MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

UZMANLAR MUTABAKAT METNİ’Nİ DEĞERLENDİ: SERMAYEYİ DEĞİL, DOĞAYI KÜSTÜRDÜ (BİRGÜN)



 
Uzmanlar, 6`lı Masa`nın Mutabakat Metni`nde yer alan iklim, enerji, orman ve madencilik politikalarını değerlendirdi. Mevcut sistemin iyileştirilerek devam ettirildiğine dikkat çekildi: İçerisinde birçok çelişkiyi barındıran metin, sermayeyi üzmüyor.
 

 

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi‘nden oluşan Altılı Masa, Ortak Politikalar Mutabakat Metni‘ni önceki gün açıkladı. 9 ana başlıkta toplanan metnin en önemli maddelerinden biri de içerisinde iklim krizi, enerji, su yönetimi, ormancılık gibi alanların tartışıldığı ‘Sektörel Politikalar` oldu. Metin, ülkenin büyük bir kuraklıktan geçtiği bu süreçte birçok kesim için umut vadetse de eksik ve çelişkili kısımları da eleştiri konusu oldu. 6`lı Masa`nın metni Kanal İstanbul projesinin iptali, Paris İklim Anlaşması`na uyulması, Ulusal Katkı Beyanı`nın güncellenmesi ve yeni termik santralların yapılmaması gibi birçok olumlu ve önemli hedefleri içerisinde barındırıyor. Bununla birlikte; başta enerji hizmetinin kamulaştırılması, nükleer santrallar, madencilik sektörüne ilişkin hedefleri ve iklim krizini tetikleyen fosil yakıt kullanımına ilişkin eleştirilerin hedefi oldu. 6`lı Masa`nın Mutabakat Metni`ni değerlendiren uzmanlar Prof. Dr. Erdoğan Atmış, Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Mehmet Torun ve N. Bülent Damar, genel itibarıyla radikal kararlar alınmadığına ve mevcut sistemde iyileştirilmeler yapıldığına dikkat çekiyor. Yine uzmanlar farklı başlıklarda birbirileriyle tezat ifadelerin yer aldığını ifade ediyor.

ENERJİ

Mevcut sistemin iyileştirilmişi​

Bülent Damar, Eski EMO Başkanı

Mevcudu iyileştirme yönünde yazılmış iyi niyetli öneriler özetlenebilir. Ancak, esas olarak bir piyasa hizmeti gibi görülen elektriğin temininin kamu hizmeti olarak gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu bakış açısından uzak metin, bize mevcut sistemin sadece iyileştirilerek devam ettirileceğini gösteriyor. Modüler nükleer santrallar nasıl bir hedef haline getirildi anlamak mümkün değil. Modüler nükleer santralların henüz dünyada bir örneği dahi yok. CHP programında "Akkuyu`dan sonra nükleer santral yapmayacağız," denmesine rağmen burada nükleer yadsınmıyor. Türkiye`nin Akkuyu başta olmak üzere nükleer santrallara ihtiyacı olmadığını, pahalı olduğunu ve atık sorunun sürdüğünü defalarca ifade ettik. Mevcut sistemi iyileştirmek öteye gidecek bir program vadetmiyor.

MADENLER

Önemli kimyasal çelişkisi​

Mehmet Torun, Eski MMO Başkanı

Madencilikle ilgili radikal çözümler önerilmemekte, mevcut durumun rehabilite edilmesi öngörülmektedir. Madencilik başlığında "Demir, altın, bakır, nikel gibi sanayinin ana hammaddesi olan ürünlerin çıkartılması, izabesi gibi konulardaki yatırımları destekleyeceğiz" denilmekte ise de üretilen altının ancak yüzde 10‘u sanayide kullanılmaktadır. Büyük kısmı piyasada değişim aracı olarak kullanılır. Altının zenginleştirilmesi ise bugünkü teknolojiyle siyanür kullanılarak sağlanmaktadır. Bu nedenle başka bir başlıkta "Siyanür, sülfürik asit, silika gibi zehirli toksik kimyasal maddelerin kullanımını içeren ayrıştırma tekniklerini yasaklayacağız." söylemi çelişki oluşturmaktadır. Çünkü; altın madeni siyanürle, bakır madeni çeşitli kimyasallar kullanılarak, nikel madeni ise sülfürik asit kullanılarak zenginleştirilir.

