MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 DENİZLİ ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 DENİZLİ   MUĞLA   UŞAK 
 

 
YEKSEM BANNER
 

EMO Denizli Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 13

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

REFERANDUM


BASIN AÇIKLAMASI

BASIN AÇIKLAMASI

Elektrik Mühendisleri Odası, kuruluş yetkisini Anayasa‘dan alan kamu tüzel kişiliğine sahip demokratik bir meslek örgütü olarak, üyeleriyle ilgili yetki ve sorumlulukları yanında uzmanlık alanlarıyla ilgili kamu yararına işlemlerin tesis edilmesini sağlama görevini de üstlenmiştir. EMO, mesleki alanlarına ilişkin bugüne kadar yargı önüne taşıdığı davalarla, idarenin hukuka ve kamu yararına aykırı işlemlerinin iptalini sağlamıştır. Yapılmak istenen Anayasa değişikliğiyle idari yargıya yapılan müdahale, EMO‘nun ve diğer meslek örgütlerinin taraf oldukları konularda sürdürdükleri mücadeleyi de sınırlandıracaktır.

 

Değerli Basın Mensupları, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumda tercihini kullanacak halkımız anayasa değişikliklerinin içeriği konusunda ne yazık ki aydınlatılmıyor. Her gün sadece siyasilerin kısır polemiklerini sayfalardan ekranlardan izliyoruz.

 

Bu anlamda EMO olarak, halkoylamasına sunulan Anayasa paketine ilişkin görüş ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşmayı görev olarak kabul ediyoruz.

 

BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE KAMU YARARI KAVRAMI YOK EDİLMEK İSTENİYOR

Halkoyuna sunulan değişiklik paketinde, Anayasa‘nın 125. maddesine, yürütme organının yargısal denetimine sınırlama getiren bir düzenleme eklenmek istenmektedir: "Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz." Yani kısaca deniyor ki; yürütmenin eylem ve işlemleri üzerindeki yapısal denetimden AKP olarak rahatsızız, hukuksal denetimi sınırlayacağız.

Ancak esas olan idarenin tüm eylem ve işlemlerinin hukuksal olarak denetlenebilir olması ve yasaların çizdiği sınırlar içerisinde getirilecek yorumun yargı organına bırakılması olmalıdır.

 

Bugüne kadar Elektrik Mühendisleri Odası olarak gerek enerji alanında gerekse telekomünikasyon alanında kamu yararına aykırı olarak gerçekleştirilen özelleştirme işlemlerini yargı önüne taşıdık ve iptal edilmelerini sağladık.

 

AKP düzenlediği Anayasa değişikliği ile gerek EMO‘nun gerekse diğer meslek örgütleri, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin kamu yararına aykırı işlemlere karşı yürüttüğü hukuki mücadeleyi hedef almıştır. Yalnızca AKP iktidarı dönemiyle sınırlı kalmadan, bu iktidardan önce de, özelleştirmecilerin keyfi işlemlerini, ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çeken, kamu hizmeti kavramını ortadan kaldıran, yüz binlerce çalışanı mağdur eden, enerji ve telekomünikasyon hizmetlerinin pahalılaşmasına yol açan uygulamalarına karşı her türlü meşru yolla mücadelemizi sürdürdük. Bu mücadelemizde en önemli dayanağımız, ülkeyi yönetenlerin hukuka uygun olmayan tasarruflarının yargısal denetiminin sağlanması olmuştur. Hemen her iktidar döneminde, bizlerin açtığı bu davaların önünün kesilmesi için çeşitli yöntemlere başvurulmuş, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay başta olmak üzere yargı organları üzerinde baskı oluşturulmaya çalışılmıştır. Her şeye rağmen hukuk kurallarının işletilmesi için çaba gösterilerek, sınırsız piyasa hakimiyetinin kurulmasına yönelik keyfi uygulamalarla mücadele bugüne kadar sürdürülmüştür.

 

Bir işlemin kamu yararına uygun olup olmadığının denetlenmesi yerindelik denetimi değil, hukuka uygunluk denetimidir ve idare hukukunun doğduğu günden bu yana uygulanmaktadır. Kamu yararının "subjektif" bir kavram olduğunu ileri süren AKP‘nin, ülkeyi yönetirken yaptığı işlemleri hangi kavramlara dayandırarak gerçekleştirdiği merak konusudur.

