Afetler Öncesi Mühendislik Hizmetleri Çalıştayı 26 Mayıs 2023 Cuma günü Ankara Ticaret Odası’nın 63 No’lu Proje Hizmetleri Meslek Komitesi düzenleyiciliğinde ATO Meclis Salonu’nda yapıldı. EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu ve Yazman Üye Hatice Bilge Algın`ın da katılım sağladığı etkinliğin açılış konuşmaları sırasıyla Ankara Ticaret Odası 63 No`lu Proje Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Cengiz Gökay, ATO Başkan Yardımcısı ve Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ve Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran tarafından gerçekleştirildi.
ATO Yönetim Kurulu Üyeleri, Meslek Komiteleri Üyeleri, Meslek Odaları Yöneticileri, bilim insanları ve çok sayıda davetlinin katılımıyla başlayan çalıştayın açılış konuşmalarının ardından konuk olan Prof. Dr. Naci Görür, "Deprem ve Dirençli Kentler" başlıklı bir sunum yaptı. Ekonomik Bağımsızlığımız Deprem İle Baş Edebilmemize Bağlı Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Ülke tarihinde gerçekleşen depremler ile ilgili kısa bir bilgilendirme yaptıktan sonra, depremin meydana getirdiği ekonomik ve sosyal kayıplar nedeniyle ülkeler için gerçek anlamda beka meselesi olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin bir an önce deprem sorununu çözmesi gerektiğini bunu da depreme dirençli kentler inşa ederek yapabileceklerini vurgulayan Görür, deprem sonrasında uzun vadede ortaya çıkan ekonomik buhranın ülkenin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye düşüreceğini belirtti. Deprem Dünyanın Nabız Atışıdır Deprem oluşumu hakkında bilimsel açıklamalar yapan ve yerkürenin varlığını sürdürmesi için depremlerin gerekli olduğunun altını çizen Görür, "Deprem dünyanın kalbidir, nabız atışıdır" dedi. Depremlerin gerçekleşmesinin Dünyanın hala yaşadığına dair bize bilgi verdiğini söyleyen Görür, yar kürenin pürüzsüz bir yapısının olmadığını, parçalı levhalardan oluştuğunu ve depremlerin de bu levhaların hareket etmesiyle meydana geldiğini ifade etti. Bu hareketliliğin on üç milyon yıl önce oluştuğunu ve o zamandan bu zamana devam ettiğini, önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini kaydeden Görür, Türkiye`nin bulunduğu coğrafyada dört ayrı levhanın hareket halinde olduğunu, bu levhalar nedeniyle de iki ayrı fay hattının hareketlenebildiğini söyledi. Mühim Olan Deprem Sonrası Müdahale Değil, Depreme Dirençli Kentler İle Hazırlıklı Olmaktır Afet sonrası müdahalenin elbette önemli olduğunu ve erken müdahalenin hayat kurtardığını vurgulayan Görür, asıl ve öncelikli olarak yapılması gerekenin depreme dirençli kentler inşa etmek ve vatandaşların depreme karşı bilinçlenmelerini sağlamak olduğunu, dünyada bilime inanan bilimle üreten yöneticilerinin olduğu ve aklını, fikrini, ülke yönetimini bilimin ışığı altında belirleyen ülkelerde depremin yıkıcı etkisinin son derece az olduğunu vurguladı. 6 Şubat Depreminden Önce Defalarca Uyardık Bilimsel veriler doğrultusunda 6 Şubatta yaşanan depremin öngörüldüğünü, bilim insanlarının buna dair defalarca uyarı yaptığını vurgulayan Naci Görür, uyarıların dikkate alınmamasının bu kadar yıkıcı sonuçlara yol açtığını kaydetti. Konuşmasında olası İstanbul depremine de dikkat çeken Görür, İstanbul özelinde yaklaşık yüz binanın olası bir deprem sonrasına ağır hasar alacağına dikkat çekerek, "örnek bir hesaplama ile, ortalama 5 katlı 100.000 bina 500.000 kat, her katta 2 daire ve her dairede 4 kişi 4 milyon insan, İstanbul‘da eğer beklediğimiz Marmara depremi gelirse en az 4.000.000 insan doğrudan doğruya ölümle burun buruna gelecek. Ölecek demiyorum ama ne kadarını kurtaracağımızı düşünmeliyiz. Sadece belli yerlerde 3-5 bina yapmakla dirençli kentler oluşmaz" dedi. Ekosistemi Korumalıyız Yerel yöneticilerin de liyakatlı ve bilgili olması gerektiğinin altını çizen Görür, dirençli kentlerin inşasının tüm birimlerle işbirliği halinde oluşabileceğine dikkat çekti. Çevrenin yaşamı besleyen ve çoğaltan bir kaynak olduğuna vurgu yapan görür, 6 Şubat depremi sonrasında ortaya çıkan moloz toplama ve kaldırma sorunlarının çevreyi derinden sarsacağını uzun vadede insan sağlığına ciddi etkilerinin olacağını belirtti. Türk milleti olarak eğer özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı, neslimizi bu topraklarda devam ettirmeyi istiyorsak deprem riskinin ve öncesinde sonrasında karşılaşacaklarımızın unutulmasına fırsat vermememiz gerektiğini söyleyen Görür, depreme dirençli kentler inşa ederek, çevresel duyarlılığımızı artırarak yaşamımızı sürdürmemiz gerektiğini, gerçek beka meselesinin bu olduğunu diyerek konuşmasını sonlandırdı. Afetler Öncesi Mühendislik Hizmetleri Çalıştayı "Mühendislik ve Mimarlık Projelerinde Doğru Yer Seçilmesi ve Önemi" başlıklı ilk oturum ile devam etti. Moderatörlüğünü Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi Abdullah Gürgür‘ün gerçekleştirdiği oturumun konuşmacıları şöyleydi: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Tapu Kadastro Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan ve İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Baran Bozoğlu. Çalıştay öğleden sonra gerçekleşen "Afetlere Dayanıklı Yapı Teknolojileri ve Uygulamaları" başlıklı oturumun ardından sona erdi.
|