ORMANLAR

Temel meseleler yok​

Erdoğan Atmış, Prof. Dr.

Mutabakat metninden görüyoruz ki fincancı katırlarını ürkütmekten kaçınmışlar. Ormancılığın temel meseleleri ele alınmamış, konu ağırlıklı olarak orman köylüsü ve orman yangınları ekseninde değerlendirilmiş. Oysa ormanlarımızın iktidar ve sermayenin amaçlarını ortaklaştırmasıyla, tamamen ekonomi-politik yaklaşımlar sonucu, ormanların "ekonomik büyümeyi-kalkınmayı" sağlamak için yok edilmesi göze alınan bir doğal "kaynak" olarak görüldüğü için yok edildiğinin farkına varmaları lazım. Tahsisler ve orman dışına çıkarma işlemleriyle ranta dayalı imar ve yapılaşma izinlerinin verildiği, aşırı odun üretimi yapıldığı, özel ağaçlandırma ve endüstriyel plantasyon gibi ormanları daha da parçalayan uygulamaların aşırı artırıldığı, korunan alanların turizm ve rekreasyon alanlarına dönüştürülerek işletilmesi için sermayeye devredildiğini bilmiyorlar mı?

Yeni bir bakış açısı sunmadan, var olan bilgilerle ve özellikle orman yangınları konusunda yanlış bilgilere dayanan bir metin hazırlanmış. Çam ağacı dikmeyeceğiz gibi sadece şehir efsanelerinde yer alan yanlış bilgilerden hareketle öneri geliştirilmiş. Yanan alanları imara açmayacağız gibi zaten mümkün olmayan öneriler sunulmuş. Bir orman yandıktan sonra yapılaşmaya zaten açılamadığı gibi bir yeri yapılaşmaya açmak için yangın çıkarmaya da gerek yok. AKP, ormanları yıllardır yaptığı mevzuat değişiklikleriyle yapılaşmaya açıyor zaten. Aslolan bu işgalin önüne geçecek öneriler geliştirmek. Yangınlar konusundaki vaatlerin çoğu alt düzey öneriler ve yangınları önlemekten çok, yangınlara müdahale ve söndürülmesiyle ilgili bildik öneriler. Arazözlerin geçmesi için yolları genişleteceğiz gibi öneriler sorunun gerçek kaynağını gizliyor. Orman yangınların en büyük nedenleri; ormanlık alanların maden, enerji, turizm şirketlerine tahsisi sonucu orman içindeki nüfusun ve insan etkileşiminin artmış olması. Her yıl ortalama 10 bin hektar orman yanıyorsa, yine her yıl 40 bin hektar, yani dört katı orman ekosistemi turizm, madencilik, enerji vb. ormancılık dışı amaçlara tahsis edildiği için yok oluyor. Yanan orman alanları kendiliğinden geri gelebildiği halde, tahsis edilmiş ormanlarının bir daha orman ekosistemine dönüşmesi çok zor. Kaldı ki 2021 yılında yanmış olan 140 bin hektar orman alanının dörtte biri ormanlarda yapılmasına izin verilen enerji tesislerinden kaynaklanacak şekilde yandı.

Son beş yılda (2017-2021) ülke ormanlarında yapılan odun üretiminin %69 artmasına yol açan aşırı odun üretiminin yarattığı yıkımın boyutlarının altılı masa tarafından tam anlaşılamamış. Ormanlar yok etmekte olan bu aşırı artışın sorumlusu olan başta lif levha sektörü olmak üzere orman ürünleri sanayinin bu aşırı iştahına karşı bir şey söylenmemiş. Madencilik, enerji, turizm, orman ürünleri vb. sektörlere dokunmamışlar, ormanlar üzerindeki mevcut baskıyı azaltacak bir politika ortaya koymamışlar. Kısaca sermayeye küstürmek istememişler.

