BASINA VE KAMUOYUNA ABD den başlayarak, tüm dünyaya yayılan küresel ekonomik kriz, Ülkemizde de şiddetlenerek etkisini gösteriyor. Birçok sektörde firma bazında üretime ara verme, üretimi durdurma, işçi çıkarmalar, vardiya azaltma haberleri her geçen gün artmaktadır. Son açıklanan sanayi üretimi, istihdam ve işsizliğe ilişkin veriler, içinde bulunulan kritik durumun canlı göstergeleridir. Dünya çapında elektrik-elektronik-bilgisayar ve telekomünikasyon alanında faaliyet yürüten pek çok şirket krizden ciddi oranda etkilendi. Alcatel-Lucent 6 bin çalışanını işten çıkartıyor. Sony 6 fabrikasını kapatarak 8 bin çalışanının işine son veriyor. Motorola bu sene çalışanlarına zam yapmayacağını ve bazı sosyal hakları dondurduğunu duyurdu. Nortel ciddi bir küçülme yaşıyor, 5 bin çalışanın işine son verme kararı alırken şirketin hisseleri % 20 değer kaybetti. Sun Microsystems 6 bin, HP 25 bin, Siemens 17 bin, Dell 9 bin, British Telecom 10 bin, Telecom Italia 9 bin, AT&T 12 bin çalışanının işine son vereceğini duyurdu. Ülkemizde ise tablo pek farklı değil. Yatırımların azalmasına paralel olarak elektrik-elektronik sektöründe talebin düştüğü vurgulanıyor. İthal girdiyle çalışan işletmelerin artan döviz kuruna paralel olarak artan maliyetlerle birlikte ürünlerini satmakta zorluk yaşadıkları da bir başka şikâyet konusu. Kısaca son dönemde yaşanan birkaç gelişmeyi hatırlayacak olursak: Philips Türkiye‘deki fabrikasını kapattı. Grundig Elektronik fabrikasında kriz gerekçesi ile toplam personelin % 25‘ine karşılık gelen 400 civarında çalışanın işine son verildi (Ancak işten çıkartmaların ardından şirketin, Sony ile yeni bir üretim anlaşması imzalaması ve sermaye artırımına gitmesi dikkat çekici). Vestel ise üretimde kısıtlamaya gitmeden bin personeli işten çıkardı. Koç Holding beyaz yakalılara ‘sıfır‘ zam yapacağını duyurdu. Örnekleri arttırmamız mümkün... Şüphesiz bu gelişmeler birçok farklı sektörde ücretli olarak çalışan üyelerimizi de doğrudan etkilemektedir. İşten çıkarma, ücretsiz izin uygulamaları, uygun olmayan koşullarda çalışma, eğitim seviyeleri daha düşük olan amirlerin altında çalışma, geçmiş dönemlerde ÇEAŞ‘a el konulması sonucu TEDAŞ ve TEİAŞ‘a geçen meslektaşlarımızın örneğinde olduğu gibi aynı işi yapan çalışanların farklı konumlara sahip olması gibi uygulamalarla karşı karşıya kalınmaktadır. Karanlığa karşı aydınlığı; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı; her şeyin para-kâr olduğu piyasa anlayışına karşı eşitliği savunan örgütümüz, yaşanan bu krize karşı da toplumun ve üyelerinin temel hak ve özgürlüklerine sahip çıkma mücadelesini de sürekli yükseltmiştir. Elektrik Mühendisleri Odası, krizin faturasını halka, yoksullara ve çalışanlara ödetmek isteyenlerin karşısında her platformda cesaretle ve kararlılıkla durmuştur ve duracaktır. Yukarıda da belirtildiği üzere üyelerinin hak ve çıkarlarını korumayı en önemli ilkelerden biri olarak önüne koyan EMO, yaşanan bu süreçte üyelerinin yaşamlarını olumsuz etkileyen her türlü konuyu gündemine almaktadır. 21 Şubat 2009 Cumartesi günü saat 12.30‘da EMO Adana Şubesi Seminer Salonunda krizden dolayı, ücretli çalışan üyelerimizin yaşaması muhtemel hak gaspları veya sorunlar karşısında hukuki haklarının anlatılacağı bir etkinlik düzenlenecektir. Avukat Tugay BEK‘in konuşmacı olarak katılacağı bu etkinliğe bütün üyelerimizi bekliyoruz. Saygılarımızla EMO ADANA ŞUBESİ 12. DÖNEM YÖNETİM KURULU 20.02.2009
|