 

 

 

BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE KEYFİ UYGULAMALAR DENETLENEMEYECEKTİR

Ülkede üretime yönelik hiçbir yatırım yapılmadan, kamunun elinde bulunan ve yurttaşların ortak ihtiyaçlarının sağlanmasına yönelik kamu hizmetleri piyasaya açılırken, kamu yararı kavramı da ortadan kaldırılmaktadır. Artık "özel çıkarlar", "sermaye gruplarının çıkarları", "iktidardakilerin çıkarları" ön plana çıkmaktadır. "Kamu yararı" kavramı istenmeyen bir kavram haline getirilmiş, siyasi iktidarın hizmet ölçütleri arasından çıkartılmıştır.

 

Bu yasa ile siyasal iktidarların kadrolaşma hareketi kapsamında gerçekleştirdiği atama işlemlerinden disiplin cezalarına, imar uygulamalarından çevreye zarar veren uygulamalara, telefon, ulaşım gibi temel kamu hizmetlerinin fiyatlarının belirlenmesine varıncaya kadar idari yargılama konusu olan pek çok davada idari işlemlerin amaç bakımından denetlenmesi önlenecektir;

 

Özelleştirmeler denetlenemeyecek Kız Meslek Lisesini yıkanlardan hesap sorulamayacak, alt yapı keyfiliği sorgulanamayacak, otogar imar uygulaması denetlenemeyecek, elektrik, su, doğalgaza yapılan zamlara kamu adına açılan davalar amaç bakımından sorgulanamayacaktır.

 

Gerek EMO olarak açtığımız gerekse başkaca demokratik kitle örgütleri tarafından siyasi iktidarların keyfi özelleştirme işlemlerine karşı açılan davalarla, büyük miktarlarda kamu zararının önlenmesi söz konusu olmuştur. AKP Hükümeti, kendi hukuksuz işlemlerinin sorumluluğunu yargıya yıkmakta, yargısal denetimin önünü keserek, iddia ettikleri gibi "milletin egemenliğini" değil, kendi keyfi yönetimini egemen kılmak istemektedir.

 

Başbakan hakkında eleştiri içeren sözler nedeniyle yazarlar, karikatüristler yargılanırken, hukuk devletinin güvencesi olan yargı kurumlarının miting alanlarında bizzat Başbakan tarafından yuhalattırılması kabul edilemez. AKP iktidarına yakın yandaş medya organları tarafından, Danıştay ve idari yargı kurumları sürekli hedef gösterilmiş, görevlerini yapıyor olmaları nedeniyle suçlanmışlardır.

 

BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE YARGI, SİYASAL İKTİDARA BAĞIMLI HALE GETİRİLECEKTİR

Anayasa Mahkemesi ile ilgili değişiklikler incelendiğinde, mahkemenin üye sayısı artırılarak, üye bileşeninde değişiklik yapılmasının hedeflendiği, demokratik bir ilerleme adına herhangi bir düzenleme getirilmediği görülmektedir. Anayasa Mahkemesi‘nin yapısıyla ilgili olarak şekilsel bazı değişikler yapılmakta, görev alanı da genişletilmektedir. Yani kamuoyunda iddia edildiği gibi Anayasa Mahkemesi‘nin yetkilerinin daraltılması ya da ortadan kaldırılmasına yönelik bir adım atılması söz konusu değildir. Geçmiş dönemde Cumhurbaşkanı‘nın görevlerinin fazlalığından yakınan siyasi iktidar, bugün halkoyuna sunduğu anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı‘nın görevlerini artırmaktadır. Asıl amaç 12 Eylül Anayasası ile getirildiği iddia edilen kurumsal yapıda bir değişiklik değil, Mahkeme üyelerinin kendi yandaşlarından oluşturulması çabasıdır.

 

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili düzenlemede de farklı bir durum bulunmamaktadır. Burada da aynı yöntem izlenerek Kurul‘un üye sayısı artırılmaktadır. HSYK ile ilgili değişiklikler yorumlandığında, yargı organının bağımsızlığı ya da tarafsızlığı sonucunu doğuracak herhangi bir içerik taşımadığı, aksine yargı organının bir bütün olarak yürütme organına sıkı sıkıya bağlandığı görülmektedir. Adalet Bakanı‘nın Kurul başkanı olarak yetki ve görevleri artırılmakta, Cumhurbaşkanı tarafından yargı organları dışından re‘sen atanan kişilerle Kurul yapısı yürütme organına daha da bağımlı kılınmaktadır.