Orman köylüsü konusundaki ifadeler de eski bilgilere dayanıyor. Orman köylülerinde yaşayan genç nüfus yok artık. Tarım, hayvancılık, ormancılık, küçük ölçekli sanayi buralarda genç nüfus olmadan nasıl gerçekleşecek, kırsal kalkınma nasıl sağlanacak? Ayrıca ormanlar göç vermekte olan kırsal yörelerde artarken, göç almakta olan kentlerde azalıyor. Toplumun yüzde 93`ünün yaşadığı kentler ve kentli nüfusun bilinçsizliği ormanlara zarar veren nedenlerin başında geliyor. Ormanları korumak istiyorlarsa kentlerdeki insanlarla ormanların ilişkisini düzenleyecek kent ormancılığı, yeşil altyapı, doğa bazlı çözümler vb. önerileri içeren politikalar belirlemek gerekiyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE SU YÖNETİMİ

Net sıfır hedefiyle örtüşmüyor​

Doğanay Tolunay, Prof. Dr.

Ortak Mutabakat Metni`nde İklim Değişikliği, Doğa Hakları ve Çevre başlığı altında sıralanan öneriler makul olarak değerlendirilebilir. Özellikle net sıfır karbon emisyonu hedefinin vurgulanması, bunun için yeni termik santral yapılmayacağının ve eski termik santrallerin kapatılmasına yönelik taahhütlerin bulunulması oldukça önemli. Ancak enerji ve madencilik sektörlerinde yer alan bazı taahhütlerin iklim değişikliğiyle çeliştiği söylenebilir. Örneğin gazlaştırma teknolojileriyle yerli kömürün ekonomiye kazandırılmak istenmesi, ülkemizin doğalgaz ile petrol ticaret merkezi olması, boru hatlarının sayı ve kapasitelerinin arttırılmak istenmesi, kömüre atıfta bulunulmasa da madenlerin aranmasına hız verileceğinin taahhüt edilmesi, kömür üretiminde havza madenciliği uygulamasına atıf yapılması bu çelişkilere örnek olarak verilebilir. Söz konusu çelişkiler ulusal seragazları envanter raporundaki veriler incelendiğinde daha kolay anlaşılacaktır. Ülkemizin 2020 yılındaki toplam seragazı salımı 524 milyon ton CO2 eşdeğeridir. Bu değerin %79`u enerji sektörü kaynaklıdır. Sadece elektrik üretimde kullanılan fosil yakıt kullanımından kaynaklanan seragazı salımımız ise 159 milyon ton CO2 eşdeğeri kadardır. Buna karşılık ormanlarımızın yıllık olarak atmosferden aldığı CO2 miktarı 2017 yılında 100 milyon ton civarındayken 2020 yılında aşırı odun üretimi nedeniyle 57 milyon tona gerilemiştir. Aşırı odun üretiminden vazgeçilmesiyle ormanların yıllık olarak atmosferden alabileceği CO2 miktarı yeniden 100 milyon tonlara çıkarılsa da fosil yakıtlardan çıkış için ciddi adımlar atılmadan net sıfır karbon hedefine ulaşılması mümkün değildir. Sadece kömür ve doğal gazın çıkarılması ve bunların taşınmasından oluşan kaçak emisyonlar 9 milyon ton CO2 kadardır. Boru hatlarının arttırılması, yeni doğal gaz ve maden aramalarının yapılması, kömür gazlaştırma tesisleri salımlarımızı arttıracaktır. Benzer şekilde ülkemizin enerji merkezi haline dönüştürülmesi hedefi de net sıfır emisyon hedefiyle örtüşmemektedir. Bu noktada enerji arz güvenliği endişesinin ön plana çıktığı söylenebilir. Bu noktada ülkemizin enerji arz-talep dengesinin gerçekçi olarak modellenmediği hatta bunun taahhütler arasında da yer almadığı görülmektedir.

