıp, beş ay sonra 2005 yılındaki talebin 145 milyar kwh.olacağını varsayılırsa, yukarıdaki cetvelde tüm talep tahminlerinin sapmış olduğu görülmektedir. Bu sapma ETKB tahminlerinde %26.4, EMO tahminlerinde %15.2 kadardır. Burada en yakın tahminin EMO tahmini olduğu görülmektedir. Yine bu talep tahminleri incelenirse görülecektir ki, 2020 yılında EMO tahmini 310 milyar kwh.'tir. 2030 yılı talep tahminlerimiz ise 386 milyar kwh.'tir.

Öz kaynaklar açısından potansiyelimiz ise ; Hidrolik, kömür, rüzgar, jeotermal, güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklar dikkate alındığında, 115.000-120.000 MW ya da 482 ile 569 milyar kwh.'tir.

Görüleceği üzere özkaynaklarımız açısından 2030 yılında dahi talebi karşılayacak potansiyel mevcuttur. Yeter ki enerji planlamasını yapalım, yeter ki bu potansiyeli kullanmasını bilelim. Ayrıca yine tahminlerimize göre 2030 yılında kişi başına elektrik tüketimimiz 3880 kwh olacaktır. Bugün AB ortalaması 4000 kwh/kişidir. 2030'da bugünkü AB ortalamalarını yakalayabileceğimiz gözükmektedir. Türkiye'nin AB üyeliği için de AB'nin gönlünden geçen tarihin bu olduğu söylenmektedir.

2- Dışa bağımlılık konusu gerek 57. Hükümetin, gerekse 58. Hükümetin teslimiyetçi yapısını ortaya koymaktadır. Her iki hükümetin de söylemlerinde bugün kullanılan enerjinin ancak %39'unun özkaynaklarımızdan karşılandığı, bunun 2010'da %29'a, 2020'de %25'e düşeceği bulunmaktadır. Bu söylem, küreselleşmeye entegrasyonun kabülünü ve teslimiyetçiliği içermektedir. Sonuçta doğalgaz ne kadar dışa bağımlılık yaratıyorsa nükleer enerji de aynı oranda bağımlılık yaratır. Çıkacak olan "nükleer enerji strateji raporu"'nda da yakıtın dışarıdan alınacağı ibaresine yer veriliyor olması bizi şaşırtmayacaktır. Zaten mevcut Hükümet de dışa bağımlılıktan vazgeçmeyi değil dışa bağımlılığı çeşitlendirmeyi hedeflemektedir.

3- Nükleer teknolojiye sahip olmaktan kasıt "nükleer santralları kendimiz yapar ve satar konumuna gelmeliyiz" ise bu bir hayli zordur. Örneğin, Güney Kore bile bugün dünyanın gözünde "taklid santral" betimlemesi ile güvenilir olmaktan uzak bulunmaktadır. Eğer nükleer teknolojiye sahip olmakla nükleer başlıklı silahlara sahip olmak kastediliyorsa bunun için de nükleer santrala gerek yoktur. Bu konuda Türkiye ne İran'a benzeyebilir, ne de İsrail'e.

4- "En temiz ve güvenli enerji nükleer enerjidir" söylemini de neredeyse tüm dünya yalanlamaktadır. Dünyada pek çok ülke nükleer enerjiyi terk etmektedir. Almanya, İsveç, Belçika, İspanya, Hollanda gibi ülkeler tarih vererek ya santralları kapatmış ya da ömrü dolanların yerine yenisi sipariş etmeyeceğini belirtmiştir.

Neden başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere dünya nükleer enerjiden kaçıyor? Dünya nükleer enerjiden kaçıyor zira nükleer atıklar bu ülkeler için tam bir baş belasıdır. ABD ve AB ülkeleri atıkları için milyarlarca dolar/euro harcamaktadır. Bu konuda ya kendi insanını zehirlemekte ve insanı ile sorun yaşamakta ya da gayri-ahlaki bir tavırla atıkları için başta Hindistan olmak üzere az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri nükleer çöplük olarak seçmektedirler. Türkiye de bu ülkelerden biridir. Karadeniz'de ortaya çıkan zehirli atık dolu İtalyan varillerinden hala kurtulamadığımız unutulmamalıdır. Petro-koku dünyada bizden başka kullanan ülkeler ancak parmakla sayılabilir. ABD'nin petro-koku nakliye fiyatına bize vermesinin nedeni acaba bizi çok sevmesi midir?

Ayrıca nükleer enerjinin; sonlu, finansman-yatırım-işletim-söküm maliyetleri açısından en pahalı, küresel ısınmayı artırması, ekolojik dengeyi bozması nedeniyle ve üretim güvenirliği-kaza-risk açısından da en tehlikeli olduğu anlaşılmıştır. Anlaşılan yoğun olarak yaşadığımız Çernobil faciası ve hemen sınırımızda Ermenistan'daki eski teknolojili ve güvenilirliği şüpheli nükleer santralların yarattığı tehlike Hükümet için yeterli değildir.

Nükleer santralı savunanların sık sık kullandığı bir argüman da, "gelişmiş ülkelerin tuzunun kuru olduğu, onların enerji sorununu hallettiği, bizim ise böyle bir lüksümüzün olmadığı" yönündedir. Gelişmiş ülkeler nükleer santralları yanlış buldukları için sökmekte ve vazgeçmektedirler. Ortada bir sorun var diyelim, bir sorunu (çok tehlikeli!) bir yanlışla çözmenin akla sığar bir yanı var mı?

Fransızların amacı: "Derenin taşı ile derenin kuşunu vurmak"
Gelelim NPI'a, bu Fransız Framatom ile Alman Siemens ortaklığının Akkuyu'da nükleer santral yapımına talip olmasının nedeni daralan pazar sorunundan çok Avrupa'nın nükleer atıklarını Akkuyu atıkları ile harmanlayıp Toroslara gömmek isteğidir. Geçmiş yılları anımsamakta fayda var, NPI yetkililerinin "Nükleer atıkların Türkiye'de Toros Dağları'ında güvenli (!) bir şekilde depolanabileceği" önerilerinin altında yatan, derenin taşı ile derenin kuşunu vurmak hesabından başka bir şey değildir.

Sonuç olarak :
Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacı yoktur. Bu tamamen nükleer lobilerin daralan pazarlarına yer açmak ve atıklarına çöp deposu aramak ihtiyacından kaynaklanmaktadır.

Türkiye'nin uzun erimde enerji planlaması yapması, yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları ile çeşitlendireceği özkaynaklarını değerlendirmesi gerekmektedir. Türkiye'nin yeterli özkaynakları varken nükleer enerjiye yönelen Hükümetin bu günkü durumu "zengin meyve ve sebze bahçesi olan birinin milyarlarca para verip eczaneden vitamin hapı alması" örneğine denk düşmektedir.

Ayrıca "ben yaptım oldu" mantığı ile bağımsız bilim ve denetim kurumlarının görüşünü almadan projelerin uygulamaya konmasının sakıncalarını hızlandırılmış tren olayı ile hep beraber yaşadık, gördük. Nükleer enerji projesinde de TAEK, taraf tutumu ile bağımsız denetleyici bir kurum olmaktan uzaktır.

Türkiye'yi yeni facialara sürüklemeye ve nükleer santral lobilerinin pazarı-çöplüğü yapmaya kimsenin hakkı yoktur.

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
28 Temmuz 2004



BÜLENT PALA İLE TÜRKİYE`NİN ENERJİ GÜNDEMİ

21.03.2022
 


Çok Okunanlar


Okunma Sayısı: 6310


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.