Şube Yönetim Kurulu Başkanı İslim ARIKAN`ın Akıllı Şehir Olmak Bize Uzak mı?başlıklı Yeni Sayfa gazetesi köşe yazısı yazımız devamındadır.
Son zamanlarda teknolojinin gelişmesi ile birlikte akıllı cihazlar, akıllı binalar, akıllı şebekeler ifadelerini çok duyar olduk. Gelişmiş Ülkelerin gelişmiş şehirleri de, teknolojinin bu nimetlerinden faydalanarak şehirlerini yönetme gayreti içerisine girmiş durumdalar. Viyana, Barcelona, Amsterdam, Londra, Tokyo, New York, Singapur akıllı kent yönetim sistemlerinde öne çıkan şehirlerin başında gelmekte ve akıllı kent uygulamaları hızlı şekilde ilerlemektedir. Peki Akıllı şehir nedir? Akıllı şehir; bozuk kentleşmeden kurtulmaktır. Akıllı şehir, canlılara zarar veren gürültü ve çevre kirliliğinden kurtulmaktır. Akıllı kentler; sadece modern ve teknolojik kentler değil, güvenliği sağlanmış ve çevresel sorunlardan arındırılmış kentlerdir. Şimdi bir şehir düşünelim; "Ulaşımda raylı sistemler gibi yeşil ekonomi yatırımlarının artarak etkili olduğu, elektrikli araçların tercih edildiği ve bisikletlerin yaygınlaştığı, böylelikle karbondioksit egzoz emisyon oranlarının azaltıldığı, otopark kavramının iyi tasarlandığı, yeraltına, yerüstüne döşenen sensörler aracılığı ile kavşak yoğunluklarını ölçen ve trafik lambalarının sürelerini otomatik olarak ayarlayan akıllı kavşakların olduğu, şehir merkezi sayılarının arttırıldığı ve bu merkezlerde trafik yoğunluğunun azaltıldığı, Bina enerjilerinin; çatılarındaki güneş panellerinden sağlandığı, şehirdeki cadde, bulvar, park aydınlatmalarının insan ve araç yoğunluğuna göre otomatik olarak çalıştığı, sokak lambalarının tamir ve bakımlarının robot kollu insansız hava araçları ile hızlı bir şekilde yapıldığı, Park ve bahçelerde nem oranını ölçen sensörler yardımı ile akıllı sulama sistemlerinin olduğu, Akıllı yazılımlarla; çöp konteynerleri dolduğunda sensörlerle bilgi veren ve çöp kamyonlarının konteynerlere en kısa rotalarla yönlendirildiği, çöp kamyonlarının da doğalgazla çalıştırıldığı, Kentin güvenliğinin en üst düzeyde sağlandığı, her bölgede güvenlik kameralarının olduğu, akustik silah sesi izleme sisteminin kurulduğu, sistemin bu sesi algılayarak en yakın karakola uyarı gönderdiği, Şehirle ilgili verilere kolay ulaşıldığı, teknolojik altyapının, fiber optik ağının yaygınlaştığı, vatandaşın mobil uygulamaları kullanabildiği" şehirler olsun. Bu şehirlerin sayısı, teknolojinin ve eğitim seviyesinin yükselmesi ile artacaktır. Düşündüğümüz bu akıllı şehirlerin oluşması ve yönetilebilir olması için; öncelikle o şehrin, coğrafi özelliklerinden, tüm altyapı sistemlerine, vatandaşların sosyo-ekonomik niteliklerine kadar tüm verilerin doğru olarak bir sistemde toplanması gerekmektedir. Ve her an binlerce sensörden toplanan verinin sistemi yönetmesi ve vatandaşa sunması elbetteki kolay değildir, tek bir otoritenin de yapacağı bir işlem değildir. Bu sistem güçlü bir organizasyona ihtiyaç duymaktadır. Çarpık yapılaşma ve altyapı sorunlarını çözmeden akıllı sistemlerden bahsetmek çok gerçekçi olmayacaktır. Sanayi Devrimi ile birlikte başlayan köyden kente göçlerde, Ülkemizde maalesef hala çarpık kentleşme ve altyapı sorunları ile yüzleşmekteyiz. Haberleşme, elektrik, doğalgaz, su, kanalizasyon, yol vb. altyapı hizmetlerinde Kurumlar arası senkronizasyonla birlikte, Akıllı Kent Sistemlerine geçiş ancak mümkün olacaktır. Kararlılık ve zaman isteyen, ortak aklın formaliteden değil, gerçek anlamda çalıştırılması ile gelrçekleşecek bir süreçtir. Bakınız, ayrı dilleri kullanan 29 Avrupa Ülkesi, AB koordinasyonunda, birbirleri ile aynı teknolojik dili kullanıp, standart oluşturup, uygulayabiliyor. Ülkemizde ise; birbirleri ile baglantılı iki ayrı kuruluş dahi ayni dili kullanamıyor. Daha vahimi, aynı kuruluştaki birimler aynı dili kullanamıyor. Sonuç olarak; Doğru planlama, Kurumlar arası koordinasyon ve vatandaşın da kurallara uyarak dahil olacağı bu sistem; kararlılıkla uygulanırsa, kentlerimizin akıllı olmaması için bir sebep kalmayacaktır. Bu işin temeli ise, insan altyapısına yapılacak yani eğitime yapılacak yatırımdır.
|