MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ENERJİDE MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR!


BASIN AÇIKLAMASI

 
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 27 Ekim 2003 Pazartesi günü saat 11.00'de bir Basın Toplantısı düzenledi.
ÖZELLEŞTİRME VE SERBESTLEŞTİRME SOYGUNUNUN GERÇEK FATURASI AÇIKLANSIN!
Türkiye'de son yirmi yıldır enerji alanında yaşanan rezalet artık kimsenin inkar edemeyeceği kadar açığa çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun enerji alanındaki yolsuzluk ve kamu kaynaklarını istismarla ilgili raporu, enerji politikalarının geldiği yer açısından ibret vericidir.
 

21 Temmuz 2003 tarihinde hazırlanan, basına ise geçtiğimiz günlerde yansıyan rapora göre;
· YİD projeleri, yönetmeliğe aykırı, özensiz ve yüzeysel biçimde hazırlanmıştır.
· Yatırım tutarları hemen tüm şirketlerce gerçek miktarın üzerinde bildirilmiştir ve elektrik tarifelerinin yüksek olmasına yol açmıştır.
· Yatırım tutarları içinde, maliyete eklenmemesi gereken ögeler yer almış ve harcamaların yüzde 80'i diğer kalemi içinde gösterilmiştir.
· Sonradan defalarca değişiklikler yapılmış, tarifeler yükseltilmiş, her zaman kamunun zararına, şirketlerin yararına değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Kredi ilişkileri ve uygulamaları usulsüzdür.
· Çok sayıda şirket yatırım maliyetlerini bir yılda çıkarmıştır.
· Doğal gaz santrallarında BOTAŞ'ın zamanında gaz sağlama yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı Elektrik Enerjsi Fonu kaynaklarından 4 santrala toplam 125.897.420 dolar ödeme yapılmak zorunda kalınmıştır.
· Neticede bire yapılacak işler üçe maledilmiştir.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)'nın yıllardır her platformda tekrarladığı gerçekler ve yaptığı uyarılar ne yazık ki birer birer ortaya çıkmıştır. EMO yıllardan beri enerji politikalarının yolaçacağı sonuçları sıralamış ve süreç bu uyarıların gerçekliğini göstermiştir.

Temel olarak ne söylemiştik:
1. Enerji yönetiminde planlamanın ve merkezi yapının terkedilmesi sektörde kaos doğuracaktır.
2. Bu politikalarla enerji fiyatları azalmayacak aksine artacaktır.
3. Elektrik üretim-iletim-dağıtımı kamusal bir hizmettir, elektrik tüketimi bir insanlık hakkıdır ve serbest piyasa eline bırakılamaz.
4. Elektrik enerjisi doğası gereği merkezi bir yapıya sahiptir. Bu yapı parçalanır ve piyasaya açılırsa hırsızlık, yolsuzluk, verimsizlik yaşanır ve enerji altyapısı tahrip edilir.

EMO bu ana eksen etrafında defalarca, Yİ ve YİD modellerinin yanlış olduğunu, ülkemizin doğalgaza bu denli bağımlı kılınmasının yaratacağı sorunları, dağıtım hizmetlerinin ve imtiyaz anlaşmalarının kamuyu soymak anlamına geldiğini (AKTAŞ, ÇEAŞ ve Kepez örnekleri), tahkimi kabul etmenin ülke çıkarlarına aykırı olduğunu ve kamuyu sıkıntıya sokacağını, sonuç olarak sektörde özelleştirme ve serbestleştirme faaliyetlerinin ülkenin enerji sektörünü mahvedeceğini dile getirmiştir.

Soygunun nedeni enerji politikalarıdır
Bugün DDK'nın raporuyla inkar edilemez biçimde açığa çıkan soygun son yirmi yılda seçilen enerji politikalarının bir ürünüdür ve başka türlü olması da beklenemezdi. Çünkü yapılmak istenen enerji alanının tamamen serbest piyasaya açılması, enerji kuruluşlarının özelleştirilmesidir ki, bu mantığın altında da elektrik üretimi , dağıtımı ve tüketiminin bir kamu hizmeti olarak görülmesinden vazgeçilip, elektriğin ticari bir meta olarak ele alınması anlayışı vardır.

