HÜKÜMETİN RAMAZAN PAKETİ : ZAM Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Türkiye Elektrik Ticaret Taahhüt Anonim Şirketi‘nin (TETAŞ), Türkiye Elektrik Dağıtım Şirketi‘ne (TEDAŞ) sattığı elektriğin satış fiyatının 1 Ekim‘den itibaren yüzde 34 oranında arttırılması için yaptığı başvuruyu kabul etti. IMF‘nin geçtiğimiz yılki istekleri doğrultusunda, bu yılın Temmuz ayında başlayan otomatik fiyat mekanizması çerçevesinde TETAŞ‘ın ardından TEDAŞ da fiyat ayarlamasına gidecek. Böylece tüketiciye 1 Ekim‘den itibaren yansıyacak elektrik zam oranının yüzde 15‘e yakın olması bekleniyor. Elektriğe yapılması düşünülen bu zamla, 2008 yılı başından itibaren yapılacak zam oranı toplamda %65‘e ulaşacaktır. Öte yandan hükümet, açlık sınırında yaşayan kamu emekçilerine ise ortalama %8,5 ücret zammını uygun bulmakta. Dağıtım Bölgelerini altın tepsilerde sermayeye sunanlar, toplu görüşmelerde memura işçiye zam verirken cimri davrananlar, söz konusu elektriğe zam olunca birden bonkör oluyorlar. Yoksulluk oranının gün geçtikçe arttığı ülkemizde yapılan zamlarla yurttaşlar açlık sınırının altında yaşamaya mecbur edilirken bu açmazın çıkışı elektrikte de özelleştirme olarak bizlere dayatılmaktadır. Bu yüzden de bu yılın başından beri yapılan elektrik zamlarına özelleştirme zamları da diyebiliriz. Halka çare olarak sunulan özelleştirmenin aslında çıkmaz yol olduğu, tek çıkar yolun enerjide kamuya ait işletmelerin ekonomik ve teknolojik gereçlerle donatılarak, işletilmesinden geçtiği açıktır. Elektriğin özelleştirmesine karşı çıkmak, elektrik zamlarına, iğneden ipliğe tüm tüketim mallarına yapılan zamlara karşı mücadele ile de birleşmektedir. Yani zamlara karşı mücadele etmek, elektrik özelleştirmesine karşı mücadeleyi de gerekli kılar; bu mücadele, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve sağlık hakkı mücadelesiyle de bir ve aynı şeydir. Egemenler Arası Dalaşın Yapay Sonucu Zamlar TETAŞ, zam talebini elektrik üretiminde kullanılan doğalgazın fiyatındaki ve dünya petrol fiyatlarındaki yaşanan artışa göre belirlediğini öne sürüyor. Zamların gerekçesi bu kadar basit açıklanamaz, bu zamlar Türkiye‘nin yıllardır uyguladığı dışa bağımlı enerji politikalarının ve özelleştirme çabalarının bir sonucudur. Kaldı ki dünya genelinde petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artışın sorumlusu da zam yapılması gerektiğini geçen yıl sufle eden IMF ve Dünya Bankasının başını çektiği uluslar arası emperyalist-kapitalist güçlerdir. Enerjide, özellikle elektrikte yaşanan krizler zamlarla değil bu politikalar değiştirilerek, kamusal bir anlayışla hazırlanan ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilen enerji politikalarıyla aşılabilir. Ülke geleceğini her anlamda karanlığa götüren politikalar uygulayan AKP iktidarı, mevcut bağımlılık yetmezmiş gibi ısrarla enerji bağımlılığımızı arttırmaya ve nükleer lobilerin beklentilerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Yıllardır karşı karşıya kaldığımız tablo hiç değişmiyor; Hükümetler, enerjide yaratılan krizleri aşmak için, ya zamlara ya da nükleer santrallere sarılıyorlar. Bu da içinde bulunduğumuz enerji krizini daha da derinleştiriyor. 24 Eylül 2008 tarihinde nükleer enerji santrali kurmak isteyen şirketlerin teklif mektupları açılacak ve ne tesadüftür ki elektrik üretiminde yaşanan sıkıntılardan dolayı da tekliflerin açılmasından 1 hafta sonra halka bir kez daha zamlı elektrik dayatılacaktır. Yaratılan sorun hep aynı, dayatılan çözüm de hep aynı. Türkiye bu sorunları ne doğalgaz ya da petrol gibi dışa bağımlı elektrik üretimiyle, ne de hem dışa bağımlı hem de insan hayatını tehdit eden nükleer enerji santralleriyle aşabilir. Çevreye daha saygılı ve insana zarar vermeyen, yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak, daha ucuza ve daha sağlıklı enerji üretilebilir. Elektrik fiyatlarına yapılacak zamma karşı çıkmak ancak Enerji üretim ve dağıtım sistemlerinin kamu mülkiyetinde ve tek elden yönetilmesini savunmakla mümkün olabilir. Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma! EMO ADANA ŞUBESİ 12. DÖNEM YÖNETİM KURULU
|