 |
ELEKTRİK ZAMLARINA VE ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR! Ülkemizde; SEK ve Et Balık Kurumu ile başlayıp, kamu bankaları ile devam eden, bankaların özelleştirilerek tekrar kamuya devredildiği süreçleri de içeren yıkım ve soygun düzeni, TEKEL, TCDD, Limanlar, PETKİM, TÜPRAŞ, SEKA, TELEKOM, Köprü ve otoyollardan sonra en büyük stratejik sektör olan enerjinin özelleştirilmesiyle devam ediyor. Tüm devletlerin stratejik planlar hazırlayarak enerji güvenliğini korumaya çalıştığı, özelleştirme ve piyasalaşmanın tartışılır hale geldiği, tekellerle baş edebilmenin yollarının arandığı bir dünyada ülke geleceğini yok edecek serbest piyasa ısrarı kabul edilemez. Bugüne kadar enerji alanında yapılan tüm özelleştirme uygulamalarının sonuçları ortadadır. AKTAŞ, ÇEAŞ örneklerinden bildiğimiz gibi özelleştirmeler; tahkim tazminatları, yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devir sözleşmeleri nedeniyle ortaya çıkan fahiş fiyatlı elektrik, alım garantileri nedeniyle kamu kaynaklarının atıl kalması, yoksul bölgelere hizmetin erişememesi, arz güvencesinin ortadan kalkması ve yatırım-bakım faaliyetlerinin ihmal edilmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bunun da ötesinde, Dengeleme ve Uzlaştırma denilen sistemle özel sektörden alınan elektriğe kamu kaynakları üzerinden yüksek fiyatlar ödenmektedir. Bu ortamda yapılmaya çalışılan elektrik dağıtım özelleştirmeleri yeni bir aktarım mekanizmasından başka bir şey değildir. İktidara gelmeden önce eleştirdiği IMF ve Dünya Bankası‘na bağımlılıkta sınır tanımayan, devlet yönetimini tüccarlık sanan AKP, elektrik alanını piyasanın kar hırsına terk etmiştir. Ülke çapında dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi süreci, geçtiğimiz aylarda başladı. Sırasıyla Başkent, Sakarya, Meram ve Aras elektrik dağıtım şirketlerinin ihaleleri yapılmış olup, sözleşmeleri imza aşamasında bulunmaktadır. Diğer dağıtım şirketleri de hızla özelleştirilmeyi bekliyor. 2000‘li yıllardan itibaren, kamunun enerji sektöründeki rolünü kısıtlayan, sadece çokuluslu şirketler ile işbirlikçi sermayenin önünü açıcı politikalar uygulayan hükümet; elektrik, petrol ve gaz piyasası yasalarını çıkarılmıştır. Devlet bu alana gerekli yatırımları yapmayıp; kurumlarda esnek çalışma, taşeronlaştırma politikalarına giderek ve kuruluşları satarak özelleştirmeleri başlatmıştır. Enerji alanında kamunun tasfiyesi ve piyasalaştırılması süreci; bu alanda çalışanların da güvencesizleştirilmesine sebep olmaktadır. Yıllardır çalışanların haklarında önemli gerilemeler yaşanmıştır. İş güvencesinin ortadan kaldırılması, işten çıkarmalar, örgütsüzleştirme ve sendikasızlaştırma, grev hakkının olmaması, iş sağlığı ve güvenliği koşullarının azalması bugün yaşanan bir süreçtir. Yine bu noktada çalışanlar kadrolu / sözleşmeli / taşeron işçi, farklı yasal düzenlemelere bağlı kamu çalışanları, taşeron / sözleşmeli / kadrolu mühendis gibi farklı statülere bölünmüş, güvencesiz çalışma sektörde çalışanların tümü açısından hayata geçirilmiştir. Diğer yandan bu süreç, halkımızı yakından ilgilendirmektedir. Çünkü enerji alanındaki dönüşüm elektrik, ısınma, iletişim, ulaşımı doğrudan etkilemektedir. Kamusal hak olması gereken bu hizmetlere ulaşma, zaten yıllardır dolaylı vergiler konularak lüks hale getirilmiştir. Son elektrik, su ve doğalgaz zammı, sokak lambalarının aydınlatmasının fatura ücretlerine eklenecek olması, Temmuz‘dan itibaren otomatik fiyatlandırmaya geçilmesi ve kontörlü sayaç uygulamaları bu hizmetlerin ticarileştirilmesinin ve özelleştirme sürecinin bazı yansımalarıdır. Özelleştirme sonrası yoksulluğun artması, bu hizmetlerden mahrum kalma, bunun yol açtığı sağlık ve çevre sorunları gibi sonuçlar doğacaktır. Bu gelişmeler enerji çalışanlarının diğer demokratik kitle örgütleri ve halk örgütlenmeleri ile birlikte, enerji özelleştirmelerine karşı beraber yürümesini zorunlu kılmaktadır. Genel seçimler dolayısıyla son beş yılda elektrik fiyatlarında artırım yapılmazken; 1 Ocak 2008‘de % 19,5 , 1 Temmuz 2008‘de 20,99 ve en son olarak 1 Ekim 2008‘de yürürlüğe girecek % 9,07 artışla konutlarda kullanılan elektrik fiyatları yılbaşından bu yana % 57,69 oranında zamlanmış olacaktır. Dört kişilik bir ailenin aylık ortalama elektrik tüketimi 29 YTL iken, son zam ile birlikte bu rakam 46 YTL‘ye çıkacaktır. Memur ve emekli maaşlarına % 4 gibi komik oranlarda zam yapılan bir ortamda, elektriğe yapılan fahiş zamlar derhal geri alınmalıdır. AKP Hükümetinin IMF ve Dünya Bankası güdümlü uyguladığı politikalara karşı, burada bulunan sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler "kamu yararı" ilkesi üzerinden bir araya gelmiş, bu sorumluluk doğrultusunda ortak mücadele etme kararı almışlardır. Ülkemizin baştanbaşa satılığa çıkarılmasına, yolsuzluklara, yağma ve talana sessiz kalmayacağımızı, yaşamın iğneden ipliğe kadar kamu yararına düzenlenmesi için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Güvenli bir gelecek için; enerjimize, eğitime, sağlığa yani yaşamın kendisine sahip çıkıyoruz! ADANA ÖZELLEŞTİRME KARŞITI PLATFORM
|
|
 |
Çok Okunanlar |
|
|
|
Tanıtım
ADANA ŞUBE
BASIN AÇIKLAMASI