 

  

  

12 EYLÜLLE HESAPLAŞMA KOCAMAN BİR YALANDAN İBARETTİR

Geçici 15. maddenin yürürlükten kaldırılması darbecilerin yargılanmasının önünü açmamaktadır. Gerek zamanaşımı gerekse mevcut ceza yargılamasına ilişkin düzenlemelerdeki sanığın lehine olan kanun hükümlerinin uygulanması gibi hukuki nedenlerle, fiili herhangi bir getirisi bulunmayan düzenlemenin demokratikleşme ve 12 Eylül‘ü ortadan kaldıracak adım gibi sunulmasının hiçbir samimiyet taşımadığı açıktır.

Başbakan hakkındaki siyasi yasak 2002 yılında Anayasa değişikliği ile derhal kaldırılarak milletvekili seçilmesi ve başbakan olması sağlanmışken, 12 Eylül mahkemelerinde yargılanarak hüküm giyen on binlerce kişinin siyasi yasakları için hiçbir adım niçin atılmamıştır. Bunu yapmayanların 12 Eylülle hesaplaşması kocaman bir yalandır.

 

BU ANAYASADA DEMOKRATİKLEŞMEDEN ESER BİLE YOKTUR

Halkın Anayasa değişikliğiyle ilgili temel beklentisi olan seçim barajlarının düşürülmesi, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, siyasi partiler yasasının demokratikleştirilmesi, YÖK‘ün kaldırılması, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi konularda da hiçbir adım atılmamıştır.

 

Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl AKP Hükümeti Mersin‘de bir nükleer güç santrali kurulması için ihaleye çıkmış, tek yarışmacının katıldığı ihaleyi, fahiş fiyat teklifi ne rağmen sonuçlandırmak istemişti. Danıştay tarafından ilgili yönetmeliğin kimi maddelerinin yürütülmesinin durdurulması üzerine iptal edilmek zorunda kalınan ihale sonrasında, aynı işlemler bu kez yargı denetiminden kaçırılmak amacıyla uluslararası anlaşma yoluyla devam ettirilmiş ve TBMM‘de tüm muhalefetin karşı duruşuna rağmen Rusya‘yla yapılan anlaşma onaylanmıştır. Anayasa‘da belirli konulardaki uluslararası anlaşmaların da yargı denetimine tabi olacağına dair düzenleme yapılması gerekmektedir. Demokratik hukuk devleti, bütün kararlarında hukukla bağlı olan ve yargı denetimine açık olan devlettir. Anayasa‘da yargı reformu yapılması, 12 Eylül darbesinin izlerinin silinmesi ancak bu yönde yapılacak değişikliklerle olanaklı olabilir. Aksine, idari işlemlere giderek daha fazla alanda yargı yolunun kapatılması, 12 Eylül baskıcı rejiminin devam ettirilmesi anlamına gelir

 

SONUÇ

Anayasa değişiklik paketine bütün olarak bakıldığında yargının hedef alındığı, güçler ayrımı ilkesinin tahrip edildiği, yürütmeyi temsil eden siyasi iktidarın denetleyicisi konumundaki yargının iktidara bağımlılığının artırıldığı ve denetim yetkisinin kısıtlandığı açıktır.

Demokratik işleyişin temeli olan kuvvetler ayrımı ilkesine müdahale anlamına gelen bu değişiklikler ile iktidarın KONTROLSUZ BİR GÜÇ arayışında olduğu anlaşılmaktadır.

Temel hak ve özgürlüklerin öncelikli olarak güvencesi HUKUK DEVLETİ İLKESİDİR.

12 Eylül darbesinin yaratmaya çalıştığı "denetlenemeyen, sorgulanamayan iktidar" kavramına karşı bugüne kadar yürütülen mücadelenin sona erdiğini tescilleyecek olan bu değişiklikleri reddetmek, tüm yurttaşların birincil görevidir.

Elektrik Mühendisleri Odası olarak tüm halkımızı, tüm meslektaşlarımızı, 12 Eylül rejimini pekiştirecek, kontrolsüz güç oluşumunu hedefleyen bu değişiklik paketine karşı "HAYIR" oyu vermeye çağırıyoruz. 24/08/2010

 

Elektrik Mühendisleri Odası

Denizli Şubesi Yönetim Kurulu a.

     Abdullah ŞAVKLI

Yönetim Kurulu Başkanı

 



BÜLENT PALA İLE TÜRKİYE`NİN ENERJİ GÜNDEMİ

21.03.2022
 


Çok Okunanlar


Okunma Sayısı: 1882


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.