Yaşanan soygunun hem DDK hem de Enerji Bakanı Hilmi Güler'in ağzından defalarca doğrulanmasına karşın, gazetelerde şöyle bir haber yeralabilmiştir: "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 'Enerjideki hedefimiz kayıtsız şartsız serbestleşme. Ben bir bakan olarak bana bağlı enerji KİT'lerinin dağıtımının, ticaretinin, üretiminin en kısa zamanda özelleştirilmesini istiyorum' dedi. Enerjiyi gündelik algılanabilir bir meta haline getirmek istediklerini belirten Bakan Güler, 'Rahmetli Özal'ın ekonomiyi gündelik hayatta rahat algılanabilir bir konsept haline getirdiği gibi' dedi".(Dünya, 18.10.2003, syf 2).

Son yirmi yıllık süreçte enerji alanındaki kamu kurumlarında çok sayıda operasyon yaşanmış, Türkiye Elektrik Kurumu bölüne bölüne bugün neredeyse çalışanlarının dahi bilmediği bir sayıya ulaşmıştır. Önce TEK'in tekel özelliği kaldırılmış, daha sonra Yİ-YİD modelleri getirilmiş, Kurum TEAŞ ve TEDAŞ olarak ikiye ayrılmış, daha sonra TEAŞ, EÜAŞ, TETAŞ ve TEİAŞ olarak üçe bölünmüştür. En sonunda EPDK kurulmuştur. Dağıtım bölgelerinin özelleştirilmek istenmesi ise sektörde zaten varolan çok başlılığı daha inanılmaz bir boyuta ulaştıracaktır.
Enerji sektöründe 1984 "2002 yılları arasında yaşanan bütün bu yapısal değişim politikalarında, 12 yıl ANAP"ın, 4.5 yıl DYP'nin, 1 yıl RP'nin ve 4 aylık bir süre de DSP'nin Enerji Bakanlığı'nı üstlendiği, ancak mevcut politikaların hiçbir değişikliğe uğramadan kesintisiz olarak devam ettiği görülmektedir. 3 Kasım'dan bu yana Hükümeti üstlenen AKP'nin de, "soygunları önleyeceğiz, elektiği ucuzlatacağız" söylemine rağmen enerjideki temel politik tercihi sürdürmektedir.
Özelleştirme Sürecinin Sonuçları
2003 yılına gelindiğinde ise bütün bu politikaların sonucu olarak bugün dünyada elektrik enerjisini çok pahalıya üreten ve gerek sanayicisini gerekse vatandaşını yüksek enerji fiyatları ile mağdur eden bir ülke durumundayız. İnsan yaşamının en vazgeçilmez unsuru ve temel hakkı olan elektrik enerjisi neredeyse lüks bir tüketim haline getirilmiştir.Sonuç olarak, bütün bu uygulamaların sektörü son 20 yılda ciddi bir kaos ortamına ittiği görülmektedir. Sektörde özelleştirme gerekçesi olarak sunulanlar dikkate alındığında;
1. Kamu finansman sıkıntısı nedeniyle enerji sektöründe özelleştirmenin bir zorunluluk olduğu,
2. Özelleştirme sayesinde sektörde tekelleşme olgusunun önüne geçilerek sermayenin tabana yayılacağı,
3. Sektörde rekabet unsurunun oluşmasıyla elektrik fiyatlarının ucuzlayacağı,
4. Bu sayede sanayi üretiminin artacağı,
5. Yurttaşların elektriği ucuza satın alması nedeniyle ekonomik bir ferahlamanın sağlanacağı,
6. Netice olarak elektrik enerjisinin kesintisiz kaliteli ve ucuz olarak sunumunun yapılacağı iddia edilmiş, ancak bunların hiçbiri gerçekleşmemiştir.
Devlet eliyle özel tekeller yaratıldı
2003 yılına gelindiğinde, planlama anlayışının terkedilmesiyle uzun yıllar içerisinde yapılan abartılı talep tahminleri sonucu enerji üretim kapasitesinde ciddi bir fazlalık oluşmuştur. Bu fazlalığın oluşmasındaki en önemli neden yurtdışından aşırı ölçüde doğal gaz alımı ile özel şirketlerle yapılan "al ya da öde" garantili Yİ-YİD sözleşmeleridir.

Burada zorlama bir tercih vardır. Herkesin elini kolunu bağlayan Anayasa'daki tahkim ve bu tahkime dayanan %100 alım garantili Yap İşlet (Yİ), Yap İşlet Devret (YİD), Mobil, İşletme Hakkı Devri (İHD) gibi çeşitli adlarla özel sektör üretim şirketleriyle yapılan enerji satış anlaşmaları mevcuttur. Bu anlaşmalar gereği, devlet bu enerjiyi almasa bile parasını ödemek zorundadır (Bazen sistemin teknik zorlamaları nedeniyle, devlet bu enerjinin %100’ünü alamamış ve alamadığı enerjinin bedelini de ödemiştir.)