Diğer yandan iklim değişikliği ile ilgili taahhütlerin ağırlıklı olarak azaltımla ilgili olduğu, buna karşılık iklim değişikliğine uyumla ilgili taahhütlerin eksik kaldığı söylenebilir. Bu konuda kırılgan toplum kesimlerinin korunması, yerel iklim değişikliği uyum eylem planlarının yapılacağı, şirketlerin azaltım yanında iklim değişikliğine uyum konusundaki faaliyetlerinin destekleneceği gibi taahhütler de metinde yer alabilirdi. Yine de kapatılan madenlerin rehabilite edilmesi, Su kaynaklarının ve sulak alanların korunması, buralara zarar verecek tesis, maden ve HES`lere izin verilmemesi yönündeki taahhütler de iklim değişikliğine uyum kapsamında değerlendirilebilir. Ülkemizde su krizinin giderek daha da derinleşeceği öngörüldüğünde Ortak Mutabakat Metninde suyla ilgili taahhütlerin bazı eksiklerine rağmen olumlu olduğunu düşünüyorum. Eksiklik olarak yağmur suyu hasadının sadece suyu sadece suyu biriktirmek olarak algılanması, arazi kullanım planlamasına atıf yapılmaması, özellikle içme suyu havzalarında yapılaşmaya izin verilmeyeceğine atıf yapılmaması, iyi tarım uygulamaları ve iklime uygun ürün yetiştirilmesinin teşvik edilerek tarımda su tasarrufunun sağlanması gibi taahhütler de metinde yer alabilirdi.

Özetle Ortak Mutabakat Metninde iklim değişikliği, su yönetimi sektörleriyle ilgili taahhütlerin bazı eksikliklerine rağmen olumlu olduğunu, buna karşılık enerji ve madencilik sektörlerinde enerji arz güvenliği ve ekonomik gerekçelerle seragazı azaltımı hedefine ulaşılmasını engelleyebilecek taahhütler bulunduğunu söyleyebilirim. Siyasi görüşleri birbirinden farklı olan altı siyasi partinin ortak bir metinde anlaşabilmeleri önemli olsa da hazırlanan metinde iklim değişikliğiyle mücadele, doğa koruma, su ve gıda krizlerinin önlenmesi konularının Metnin ana vizyonu olmasını ve sektörel taahhütlerin bu vizyon kapsamında oluşturulmasını beklerdim.


 



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


ANKARA ŞUBE GENEL KURULU YAPILDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU HAZİRUN LİSTESİ ASKIYA ÇIKIYOR

FUKUSHİMA FELAKETİNDEN DERS ALMALI VE NÜKLEER GÜÇ SANTRALI GİRİŞİMLERİNİ SONLANDIRMALIYIZ!

ÇEVRİMİÇİ SEMİNER: ENDÜSTRİYEL UYGULAMALARDA ZAMAN VE SENKRONİZASYON

EMO HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ MÜCELLA YAPICI OLDU

EMO HÜKÜMETİ NÜKLEER SANTRAL İLE İLGİLİ UYARDI: SONLANDIRIN! (TRAKYA DEMOKRAT)

EMO: FUKUSHİMA NÜKLEER FELAKETİNDEN DERS ALINMALI! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO’DAN FUKUSHİMA’NIN YILDÖNÜMÜNDE ‘AKKUYU’ UYARISI (BASKENTGAZETE.COM.TR)

GÜNEŞ VAR ETTİ, SANTRALI YOK EDECEK (BİRGÜN)

NİTELİKLİ YAĞMA (GÜNLÜK EVRENSEL)

Okunma Sayısı: 128


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.