Özel sektör, başka hiçbir alanda olmadığı biçimde özel sözleşmeler ile pahalıya ürettiği "malı" fiilen tüketici olan halka % 100 garanti ile satmakta, ancak parasını devlet eliyle halktan toplatıp yine devletten almaktadır. Dünyanın başka bir ülkesinde böyle ucube bir uygulama yoktur. Yani kamu santralları ile daha ucuza üretim yapmaktan vazgeçilirken, özel sektöre büyük oranda devlet eliyle sermaye aktarılmaktadır.

Bu işin başka acıklı bir yanı da, "serbest piyasa" diye diye kamu eliyle özel tekeller yaratılmasıdır. Enerji üretimi, iletimi ve dağıtımının parçalanmasıyla ve sektörde çok sayıda aktör olmasıyla elektriğin ucuzlayacağı iddia edilmektedir. Oysa elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı yapısı gereği tekeldir. Bir bölgede bir firma, diğer bölgede başka bir firma var diye tekelleşme önlenemez. Belli bir bölgede oturanlar, o bölgede hangi firma lisans almışsa elektriği ondan alacaktır, başka bir şansı yoktur. Devlet eliyle her bölgeye bir özel elektrik tekeli tahsis edilmiştir.

Meydana gelen kamu zararı korkunçtur.
Hükümet şimdi bu zararın daha da büyümesini önlemek için santrallarla anlaşmaya, olmazsa el koymaya çalışmaktadır. Deyim yerindeyse "kepçeyle verdiğini kaşıkla geri almaya çalışmaktadır".

Gerçek maddi zarar açıklansın
Son yirmi yılda YİD, Yİ, İHD, BOTAŞ'ın doğalgaz alımları, Aktaş, ÇEAŞ, Kepez ve daha nice usulsüz enerji ihalesi ve uygulamasında oluşan kamu zararının maddi boyutu gerçekte nedir? Enerji Bakanı Sn. Hilmi Güler Haziran ayında yaptığı bir açıklamada "milyar dolarları buluyor" demişti. Basına yansıdığına göre ise Meclis Yolsuzluk Komisyonu'na verdiği bilgide, özellikle 1990'dan sonra izlenen yanlış politikalar ve yolsuzluklar nedeniyle gelecek yıllarda oluşacak toplam kamu zararını yaklaşık 42 milyar dolar dolar olarak belirtti. Bu rakamın içerisinde kayıp ve kaçaklar nedeniyle oluşan zarar yoktur.

Enerji Bakanlığı'nın gerçek rakamları açıklamasını istiyoruz. Türkiye'nin birkaç milyar dolar yüzünden IMF ve ABD'ye nasıl bağımlı hale geldiği, ülkemizdeki yoksulluk ve işsizliğin ulaştığı boyut düşünülecek olursa, enerji politikalarının ülkeyi nerelere sürüklediği daha iyi anlaşılabilir.

Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu ülkemizdeki yolsuzlukların toplam faturasını 150 milyar dolar olarak açıklamıştır. Türkiye'de temel olarak en büyük yolsuzluk alanları bankacılık ve enerji sektörleridir. Komisyonun bu duruma ilişkin oldukça mesai harcadığı görülmektedir. Bu mesainin komisyon üyelerinin genel kültürünü arttırmasının ötesinde ne işe yarayacağını hep birlikte göreceğiz.

Soygun sistemi makyajla düzelmez
Hükümet bir şeytan üçgeni içinde sıkışıp kalmıştır. Bir taraftan neo-liberal küreselleşme kurallarını dayatan Dünya Bankası ve IMF, bir taraftan Avrupa Enerji Şartı, diğer taraftan da santral işleten özel şirketlerle yapılan anlaşmaların üzerindeki tahkim baskısı işi iyice çıkmaza sürüklemektedir. Bakanlık ne geriye dönebilmekte, ne de sistemi düzeltecek adımları atabilmektedir. Ancak ortadaki durum açıktır ve kamu zararı korkunçtur. Bu politikaların sürmesi halinde kısmi önlemlerle soygun bitmeyecek, farklı biçimlerde yeniden ortaya çıkacaktır. Daha da vahimi ülkemizin enerji altyapısı geriye dönülmez biçimde düzeltilemez hale gelecektir.

Sayın Hilmi Güler'in "bundan sonra YİD sisteminden vazgeçip Yİ'lere ağırlık vereceğiz" açıklaması da soruna çözüm değildir. Hem YİD hem Yİ sözleşmeleri tamamen özel sektörün kâr, kamunun zarar etmesi mantığı üzerine oturmuştur. Özelleştirme mantığı ile uzun yıllar içerisinde ihmal edilen ve ciddi yolsuzluklar ile karşı karşıya bırakılan sektörde, kamunun adım adım tahrip edilerek çalışamaz hale getirilişinin ağır bedellerini önümüzdeki yıllarda da ödemeye devam edeceğiz.

Bu politikalar hızla terkedilmelidir
Hükümet dünyada bir dayatma olarak gelişen özelleştirme ve serbestleştirmenin verimlilik ve ucuzluk getireceği gibi bir ideolojik yanılsamadan bir an önce kurtulmalıdır. Toplum, ülkenin altyapısına ait tüm hizmetlerde verimliliğin mülkiyet biçiminden kaynaklandığı gibi bir safsataya inandırılmak istenmektedir. Verimliliğin özel mülkiyetle alakasının olmadığı, AKTAŞ, Çeaş-Kepez örnekleri, Yİ-YİD santrallarıyla ve doğalgaz alanında yaşanan yolsuzluklar ve dünyada en pahalıya elektrik kullanan ülkeler arasına girmemizle bir kez daha anlaşılmış olmalıdır. Bugünkü sistem rasyonel bir sistem değildir. Kamu kaynaklarının israfına, talanına, tekelleşmeye yol açan akla zarar ucube bir sistemdir ve bu sisteme makyaj yapamazsınız.

Sonuç olarak
Elektrik Mühendisleri Odası olarak sektörün bu kaos ortamından hızla kurtarılması için bir kez daha ısrarla diyoruz ki;

· Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmeli, Beyaz Enerji operasyonuyla başlayan ve DDK raporuyla bir kez daha açığa çıkan rezaletlerin siyasi ve idari sorumluları yargı önünde hesap vermelidir.
· Son yirmi yıla damgasını vuran özelleştirme politikalarının sonuçları bu kadar ortadayken, üretim santralları ve dağırım şebekelerinin hızla özelleştirileceğine dair bakanlık politikaları terkedilmelidir.
· Ulusal kaynaklarımızı öne çıkaran, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarımızı devreye sokan bir üretim politikası izlenmelidir.
· Enerji sektörünün tahrip edilen kamusal altyapısı yeniden oluşturulmalı, bakanlık ve bağlı kuruluşlarının, merkezi bir planlama içerisinde, koordinasyonu sağlanmalıdır.
· Enerji alanındaki tüm kamu kurumlarının bütçeleri arttırılmalı, üretim santralları ve dağıtım şebekelerimizin işletme sorunları giderilerek verimlilik sağlanmalıdır.
· Özelleştirme yapılacak gerekçesiyle kendi kaderine terkedilmiş, bakım-onarım-yenileme faaliyetleri yapılmayan dağıtım şebekelerinin iyileştirilmesine yönelik olarak, başta TEDAŞ Müessese Müdürlüklerinin teknik eleman sayısı arttırılmalı, bakım-onarım ve yenileme faaliyetlerine gereken önem verilerek enerjideki kayıplar ve kaçaklar giderilmelidir.
· AKTAŞ, ÇEAŞ ve Kepez'deki uygulama geç kalınmış olsa da doğrudur ve pahalı elektriğin en önemli nedenlerinden olan YİD santrallarına da yayılmalıdır. Bu kuruluşlar EÜAŞ denetimine geçerek kamu eliyle yönetilmelidir.

Batılı ülkelerde enerji alanında kamunun tamamen çekildiği söylemi aldatmacadır, Pek çok ülkede enerji altyapısının çoğunluğu halen kamunun elindedir ve özelleştirmenin sonuçları ciddi şekilde tartışılmaktadır. Fransa uzun yıllardır bu politikalar karşı direnç göstermektedir.
Hükümet, ulusal ve kamusal çıkarlarımızı koruyan bir politika geliştirmeli ve soygunu önlemeyi gerçekten istiyorsa özelleştirme anlayışından bir an önce vazgeçmelidir.

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
27 Ekim 2003

Fotoğraflar İçin Tıklayınız


Basın Sunusu (ppt formatı) İçin Tıklayınız.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

TELE 1- SABAH PUSULASI

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

HALKIN DEMOKRATİK İRADESİ GASP EDİLEMEZ

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 1490


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.